Kültür Sanat
İzzetbegoviç ve Topçu
Çoğumuz gibi ben de epeydir farkındaydım, rahmetli İzzetbegoviç ve rahmetli Topçu arasındaki benzerlik noktalarının.
ÇoÄŸumuz gibi ben de epeydir farkındaydım, rahmetli Ä°zzetbegoviç ve rahmetli Topçu arasındaki benzerlik noktalarının. Daha önce baÅŸkaları yaptılar mı bilmiyorum ama Hece Dergisi'nin “Bilgemiz Aliya Ä°zzetbegoviç” özel sayısında Mehmet Fatih Birgül Hoca'nın yazısı, münhasıran bu benzerliÄŸe odaklanan ilk çalışmaydı. Aynı dergide Muhammet Enes Kala Hoca'nın Ä°zzetbegoviç ve Sartre'ın özgürlük anlayışlarını kıyasladığı yazı da rahmetli Topçu'dan bir alıntıyla bitiyordu.
Ä°zzetbegoviç ve Topçu'nun benzerlik gösterdiÄŸi noktalara iliÅŸkin yapılacak deÄŸerlendirmeler, bizi bir anda çok yüksek noktalara sıçratabilir. Bu benzerlik araÅŸtırmaları, son dönem Ä°slam düşünce dünyasında öne çıkan baÅŸka münevverleri de, mesela merhum Ali Åžeriati'yi de kapsayabilir. Ä°zzetbegoviç'in “DoÄŸu ve Batı Arasındaki Ä°slam”ı, Topçu'nun “Ä°syan Ahlakı” (ve Åžeriati'nin “Ä°nsanın Dört Zindanı”) arasındaki en göze çarpan benzerlik, “özgürlük”, “irade” ve “sorumluluk” vurgusudur. Batı düşünce dünyasına da aÅŸina olan bu düşünürler arasındaki benzerliÄŸin, onların beslendiÄŸi batılı düşünce kaynaklarının ortak oluÅŸu olduÄŸu ileri sürülebilir.
Gerçekten de ilginç biçimde onunla temas zamanlarından bu yana Müslüman münevverler, Batı düşüncesini bir süzgeçten geçirdiklerinde, çoÄŸu aÅŸağıya dökülüp tortulaşırken süzgecin üzerinde genellikle Ä°mmanuel Kant, Henri Bergson ve Tanrıtanır varoluşçular (Pascal'dan Nicolai Berdyaev'e, Sören Kierkegaard'tan Gabriel Marcel'e ve Rollo May'e) kalıyor. Heidegger ve tilmizleriyle, Karl Marx'ı ilahiyatla baÄŸlandırmaya çalışan bazı kimselerin de süzgeçten aÅŸağıya dökülmelerine razı olmayanlar da epeyce bir yekûn teÅŸkil ediyor. Beslendikleri batılı kaynaklardaki ortaklığa raÄŸmen Ä°zzetbegoviç ve Topçu'nun “özgürlük”, “irade” ve sorumluluk” üzerine hemen hemen aynı vurguları yapmaları ve batılılardan ayrışmaları çok tipik ve dikkate ÅŸayan. Öyle ki aynı kaynaklardan beslendikleri tezini iflas ettiriyor, kullandıkları süzgecin aynılığı daha öne çıkıyor. Evet, Ä°zzetbegoviç ve Topçu (ve hemen tüm diÄŸer Müslüman münevverler), karşılaÅŸtıkları Batı düşüncesini aynı süzgeçten geçirdikleri için geriye beslenebilecekleri ortak bir zemin kalıyor, dillerini ve tespitlerini benzeÅŸtiriyor. Söyleyene deÄŸil söyletene, üzerinde kalanlara deÄŸil süzgecin kendisine bakalım. Süzgeç, Ä°slam'dır.
“Ä°nsan cennetten çıkarıldığı andan beri kendisine verilen hürriyetten kurtulamıyor, iyilik ve kötülük dramının içinden dışarı çıkamıyor, hayvan veya melek gibi masum olamıyor. Kendi hürriyetini seçmeye ve kullanmaya, iyi veya kötü olmaya, tek bir kelime ile insan olmaya mecbur kalıyor. Bu seçme kabiliyeti neticesi ne olursa olsun kâinatta mümkün olan varoluÅŸun en yüksek ÅŸeklidir.” “Tanrı yoksa insan da yoktur. Ä°nsan yoksa mesuliyet de yoktur. Mesuliyet yoksa suç da yoktur. Öyleyse tanrı yoksa suç yoktur. Tanrı yoksa her ÅŸey mubahtır.” “Ä°nsanın kendini tanıması ve hürriyetini en iyi ÅŸekilde yaÅŸaması, Allah'ın varlığına iman etmesi ile mümkündür.” (Ä°zzetbegoviç)
“Åžahsiyet, insanın kendi benliÄŸinin farkında olması ve ona baÄŸlı bütün hareketler üzerinde hürriyete sahip bulunmasıdır… BenliÄŸimizin asıl yapısını teÅŸkil eden bu ruhi unsurlar, halde yaÅŸadıklarımızdan ibaret deÄŸildir… Maziden gelerek halimizi harekete geçiren bu ruh kuvvetleri, gelmiÅŸ oldukları hızla orantılı olarak istikbalin hayatını meydana getirirler.” “Mesuliyet, hürriyetin benliÄŸe nüfuz etmesiyle kendini gösterir; fakat hür olan iradenin belirleyicisi de yine mesuliyettir. Ä°nsan hareketten önce mesuldür ama sadece hareket ettiÄŸi sırada hürdür.” “VaroluÅŸ, daima kendini geçmek suretiyle kendi kendini yapmaktır. Mütemadiyen kendi kendisini geçmede olan insanın bu ilerleyiÅŸte hedefi ne olabilir? Daha fazla oluÅŸ için atılışında ona istikamet veren kendisine baÄŸlanmış bulunduÄŸu mutlak varlığın hareketidir.” (Topçu)
Birbirlerinden habersiz oldukları halde Ä°zzetbegoviç'e ve Topçu'ya aynı fikirleri ifade ettiren güç Ä°slam'dır. Ama ÅŸu önemli soruyu da es geçmemeli. Peki, onlara Batı düşüncesi karşısında aynı sonuçlara ulaÅŸtıran dini gelenek, onları her konuda bir ve aynı yapıyor mu? Hayır. Mesela Ä°zzetbegoviç, Bergson'un Yaratıcı Evrim anlayışına kendisini daha çok baÄŸlı hissederken Topçu beÄŸendiÄŸi Bergson'u özellikle özgürlük anlayışı konusunda eleÅŸtirmekten hiç geri kalmaz. Ä°zzetbegoviç, modern bilimsel düşünceye daha yatkındır, bu yüzden tümellerin hakikati olmayan mantık kurguları olduÄŸu kanaatindedir. “Topçu ise, hakikatin, ruhla eÅŸitlediÄŸi 'fikir/düşünce'den ibaret olduÄŸuna o kadar emindir ki, nesnelerin bile ÅŸekil kazanmış ideler olduÄŸunu ileri sürer. Fakat en önemlisi, Aliya mistisizme soÄŸuk durmakta iken, tam bir mistik olan Topçu, vahdet-i vücudu bizzat yaÅŸamaktadır.” (Mehmet Fatih Birgül)
İzzetbegoviç ve Topçu'nun farklı düşüncelerine rağmen, Batı düşüncesine karşı İslam ortak zemininden benzer düşünceler ürettiğini görmemiz, esasen bizim aramızdaki farklılıkları önemsememe hatta sevme noktasına getireceği için sıçratıcı olacak.
Erol Göka - Yeni Şafak
Henüz yorum yapılmamış.