Sosyal Medya

Güncel

İslâm ülkelerinin başında bulunanlara çağrı (1991)

Sezai Karakoç, 1991 yılı ocak ayında Diriliş dergisinde yazdığı yazısında bugüne dair bir çok gelişmeye ışık tutmuş, Müslüman aleminin bugüne ait sorunlarını önceden tespit etmişti. İşte o yazı:



"İslâm ülkelerinin başında bulunanlara çağrı:


Size sesleniyorum. İslâm ülkelerinin başında bulunan cumhurbaşkanları, başkanlar, krallar, size sesleniyorum.

Türkiye'nin, Mısır'ın, İran'ın, Suriye'nin, Ürdün'ün, Pakistan'ın, Tunus'un, Cezayir'in, Fas'ın ve diğer İslâm ülkelerinin başında bulunanlar size sesleniyorum.

Bulunduğunuz yere nasıl geçmiş olursanız olun, ister kaderin sevkiyle veya cilvesiyle, ister babadan, dededen size geçen veraset hakkıyla, ister alnınızın teriyle, ister hak ve hukukla, ister kuvvet zoruyla halkınızın yönetimini ele geçirmiş bulunun, size sesleniyorum ve diyorum ki, tarihin en kritik göreviyle, en ağır sorumluluğu ve ödeviyle karşı karşıyasınız. Bu görevi çoktan yerine getirmeniz lâzımdı şimdiye kadar. Şimdi, hülûl etmiş vâdenin son deminin son demidir.

Bu görev nedir?

Bu görev, derhal bir araya gelip bir savunma anlaşması yapmanız ve bunu harfi harfine uygulamanızdır. Yani herhangi bir İslâm ülkesine saldırı olursa, ona hep birden karşı koyma hususunda anlaşmak durumuyla karşı karşıyasınız.

Neden böyle bir anlaşmaya ihtiyaç vardır?

Batı ülkeleri, Körfez'in petrol bölgesini iÅŸgale baÅŸlamıştır da ondan. O iÅŸgal bitince hep birden Irak'a saldıracaklardır. Bunun için de, bahane hazırdır. Bu bahaneyi, Irak, Kuveyt'i iÅŸgal etmekle bizzat kendisi vermiÅŸtir. Irak'ın iÅŸi bittikten sonra, teker teker, birer bahaneyle sizin ülkeleriniz aynı Batılı ülkelerin hava, deniz ve kara kuvvetlerinin saldırısına uÄŸrayacaktır. Tıpkı MoÄŸolların Ä°slâm ülkelerini zapt etmeleri gibi… O zaman, ülkenin biri alındığında, komÅŸusu seyirci kalıyordu. Ama hemen ardından sıra kendisine geliyordu. Tıpkı Endülüs'teki parçalanmadan sonra olduÄŸu gibi… Bir beylik, Ä°spanyolların vahÅŸi saldırısına uÄŸradığında öbürleri hareketsiz ve cansız, kurbanlık koyun gibi sıranın kendisine gelmesini bekliyordu.

Ülkelerinizi aynı duruma düşürmeyiniz, tarihten ibret alınız, ey başkanlar, cumhurbaşkanları, krallar!"

"Bulunduğunuz mevkilerde ebedî kalacağınızı mı sanıyorsunuz?

Dost acı söyler. Biliniz ki, tarihin bu en korkunç anında gerekeni yerine getirmezseniz, fırtınaların en şiddetlisiyle bulunduğunuz zirvelerden yokluğun uçurumuna savrulup gideceksiniz.

Kulağınızı, bastığınız toprağa yapıştırınız. Yerin altındaki ölüler, sizden bu masum milleti ve yurdu korumanız için milyonlarca ağızdan sesleniyorlar.

Dağlardan, tepelerden, gönüllerden yükselen sesi işitiniz. Gece ve gündüz demeyiniz, gece yarısı da olsa toplanıp anlaşınız.

Camilerden, kubbelerden, yazma eserlerin sayfalarından, tüm yurt ve tarih çizgilerinden yükselen sesi işitmek için bir kerecik olsun kendinizi aşınız.

Gençliğinizde gelip sizi yoklayan idealleri düşününüz. Etrafınızda uçuşan, nice genci yakıp kavuran idealleri hatırlayınız.

Birinci Dünya Savaşı'nda, dinleri, milletleri, yurtları, dinimiz, milletimiz, yurdumuz (ki bunlar birbirine perçinlenmiş kutlu değerlerimizdir, birbirlerinden ayrılmazlar) uğruna canlarını veren, kanlarını kara toprağın içtiği, çöllerde ve gurbetlerde kalmış şehitleri hatırlayınız. Dökülen kanları ve gözyaşlarını hatırlayınız. Annelerin döktüğü gözyaşlarını hatırlayınız.

Birliğin bozulmasının üzerinden yüzyıla yakın bir zaman geçti. Ülkelerimizin kârı ne oldu? Bir parça geriye dönüp baksanız, bir savunma birliği kurmayı bir hayat memat meselesi olarak görürsünüz.

Gözünüze Batılıların çektiği perdeyi yırtıp atmak için bir kerecik olsun kendinizi aşınız ey başkanlar, cumhurbaşkanları, krallar!

Şeyhlerin, emirlerin artık gözüken akıbetinden ibret alınız. Çağ, sizi hesaba çekmeden siz çağın hesabını yapınız.

Size, bir milyar Müslüman’ın gönlüne tercüman olduÄŸuma yürekten inanarak sesleniyorum. Vaktin kalmadığını, mukadder anın yaklaÅŸtığını haber veriyorum."

"Kimileri sizin şimdiye kadar ki tutumunuzla bu çağrıya lâyık olmadığınızı söyleyeceklerdir. Öyle de olsa, şimdi iktidarda olduğunuzdan sizi uyarmak bir görevdir. Siz bu görevi yapmazsanız, elbet, büyük devrim olacak ve görev yapacaklar gelecektir.

Sizi uyarıyorum, şahıslarınızla ve şahıslarınız dışında tüm İslâm dünyasını, büyük İslâm milletini uyarıyorum. Büyük uyanış ve diriliş sûrunu üflüyorum.

Bu kulakları patlatacak sesi işitmeyeceklere ne yazık!

Son anda da olsa uyanıp dirilecek olanlara muştular olsun."

 

Sezai Karakoç / 1991, Diriliş dergisi Ocak sayısı

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.