Sosyal Medya

Cemil Çiçek sessizliğini bozdu!

Uzun zamandır sessizliğini koruyan eski TBMM Başkanı, AK Parti Ankara Milletvekili Cemil Çiçek, Yeni Yüzyıl'a önemli açıklamalarda bulundu.



Uzun zamandır sessizliÄŸini koruyan eski TBMM BaÅŸkanı, AK Parti Ankara Milletvekili Cemil Çiçek: “Türkiye hiçbir konuyu tartışmıyor. Türkiye kavga ediyor. BaÅŸkanlık sistemini deÄŸil, CumhurbaÅŸkanı’nı tartışıyoruz.

Türkiye diktatörlüğe gidecek diyorlar. Oturursun gitmemesi için tedbir alırsın. Dengeleme, denetleme sistemini getirirsin.”

Uzun zamandır sessizliğini koruyan Cemil Çiçek, gündeme damga vuracak açıklamalar yaptı.

CHP masadan kalktı

CHP’nin gönülsüz bu iÅŸin içerisine girdiÄŸi anlaşılıyor. Bir yandan daha yüksek standartlı bir demokrasi olsun, ifade özgürlüğü en geniÅŸ anlamda kullanılsın diye görüş ifade ediliyor ama yeni anayasa yapacak bir komisyonda bazı fikirlerin tartışma dışı olarak ele alınması, bazı görüşlerin masaya dahi getirilmesinin arzu edilmemesi çeliÅŸkidir.

CHP’nin masaya dönmek için CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın sözlerini düzeltmesi gerektiÄŸi ÅŸartını nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?

- Hiç komisyonla alakası olmayan hususları, ön ÅŸartlarını getirip, bunu komisyona katılmamanın gerekçesi yapıyorlar. Bu doÄŸru deÄŸil.CHP’nin bu tutumu çok sorunlu.

Rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi paranoya

CHP lideri KılıçdaroÄŸlu, “Rejim deÄŸiÅŸikliÄŸinin konuÅŸulacağı bir masaya oturmayız” açıklaması yaptı, siz rejimi deÄŸiÅŸtirmek mi istiyorsunuz?

- Yerli yerine oturmayan bir ifade. Türkiye Devleti, cumhuriyettir. Bunda, komisyona katılan partilerin hiçbirinin bir ihtilafı yok. Rejim dendiği zaman demokratik rejim ve cumhuriyet akla geliyor. Bir rejim değişikliği yok. Başkanlık ve parlamenter sistem tartışması, hükümet şekliyle ilgilidir. Türkiye bir süreden beri, belli konuları bir paranoya haline getirdi. Korkular, endişeler, vehimler, önyargılar tartışmaları belirleyen hususlar oluyor. Nefret söylemleri maalesef birbirine girmiş vaziyette. Sizin parlamenter sistem için ne kadar diretme hakkınız varsa, biz buna saygı duyuyorsak, siz de başka birinin getirdiği modele saygı duyup tartışmanız gerekir.

Aslında bu komisyonun dağılması kutuplaşmanın getirdiği bir sonuç mu?

- Bu komisyon, Türkiye’de dört partinin yüz yüze, alabildiÄŸine özgür bir ortam içerisinde her ÅŸeyi tartışabildiÄŸi tek platform. Dışarıda bir gerginlik, kutuplaÅŸma var, herkes yumruklarını sıkarak birbiriyle konuÅŸuyor. Siz kendi görüşünüzde ısrar ederseniz, ben görüşümüzde ısrar edersem, bu anayasa nasıl deÄŸiÅŸecek? Yani dördümüz bir arada bir deÄŸiÅŸiklik yapamıyorsak o zaman baÅŸka formüller devreye girecektir. Onu da kimsenin yadırgamaması lazım.

CHP'nin endiÅŸelenmesine gerek yok

Bu noktadan sonra, yeni anayasa için nasıl bir yol izlenebilir?

- Meclisin klasik bir çalışma ÅŸekli var, içtüzüğü var. 184 veya daha fazla milletvekili teklifini getirir, bu Anayasa Komisyonu’nda konuÅŸulur. BaÅŸka da bu iÅŸin yolu yok.

- AK Parti’nin baÅŸkanlık sistemi isteÄŸi çerçevesinde bir yan kol faaliyeti mi yürütecekti?

- Bu muhalefetin söylemi, bu doÄŸru deÄŸil. Biz yeni bir anayasa yapmak istiyoruz. Dört partiden üçü parlamenter sistemden yana, onlar da parlamenter sistemde yan kol faaliyeti yürütsün, buna bir engel yok ki. Karar alırken her parti aynı hakka sahip, dört parti evet demeden madde yazılamayacağına göre CHP’nin bir ÅŸeyden endiÅŸe etmesine gerek yok.

Karanlığa kurşun sıkıyoruz

 BaÅŸkanlık sisteminin tartışılmasına karşı çıkıyorlar.

- BaÅŸkanlık sisteminin içeriÄŸini tartışmıyoruz. Türkiye hiçbir konuyu tartışmıyor, kavga ediyor. Konuları üçüncü dünya ülkesi gibi tartışıyoruz. Rahmetli Özal’ı tartıştık, Demirel’i tartıştık, ÅŸimdi CumhurbaÅŸkanı’nı tartışıyoruz. Biz arabayı deÄŸil, ÅŸoförü tartıştık. Hangi araba Türkiye’nin yol ÅŸartlarına uygundur, bunu tartışmadık. Åžimdi karanlığa kurÅŸun sıkıyoruz, gölge taÅŸlıyoruz. Böyle bir tartışma olmaz. Bundan deÄŸil anayasa hiçbir ÅŸey çıkmaz.

‘ÖZAL ÖLDÜĞÜNDE YANINDA 3 KİŞİ VARDI'

Referandum tartışması var, bir çifte referandum söz konusu olabilir mi? - Siyasi kültür eksikliÄŸinden, parlamento hukukunun yeterince bilinmemesinden kaynaklanan kısır tartışmalar yaşıyoruz. Referanduma nasıl gidileceÄŸi hukukumuzda belli. Referanduma, genelleme üzerinden gidilemez. Yani, “Parlamenter sistem istiyor musun istemiyor musun” diye bir referandum yapılamaz. Parlamenter sistemin birçok çeÅŸidi var, hangi parlamenter sistemi halka soracaksınız? Bir anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi teklif edilir, komisyonlarda görüşülür, 330’un üzerinde oyla kabul edilirse referanduma gider. Burada kararı verecek olan parlamentodur.

TBMM’nin dengesi bozuldu

Yasama, yürütme, yargı arasında yetki mi güç çatışması mı yaşanıyor?

- Bu anayasa kuvvetler arasındaki dengeyi bozmuÅŸ durumda. Dengesi en fazla bozulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Yürütme ile yargı arasında sandviç gibi, ikisi arasında. Zaman olmuÅŸtur, 367 meselesinde olduÄŸu gibi TBMM’nin yetkisi gasp edilmiÅŸtir. Demokles’in kılıcı gibi yargı, “bunu yaptırırım, bunu yaptırmam” der. Yürütme organı ise zaten Meclis’in içinden çıktığı için Meclis’in gündemini o belirliyor. Burada en geride olan yasamadır. Kuvvetler arasındaki denge ancak yeni bir anlayışla, bir tepkisel düzenlemeye de gitmeden, soÄŸukkanlılıkla tartışarak saÄŸlanabilir. Bir de yargının yönetimiyle ilgili sıkıntılar var. Yargının içine sürüklendiÄŸi bir kısım yapılaÅŸmalar var.

ANAP’tan ders alınmalı

AK Parti içinde bir tartışma yaşandı.

- Taraf psikolojisi ile düşünülüyor. Ben ÅŸimdi bir özeleÅŸtiri yapsam, “ÅŸunları ÅŸunları yapıyoruz” desem, size bir beyanat versem, muhalefet hemen ilk grup toplantısında, benim bu laflarımı partinin aleyhine kullanılabilir. Bir sıkışmışlık yaşıyor siyasetçiler.

 Anavatan Partisi’nde yaÅŸananlara benziyor mu?

- Siyasetin belki bir laboratuvarı yok ama Anavatan Partisi iyi bir laboratuvar. En baÅŸta, kendim partim AK Parti olmak üzere, bütün partilere Anavatan Partisi’ni incelemelerini öneririm. Her partinin ve her ÅŸahsın bir ikbal günleri olur. Rahmetli Özal kalp ameliyatından sonra Ankara’ya dönerken, develer kurban edilmek istendi. Vefat ettiÄŸi zamanda yanında 3 kiÅŸi vardı. Ä°kbaldeyken, “YaÅŸa, var ol, geliyoruz, gidiyoruz” diyen çok olur ama sonra bir tökezlediÄŸinde de ‘biz demiÅŸtik’ deyip ilk tekmeyi de kimlerin vuracağını biliriz.Ä°kbal sahibi insanların, bir yanındakiler bir de yakınındakiler vardır. Yakınındakiler aslında her zaman çoÄŸunluktadır. Bunlar koltuÄŸa yakın olanlardır. Yanındakiler ise dost ve arkadaÅŸ olarak her zaman yakında olanlardır. Bunların sayısı da azdır.

‘Dokunulmazlık suç iÅŸleme imtiyazı deÄŸildir’

HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması tartışılıyor, DEP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını çaÄŸrıştırıyor mu?

- Milletvekillerinin milletvekilliÄŸi görevini her türlü baskıdan uzak, daha özgürce yapabilmeleri bakımından belli bir süre, ÅŸahsa deÄŸil sıfata verilmiÅŸ bir ayrıcalıktır ancak Türkiye’de bu suç iÅŸleme imtiyazı olarak algılanıyor. Milletvekili ‘AÄŸzıma geleni söylerim’ gibi bir durum içerisinde olamaz. Özgürlükler de beraberinde sorumluluk getirir. Ãœlke kan aÄŸlıyor, hepimizin vicdanı sızlıyor. Her gün bir ÅŸehit cenazesi kaldırıyoruz. Bir vekil böyle bir sorumsuzluk içinde davranabilir mi?

‘Zaaf varsa hakları kullanamazsın’

GüneydoÄŸu’da operasyonların sürmesi lazım. Bir ülkede kamu düzeni yoksa, kamu düzeninde zaaf varsa, orada hakları kullanamazsınız. Åžimdi Sur’da bir kiÅŸinin mülkiyet hakkı mı kaldı? Sur’da yaÅŸayan kiÅŸinin ticaret hakkı mı kaldı? Devletin varlık sebebi, iç ve dış güvenliÄŸi saÄŸlamaktır. Bunun bozulduÄŸu görünüyor. Bunun yanında bu bataklığı kurutacak bir kısım tedbirlerin alınması lazım.

Devlet adamı mı devletin adamı mı?

Sizi devlet adamı olarak görenler de, devletin adamı diyenler de var, nasıl karşılıyorsunuz bu değerlendirmeleri?

- Devlet adamıyla devletin adamı karıştırılır. Yeri gelir itham konusu olur. Yeri gelir lehinize bir özellik olur. Ben bu ikisini de yaÅŸadım. Siyasi hayatım boyunca, bazen hırslarımın öne çıktığı dönemler oldu. Belli bir süreden sonra hırsımı ikinci plana ittim, aklımı ön plana çıkardım. DeÄŸerlendirmeleri ona göre yaptım. “Åžu şöyle olmalı” dediÄŸimde rahatsız olan olmuÅŸ olabilir. Bundan dolayı “derin devletin adamı” suçlamaları yapıldı. Olaylar hep beni doÄŸruladı. KeÅŸke ben yanlış çıksaydım da Türkiye bazı sıkıntıları yaÅŸamamış olsaydı.

Türkiye’de iç savaÅŸ çıkar gibi kaygım yok

Türkiye’de iç savaÅŸ çıkar gibi kaygı taşımıyorum. Terör olayları Ä°lk baÅŸladığı zaman bölgede, teröre destek veren devletler vardı ama böylesi bir kaos ortamı yoktu. Åžimdi kaos ortamı Türkiye’nin dışından Türkiye’ye geliyor. Ä°ÅŸ bundan 15-20 yıl öncesine göre karmaşık ve daha zor ÅŸartlarla karşı karşıyayız. Türkiye bunları aÅŸacak.

Darbecilere ‘Nerede kaldınız?’ diyen var

12 Eylül’ü yaÅŸadınız, biz hep vesayeti tartıştık...

- Darbenin asli unsuru vardır. Kim bu? Darbeyi yapanlar. Ama bir de buna çanak tutanlar var. Çanak tutanların önemli bir kısmı siyasetçiler, aydınlar, bir kısım meslek örgütleridir. Bunların kepazeliklerini yok sayarak, sadece rütbeli asker üzerine bu tarihi sorumluluÄŸu yüklemek iÅŸin kolaycılığıdır. Ä°ster 28 Åžubat, ister ondan evvelki darbelerde, bu darbecilere ‘nerede kaldınız’ diyen ahlaksız, tabansız siyasetçiyi nereye koyacaksınız? Yazı yazan, çizen, aydın kılıklı, karanlık adamları nereye getirip koyacaksınız? Onların hiç mi vebalı yok? Bu kepazelikleri yaÅŸadık. Halkla bütünleÅŸmemiÅŸ siyasetçiler gidiyorlar “Nerede kaldınız? Devlet gidiyor, rejim yıkılıyor” diyerek, iktidara alternatif olmak için antidemokratik yol ve yöntemlere itibar ediyorlar. Maalesef o tortular Türkiye’de hâlâ kalkmadı. Fırsat bulduÄŸunda o yolları bile meÅŸru görecek kadar kendini kaybetmiÅŸ siyasetçiler, aydınlar var. BitmiÅŸ deÄŸil, halen de var.

‘Birçok sahtekarın viraj alışını gördüm’

 Türkiye’de darbe dönemleri kapandı mı?

- Türkiye’de darbe döneminin kapanıp kapanmaması toplumun geniÅŸ kesiminin tavrına baÄŸlıdır. Ben 27 Nisan’ı yaÅŸadım. 27 Nisan’da hükümet olarak biz açıklama yapıncaya kadar birçok sahtekarın nasıl viraj aldığını gördük. “Ben sizi yenemiyorum, abime söylerim, o gelir sizi pataklar” mantığı içinde olan, demokrasi özürlü birçok kesim var.

Çift başlılık Cumhurbaşkanları ile Başbakanlar arasında çatışmayı kaçınılmaz mı kılıyor?

- Türkiye’nin bir anayasa sorunu var. Bugünkü hal iyi bir hal deÄŸil. Bugünkü durum kurumlar, devletin erkleri arasında, tartışmaya, kavgaya imkân verecek bir dengesizlik içerisinde. Bundan Türkiye’nin bir an önce kurtulması lazım. Türkiye, yoluna böyle devam edemez.

Rasyonelleştirilmiş başkanlık sistemi

Başkanlık sistemi ile diktatörlüğe gidileceği kaygıları dile getiriliyor.

- Gitmemesi için oturur tedbir alırsınız. Yürütme bir kısım yetkileri keyfi kullanacaksa, denetleme sistemlerini getirirsiniz. EndiÅŸeler varsa, akılla mantıkla, Türkiye gerçekleriyle, halkın beklentilerine uygun hale getirilince rasyonelleÅŸtirilmiÅŸ baÅŸkanlık sistemi olur. Bunları görmeden bir korku havası atmosferi oluÅŸuyor. ‘Åžu gelirse öcü geliyor’ gibi bir tartışm

Kaynak : Seda ÅžimÅŸek YENÄ° YÃœZYIL GAZETESÄ°

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.