Sosyal Medya

Güncel

Aslında Türkler nasıl Müslüman oldu?

Derin Tarih dergisi, yeni sayısında Türklerin Müslüman olması konusunu işlemiş. Prof. Dr. Tufan Gündüz, 'Kılıç zoruyla mı? Gönül rızasıyla mı? Türkler Nasıl Müslüman Oldu?' başlığını taşıyan yazısı da dergide yer alıyor. Metin Uygun yazdı.



Derin Tarih dergisi, Åžubat 2016 tarihli 47. sayısının kapak dosyasında, Türk, Ä°slam ve hatta dünya tarihinin en önemli hadiseleri arasında yer alan Türklerin Müslüman olması konusunu iÅŸlemiÅŸ.

Kapakta ‘Aslında Türkler Nasıl Müslüman Oldu?’ baÅŸlığıyla verilen konuyu Prof. Dr.Tufan Gündüz, “Kılıç zoruyla mı? Gönül rızasıyla mı? Türkler Nasıl Müslüman Oldu?” baÅŸlığını taşıyan yazısıyla incelemiÅŸ. Türklerin kılıç zoruyla Müslüman oldu iddiasının gerçeÄŸi yansıtmadığı üzerinde ısrarla duruluyor yazıda. Hocaya göre bu iddia “büsbütün bir kurgudan ibarettir.”

 

Türklerin kılıç zoruyla Ä°slamiyet'i kabul etmedikleri fikri, tezi üzerine temellendirdiÄŸi yazısında Tufan Gündüz, bu tezini tarihi gerçekleri, hadiseleri anlatarak açıklıyor, ispat ediyor: “Bir türlü dillerden düşmeyen Türkler kılıç zoruyla Müslüman oldu iddiası aslında büsbütün kurgudan ibarettir. Türklerle Ä°slamlığı birbirine yakıştırmamaktan kaynaklanmaktadır. Hatta Türklükten uzaklaÅŸma gibi garip iddialar ileri sürülmüştür. Halbuki Türklerin Ä°slam ile müşerref olması onlara yeni bir dinamizm kazandırmıştır.”

 

İslamiyet'i yaymak gayesiyle fütuhat yapan, hatta bu fetihlerini Çin sınırına kadar götüren Müslüman Arap ordularının takip ettikleri metotlar sebebiyle, elde edilmek istenen neticelerin bir türlü gerçekleştirilemediği de yazıda dile getirilen, üzerinde durulan önemli bir husustur. İslam ordularının kılıç zoruyla bu fetihleri gerçekleştirmek istemeleri, bu hususta da Türklere tam bir üstünlük kuramamaları, Türklerin İslamiyet'le tanışmalarını geciktirmiştir. Bu süreci çok uzatmıştır.

 

Türklerle Müslümanlar arasındaki temaslar sınırlı olmuştur

 

Türklerin Ä°slam'ı kabul etmeleri, Ä°slam'la müşerref olmalarını geciktiren sebepler arasında, Türkler ile Müslümanlar arasındaki temasların Kafkaslar ile Maveraünnehr bölgesiyle sınırlı kalmış olması gösteriliyor yazıda. Bu bölgede bulunan Türk devletleri, Türk boyları sahip oldukları toprakları kaybetmek istemezler. Türkler Ä°slam orduları karşısında maÄŸlup ve ezik durumda da deÄŸillerdir. Emevi valilerine zaman zaman üstünlük dahi kurarlar. Hatta çok ağır yenilgiye de uÄŸratırlar Ä°slam ordusunu. Tufan Gündüz, “Çok açık bir ÅŸekilde bellidir ki, kılıç üstünlüğü tam olarak Müslüman Arapları iÅŸaret etmemekteydi” diyor. Türklerin büyük bölümünün Ä°slam ordularıyla hiç karşılaÅŸmamış olması da Türklerin Ä°slamlaÅŸma hadisesinin doÄŸal olarak gerçekleÅŸmeyeceÄŸinin göstergesidir. Bunun üzerine Tufan Hoca da, “dolayısıyla ÅŸu kılıç meselesini tam olarak izah etmekten aciz durumdayız” açıklamasını yapıyor.

Türklerle yapılan savaşlarda karşılıklı esir düşme durumu da, Türkler arasında İslamiyet'in tanınmasına sebep olmuş. Mesela, Hazarlarla yapılan bir savaşta Hazarların savaşı kaybetmesine rağmen, birçok Müslüman esir düşmüş. Hazarlar ülkelerinde İslamiyet'i anlatmak üzere iki fakih görevlendirilmesini kabul etmişler.

 

Hazar hükümdar ailesi Musevi’dir. Ãœlkede Hıristiyanlık dini de yaygındı. Eski Türk inançları da geniÅŸ ahali tarafından muhafaza ediliyordu. Åžimdi de Müslümanlık için yeni bir yol açılmış oluyordu. Bütün bunlara raÄŸmen “Ä°slamiyet'in yayılması neredeyse sıfır noktasındaydı” diyor Tufan Gündüz. Bunun sebeplerini de ÅŸu ÅŸekilde açıklıyor. Uzun süren savaÅŸlar, yıldırma politikaları, geçici hakimiyetlerin hiçbir iÅŸe yaramamış olması, Emevilerin cizye vergisinde kayıp yaÅŸamak istememesi, Arap olmayanlara köle gibi muamele etmeleri... Bu hevesler yüzünden Ä°slamiyet'in yayılması için çok da gayretli davranmamaları...

Bütün bu yanlış metotların yanında farklı metot ve uygulamaların, daha ılımlı ve yumuÅŸak davranışların da tatbik edildiÄŸi vurgulanıyor yazıda ve bu yaklaşım övülüyor. Buna Kuteybe b. Müslim’in Horasan valiliÄŸine getirilmesi ve bu görevde Ä°slam'ı yayma hususunda gösterdiÄŸi samimi yaklaşım örnek olarak veriliyor. Müslim’in de iyi bir savaşçı olmasına raÄŸmen, Ä°slam'ın yayılması için daha farklı, daha ılımlı metotlar takip etmesi Maveraünnehr bölgesinde Arap hakimiyetinin önünü açar. Az da olsa Ä°slamlaÅŸma gerçekleÅŸir. Ä°nsanları Ä°slam'a davet etmek, namaza alıştırmak, Cuma namazına ilgiyi artırmak için daha yumuÅŸak yöntemler dener. Bu dönemde Arap ordularının ilerleyiÅŸi Çin sınırlarına kadar dayanıyor.

 

Din deÄŸiÅŸtirmenin uzun bir süreç olduÄŸu, bunu da kılıç zoruyla deÄŸil, kültür deÄŸiÅŸimiyle izah etmenin, Türklerin yeni bir kültür atlasına dahil olmalarıyla açıklamanın daha doÄŸru olacağı ifade ediliyor yazıda. Bu hususta destani mahiyette eserler olmak üzere zengin verilerin bulunduÄŸu, en azından Dede Korkut destanlarındaki Deli Dumrul hikayesine bir göz atmanın yeterli olacağı belirtiliyor.

 

Türklerle Müslüman Araplar arasındaki rekabet Talas Savaşıyla beraber müttefikliğe dönüşür

 

Türklerle Müslüman Arapların rekabeti bırakıp müttefik olması, savaÅŸlardan uzaklaşıp iÅŸbirliÄŸi içine girmeleri, birbirlerini anlamaları Talas Savaşıyla gerçekleÅŸmiÅŸ. Araplarla Çinliler arasında Talas Irmağı yakınlarında yapılan savaÅŸta Karluk Türkleri Müslüman Arap ordusuna destek vermiÅŸler, Ä°slam ordusunun yanında yer alarak savaşın kazanılmasını saÄŸlamışlar. Bundan sonra Türklerle Araplar arasında köprüler kurulmuÅŸ, Türkler ve Araplar birbirleriyle mücadele eden unsurlar olmaktan çıkmışlar, ticaret ve diÄŸer münasebetlerin önü açılmış. Abbasi HalifesiMansur Türklerden hassa hizmetinde faydalanmaya baÅŸlamış. BaÄŸdat’ta halifenin muhafızlığını yapan bu Türklerin muhtemelen Ä°slam'a giren Türklerin de öncüsü olduÄŸu görüşündedir Tufan Gündüz. Bundan sonra Türklerin Abbasi Devleti’nde itibarları gittikçe artar. Ä°mtiyazlı bir konum elde ederler. Türklerin Abbasi devleti içindeki nüfuzu o kadar artar ki, HalifeliÄŸin tayininde dahi söz sahibi olurlar.

Horasan bölgesinde de iki kültürün rekabetten uzaklaşıp işbirliği yapar hale gelmesi, hatta müttefik olmaları bölgede İslamiyet'in hızlı bir şekilde yayılmasını sağlamış. Müslüman tüccarların Türk bölgelerinde kolayca ticari faaliyet gösterebilmeleri, Türklerin evinde misafir kalmaları, bu sayede İslamiyet'i anlatma imkanı bulmaları, İslamiyet'in gittikçe yayılmasına, Türklerin halifeden İslam'ı öğretecek din adamı ve cami ile kale yapımını öğretecek usta ister duruma gelmelerini sağlamış.

 

İslamiyet Türklere yeni bir dinamizm kazandırmıştır

 

Satuk BuÄŸra Han’ın Ä°slamiyet'i benimsemesi, Türkler için dönüm noktası olmuÅŸ. Bundan sonra Türkler arasında Ä°slamiyet hızlı bir ÅŸekilde yayılır. Uygurlar Ä°slamlaşır. Samani Kumandanı Alp Tegin, Gazneli Devletini kurar ve Ä°slamiyet'i Hindistan’a taşır ve yayar. Selçukluların Ä°slamiyet'i benimsemesi, OÄŸuz/Türkmen grupları arasında Ä°slamlaÅŸmayı hızlandırmış ve en az 200 bin çadırlık grup Ä°slamiyet'e girmiÅŸ. Daha sonra Türkler, Ä°slamiyet'in sadece hizmetkarı deÄŸil, savunucusu, fatihleri oldular ve Ä°ran, Irak, Suriye ve Anadolu’yu fethettiler. Bizans karşısında geri çekilmeye baÅŸlayan Ä°slam gücü yeni fatihler, yani Türkler sayesinde güçlü bir atılıma girdi diye belirtiyor Tufan Gündüz. Türkler arasında Ä°slamiyet'in yayılma sürecinin 17. yüzyıla kadar devam ettiÄŸini belirtiyor. Ä°slam Türklere yeni bir dinamizm kazandırmıştır.Gazneli Mahmutlar, Alparslanlar, SüleymanÅŸahlar, Osman Gaziler, Nurettin Zengiler, Kılıç Arslanlar, Fatihler, Timurlar, Kanuniler sadece birer Türk hakanı olmakla kalmadılar, Ä°slam'ın sesini en uzak diyarlara kadar taşıdılar. Onlar sayesinde Ä°slamiyet Kafkaslar ve Balkanlarda yayılma imkanı buldu. Türklerin Ä°slam dininden güç aldığını, Ä°slam'a hizmet için canlarını feda etmekten, kanlarını dökmekten geri kalmadıklarını, Ä°slam'ın hizmetçisi olduklarını ve tıpkı Alparslan’ın Malazgirt Savaşı’ndaki gibi dua ettiklerini belirtiyor Tufan Gündüz. Bu dua şöyledir: ‘Ya Rabbi! Sana tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uÄŸrunda cihad ediyorum. Ya Rabbi! Niyetim halistir. Bana yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret!’

 

Dosya konusu ile ilgili olarak deÄŸerli akademisyenlerin, tarih hocalarının görüşlerine de yer verilmiÅŸ. Orta Asya’dan Anadolu’ya adım adım Türklerin Ä°slamlaÅŸma serüveninin kronolojik tarihi de verilerek konu detaylıca iÅŸlenmiÅŸ.

 

Metin Uygun yazdı

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.