Sosyal Medya

Güncel

Türkiye'deki cezaevlerinin kapasitesi neden doluyor?

“Tutukluların yaşam hakları ihlal ediliyor. İki kişi bir yatakta uyuyorlar. Ya da nöbetleşe yatan insanlar var. Gece biri, gündüz biri uyuyor.”



Tutuklu Hükümlü Platformu’ndan ismini gizli tutmak isteyen bir yönetici, Türkiye’de cezaevlerinde yaÅŸanan kapasite sorununu bu sözlerle özetliyor.

"Tuvalet kapısı önüne serilen yer yataklarında uyuyan insanlar var" diyor.

Adalet Bakanlığı Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürü Yavuz Yıldırım, geçtiğimiz günlerde TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerine yaptığı bir sunumda, cezaevlerinde yalnızca 565 kişilik yer kaldığını, kapasitenin dolmak üzere olduğunu ifade etmişti.

Ancak görüştüğümüz Tutuklu Hükümlü Platformu yöneticisi, bu kapasitenin aslında geçen yıldan beri aşıldığını söylüyor.

Bunun tutuklu ve hükümlülerin yaşam kalitesi açısından büyük sorun teşkil ettiğini, özellikle sağlık hizmetlerinin karşılanmasıyla ilgili de sıkıntılara yol açtığını savunuyor.

“Suç iÅŸleyen kiÅŸi zaten cezasını çekiyor. Bir de yaÅŸam hakkının ihlal edilmemesi lazım” diyor.

"Üç katlı ranzalar"

Ceza Ä°nfaz Sisteminde Sivil Toplum DerneÄŸi’nden Sosyolog AyÅŸegül Algan da Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı rakamlara temkinli yaklaşıyor.

Algan, “Birçok hapishaneden, mahpuslardan ranza ve yatacak yer sorunu yaÅŸandığına dair baÅŸvuru alıyoruz. Bakanlık, aynı koÄŸuÅŸa yeni ranzalar ekleyerek, bazı yerlerde ranzaları üç katlı hale getirerek kapasite sorununu çözdüğünü ifade ediyor. Ancak bu doÄŸru deÄŸil.” diyor.

Adalet Bakanlığı Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürü Yavuz Yıldırım, açıklamasında, cezaevlerinde mevcut tutuklu ve hükümlü sayısının 13 Ocak 2016 itibarıyla 179 bin 611 olduğunu belirtmişti.

Türkiye'de 290 kapalı, 59 açık, 3 çocuk kapalı ceza infaz kurumu, 2 çocuk eğitim evi, 4 kadın açık ceza infaz kurumu ve 5 kadın kapalı ceza infaz kurumu bulunduğunu aktaran Yıldırım, cezaevlerinin toplam kapasitesinin de 180 bin 176 olduğunu ifade etmişti.

 

 

Image copyrightAFP

 

 

Yıldırım bu çerçevede kapasite sorununun aşılabilmesi amacıyla, önümüzdeki 4 yılda 165 cezaevi açılmasını, 131 eski cezaevinin kapatılmasını planladıklarını da belirtmişti.

Ancak Sosyolog Ayşegül Algan, bunun kapasite sorununa bir çözüm getiremeyeceğini, zira yeni açılan hapishanelerin de hızla dolduğunu söylüyor.

Algan, “Yeni hapishaneler açıldıkça yeni mahpusları oluyor Türkiye’nin. Devlet bir hapishane açmışsa mutlaka dolduruyor.” diyor.

Dokuzuncu ülke

Londra merkezli Kriminal Politikalar AraÅŸtırma Enstitüsü ICPR’ın hazırladığı Dünya Cezaevleri Raporu’na göre, Türkiye dünya genelinde cezaevlerinde en çok tutuklu ve hükümlü barındıran dokuzuncu ülke konumunda.

Avrupa’da ise, Türkiye Rusya’dan sonra en kalabalık tutuklu ve hükümlü nüfusuna sahip ikinci ülke.

Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün verileri incelendiÄŸinde, 1970 yılından 2006’ya kadar tutuklu ve hükümlü sayılarının 50 ila 70 bin dolayında seyrettiÄŸi, bu tarihten sonra ise hızlı bir artışın söz konusu olduÄŸu görülüyor.

Örneğin, 2006 yılında 70 bin 277 olan tutuklu ve hükümlü nüfusu 10 yıllık süre zarfında yüzde 150'yi aşkın bir artış kaydediyor ve yaklaşık 180 bin seviyelerine ulaşıyor.

TBMM Adalet Komisyonu’nun AKP’li üyelerinden Yılmaz Tunç, 13 yıllık iktidarları döneminde cezaevi ÅŸartlarında çok sayıda iyileÅŸtirmeler yapıldığını, yeni ve modern cezaevleri inÅŸa edildiÄŸini, cezaevlerindeki doluluk oranlarındaki artışın Türk Ceza Kanunu ve Ceza Ä°nfaz Kanunundaki deÄŸiÅŸikliklere baÄŸlı olduÄŸunu savunuyor.

 

 

Image copyrightAFP

 

 

Tunç, “Ceza Ä°nfaz Kanununda hükümlülerin yatması gereken sürelerle ilgili deÄŸiÅŸiklikler yapıldı. Eskiden 10 yıl ceza alan 4 yıl yatıp ÅŸartlı salıverilirken ÅŸimdi 10 yıl alan 7 yıl yatıyor. Bu da hükümlünün cezaevindeki yatış süresini neredeyse yüzde 70-80 oranında artıran bir durum.” diyor ve ekliyor:

“Burada ÅŸu söyleniyor: Son 13 yılda suçlu sayısı arttı, olay sayısı arttı, onun için böyle oldu deniliyor. Asıl sebep burada infaz kanunundaki deÄŸiÅŸiklik ve verilen cezanın daha fazla süreye çekilmesidir.”

“Dünyanın bütün ülkelerinde cezaevleri vardır. Demokratik hukuk devletlerinin hepsinde cezaevleri vardır. Suçlular cezasız kalmaz. Ancak Türkiye’de yeni cezaevleri inÅŸa ediliyor, burada insanlar hapse tıkılıyor ÅŸeklinde bir propaganda yapılıyorsa buna katılmak mümkün deÄŸil.”

"Toplumsal mühendislik"

Ceza Ä°nfaz Sisteminde Sivil Toplum DerneÄŸi’nden Sosyolog AyÅŸegül Algan da tutuklu ve hükümlü sayılarında son dönemde görülen artışın toplumda yaÅŸanan bir suç patlamasından kaynaklanmadığı görüşünde.

Algan, “Türkiye’de bir suç patlaması yaÅŸanıyor olsaydı, bunun hapishane kapasitelerinin artışıyla birlikte baÅŸka göstergeleri de olurdu. Ancak böyle göstergelerle karşılaÅŸmıyoruz. Åžu anda böyle bir durumdan ziyade bir kriminalizasyon söz konusu, yani insanlar sistematik bir ÅŸekilde suçlulaÅŸtırılıyor” diyor ve şöyle devam ediyor:

“2013 yılında yaptığımız bir araÅŸtırmada gördük ki toplumdaki her 100 kiÅŸiden 11’i hakkında soruÅŸturma açılmıştı. Suçlarda bir patlama olmamasına raÄŸmen mahpus sayısı artıyorsa burada baÅŸka nedenlerden ve mekanizmalardan söz etmek lazım.

“Adalet Bakanlığı, 2014 yılında bilgi edinme baÅŸvurumuza verdiÄŸi cevapta 2017 yılı sonuna kadar 199 yeni hapishane açıp 119 bin ek kapasite yaratacağını açıkladı. Demek ki hapsedilmesi planlanan 100 binin üzerinde bir insan kitlesi var. Burada bir toplumsal mühendislik giriÅŸiminden de söz etmek mümkün.”

Alternatif yöntemler

BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in UyuÅŸturucu ve Suç Ofisi’ne (UNODC) göre cezaevlerindeki kapasite sıkıntısı dünya genelinde neredeyse tüm cezaevi sistemlerinde görülen bir sorun.

Cezaevlerinde kapasitenin aşılmasının birçok insan hakkı ihlaline de yol açtığını belirten UNODC, yeni cezaevi inşasının ise soruna ancak kısa vadeli çözüm geliştirebileceğini belirtiyor.

 

 

Image copyrightAFP

 

 

UNODC, bunun yerine küçük ölçekli adi suçlar için hapis cezasına alternatif ceza sistemlerinin daha etkin kullanımının tavsiye edildiğini söylüyor.

Sosyolog Ayşegül Algan da aynı görüşü paylaşıyor ve şöyle diyor:

“Türkiye’de hapsetmek hala en önemli ceza infaz yöntemlerinden biri. Denetimli serbestlik dışında alternatif yöntemler ne yazık ki hala bilinir, üzerine tartışılır ve kullanılır deÄŸil.

“Kapasite sorunu aşılmak isteniyorsa yeni hapishanelerin inÅŸası deÄŸil, hapsetmeye alternatif yöntemlerin kullanılması gerekli.”

Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün açıkladığı verilere göre Türkiye’de 56 bin 772 kiÅŸi denetimli serbestlik kapsamında takip ediliyor. Elektronik kelepçeyle izlenen kiÅŸi sayısı ise 2 bin 492.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.