Kilis, dünyaya insanlık dersi veriyor
Dört yıldır nüfusundan daha fazla Suriyeli misafirlerle birlikte yaşamını paylaşan Kilis, sadece Türkiye'nin değil dünyanın da gündeminde. Her gün bomba sesleri ile uyanan Kilisliler, 100 tane mülteciyi barındırmak için aylardır düşünen Avrupa ülkelerine inat, 127 bin Suriyeli mültecinin yüzünü güldürerek bütün dünyaya insanlık dersi veriyor.
Türk topçuları Cumartesi günü Kilis'in hemen yakınındaki terör örgütü PYD mevzilerini bombalarken Kilis Valisi Süleyman Tapsız ve Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara ile mülteciler meselesini, Batı'nın bu soruna iki yüzlü bakışını ve Suriye'nin geleceğini konuştuk.
KÄ°LÄ°S VALÄ°SÄ° SÃœLEYMAN TAPSIZ: NÃœFUSUNDAN FAZLA MÃœLTECÄ° BARINDIRAN TEK ÅžEHÄ°R
-Vali Bey Kilis gerçekten mülteciler meselesinde dünyaya önemli bir insanlık dersi veriyor. Çalışmalarınızı biraz özetler misiniz?
Üç alanda hizmet veriyoruz. Birincisi kamplarda kalan Suriyeliler. İkincisi şehirde yaşayan Suriyeliler. Üçüncüsü ise sınırın Suriye tarafında yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz. Kilis'te iki konteynır kentimiz var. Öncüpınar ve Elbeyli. Buralar kamptan ziyade bir kasaba veya şehir görünümündedir. Evler iki oda tuvalet ve mutfaktan oluşuyor. Kanalizasyon, arıtma içme suyu ve elektirik hizmeti 24 saat boyunca veriliyor. Halısından ısıtıcısına kadar bütün ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Pratisyen ve uzman doktorlarımız var.
-Kaç kişi kalıyor bu kamplarda?
Kamplarda 40 bin kişi kalıyor. Şehir merkezinde ise 87 bin kişi yaşıyor. Kamplarda kalan insanlar tecrit edilmiş değil. Burada yaşayan her kişi başı 85 lira hesabına yatırılıyor. Bayanlar halk eğitim kurslarına gidiyor. Erkekler sabah şehir merkezlerinde işlerine gidebiliyor. Çocuklar için okul öncesi ve sonrası için okullarımız var. Kreş, anaokulu, ortaokul, lise eğitim imkanı tanıyoruz bütün misafirlerimize.
-İlk başlarda entegre olma sorunu yaşandı mı?
Bu bir süreç. Bu sürecin başından itibaren ben burdayım. Şehir merkezinde ve kamplarda İlk zamanlarda elbette sorunlar yaşandı. Ama bunlar akılcı tedbirlerle bu sorunları aştık. Türkiye toplumu ve Suriyeli misafirlerimizle empati kurmaya çalıştık. Mahalle muhtarlarından okul müdürlerine kadar brifingler verdik. Yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı anlattık. Asayiş olayları arttı, hırsızlık ve fuhuşta yükseliş var diyorlar. Bunların hiçbirisi doğru değil. Asayiş olayları %10 bile değil. O da kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan dolayı. "Hastanelerde tedavi olamıyoruz, her Suriyeliler var" deniliyor. Bu da doğru değil. Bu konuda gerekli önlemleri aldık. Sağlıkta da böyle bir durum sözkonusu değil.
-Suriye tarafından neler yapıyorsunuz?
Suriye tarafı bizim sorumluluğumuzda olmamasına rağmen bundan 3 yıl önce Azez ve Halep'e doğru olan dar koridorda Özgür Suriye Ordusu'nun önemli bir gücü vardı. Biz orada yerli ve yabancı STK'ları birlikte çalışmalarını organize ettik. Suriye tarafından 8 kamp kurduk. Önce çadır kent olarak kuruldu sonra imkanlar ölçüsünde konteynır kente dönüştürüldü. Bu kamplarda 50-60 bin insan yaşıyor.
-Neden Suriye tarafında kalmayı tercih ediyorlar?
Bazı insanlar karşıda kalmayı tercih ediyor. Bağı, bahçesi, hayvanları var onları bırakmak istemiyor. Doğduğu topraklar sonuçta. Geçtiğimiz hafta Rusya'nın sivil halka bombardımana saldırıları nedeniyle Halep-Azez arasındaki karayolu rejim güçlerinin eline geçti. Bazı bölgelerde PYD'nin eline geçti. Bu bölgelerde insanları Kuzeye doğru göçetti. Yeni gelen 35 kişiyi mevcut kampları genişleterek oralara yerleştirdik. İHH'nın aracılığıyla 17-18 bin kişilik bir kamp kurduk ve insanları oraya yerleştirdik.
KAMPLARA DA SALDIRIRLARSA Ä°NSANLIK BÄ°TMÄ°ÅžTÄ°R
-Suriye tarafındaki kamplara saldırı olabilir mi?
Biz Rusya, PYD veya Daeş ne olursa olsun hiçbir silahlı grubun, yaşamaktan, ayakta kalmaktan başka gayesi olmayan sivil insanların yaşadığı kamplara saldıracağını düşünmüyoruz. Bu bir intihar olur. Bu insanlığın bittiği nokta anlamına gelir. Bu konuda rahat olmaya çalışıyoruz. Sivil insanların yaşadığı kampa da saldırıyorlarsa zaten her şeyi yaparlar.
-En çok nelere ihtiyaç var bu kamplarda?
Özellikle Suriye tarafındaki kampların birçok acil ihtiyaçları var. Çadır ihtiyacımız var. Naylon hasırlara, temizlik malzemesine, plastik ev malzemelerine, çocuk bezine, battaniyeye, yatağa ihtiyaç var. Una, her türlü gıdaya her zaman ihtiyaç var.
-Batı'nın Suriyeli mülteciler konusundaki yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Koskoca bir ülke 130 kişi alacağından bahsediyor. Dalga mı geçiyorsunuz. Türkiye'de 2.7 milyon Suriyeli yaşıyor. Bu insanlara bakmak sadece Türkiye'nin sorumluluğunda mı? 3 ayda 25 bin kişilik koyteynır kent kurduk. Yaptıkları tek şey gelip bunları takdir etmek. "Türkiye kapıyı açsın" diyen AB üyeleri gelip kampları ve kapıları ziyaret etti. Kapılarımızın açık olduğunu zaten biliyorlar. Öncüpınar tamam açılsın ama Kapıkule açılmasın diyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız söyledi "Bizim alnımızda enayi mi yazıyor". Ama biz asla bunu bir yük olarak görmüyoruz. Batı'ya bu yükü değil sorumluluğu paylaşalım diyoruz. Bu bizim için insani bir sorumluluktur. AB ülkeleri 3 milyar Euro göndereceğiz diyor. Onu da anladığım kadarıyla proje karşılığı parça parça gönderecekler.
BİZİM İÇİN YÜK DEĞİL SORUMLULUK
-Bu sorumluluğu biraz açar mısınız?
Tarih boyunca bir mazlumdan yana olmuşuz. Dinimiz de bunu emrediyor. Mazlumdan yana olma nöbetinin bizde olduğunu düşünüyoruz. 2013 dünya insani yardım raporuna göre en fazla yardım yapan ülke. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri nerede bu sıralamada? Kilisliler de buna bir örnek. 4 yıldır her şeyini paylaşıyor. Yeni gelenler olursa onlara da kucak açar. Ama bu kadar insafsızlık olur mu? Midilli'de bir bayan Suriye'de bir mülteciye gülümsedi diye Nobel'e aday gösteriliyor. Biziz halkımız Suriyeli misafirlerle 4 yıldır bütün imkanlarını paylaşıyor. Biz bu hizmetleri birileri ödül versin diye yapmıyoruz. Allah rızası için yapıyoruz. Biz aynı kültürün insanlarıyız. 1. Dünya Savaşı'nda, Çanakkale'de şehit olan Suriyeli, Şamlı, Hamalı, Humuslu şehitlerin sayısına bakın. Binlerce isme rastlayacaksınız.
-Birleşmiş Milletler'in tavrına ne diyorsunuz?
ABD'li bir politikacı şöyle demişti. "Birleşmiş Milletler bir gece bekçisi gibidir. Bir olay gördüğü zaman düdüğü çalar ama yardım geleceğini garanti edemez." Mesela Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliği ne iş yapıyor. Koca koca jeepler, koca antenler, üzerinde UN yazan araçlarla şehirde dolaşıyorlar. Bunlar ne yapıyor merak ediyor. Yaptıkları tek şey Suriye'ye gidenler gönüllü mü gönülsüz mü gidiyor. Bizim zorla gönderdiğimizi araştırıyorlar. En iyi yaptıkları şey bu.
KİMSE AVRUPA'YA GİTMEYE MERAKLI DEĞİL
-Bu sorun nasıl biter?
Suriye'de her gün insanlar ölürken, göçederken, en temel insani yardım malzemelerinden yoksun yaşarken buna sessiz kalmak insanlık değildir. Uluslararası toplumun daha fazla sessiz kalmadan Rusya'nın sivillere yönelik saldırılarına dur demesi gerekir. Esed rejiminin kendi halkına karşı yaptığı katliamlara dur demesi lazım. DAEŞ'i bir an önce durdurup bölgeden uzaklaştırmamız gerekir. Ve bir an önce kalıcı ateşkesin sağlanması gerekir. Önce savaşı durdurun. Kimse meraklı değil Avrupa'ya gitmeye.
-Suriye'de kalıcı bir barıştan ümitli misiniz?
Ümidimizi hiç kaybetmedik. Böyle temenni ediyoruz. Dua ediyoruz. Gözlerimizin önünde küçücük insanlar yaşamını yitiriyor. Annesinin karnında ayağından vurulan çocuğu burada annesi ile birlikte kurtardık. Ne istiyorsunuz bunlardan. Artık savaşı durdurun. Türkiye'nin yaptığının en azından binde birini yapın. Hariçten gazel okumayın.
KÄ°LÄ°S BELEDÄ°YE BAÅžKANI HASAN CAN: YUNANÄ°STAN'IN Ä°ÄžNE UCU KADAR YARDIMI BÃœYÃœTÃœLÃœRKEN…
-Sayın Başkan, Kilis halkı ve Türkiye devleti mülteciler konusunda sessiz sedasız bir insanlık destanı yazıyor. Bu konuda neler yapılıyor biraz özetler misiniz?
Kilis 2023 yılında 115 bin nüfusa göre kurgulanmış bir şehir . Şu anda 90 bin 400 nüfusa sahip. Şehrimizden yaşayan kayıtlı Suriyeli misafir sayımız isi 127 binin üzerinde. Yani 90 bin nüfusumuzla 127 bin Suriyeli kardeşimizi misafir ediyoruz. Dünya kurulduğundan beri bu göçler olmuştur. Belki bazı bölgelere büyük göçler de yaşanmıştır. Ama hiçbir şehir kendi nüfusundan fazla mülteciye ev sahipliği yapmamıştır.
KÄ°LÄ°S'TE ENSAR-MUHACÄ°R AHLAKI YAÅžANIYOR
-Peki böyle büyük bir göç beraberinde hangi sorunları getirdi?
Bakın Kilis kendi nüfusundan daha fazla göç alan bu şehirde hiçbir asayiş olayı yaşanmamıştır. Kilis'teki asayiş olayları Türkiye'nin de Avrupa'nın da ortalamasının altındadır. İddia ederek söylüyorum Kilis Roma ve Paris'ten daha güvenli bir şehirdir. Bu şehirde gerçek bir ensar-muhacir ahlakı yaşanmaktadır. Bunun için dünyaya insanlık dersi veren Kilis halkına teşekkür ediyorum.
-Kilis ve tüm Türkiye mülteciler konusunda büyük fedakarlıklar yaparken Batı'nın tavrını nasıl görüyorsunuz.
Ben şunu söyleyeyim Suriye olayı turnosol vazifesi görüyor. Batı'nın insanlık ve hümanizm söylemlerinin ne kadar içi boş olduğunu gördük. Suriye'de savaş hukuku açısından bir soykırım yapılıyor. ABD, Rusya ve Batı bu katliamları durdurmak için rejim güçlerini desteklemek dışında ne yapıyor. Avrupa sadece insanlığın edebiyatını yaparken Kilis halkı ve tüm Türkiye bunu yaşıyor.
YUNANÄ°STAN Ä°ÄžNE UCU KADAR YARDIMI BÃœYÃœTÃœRKEN
-AB ve BM'den gelen son açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye tek başına 3 milyon mülteciyi ağırlıyor. Kilis onlarca Avrupa ülkesinden daha fazla mülteciyi ağırlıyor. AB ise Mülteciler konusunda bize ders vermeye kalkıyor. Biz burada çok büyük işler yapıyoruz ama bunu uluslararası kamuoyuna anlatamıyoruz ya da onlar anlamak görmek istemiyor. Yunanlılar iğne ucu kadar bir işi bütün dünyaya anlatıyor. Midilli ve Mikonos adasında mültecilere yapılan bir jest Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilirken uluslararası kamuoyu Kilis'e görmezden geliyor. Sadece uluslararası kamuoyu değil Türkiye'deki malum medya da Kilis'e ısrarla görmek istemiyor. Kilis'in Nobel Barış Ödülü'nü alması lazım. BM ve AB nezdinde örnek ülke olması gerekir.
-Türkiye yıllardır mültecilere kapısını açmış olmasına rağmen BM'nin "kapılarınızı açın" açıklamasını nasıl okumak gerekir.
Türkiye kapılarını kimseye kapatmadı. Madem derdiniz insanlık ve masum insanların yaşam hakkı. O zaman sadece güney değil batı ve doğu kapılarını da açalım. Hepsine aynı imkanı verelim. Bunu yapmadan kapılarını aç demek aymazlıktır, iki yüzlülüktür, insanlık dışı bir tavırdır.
GÜNEY KAPISINI DA AÇALIM KAPIKULEYİ DE
-Peki Suriye'de yapılmak istenen nedir?
Şu anda belli bazı ülkeler bazı zorlamalarla Suriye'de demografik yapının değişmesini istiyor. Oradaki belli Sünni Arapların ve Türkmenlerin yer değiştirilmesini istiyorlar. Batı'nın bunu engellemek için imkanlarını sonuna kadar zorlaması gerekir Avrupa "güney kapılarını açın batı kapılarını kapatın" diyor. Böyle bir şey mümkün değil. Avrupa bunu böyle dediği takdirde bu insanların kendisine geleceğini hesaplaması lazım.
-Ne yapılması gerekir?
Öncelikle güvenli bölge oluşturması lazım. Rusya sivil insanları bombalarken BM susuyor. Soruyorum size BM ne iş yapıyor? İnsan hakları örgütleri ne işe yarıyor. Oradaki insanların çığlığı tüm dünyayı boğar.
DUVAR DA ÖRSENİZ BU İNSANLAR AVRUPA'YA GİDER
-Cumartesi günü Kilis'e yakın bölgelerde tansiyon yükseldi. Yeni göçler olursa ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Bizim Kilis insanımız çok fedakar. Biz kilometrelerce uzaktaki bomba sesinden rahatsız olurken oradaki insanları bombalar altında yaşamasına gönlümüz razı değil. Bütün imkanlarımızı zorlamaya elbette devam edeceğiz. Artık kaldıracak gücümüz kalmadı. Avrupanın bize yardım etmesi lazım. Mültecilerin kabulü konusunda ve maddi yardım noktasında daha duyarlı olmaları gerekiyor. Bu insanlara yardım edilmezse gidecekleri yer Avrupa'dır. Siz istediğiniz kadar tel örgüler örün. Bu mağdur insanlar 10 ülke aşar Almanya'ya ulaşır.
-Dünyaya bir çağrınız var mı?
Dünyaya üç çağrıda bulunmak istiyorum. Rusya'nın DAEŞ bahanesiyle sivil halkı yaptığı saldırılar durdurulsun. Güvenli bölge oluşturulsun ve tüm dünyaya örnek olması için Kilis'e Nobel Barış Ödülü verilsin.
Henüz yorum yapılmamış.