Sosyal Medya

Dünya

'Aman bizden uzak olsunlar da...'

AB liderlerinin son zamanlarda Türkiye'ye ilgisi arttı. Yıllardır 2,5 milyon mülteciyi barındıran aday ülkenin varlığını ve fasılları hatırladılar. Vize muafiyeti ve 3 milyar euro karşılığında mültecilerin 'Bölge'de tutulmasını istiyorlar. Oysa, mülteciler, zengin birlik ekonomisine sadece binde 22'lik bir yük getirecek.



Lasso Kourouma’nın gözleri kan çanağına dönmüş; alımlı sokaklarda yürürken gördüğü muamele karşısında ne kadar içerlediÄŸi yüzünden okunuyor:

“VadedilmiÅŸ topraklar diye Avrupa’ya geldim ama köpek muamelesi görüyorum. Hayatta kalmak için Avrupalıların çerçöpünü yemek zorundayım. 40 gün gözaltında tutuldum. Sonra sokaÄŸa atıldım. YaÅŸanacak yer deÄŸil."

Lasso, FildiÅŸi’nden; 2002’de iç savaÅŸ patlayana kadar otomobil satıcısıymış. Fas üzerinden Ceuta’ya oradan da Ä°spanya’ya ulaÅŸmış. Malaga’da yaÅŸama tutunma savaşı veriyor.

Avrupa’nın sınırlarında, Lasso’nun hikâyesine benzer binlerce dram yaÅŸanıyor. Ä°stanbul’un en lüks semtlerinde dahi, her gün yanlarından geçerken varlıklarını yok saydığımız sayısız mülteci görüyoruz ve bunu kanıksadık.

Paris’te, Brüksel’de, Berlin’de de benzer bir durum var.

Avrupalı liderler için mülteciler burada, ‘The Region’da (Bölge) kaldıkları sürece her ÅŸey yolundaydı. Zaman zaman bağış toplantıları yapıldı, düşük miktarlarda mali desteklerde bulundular.  Türkiye’yi, nüfusunun 4’te 1’i Suriyeli mültecilerden oluÅŸan Lübnan’ı bol bol takdir ettiler.

Ne zamanki mülteciler Avrupa’ya hücum etti, her türlü zorluÄŸa göğüs gererek yürüyen binlerce insanı sınırlarında gördüler, iÅŸte o zaman mülteci krizinin varlığını kabul ettiler.

Aşırı saÄŸcı hükümetler hiç vakit kaybetmeden sınırlara tel örgü çekerken, Avrupa’yı ‘Birlik’ yapan Schengen de fiilen devre dışı kaldı.

SaÄŸcı hareketler yeniden hortladı. Birbiriyle temelden çeliÅŸen üç nedenle karşıydılar mültecilerin topraklarına gelmesine.  

- Düşük yevmiyeyle çalışacakları için gelip işimizi elimizden alacaklar
- Hiçbir iş güç yapmadan sosyal yardım alıp, biz çalışırken onlar vergilerimizle ülkenin zenginliğinden faydalanacaklar.
- Üçüncüsü de; özellikle göçmen ve Ä°slam karşıtı Pegida’nın ‘Batı deÄŸerlerini yıkacaklar’ söylemi.

Göçmen meselelerinde BM Mülteciler Yüksek KomiserliÄŸi (UNHCR) ve Çocuk Fonu'na (UNICEF) danışmanlık yapan Peter Stalker, bu iÅŸ-iÅŸsizlik meselesini açıklarken, “Göçmenlerin iÅŸe girmesi insanların gözüne batıyor ama varlıklarıyla açtıkları yeni iÅŸ alanlarını kimse görmüyor” diyor. Rakamlar, Stalker'in haklılığını destekliyor. 

Yukarıdaki grafikte görüldüğü gibi, IMF'in raporuna göre, mültecilerin tamamının 500 milyon nüfus ve 18 trilyon euro'luk ekonomiye sahip AB'ye maaliyeti, birliÄŸin yıllık gayri safi hasılasının sadece binde 22'sini oluÅŸturuyor. Yani, AB'yi varoluÅŸ krizine sokan, AB'nin felsefi temellerini sarsıp, coÄŸrafi sınırları kaldırılmış bir dünya hayallerini tehdit eden sorun, binde 22'lik bir ek yük nedeniyle yaÅŸanıyor ve bu yüzden mültecilere kapıyı açmak ya da açmamak üzerine kıyamet kopuyor. 

IMF'nin mültecilerin nüfus içinde kalibrasyonuyla ilgili hazırladığı kapsamlı raporda sözü edilen EUROMOD adlı simulasyona göre, mülteci akınının AB'ye eÅŸzamanlı yaÅŸattığı iki ÅŸok bulunuyor. Birincisi nüfusa, ikincisi de hükümet harcamalarına iliÅŸkin. 

Nüfus: IMF, mülteciler akınıyla AB'ye yılda binde 15'lik bir nüfus yükünün ekleneceÄŸini öngörüyor. KuruluÅŸ, bir mültecinin nüfus ve sosyal hayata kalibrasyonu ve iÅŸ gücüne katılımını iki yıl olarak hesaplıyor. Bu da, en baÅŸta AB'nin damıtması gereken binde 15'lik iÅŸsiz-çocuk-yaÅŸlı nüfusun zamanla azalacağı anlamına geliyor. 

Hükümet harcamaları ve parasal boyut: Avrupa BirliÄŸi, 2015-2016 yılları için ayırdığı 1.7 milyar euroluk mülteci fonunu 9.2 milyar euroya çıkardı. Bu rakama Türkiye'ye verilecek 3 milyar euro da dahil. Ayrıca sınırları korumak için kurulan FRONTEX'in bütçesi, sınırdışı masrafları ve iltica baÅŸvurusu almak için çalışanlara ayrılan kaynaklar da bu payın içinde. IMF, iltica sürecinde iÅŸsiz kalacak olan mültecilere yardımların da bu paydan karşılanabileceÄŸi sonucuna varıyor. 2015 - 2017 arasında AB'ye direkt maaliyetinin, toplam Birlik gelirinin binde 1'inde dengelenmesi söz konusu. 

'Yabancı düşmanlarının maskesi'

Avrupa'da mültecilerle ilgili tartışılan baÅŸka bir konu da, kültür ve din farklılığının yaratacağı iddia edilen sorunlara iliÅŸkin. New York'taki New School Ãœniversitesi'nden Aristide Zoberg, 1830'larda Amerika'ya giden katolik Ä°rlandalıların, liberal ABD deÄŸerleriyle çatışacağının düşünüldüğünü hatırlatıyor. Zoldberg, aynı söylemle ÅŸimdi Avrupa'ya giden Müslümanlar için zenofobinin körüklenmeye çalışıldığına dikkat çekerken, "Ä°slam düşmanlığı, zaman içinde daha çok yabancı düşmanlarının kullandığı bir maske oldu" diyor. Bu yüzden, PEGÄ°DA gibi hareketlerin mültecilerin geliÅŸini fırsat bilip, yeniden insanlardaki yabancıya karşı korku ve paranoyanın üstüne oynaması boÅŸuna deÄŸil. KiÅŸi başına en fazla mülteci alan AB ülkesi konumundaki Ä°sveç bu konuda kolları sıvadı; gelen mültecilerin eÄŸitimi için 70 bin yeni derslik yaptı. Uzmanlar dil sorununun aşılmasını destekleyen sosyal politikaların aşırı saÄŸdan gelen ürkütücü sinyalleri bertaraf edeceÄŸi görüşünde. Ä°kinci Dünya Savaşı'ndan sonra AB bu konuda da en büyük sınavını veriyor, Suriye'deki savaÅŸ uzadıkça AB'nin farklı olanı kendi içinde barındırma sınavı da uzayacak. 

Kaynaklar:  'Immigrants': Philippe Legrain (Little,Brown Yayınları), AFP, Reuters, IMF.org

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.