Sosyal Medya

Güncel

HDP'den AB'ye mektup

HDP Eş Başkanları, AB liderleri Tusk, Juncker ve Merkel'e hitaben yazdıkları mektupta, AB’nin mülteciler konusunda Türkiye ile yürüttüğü görüşmelerdeki tutumunu eleştirdi.



HDP EÅŸ BaÅŸkanları Selahattin DemirtaÅŸ ve Figen YüksekdaÄŸ, Avrupa BirliÄŸi liderlerine mektup yazdı. Avrupa Konseyi BaÅŸkanı Donald Tusk, Avrupa Komisyonu BaÅŸkanı Jean-Claude Juncker ve Almanya BaÅŸbakanı Angela Merkel’e hitaben yazılan mektupta, AB’nin mülteciler konusunda Türkiye ile yürüttüğü görüşmeler eleÅŸtirildi.

HDP’nin mektubunda, Türkiye ile AB sürecinin yeniden canlanmasının olumlu bulunduÄŸu ifade edilirken, ‘sürecin aktüel siyasi kaygılar içerdiÄŸi’ ve ‘mülteciler üzerinden pazarlık yapıldığı endiÅŸesi’ dile getirildi. Kamuoyunda bu yönde algı oluÅŸtuÄŸunu ifade eden HDP liderleri, 'insan hakları ihlâllerine bilinçli ÅŸekilde göz yumulduÄŸuna dair eleÅŸtiriler olduÄŸunu' söyledi.

Ä°nsan haklarının ve AB deÄŸerlerinin pazarlık unsuru haline gelmeyeceÄŸini AB’den daha net ifadelerle duymak istediklerini söyleyen HDP EÅŸ BaÅŸkanları, basına sızdırılan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Tusk ve Juncker arasındaki görüşme tutanaklarının doÄŸru olmadığını umduklarını söyledi.

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan perÅŸembe günü yaptığı açıklamada tutanakların "utanç belgesi deÄŸil ibra belgesi olduÄŸunu" söylemiÅŸti.

Mektubun tam metni

HDP’nin mektubunun tam metni şöyle:

"Gerek OrtadoÄŸu genelinde gerekse Türkiye’de yaÅŸanan savaÅŸ ve çatışmaların Avrupa ülkelerini de doÄŸrudan etkilediÄŸini yakinen takip ediyoruz. SavaÅŸların yaÅŸattığı insani yıkım ve bunun sonucunda ortaya çıkan trajediler uluslararası toplumun etkili bir iÅŸbirliÄŸini elbette ki zorunlu kılıyor.

Özellikle IŞİD vb. terör grupları ile etkili mücadele ve mülteci konumuna düşürülmüş milyonlarca insanın yaşadığı faciaların önlenmesi, devletlerin ve toplumların samimi işbirliklerini geliştirebilmesi ile daha kolay çözülebilecek sorunlardır.

Ülkemizde de Kürt sorununun çözülememiş olması ve müzakere yönteminin terk edilerek yeniden çatışma ve güvenlik konseptine dönülmüş olması ciddi bir istikrarsızlık ve çok acı bir insani fatura ortaya çıkarmaktadır. Bu çatışma ortamında ağır insan hakları ihlalleri ve hukuk dışı keyfi uygulamalar neredeyse rutin birer hükümet politikasına dönüşmüş durumdadır.

Böylesi bir ortamda Türkiye ile AB sürecinin yeniden canlandırılmasını olumlu bulmakla beraber; bu sürecin AB ilkeleri çerçevesi dışında aktüel siyasi kaygılarla yürütüldüğüne dair ciddi endiÅŸeler taşımaktayız. Özellikle Avrupa’ya göç etmek zorunda kalmış mültecilerin  Türkiye’ye iadesi veya mülteci akının Türkiye’de durdurulması hususunda Hükümetimizle yürüttüğünüz görüşmelerin tam bir ticaret pazarlığına dönüştüğü noktasında kamuoyu algısı oluÅŸmuÅŸtur.

Hükümetimizin tepkisini çekmemek adına,  Türkiye’deki ağır insan hakları ihlallerine bilinçli bir ÅŸekilde göz yumma ve suskun kalma durumunun geliÅŸtiÄŸi ÅŸeklindeki eleÅŸtiriler giderek daha yüksek sesle ifade edilmektedir.

Ä°nsan hakları ilkelerinin AB deÄŸerlerinin veya Kopenhag kriterlerinin uluslararası iliÅŸkilerde “pazarlık” konusu haline getirilmediÄŸini veya getirilemeyeceÄŸini sizlerden daha net ifadelerle duymak ve buna uygun bir tutum görmek eminiz ki bu tür kaygıların giderilmesinde son derece etkili olacaktır.

Demokratik değerlere, barış süreçlerine ve insan hakları ilkelerine bağlılığın kararlılıkla takip edildiğini bilmek, toplumun kendini daha fazla güvende hissetmesine yardımcı olacaktır.

Bu çerçevede, basına da konu olmuş olan bazı pazarlık görüşmelerinin ve buna dair tutanakların gerçek olmadığını ümit ediyor, herkesi ve sizleri hep birlikte daha fazla demokratik değerlere ve evrensel ilkelere sahip çıkmaya davet ediyoruz."

Kaynak: Al Jazeera

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.