Güncel
Davutoğlu'nun Mardin mesajları
Başbakan Ahmet Davutoğlu Mardin'i ilk kez 2001 yılında görmüştü. Bakan ve Başbakan olduktan sonra pek çok mesajını "medeniyetimizin biblo şehri" dediği bu şehirden ve bu şehir üzerinden verdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu Mardin için "Gönülden sevdiğim, aşık olduğum kent" ifadesini kullanıyor. İlk kez 2001 yılında ailesi ile geldiği Mardin'i, daha sonra Dışişleri ve Başbakan olarak önem atfettiği önemli etkinliklerin mekanı olarak tercih etti. 7 bin yıldır, 7 ayrı dili, 7 ayrı kültürü, 7 ayrı dini bünyesinde barındırmasıyla tanınan Mardin, 2010 yılından bu yana Davutoğlu'nun dış politikadan, çözüm sürecine verdiği mesajlarda bu özellikleriyle önemli yer tuttu.
İlk görüş, ilk aşk
"2001 yılında ailemle yaptığım bir tarih gezisinde, bir akÅŸam üzeri Kızıltepe’den Mardin’e geldim. Ä°lk seyahatimdi Mardin’e. Ve güneÅŸ batmak üzereydi.
Mardin her yerden bakıldığında güzeldir, aynen Ä°stanbul gibi.…
Ama Kızıltepe’ye doÄŸru geldiÄŸimizde Mardin öyle bir göründü ki...
Sanki uhrevi anlamda Mezopotamya’ya doÄŸru bakan bir göz var Mardin’de.
Her evden ışık Mezopotamya ovasına öyle bir bakıyordu ki, sanki uhrevi bir irade oradan şöyle bir lütfettiğimiz güzellikleri insanlar nasıl kullanıyor diye bakıyor...
Oradaki her camii, her kilise, her mabed, her medresenin o bilinci yansıttığını düşündüm. Aynen Kudüs gibi..."
Mardin aÅŸkı böyle baÅŸlıyor DavutoÄŸlu'nun. Sonra birkaç kez konferanslar için gelmiÅŸ ama her seferinde "KeÅŸke Mardin’i daha uzun yaÅŸayabilseydim..." demiÅŸ.
Önce Büyükelçileri Mardin'e götürdü
2010 yılı çok sevdiği Mardin'de bir ilki gerçekleştirdi. Dışişleri Bakanı olarak teşkilatını 2. Büyükelçiler Konferansı için 9 Ocak 2010'da Mardin'de bir araya getirdi. Toplantının açılışında "Bu toplantıyı planlarken niye Mardin'i düşündük, bunu izah etmeye ihtiyaç var" diyerek, şunları söyledi:
"Öyle bir ÅŸehir olsun ki, bu ÅŸehir bütün insanlık tarihinin hülasası olsun, biblo gibi ona bakanlar insanlık tarihinin her rengini görebilsinler ve insanlığın o güzel seslerini, ahengini hissedebilsinler diye bir ÅŸehir düşünsek bir ‘biblo medeniyet ÅŸehri’, herhalde o Mardin olurdu."
Ahmet Davutoğlu sık sık 'kadim' kelimesini kullanıyor. Anlamını ise şöyle anlatıyor:
"Kadim, başlangıcı herhangi bir hesapla tespit edilemeyecek kadar eski olan bir şey demek."
Kadim kültürü ifadesiyle de insanlığın bütün unsurlarını barındıran kültürü kastettiğini söyleyen Davutoğlu " İşte Mardin bugüne kadar intikal etmiş şekliyle kadimin ve şehrin en güzel timsali" diyor.
2010'da DavutoÄŸlu'nun Mardin hedefi
2010'da dış politika resminde, kısa süre önce geçmiÅŸin sorunlu komÅŸuları Suriye ile 51, Irak ile 48 anlaÅŸma imzalamış bir Türkiye vardı. Bölgedeki sınır ÅŸehirleri, Mardin, Urfa, Gaziantep'in 'köşede kalmaktan' çıkarılması amaçlanıyordu. Antep'i Halep’le, Mardin'i -Musul ile, Halep'i Lazkiye ile buluÅŸturmak isteniyordu. DavutoÄŸlu "dostluk içinde sınırları anlamsızlaÅŸtıracağız" diyordu.
Davutoğlu büyükelçilere Mardin için hedeflerini şöyle anlatmıştı:
"Mardin’i tekrar bölgenin merkezi ÅŸehri yapmak.
Her yol Mardin’den geçsin istiyoruz, her kültür Mardin’e uÄŸrasın istiyoruz, her ticaret Mardin’e bir ÅŸekilde temas etsin istiyoruz. Mardin’de yeÅŸeren o büyük sanat her yere yayılsın istiyoruz. "
Yeni bir düzene ihtiyacı olduğunu vurguladığı dünyanın da, bu düzeni Mardin'in bünyesindeki felsefi açılımla kurabileceğini savunuyordu.
DavutoÄŸlu büyükelçilere hitaben yaptığı o konuÅŸmayı Mardin’in ruhunun Türkiye’nin ruhu olduÄŸunu belirterek, "Türkiye’nin ruhu da gelecekte uluslararası düzenin ruhunu teÅŸkil edecek, merkezini teÅŸkil ediyor. Bu özgüvenle dış politikamızı yürütmeye çalışıyoruz" sözleriyle tamamladı.
2015: Çözüm Süreci mesajları
Davutoğlu, Başbakan koltuğuna oturduktan sonra da önem verdiği etkinlikler için Mardin'i seçti. Örneğin, bölgenin ihracatını 2018 de 22 milyar dolara çıkarmayı hedefleyen Gap Eylem Planı projeyi yürüten kurum Şanlıurfa'da olmasına rağmen Mardin'de duyurdu. O günlerde Davutoğlu GAP planı ile süreç arasındaki ilgiyi şöyle kuruyordu:
"Huzura ve bütünleşmeye katkı sağlanacak. Bunlar hep birbirini destekleyen hususlar. Çözüm Süreci kalkınmayı destekler, kalkınma Çözüm Süreci'ne ciddi bir ivme kazandırır....En önemli, en büyük teşvik Çözüm Süreci'nin kendisidir. Bunlar tamamlandığında bölge halkının hayat standardı değişecek"
Davutoğlu bu açıklamayı 8 Mart 2015'te yaptı. Dolmabahçe Mutabakatı olarak anılan, hükümet ile HDP İmralı heyetinin üzerinde uzlaştığı 10 maddelik metnin açıklanmasının üzerinden sadece bir hafta sonraydı. Yani Çözüm Süreci henüz 'buzdolabına kaldırılmamıştı'. Davutoğlu aynı zamanda Dünya Kadınlar Günü etkinliği için bulunduğu Mardin'de özellikle kadınların sürece sahip çıkmalarını istiyordu:
"Geçtiğimiz Cumartesi günü silahların tümüyle terki konusunda bir açıklama yapıldı.
Biz, bunu çok önemsiyoruz. Çünkü, silahların konuştuğu yerde gönüller konuşamaz. Silahların konuştuğu yerde zihinler konuşamaz. Silahların konuştuğu yerde diller konuşamaz. İşte, şimdi AK Parti Mardin Kadın Kolları Kongresi'nden Türkiye'deki bütün kadınlarımıza sesleniyorum: Bu yeni döneme, silahsız, şiddetsiz döneme sahip çıkınız. Çözüm Süreci, herkesten çok kadınlarımızın sahip çıktığı bir süreçtir."
Kürtçe Mevlid'i Mardin'de dinledi
7 Haziran seçim döneminde günde 2 -3 şehirde miting düzenleyen Davutoğlu bir tek Mardin'de konakladı.
Gündüz miting alanında seçimin sonucu ne olursa olsun Çözüm Süreci'nin devam edeceğini söylüyor ama artık kamu düzeni vurgusunu daha sık yapıyordu:
"Çözüm sürecini her şeyden önce AK Parti'nin milleti muhatap alarak başlattığı bir süreçtir. 7 Haziran seçimlerinin neticesi ne olursa olsan mutlaka çözüm sürecini başarıya ulaştıracağız ama kimse bunun üzerinden bir baskı aracı kurmaya kalkmasın.
Yani 7 Haziran'da barajı geçersek ne ala, geçmezsek aynen 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi, Mardin'i, Kızıltepe'yi, Bitlis'i, Batman'ı, Siirt'i, Hakkari'yi kana bularız. Diyarbakır'da olduğu gibi gençleri dördüncü kattan atarız diye birileri tehdit savurursa, bilsinler ki onun karşısında hem kamu düzeni olarak devlet hem de halk dimdik duracaktır."
Akşam ise katıldığı televizyon programında "Nasıl 'Kürtleri, HDP temsil etmiyor' diyorsam, çözüm süreci de bizim malımızdır, milletin malıdır. HDP eğer beraber bu konuya katkıda bulunmak isterse bulunur. Bulunmazsa biz kendi bildiğimiz yolda devam ederiz" diyordu:
"Herhangi bir şekilde teröre yönelirlerse bunun karşılığını vermek bir devlet olmanın gereğidir. Ne olur? Yine birçok annenin gözyaşı dökülür bu topraklara. Biz bunu istemeyiz. Bunu istemediğimiz için gereğini yaparız. Gereği HDP için nedir? HDP için gereği, 'silahları bırakın' çağrısını yapmaktır. 'Artık bu ülkede silaha yer yok.' Bu çağrıyı yapması ve meşru siyaset içinde yer almasıdır."
Hükümet uçaklarda Kürtçe anons uygulamasına geçilmesini planlıyor ancak henüz mahkemeler bu konudaki taleplere red yanıtını veriyor. Oysa Başbakan Davutoğlu hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın düzenlediği bir programda Kürtçe Mevlid'i dinlemişti. Mardin'deki Kasimiye Medresesi'nde....
Kaynak: mfa.gov.tr, akparti.org.tr, Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.