Sosyal Medya

Güncel

Öcalan'dan Kandil'e çok sert eleştiriler gitmiş...

HDP heyetinin Çözüm Süreci boyunca Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmelerin notlarını içeren kitapta Öcalan'ın Kandil'e eleştirileri dikkat çekiyor



Merkezi Almanya’da olan Mezopotamya Yayınları, HDP heyetinin Çözüm Süreci boyunca Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmelerin notlarını içeren bir kitap yayınladı. Kitapta Öcalan'ın Kandil'e yönelik sert eleÅŸtirileri dikkat çekiyor.

Ezgi BaÅŸaran’ın Radikal’deki yazısında kitaptan bazı alıntılar yer alıyor. Görüşme notlarında Öcalan’ın Kandil’e yönelik eleÅŸtirileri kimi zaman sertleÅŸtiÄŸi görülüyor. Öcalan, görüşme sırasında Kandil'in yazışmalarda çok iyi olduÄŸunu ancak pratikte söylediklerinin tersini yaptığını savunuyor.

Başaran'ın köşesine taşıdığı bazı görüşme notları şöyle:

“Tarih 7 Aralık 2013

Katılımcılar: Devlet yetkilisi (isim hiç bir zaman belirtilmiyor), Pervin Buldan, İdris Baluken, Sırrı Süreyya Önder ve Abdullah Öcalan.

Pervin Buldan: Hakan Fidan’la görüştük. Sizinle yaptığımız toplantıdan bir gün sonra onun talebi üzerine bir görüşme oldu. Genel olarak süreci deÄŸerlendirdik. Kandil ve Salih Müslim’den bazı rahatsızlıklar olduÄŸunu ifade etti. Kandil’in kullandığı dil ve üslubun ve Salih Müslim’in Türkiye aleyhine yaptığı açıklamaların zorlayıcı olduÄŸunu ifade etti.

Öcalan: Cuma meselesi mi? (Cemil Bayık’tan bahsediyor)

Sırrı S.: Sadece Önderliğin kuracağı cümlelerin Kandil tarafından kurulmaya başlandığını bunun da devlet içinde muhataplık meselesini tartışmaya açtığını ifade etti sayın Fidan.

Öcalan: Evet, deÄŸerlendiririz. Hakan Bey bu iÅŸleri ustaca bilir. Cemil bazı ÅŸeylere dikkat etsin. “Müzakere baÅŸlar, biter” cümlelerini ben söyleyebilirim. Duran da (Kalkan), Cemil de (Bayık) bunları kullanmamalıdır. Siz de onlarla tartışın. Kendi sınırları dahilinde yorumlar yapsınlar. Benim kullanacağım cümleleri kullanmasınlar.

(…)

Öcalan: Kandil’e ÅŸunu söyleyin: Cevap yoksa, Ocak’tan itibaren sekiz baÅŸlığı hayata geçirin. Nasıl yaparsanız yapın, yaratıcı olacaksınız. Öcalan’ı uÄŸraÅŸtırmayın, öz savunmayı da doÄŸru yapın. Bu öyle ÅŸehirlerde her gün çatpatla olmaz, anlamlı deÄŸil. Halkı da bıktırmışlar. Yapacaklarsa doÄŸru yapsınlar.

**

Tarih: 26 Nisan 2014

Katılımcılar: Devlet yetkilisi, Pervin Buldan, İdris Baluken, Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan.

(Not: Mart 2014 yerel seçimlerin sonuçları deÄŸerlendiriliyor, HDP’nin baÅŸarısız olduÄŸu il ve ilçeler üzerinden geçiliyor. –eb)

İdris Baluken: Bizden kaynaklı bazı yanlışlar vardı. Bazı yerlerde yerelden aday gösterilmemesi oy kaybettirdi.

Öcalan: Kim belirledi bunları?

Baluken: Seçim komisyonunun çalışmalarıyla belirlendi.

Öcalan: Kimdir bu seçim komisyonu? Kandil tarafından mı belirlendi, yoksa siz mi belirlediniz?

Sırrı S.: Kandil belirledi.

Öcalan: Tamamıyla mı onlar belirledi? Parti meclisinde belirlenmedi mi bu komisyon?

Pervin B: Hayır, Parti Meclisi’nde ya da MYK’da belirlenmedi.

Öcalan: Böyle şey olur mu? Siz niye müdahale etmediniz? Devrimci cesaretiniz yok mu? Beni niye uyarmadınız?

Sırrı S.: Başkanım, yaşanan sıkıntıları size iletmiştik. Siz de Seçim Komisyonuna yönelik ağır eleştirilerde bulunmuştunuz.

Öcalan: Ona rağmen mi dikkate almadılar?

Baluken: Onlar da gerekli tedbirleri alacaklarını söylemişlerdi. Ancak Seçim Komisyonu buna rağmen BDP, DTK eşbaşkanlarıyla, parti meclisi ve MYK ile birlikte bu süreci ortaklaştırarak yönetmedi.

Öcalan: Kimdir bu seçim komisyonundakiler? İsim verin bana.

Heyet: (Sessiz kaldı)

Öcalan: Korkmayın, tek bir isim istiyorum.

Heyet: (Yine sessiz kaldı)

Öcalan: Kim yaptı bu iÅŸleri? Sorumlusu kimdir? Bütün sorumlusu Kandil’dir. Kandil’e deyin ki, kim yaptıysa bu iÅŸleri onun gözünü oyacağım. Kandil karışmayacak bu iÅŸlere! Kandil yazılarında bana çok baÄŸlı görünüyor ama pratikte öyle davranmıyor. Bu böyle olmaz! Ne BDP ne HDP adına bu yapılamaz. Ders çıkaracak ve çok ÅŸiddetli özeleÅŸtiri verecekler. Ben devlete de söylüyorum, benimle iÅŸ yapacaksanız, benimle ciddi konuÅŸacaksınız diyorum. Sizin de daha cesur olmanız lazım. Ben size benim adıma müdahale edin demiÅŸtim. Benim yetkilerimi kullanmalısınız demiÅŸtim. Selahattin’e de bunları söylemiÅŸtim. Selahattin de buradan gittikten sonra 24 saat bile geçmeden bu dayatılanlara boyun eÄŸiyor. (Pervin ve Ä°dris’e dönerek) Kandil’in bana karşı bir tavır alma durumu olabilir mi? Gözlemleriniz nelerdir?

Buldan ve Baluken: Böyle bir durum yoktur, aksine hepsi size çok bağlılar, biz bunu gözlemledik.

**

Tarih: 1 Haziran 2014

Katılımcılar: Devlet yetkilisi, İdris Baluken, Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan.

Öcalan: Siz savaÅŸ ve barış sorununa çözüm getirmiyorsunuz. Barış müzakerelerini yürütüyoruz. Diyelim ki olmadı. Ne yapacaksınız? KCK sekreteryası da PKK de net konuÅŸmalı. Ä°sterdim ki onlar kendileri anlatsın. Ä°ÅŸte on bin kiÅŸiler. Onlar da estetik, etik ve politik yaklaşımdan yoksunlar. Oysa orası özgür savaÅŸ alanıdır. SavaÅŸ sorununa da bir yanıtları yok. Ben burada bu halimle hiç bilmediÄŸim yeryüzündeki herhangi bir savaÅŸ üzerine 24 saat yoÄŸunlaşırım, her türlü savaşı yönetebilirim. ArkadaÅŸlar kırk yıldır oradalar ama hala Don KiÅŸot ya da kızgın boÄŸanın kırmızı bezi gördüğü gibi savaÅŸa yaklaşıyorlar. Gerilla gladyatörü ve asker gladyatörü arena tarzı savaşıyor, imparatorlar tepeden izliyor. Zalim Dehhak’a her gün iki üç kurban vermek gibi bir ÅŸeydir bu. Bu tarzı kabul etmiyorum. Karakollara, kalekollara böyle saldırarak savaÅŸ kazanılmaz. Derin bir stratejik ve taktik düzeye ulaÅŸamıyorlar.

(Not: 2014 yılının yaz aylarında çocukları PKK’ye katılan anneler ‘Evladımı geri istiyorum’ sloganıyla Diyarbakır Belediyesi önünde eylem yapmıştı. Yukarıdaki konuÅŸmanın devamında Öcalan bu konuya deÄŸiniyor – eb)

Öcalan: O anaların kendilerini yere atması dokuz bin yıllık kadının çöküşüdür. Bu kadın kültürü dokuz bin yıl önce Zagros’ta baÅŸladı. Ama Diyarbakır Belediyesi önünde bu tanrıça geleneÄŸi bitti. Bunu meclis komünü olarak sizler de tartışabilirsiniz. O analara “Apo kendi anasına yaptığı çözümlemeyi size de yapıyor, oÄŸullarımız ve kızlarımız Apo’ya mektup yazmışlar” deyin. Özgür ortam olmadığı müddetçe ya onlar kendilerini ya da düzen onları yakar. Kandil onları (PKK’ye katılan gençleri kastediyor-eb) tehlikeli olmayan bir yerde tutsun. Analar da gidip görebilir, istedikleri kadar kalabilirler. SavaÅŸ tehlikesinden uzak anadilde eÄŸitim verebilirler. Diyarbakır’da Nesrin Tepe vardı, Evrim’den önce kendini yakmıştı. Bu bana en çok acı veren durumdur. Bu çocukların da böyle bir acı yaÅŸatmaması için ben ancak bunu söyleyebilirim… Kandil, barışı zorlayacak bir savaşımla aÅŸabilirdi. Savaşın dediÄŸimde asker öldür demiyorum; kadınla, aÅŸkla, estetikle, etikle bunu yapabilirler.”

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.