Güncel
Ortadoğu üzerine ahkâm kesmenin dayanılmaz hafifliği
Ortadoğu üzerine yapılan yorumlar sığlıkları ile dikkat çekiyor
OrtadoÄŸu üzerine atış serbest, aklına esen büyük analizlere giriÅŸebiliyor, büyük iddialar ortaya atabiliyor. Aslında bu ne bize, ne de bugüne mahsus. Klasik emperyalizm döneminde, oryantalizm çerçevesinde, Batılılar “DoÄŸu”yu istediÄŸi kadar geneller, istediÄŸi gibi tanımlardı. Ama hiç olmazsa, bunu “DoÄŸu’nun bilgisi” üzerinden meÅŸrulaÅŸtırmaya özen gösterirdi. KuÅŸkusuz, “DoÄŸu’nun bilgisi” fevkalade tartışmalı bir iddia idi, ama yine de bu iddia adına DoÄŸu dilleri öğrenilir, tarihi incelenir, bunlar üzerine bir bilgi iktidarı oluÅŸturulma çabası sergilenirdi. Daha sonra, bu çabaya bile gerek duyulmamaya baÅŸlandı. Ne yazık ki, “klasik oryantalizm”e itiraz eden pek çokları dahi, DoÄŸu üzerine bir ÅŸey bilmek gereÄŸi duymadan fikir yürütmekten imtina etmez oldular. Dahası, DoÄŸu’ya dair iddialar “olumlu” istikamette olduÄŸu sürece, bu yeni tür oryantalizm, oryantalizmin emperyalizmin meÅŸrulaÅŸtırıcı olmak ÅŸeklindeki tarihsel yükünden kurtulup makbul sayılmaya baÅŸlandı.
Teoriler üretmek
Bırakın Batı medyasının genel resmini, kellifelli enetelektüel isimler, Arap Baharı’nı bu çerçevede, yani söz konusu ülkeler hakkında hiçbir ÅŸey bilmeden selamlamakta, dahası üzerine teori üretmekte tereddüt etmediler. Ä°ÅŸler bekledikleri gibi gitmeyince dahi, tek yaptıkları, yeni teoriler üretmek oldu. Türkiye’ye gelince, “OrtadoÄŸu” denilen coÄŸrafyada yaÅŸanan geliÅŸmeler iki farklı oryantalizmi öne çıkardı. Birisi, muhafazakâr ve dolayısı ile iktidar çevresinde hâkim olan “Osmanlı-Türk Oryantalizmi”, diÄŸeri Batı’da esen havaların buralarda yansıması çerçevelerinde. Birincisi, özetle “Osmanlı bölgeyi terk edince iÅŸler karıştı, suni ülkeler kuruldu, ÅŸimdi filmi geri sarmak zamanı, tutmayın bizi” fikriyatı. DiÄŸeri, aklına esenin, konu OrtadoÄŸu olunca aklına eseni söyleme cüreti göstermesi. Tam da bu nedenle, bir sol entelektüel, Suriye’de olanlar üzerine “belli ki Sünniler ve Aleviler birlikte yaÅŸamak istemiyor, ilk fırsatta birbirlerinin boÄŸazına sarılıyor” diye pespaye bir oryantalizm sergileyebildi. Belli ki Mısır hakkında baÅŸkentinin Kahire olduÄŸu dışında baÅŸka bir ÅŸey bilmeyen bir baÅŸkası “Mısır devriminin özgün dinamikleri” gibi teoriler üretmekte kendini serbest hissetti, vs.
Unutmayalım ki bu noktada “üzerinde konuÅŸmak için bilmeye gerek duymamak” sıradan bir cahil cesareti meselesi deÄŸil, daha doÄŸrusu ondan ibaret deÄŸil. Tam tersine, en kötüsünden bir “hakir görme biçimi”, “üzerinde konuÅŸmak için bilmeye gerek bile duymama biçiminde bir küçümseme”, yani oryantalizmin yeni ve en berbat biçimlerinden biri. Geçenlerde, bu meÅŸrepten birisi, “Zavallı OrtadoÄŸu..” diye bir hadsizlik risalesi kaleme almış. Gerçi bu ülkede her ÅŸeyi herkese yutturma konusunda, kimsenin sıkıntı çekmesine gerek yok, ama insan en azından kendine saygısı itibarıyla daha temkinli olmalı deÄŸil mi? Hayır, çünkü konu OrtadoÄŸu, yani atış serbest. “Ä°ÅŸin özü”nü bize anlatacakmış, ama birader sen daha iÅŸin a, b, c’sini bilmiyorsun. “Bu zat”, sorunlu bir “OrtadoÄŸu” genellemesi ile baÅŸlıyor; yetmiyor, bu coÄŸrafyayı, burada yaÅŸayanları “tarihsizleÅŸtirme”, “öznesizleÅŸtirme” giriÅŸimi, oryantalizmin tüm büyük günahları var. Dahası da var; konu külüstür ve dolayısı ile eleÅŸtirellik fukarası bir “antiemperyalizm”e baÄŸlanıyor.
Bizde bilinmez ama
Ayrıca, “Türkiye, Mısır ve Ä°ran dışında modernleÅŸme denilen hadiseyi derinlemesine ele alan baÅŸka ülke araÅŸtırmacısı yok” sanıyormuÅŸ. Olabilir, bilmemek deÄŸil, öğrenmemek ayıp, ama öyle bir hava içinde ki sanki sorun kendisinin bilmemesi deÄŸil. DoÄŸrusu, OrtadoÄŸu üzerine yazılıp çizilen ve dahi yapılan çalışmalar bizde pek bilinmez, ama azıcık okuyup yazması olanın, baÅŸta Albert Hourani, Edward Said, ama tabii ki Hanna Batatu, Kemal Salibi ve dahi FuadAjami gibi sağır sultanın bildiÄŸi isimleri es geçmesi anlaşılır ÅŸey mi? Arap dünyasının, Marksist, solcu, Ä°slamcı, liberal, milliyetçi, her cenahtan aydınlarının, modernleÅŸme üzerine biriktirdikleri geniÅŸ külliyatı bir yana bırakıyorum. Hadi modernleÅŸme üzerine edebiyatı da bir yana bırakalım diyeceÄŸim, ama üzerine konuÅŸulan insanları, toplumları en iyi edebiyat üzerinden anlarsınız. Bu meyanda Körfez modernleÅŸmesi üzerine Abdurrahman Munif’in ve Suudi Arabistanlı yazar Turki el-Hamad’ın romanlarını (Ä°ngilizceye çevrili, hatta Hamad Türkçeye de çevrildi) göz ardı edebilir miyiz?
KeÅŸke mesele sadece bilmemek olsun, o bile deÄŸil, en iyi ihtimalle üçüncü sınıf Batı-Osmanlı/ Türk karması bir oryantalist heyheylenme. Kısacası, nereden baksanız zavallı bir durum, ama masum deÄŸil, muzır bir zavallılık. “Ağır adam” pozuyla, OrtadoÄŸu üzerine ahkâm kesmenin dayanılmaz hafifliÄŸi.
Henüz yorum yapılmamış.