Sosyal Medya

Güncel

Türkiye-ABD söz düellosunun perde arkası

ABD ve Türkiye arasında son günlerde tek bir örgütün adı dönüp duruyor: PYD.



CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan Latin Amerika gezisinden dönerken, kıtanın kuzeyine mesaj veriyor ve Suriye’deki Kürt siyasi partisi PYD ile IŞİD'e karşı savaÅŸan silahlı gücü YPG'nin “terörist” olduÄŸunu söylüyordu.

ABD’nin çok geçmeden buna yanıt vermesi ve PYD’yi veya YPG’yi “terörist” olarak görmediklerini söylemesi ile karşılıklı açıklamalar baÅŸladı ve bugüne kadar devam etti.

Yaklaşık 5 gündür devam eden bu söz düellosunun, iki ülke iliÅŸkilerini yeni bir noktaya götürmesi beklenmiyor. Zira ne PYD Suriye’de yeni ortaya çıkmış bir örgüt ne de ABD’nin IŞİD’e karşı mücadelede PYD ve YPG ile yaptığı iÅŸbirliÄŸi yeni bir durum.

Biraz daha geriye gidersek, geçen ayın sonunda ABD Başkanı Barack Obama'nın IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk'ün Kobani'yi ziyareti ve PYD yetkilileriyle görüşmesi de Ankara'nın tepkisi çekmişti.

 

 

Image copyrightReuters
Image captionKürt silahlı gücü YPG/J Kürtlerin öncülüğünde üç idari bölge oluşturulan Suriye'nin kuzeyinde IŞİD'e karşı savaşıyor.

 

 

Peki o zaman bu son açıklamaların perde arkasında ne var?

OrtadoÄŸu’da sorulan pek çok diÄŸer soru gibi, bunun da tek bir yanıtı yok.

Ancak BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan analistlerin üzerinde hemfikir olduÄŸu bir nokta ÅŸu: Bu gerilimli açıklamalar, iki ülke iliÅŸkilerinde yeni bir aÅŸamanın deÄŸil, Suriye etrafında yaÅŸanan bir dizi yeni geliÅŸmenin ve özellikle Rusya’nın sahaya inmesinin bir sonucu.

'Türkiye’nin çıkarına deÄŸil'

Kadir Has Ãœniversitesi Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü’nden Akın Ãœnver, Rusya’nın da Suriye denklemine dahil olmasıyla, Türkiye’nin gittikçe artan bir ÅŸekilde ABD’nin güvenlik ÅŸemsiyesinin altında olmaya ihtiyaç duyduÄŸunu hatırlatıyor.

 

 

Image copyrightEPA
Image captionCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'yi açıkça kamuoyu önünde eleştirdi.

 

 

Ãœnver, ABD’nin Türkiye’nin toprak bütünlüğüne zarar verdirmeyeceÄŸini belirterek ekliyor: “Ama ABD diyor ki, bu parametreler içinde Türkiye’yi istediÄŸim kadar panikletme, istediÄŸim kadar kendi siyasal pozisyonuma çekme lüksüm var. Türkiye’nin de gerçekten kapasite ve yetkinlik açısından buna bir cevabı olmadığı için tek yaptığı, halka konuÅŸmak oluyor. Ama kamuoyu önünde bunu konuÅŸmak Türkiye’ye bir ÅŸey katmayacak.”

'Türkiye olmasa YPG Rakka’ya varabilirdi' görüşü

Washington’daki Georgetown Ãœniversitesi’nde modern Türkiye’nin tarihi üzerine çalışan Nick Danforth, iki ülke arasındaki iliÅŸkilerin PYD konusundaki farklı görüşlerine raÄŸmen bu noktada olmasını “kayda deÄŸer” buluyor.

Danforth, ErdoÄŸan’ın PYD/YPG ile ilgili açıklamalarının, Türkiye’nin; PYD’nin silahlı gücünün (YPG) Suriye içinde daha fazla ilerlemesine karşı tutumuna, Washington’ı ikna etmeye yönelik olduÄŸu görüşünde.

 

 

Image copyrightAP
Image captionIŞİD'le savaşta yüzlerce savaşçısını kaybeden YPG/J kendisini halk savunma gücü olarak tanımlıyor.

 

 

Peki Türkiye bunda başarılı oldu mu?

Amerikalı uzman bu sorumuzu “Türkiye, ABD’yi PYD’ye yönelik desteÄŸini sınırlandırmaya çoktan ikna etti aslında. Bu Türkiye’nin istediÄŸi bir derecede deÄŸil elbette ama Washington’da -doÄŸru ya da yanlış- Türkiye’nin sınırlandırmaları olmasa YPG'nin çoktan Rakka’ya varmış olabileceÄŸini düşünen insanlar var” diye yanıtlıyor.

“ABD, PYD’ye desteÄŸini ifade etmekte daha rahat”

Ekonomi ve Dış Politika Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen, bu tartışmaların yapılmasından ziyade, bunların kamuoyu önünde yapılmasının nedeninin sorulması gerektiğini düşünüyor.

Bunu kendisi iki ana faktöre bağlıyor.

Bunlardan birincisi, Türkiye ile ABD’nin Temmuz 2015’te üzerine anlaÅŸtıkları IŞİD’e karşı operasyon planının, Rusya’nın denkleme girmesiyle imkansız hale gelmesi.

 

 

Image copyrightAFP
Image captionABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby de açıklamalarıyla son söz düellosuna dahil oldu.

 

 

Özetle, Türkiye’nin, özellikle 24 Kasım’da Rus uçağının düşürülmesinden sonra, sınır ötesine askeri bir harekatının mümkün olmaması.

Ãœlgen gelinen durumu şöyle açıklıyor: “Türkiye’nin Suriye’de hareket marjının bu derece daralması, ABD’nin de PYD’ye daha fazla destek olma dürtüsünü, iradesini güçlendirdi. Nihayetinde Türkiye’nin sınırötesine bir müdahalede bulunması artık çok zor. Onun için ABD, PYD’nin ihyitaç duyduÄŸu desteÄŸi daha açıkça ifade etmekte ÅŸu anda daha rahat davranıyor.”

“Rusya’nın PYD’ye desteÄŸi Türkiye’yi daha katı olmaya itti”

ABD ve Türkiye arasındaki söz düellosunu tetikleyen bir baÅŸka faktör ise Ãœlgen’e göre, yine Rusya kaynaklı bir baÅŸka konu: Rusya’nın da PYD/YPG'yi desteklemesi.

Ãœlgen’e göre Suriye denkleminde Rusya’nın da PYD/YPG’yi desteklemesi, Türkiye’yi bu güç karşısında daha da sert bir konuma itti:

 

 

Image captionSuriyeli Kürtler bu hafta Moskova'da temsilcilik açtılar.

 

 

“Türkiye artık kamuoyu önünde de, çok daha sert çizgilerle çizilen bir retoriÄŸe sahip olmak zorunda hissetti kendisini. Rusya olmasaydı bu denklemde ABD ile PYD konusunda biraz daha yapıcı bir konuÅŸma geçebilirdi. Ama artık Rusya da denklemde ve bu da Türkiye’nin tutumunu iyice katı hale getirdi.”

Türkiye son bir yıl içerisinde çok sayıda ABD’li üst düzey asker ve politikacıyı ağırladı. Son olarak ABD BaÅŸkan yardımcısı Joe Biden da Türkiye'yi ziyaret etti.

“Türkiye’nin söylemini siyasete yansıtması zor”

Biden Ocak ayındaki ziyaretinde Türkiye hükümetini ifade ve basın özgürlüğü gibi konularda hem açıkça hem de oldukça sert biçimde eleştirdi.

Fakat ErdoÄŸan’ın “Eyy Amerika” diye baÅŸlayan sert çıkışı bu ziyaretin hemen sonrasına deÄŸil, Amerika kıtasının güneyine yaptığı ziyaretlerden sonra geldi.

Peki bu açıklamalar, ABD tarafında bu açıklamalar nasıl değerlendirildi?

Ãœlgen’e göre ABD, ErdoÄŸan sert bir söyleme sahip olsa da bunun Türkiye’nin siyasetini etkilemeyeceÄŸini düşünüyor.

Ülgen bunun nedenini yine Rusya ve güvenlik denklemiyle açıklıyor:

“Çünkü Türkiye’nin artık böyle bir lüksü kalmadı. Bu kadar Rus tehdidi altındayken, bir de ABD ile iliÅŸkilere darbe vuracak bir iÅŸe giriÅŸmesi, bunu siyasetine yansıtması mümkün deÄŸil.”

Kim ne dedi?

30 Ocak: ABD BaÅŸkanı Barack Obama'nın IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk Kobani'yi ziyareti etti. PYD’den yetkililerle görüştü.

7 Åžubat: ErdoÄŸan Latin Amerika gezisinden dönerken uçakta yaptığı açıklamalarda “PYD ve YPG bir terör örgütüdür. PKK ne ise PYD odur” dedi. McGurk’ün ziyaretine tepki gösterdi: “Ben miyim senin ortağın, yoksa Kobani’deki teröristler mi?”

8 Åžubat gecesi: ABD DışiÅŸleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby hafta içinde yaptığı açıklamada, "Biz, PYD’yi terör örgütü olarak tanımlamıyoruz" demiÅŸ, Türkiye ile bu konuda temasları sürdüreceklerini söylemiÅŸti.

9 Åžubat: ABD’nin Türkiye Büyükelçisi John Bass, DışiÅŸleri Bakanlığına çaÄŸrıldı. Bass'e, Kirby'nin PYD'ye yönelik açıklamalarından Türkiye'nin duyduÄŸu rahatsızlığı dile getirildi.

10 Åžubat: ErdoÄŸan, "PYD de YPG de bal gibi terör örgütüdür. PKK nasıl terör örgütü ise onlar da terör örgütüdür" dedi. ErdoÄŸan ABD’ye "Ey Amerika! Size kaç kere söyledim. Siz bizimle beraber misiniz yoksa bu terör örgütü PYD ve YPG ile mi berabersiniz?'' diye seslendi.

10 Åžubat gecesi: ABD DışiÅŸleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Mark Toner, "PKK ile YPG arasında fark var. PKK terör örgütü ama, YPG ile ilgili Türkiye ile aynı görüşte deÄŸiliz" dedi.

11 Åžubat: ErdoÄŸan “En son buyrun bakın dost NATO'da müttefikimiz, biz PYD ile ittifak halindeyiz diyor. Hani bu dünyada terörle mücadele vardı. Bu nasıl bir terörle mücadele? PYD'yi PKK'dan ayrı görmeyecek kadar gözleri kapalı olanları görüyoruz. Kalkıp kendi uluslararası güvenlik elemanına Kobani'de plaket veriyorlar” dedi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.