EÄŸitim
Başarısızlık korkusundan kurtulamıyorsanız...
Hepimiz bir dönem zihnimizi kurcalayan başarısızlık duygusu ile karşılaşırız. Aslında korkmak gayet insani bir durum. Önemli olan onun bizi yıpratmasına izin vermeden, nasıl bir motivasyon aracına dönüştürebileceğimizi bilmek.
Biz de başarısızlık korkusunun ne olduğunu ve nasıl yönetilebileceğini öğrenmek için psikolojik rehberlik ve danışmanlık alanında çalışmalar yürüten akademisyenlerin kapısını çaldık. Hepimizin aklına takılanları sorduk.
Her şeyden önce başarıya odaklanın
Prof. Dr. AyÅŸe Sibel Türküm (Anadolu Ãœniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı BaÅŸkanı): Bir ÅŸeyin gerçekleÅŸmesini istediÄŸimiz için baÅŸaramamaktan korkarız. DiÄŸer bir deyiÅŸle istemediÄŸimiz bir durumla karşılaÅŸmamak için bu duyguyu yaÅŸarız. Ancak süreç bu denli basit deÄŸil. Aynı zamanda hedefimize ulaÅŸmadığımızda; kendimize iliÅŸkin deÄŸerlendirmelerimize, yaÅŸayacağımızduygulara, diÄŸer insanların bizimle ilgili tepkilerine, ‘onlar için deÄŸerimize’ yönelik de fikirler üretmeye baÅŸlarız. Bu senaryolara baÄŸlı olarak da korku katsayımız büyür. Aslında baÅŸarı ve baÅŸarısızlık ile baÄŸlantılı olarak merak, coÅŸku, heyecan, kaygı, endiÅŸe, gurur, hayal kırıklığı, piÅŸmanlık, utanç gibi pek çok duygu yaÅŸayabiliriz. Korku da bunlardan biri.
Hedeflediğimiz durum, düzey ya da halin ne olduğundan çok, bizim için anlamı farklı duyguları yaşamamıza aracılık eder. Örneğin üniversiteye girmek isteyen ve yoğun çalışan bir lise öğrencisi için başarısızlığın anlamı farklı iken, aynı yaşta aynı sınava girecek, sırf ailesi ve arkadaşlarının ısrarı ile sınava hazırlanan akranı için bunun manası çok farklı olur. Bu süreçte yaşanan korkunun öğrenciyi olumsuz sonuçlarla karşılaşmamak için motive edici bir işlevi olduğunu söyleyebiliriz. Ama duygu giderek paniğe dönüşüyorsa, enerjisinin büyük kısmı onunla mücadeleye gidiyorsa, hatta yaşadığı duygular yüzünden çalışmaktan kaçar olduysa, yaşadığı korku, endişe ve panik yüzünden kişi potansiyelini kullanamıyorsa, dikkatini toplayamıyor, yoğunlaşamıyor, öğrenemiyor, bildiğini hatırlayamıyor ve çok hata yapıyorsa, artık zarar verici düzeyde olduğunu söyleyebiliriz
. Öğrencilerin korkuyla baş etmeleri için öğrenmenin ve kendini geliştirmenin keyfine nasıl varabileceklerinin yolunu bulmaları çok önemli. Deneyimlerinden yararlanabilirler. Örneğin bir bilgisayar oyunu oynarken ya da bir enstrüman çalarken korku ya da kaygı duymadan uzun süreli dikkatlerini nasıl koruyabildiklerini düşünüp bunu öğrenme hayatlarına uygulamayı deneyebilirler. Kısa ve uzun vadeli hedefler seçebilir, bunun için sloganlar oluşturabilirler. Bu noktada başarısızlıktan kaçmaya değil, başarıya ulaşmaya odaklanmalılar.
PROFESYONEL YARDIM ALMAK ZAYIFLIK DEĞİL
Eğer öğrenci çalışamıyor, zamanı etkin kullanamıyor, kendini yönetemiyor ve bunları olumsuz mesajlarla besliyorsa profesyonel yardıma başvurulmalı. Okulların rehberlik servisleri, rehberlik ve araştırma merkezlerinden yararlanılabilir. Eğer uyku bozukluğu, iştahtadeğişiklikler, yaşamdan zevk almama, duygu durumu yönetme gibi sorunlar ortaya çıkıyorsa psikologlardan ve psikiyatristlerden yardım alınması daha uygun. Profesyonelden yardım almanın bir zayıflık değil, aksine akılcı bir davranış olduğu da göz ardı edilmemeli.
Olumsuz kişi ve görüşlerden uzak durun, çünkü kaygı bulaşıcı
Doç. Dr. Fatma Ebru İkiz (Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi): Beklentilerimiz ne yöndeyse, neye değer veriyor, ne uğrunda çalışıyor, ne yapmaktan hoşlanıyor, neye inanıyor ve neyi yapabiliyorsak başarılı olup olmadığımızı ona göre değerlendiririz. Bir çocuk, basket oynamayı sevmiyor, basketbolda başarılı olmaya değer vermiyorsa kendini başarısız görmez. Sınav ile ilgili başarı anlayışını ele aldığımızda ise durum farklı. Çünkü orada o sınavı geçmeye çalışan birçok kişi, sınavı geçme sınırı ve kriterleri, alınan puana ve alana göre yapılacak seçimler, sınıflandırmalar ve sıralandırmalar bulunuyor.
Sınavlarla kategorize ediliyoruz. DeÄŸer verip yapmak istediÄŸimiz ÅŸeye ya da hedefimize ulaÅŸmamız sınav anında gösterdiÄŸimiz performansa baÄŸlı. Sınava giren öğrenciler doÄŸal olarak ‘ya baÅŸarısız olursam’ diye düşünüyor, endiÅŸeleniyor. Çünkü hedefi, emeÄŸi, isteÄŸi var ve buna deÄŸer veriyor. Bir iÅŸe baÅŸlamak ve tamamlamak için bizi güdüleyen ÅŸey, istek ve kaygı. Ancak performansımız hakkında baÅŸkalarının ne düşüneceÄŸi ile ilgili olumsuz deÄŸerlendirmeler arttıkça kaygı düzeyi de yükseliyor ve performans olumsuz yönde etkileniyor.
Bu kaygının esiri olunana kadar bu durum normal. Klinik kriterlere göre en az altı ay süreklilik göstermesi durumunda yardım alınması gerekiyor. Özellikle uyku ya da yeme alışkanlıklarının bozulması, madde kullanımına yönelme, tırnak yeme ve yalan söylemede artış gibi baÅŸka belirtiler de varsa profesyonel yardım alınmalı. GerektiÄŸi kadar çalışan ve kendine güvenen, hedefi olan öğrenciler çevresiyle olumlu iletiÅŸim kurarsa sınavı iyi geçeceÄŸi için istediÄŸi baÅŸarıyı yakalayacak. ‘Sınav anında yapamazsam, ya istediÄŸim gibi olmazsa, kazanamazsam’ gibi olumsuz içsel konuÅŸmalar kaygı düzeyini arttırabilir, vücut kimyasını bozabilir, sınavda dikkati dağıtabilir. Öğrenci böylelikle bildiÄŸi soruları bile yapamaz.
Öğrenciler kendileriyle olumlu içsel konuÅŸmalar yapmalı. Olumsuz kiÅŸilerden ve görüşlerden uzak durmalı. Çünkü kaygı bulaşıcı. Birçok genç bir aradayken hiç kaygılı olmadıkları halde, aralarına gelen ‘Ay ne yapacağız ÅŸimdi, eyvah ya yapamazsak’ diyen olumsuz ve kaygılı bir kiÅŸi herkesi mahvetmeye yeter.
AİLELERE DÜŞEN GÖREVLER:
Uzmanlar, bu görevleri özetle şöyle sıralıyor:
- Bu dünyada her birey tek ve eşsiz. Çocuğunuzu başkasıyla kıyaslamayın. Başarıya güdülemek için bile olsa sonuçlarla korkutmaya ya da başarırsa ulaşacağı olağanüstü ödüllerle desteklemeye çalışmayın. Hayatının her döneminde sınav ve sınanma ile karşılaşabileceğini, yaşına, düzeyine uygun ifadelerle ve kendi yaşamınızdan örneklerle açıklayın.
- Arkasında olan, onu seven ve sayan, bunu gösteren aile bireylerinin varlığı, sadece sınavlarda değil her zaman, her gencin ihtiyacı. Onunla sürekli iletişimde olun.
- Ondan yapamayacağı şeyleri beklemeyin, onu doğru tanıyın, değerlendirin. Hedefi için dikkatli olması konusunda uyarın.
- Kendini ifade etmesine izin verin. Hangi duyguyu yaÅŸayacağına siz karar vermeye çalışmayın, çünkü bunun yararı olmaz. Yani ‘Korkma, endiÅŸelenme, heveslen’ gibi komutlardan vazgeçin. Çocukların ve gençlerin, anne-babalarını, öğretmenlerini hayal kırıklığına uÄŸratmaktan kaygılandıkları için baÅŸarısızlıktan korkabildiklerini unutmayın.
- Başarı için ona gerekli çalışma ortamını, motivasyonu yaratma rolü veli ve öğretmenlere düşüyor. Öğretmenler çocukları doğru tanıyıp sağlıklı iletişim kurmalı.
Henüz yorum yapılmamış.