Sosyal Medya

Güncel

17 yılda İmralı'daki Öcalan

Abdullah Öcalan 17 yıl önce bugün yakalanarak İmralı Cezaevi'ne konuldu. Kürt Sorunu ve Öcalan’ı yakından takip eden isimlere geçen 17 yılda Öcalan’ın soruna bakışını ve İmralı-Kandil ilişkisini sorduk.



PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan, 1999 yılının 15 Åžubat günü Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye getirildi. Öcalan o tarihten bu yana Marmara Denizi’nde yer alan Ä°mralı Adası'nda bulunan cezaevinde hapis yatıyor. Yakalanmasının ardından yapılan yargılama sonucunda Öcalan ağırlaÅŸtırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 2011 seçimlerinin ardından Adbullah Öcalan ile Milli Ä°stihbarat TeÅŸkilatı yetkilileri  arasında görüşmeler baÅŸladı. Bu görüşmeler daha sonra 2012 yılında bazı BDP’li milletvekilleri ile devam etti. Ankara’nın “Çözüm Süreci” adını verdiÄŸi süreç içerisinde hem istihbarat örgütü MÄ°T yetkilileri hem de milletvekilleri Öcalan ile düzenli olarak görüştü. Bu görüşmeler sonucunda Abdullah Öcalan 2013’ün 21 Mart’ın da Nevruz kutlamalarına bir mektup gönderdi. Mektupta “Artık silahlar sussun fikirler konuÅŸsun noktasına geldik. Yok sayan inkâr eden dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu. Akan kan Kürt’üne, Türk'üne, Laz'ına, Çerkez'ine bakmadan bu coÄŸrafyanın ta baÄŸrına akıyor. Ben bu çaÄŸrıma kulak veren milyonların ÅŸahitliÄŸine diyorum ki, artık yeni bir dönem baÅŸlıyor. Silah deÄŸil, siyaset öne çıkıyor” ifadelerine yer verdi. Öcalan'un bu çaÄŸrısı üzerine PKK'nın silahlı unsurları birkaç hafta sonra Türkiye dışına çıkmaya baÅŸladı. Ancak Mayıs 2013'de Gezi olaylarının patlak vermesi üzerine Öcalan yurtdışına çıkış sürecinin durdurulmasını istedi.

28 Åžubat 2015’de ise HDP Milletvekilleri ve Hükümetin bakanlarının da yer aldığı ile 'Dolmabahçe Mutabakatı' adı verilen 10 maddelik bir deklarasyon okundu. Deklarasyonun Öcalan’ın da onayladığı bir metin olduÄŸu açıklandı. Deklarasyonun ardından Kürt Sorununa çözüm ümitleri belirmiÅŸken 5 Nisan 2015 tarihinden itibaren milletvekillerinin Ä°mralı’ya düzenli gidiÅŸleri kesildi. Suriye'deki geliÅŸmelerin belirleyici hale geldiÄŸi bu dönemde  22 Temmuz 2015 günü Ceylanpınar'da iki polis memuru uykularında baÅŸlarına kurÅŸun sıkılarak ÅŸehit edildi. PKK'nın üstlendiÄŸi bu olay çatışmasızlık dönemini fiilen bitirdi  ve  GüneydoÄŸu’da PKK ile Türk güvenlik birimleri arasında çatışmalar yeniden baÅŸladı.

Abdullah Öcalan yakalanmasının ardından Ä°mralı cezaevinden gerek avukatları gerekse kendisi ile görüşen milletvekilleri aracılığı ile mesajlarını kamuoyuna iletti.  Kürt Siyasi hareketini yakından takip eden isimlere Öcalan’ın Ä°mralı Cezaevi’nden verdiÄŸi mesajları, bunların sorunun akışına etkisini ve Ä°mralı-Kandil iliÅŸkilerini sorduk.

Vahap Coşkun: Kürt sorununun demokratik siyasetle çözülebileceğini ifade etmeye başladı

Dicle Ãœniversitesi Öğretim Ãœyesi Doç. Dr. Vahap CoÅŸkun, Öcalan’ın yakalanmasının ardından Kürt Sorunu'na bakışının deÄŸiÅŸtiÄŸi görüşünde. CoÅŸkun’a göre Öcalan, sorunun Türkiye içinde çözülmesi gerektiÄŸi noktasına geldi:

"Abdullah Öcalan yakalandıktan sonra Kürt meselesine yaklaşımı deÄŸiÅŸti. Daha önceleri, yani 1990’lı yılların baÅŸlarında da Kürt meselesini Türkiye içinde çözme konusunda görüşler geliÅŸtirmiÅŸti aslında ama Kürt meselesini Türkiye’nin birliÄŸi içinde çözme konusundaki en radikal görüşlerini yakalandıktan sonra dile getirdi. Ä°kinci farklılık çözüm sürecinde ortaya çıktı. Öcalan, PKK’nın ilk ortaya çıktığı yıllarda silahlı mücadele dışında bir yol olmadığı söylüyordu. Silahlı mücadelenin bir zorunluluk olduÄŸuna inanıyordu. Cezaevi sürecindeyse Türkiye’de Kürt sorununun demokratik siyasetle çözülebileceÄŸini ifade etmeye baÅŸladı. KoÅŸulların elveriÅŸli olduÄŸunu ifade etti. Öcalan da cezaevindeyken gerek yöntem gerekse amaç farklılığı oluÅŸtu."

Vahap CoÅŸkun, Öcalan’ın PKK’nın hâlâ lideri olduÄŸunu ama artık "Öcalan ne derse Kandil yapar" pozisyonunun olmadığını savunuyor:

"17 yıldır içerde olan bir aktörden bahsediyoruz. Bu süreçte hem Öcalan hem de PKK dönüştü. PKK, Öcalan olmadan da var olabildiÄŸini kanıtladı. Dolayısıyla Öcalan’ın durumu burada farklılık arzetti. Öcalan, örgütün hem ideolojik hem de ruhani lideriydi, hâlâ ruhani lider olarak görülüyor. Kandil, Öcalan’ı karşısına alacak bir pozisyona girmiyor. Fiili olarak liderlik Kandil’de. Kandil hareket alanını, sahasını Öcalan’a karşı geniÅŸletti. Öcalan, artık herhangi bir konuda karar verirken Kandil’in ne diyeceÄŸini hesaplamak zorundadır. Öcalan için artık "Ne söylersem yaparlar" pozisyonu artık yok. Tabii Kandil’de Öcalan’ı açığa düşürecek bir pozisyon almaktan kaçınır."

Ümit Fırat: Öcalan cezaevinde kutsallaştı.

Yazar Ãœmit Fırat ise Öcalan’ın kendi geleceÄŸi üzerine de hesaplar yaptığını, söylediklerinin samimiyeti konusundaysa tereddütler olduÄŸu görüşünde:

"Abdullah Öcalan hep muhatap alınmak istiyordu. Türkiye’nin ve uluslararası güçlerin kendisini muhatap almasını istiyordu. Yakalandıktan sonra uluslararası muhataplık kalmadı. Öcalan’ın hedefi küçüldü. Öcalan’ın sözlerinin hangisinin samimi olduÄŸunu anlamak zor. Öcalan’ın kendi geleceÄŸine yönelik bir kurgusu olduÄŸuna inanıyorum. Yeni yapılanmada yer almak istiyor. Öcalan mesajlarında bir söylediÄŸinin daha sonra tersini de söyleyebiliyor. Bu da söylediklerinin ne derece samimi olduÄŸu kuÅŸkusu yaratıyor. Ben bu anlamda Türkiye Devleti ile Öcalan’ın özelliklerinin benzeÅŸtiÄŸini düşünüyorum. Ä°ki taraf da karşı taraf hakkında kuÅŸkuya sahip."

Fırat, Öcalan’ın cezaevinde ‘kutsal’ bir konuma yerleÅŸtirildiÄŸi iddiasında:

"Gerçek olan bir ÅŸey varki, Öcalan cezaevinde kutsallaÅŸtı, dokunulmaz bir hâl aldı. Ä°nsan ulaşılmaz noktada olunca kutsallaşıyor ona dokunanlar da kutsal camianın bir parçası haline geliyor. Bence Öcalan’ın o kutsal alandan çıkartılıp etkinliÄŸinin normalleÅŸtirilmesi lâzım. Hapisteki Öcalan dokunulmazlık sahibidir. Dokunulmazlık sahibi bir liderle oturup konuÅŸmak zordur."

Avni Özgürel: Öcalan cezaevindeyken neyin olmayacağını öğrendi

Gazeteci yazar Avni Özgürel, Öcalan’daki deÄŸiÅŸimin yakalanmadan önce baÅŸladığını Ä°mralı ile birlikte Öcalan’ın ‘Kürt Sorununda neyin olmayacağını bildiÄŸi’ bir dönem yaÅŸadığını söyledi:

"Öcalan, Türkiye’ye getirilmeden önce meselelere daha ideolojik bakıyordu. Marksist bir örgüt perpektifine sahipti. Yakalanmadan önce bu perspektifini bırakmaya baÅŸlamıştı. Türkiye’ye getirilmeden önce uluslararası bazı angajmanlara girmeye baÅŸlamıştı. Örgütüne uluslararası pencereden bakmayı anlattı. Kendisi cezaevine düştükten sonra neyin olacağını deÄŸil, neyin olmayacağını öğrendiÄŸi bir dönem yaÅŸadı. Cezaevinde analitik düşünmeyi öğrendi. Cezaevinde kendisine ve örgütüne bir vizyon belirlemeye ve buna iliÅŸkin bir misyon inÅŸa etmeye çalıştı. Cezaevinde Türkiye içi çözüme yaklaÅŸtı. Öcalan’ın bu Türkiye vizyonunu ‘ErkeÄŸi Öldürmek’ kitabında görebiliriz. Åžu anda örgüt baÅŸka bir yere savrulmuÅŸ durumda. Sahadakiler ve Kandil, Öcalan’a göre günü birlik perakende bakış açısına sahipler. Kandil, ABD ve Rusya’nın kendilerine vereceÄŸi sözlerini tutacaklarını sanarak fena halde yanılıyorlar."

Mesut Yeğen: Öcalan ve PKK program değişikliğine gitti

Ä°stanbul Åžehir Ãœniversitesi Öğretim Ãœyesi Profesör Doktor Mesut YeÄŸen, Öcalan'ın 1999’da yakalanmasının ardından PKK’nın Öcalan’ın zorlamasıyla program deÄŸiÅŸikliÄŸine gittiÄŸini söyledi:

"Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının ardından 1999’dan sonra PKK, Öcalan’ın yönlendirmesi ile program deÄŸiÅŸikliÄŸine gitti. Türkler ve Kürtler arasındaki bir savaşı önleme, Türkiye ile bütünleÅŸme, birleÅŸme stratejisine dönüldü. Bütünlüklü bir sürece dönüşmese de çözüm süreci geliÅŸti. Bu arada Abdullah Öcalan’ın örgüt üzerindeki tartışılmazlığı net olmaktan çıktı. Örgüt, ideolojik olarak deÄŸil ama stratejik olarak Öcalansız davranmaya baÅŸladı. 2013 Nevroz mesajı ile Abdullah Öcalan, AKP tabanının da kaldırabileceÄŸi bir dil kurdu. Tabii tüm bunlar 2015 Temmuz’un daki geliÅŸmelerle birlikte unutulacak konular arasına girdi."

Kaynak: Al Jazeera

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.