YaÅŸam
Göz önünde ama gönülden ırak çeşmelerimiz
Kimi uzun yıllardır ve hemen hepsi gözümüzün önünde berbat hâllerde duran tarihî çeşmelerimiz milyonlarca insanın yaşadığı bir şehirde, kimse yaşamıyormuş gibi metrukler.
Ä°stanbul’un bozuk para gibi harcadığımız tarihî kıymetlerinden çeÅŸmeleri izlediÄŸimiz bir gezideyiz haftalardır. Bu, birçok ÅŸeyin de sonucu olarak okuyabileceÄŸimiz bir derleme aslında.
Tarihimize dair olduğu kadar hatta belki ondan daha fazla, bugüne dair öğreneceklerimiz var çeşmeleri görmekten. Neydik, ne olduk, niye olduk gibi soruların da cevapları çeşmelerin yüzlerinden okunuyor.
Bir başka husus da onlarla ilgili mevcut rezaleti ısrarla sürdürüyor oluşumuz. Geçmiş seri yazılarda birlikte gördüğümüz üzere (şuradan ulaşabilirsiniz) kimi uzun yıllardır ve hemen hepsi gözümüzün önünde berbat hâllerde duran tarihî çeşmelerimiz milyonlarca insanın yaşadığı bir şehirde, kimse yaşamıyormuş gibi metrukler. Onların bu kötü durumları, bizim bu vaziyetten ızdırap duymayışımızdan daha büyük bir mesele de değil hani.
Yoruldukça çantamızın saÄŸ küçük cebinden ÅŸiÅŸe suyumuza uzandığımız bir yolculuÄŸa daha çıkalım ÅŸimdi birlikte. Kâh manzaraya nazır dinlenelim kâh yokuÅŸ sonlarında. Bakalım bugün heybemizde neler var ve kimlerin mirası hayırlar çıkacak karşımıza. Diyorum ki Suriçi’nden dışarı çıkalım bugün. Sizi şöyle Ãœsküdar’a alalım. Evet evet, ne uzağı canım, buyurunuz.
Osmanlı’nın sultanları gibi bürokrasi erleri de halka hizmet için yarışmış
Uzaklık şöyle dursun, ben sizden daha zorunu isteyeceÄŸim: Gün doÄŸumundan önce gitmelisinizÃœsküdar’a. Hele Anadolu yakasında oturuyorsanız iÅŸiniz bir nebze kolaylaşıyor ancak benim gibi Avrupa tarafındaysanız Ãœsküdar’da en erken 06:30 civarında olabilirsiniz. Kıştayız ne de olsa, günün aydınlığına epey var. Demek ki etraf hepten sessiz olacak; gün içinde pek mümkün olmayan ender bir sessizlik.
1. | |
2. | |
3. | |
4. |
Evvela Yeni Valide Camii’ne bir uÄŸramalıyız. Martılar avluya konmaya henüz baÅŸlamadılar zira hava aydınlanmış deÄŸil. Ancak ÅŸadırvanın içindeki ve avluyu çevreleyen her bir sütunun ardından yansıyan sarı ışıklarla gökyüzündeki çok acayip mavi-lacivert karışımı rengin cümbüşüne ÅŸahit olmazsanız eksik baÅŸlar gün. Bu “iyi ki…” diye uzun uzun aklınıza gelecek bir andır. Buraya gelmiÅŸken hemen arkanızı dönün ve ÅŸehrin en ÅŸirin çeÅŸmelerinden birine merhaba deyin. Caminin giriÅŸi önündeki o küçük kare mermer, bir hac sonrası vefat eden Koltukçu Emin AÄŸa’nın çeÅŸmesidir (1). Son gördüğümde musluÄŸu vardı diye hatırlıyorum ve yazısı da bu kadar silik deÄŸildi. 1859 tarihlidir ve bilebildiÄŸim kadarıyla böyle kutu biçimindeki iki üç çeÅŸmeden biridir. Bu arada Emin AÄŸa, bilhassa annesi hanım efendi ve bilcümle geçmiÅŸleri için bir Fatiha rica ediyor sizden.
Yeni Valide’den Aziz Mahmut Hüdayi Camii’ne doÄŸru giderken saÄŸda araya sıkışmış gibi duran küçük bir cami var: Gülfem Hatun. Camiyi unutturacak kadar güzel diyeceÄŸim ama lafın geliÅŸi, cami yine aklınızda kalsın, çok ÅŸirin kubbeli de bir çeÅŸmesi var önünde. Mermer iyi ki icat edilmiÅŸ diyesi geliyor insanın. Ãœstelik bu tatlı çeÅŸme, musluk civarındaki birkaç iz dışında pek iyi durumdadır.(2)
Selami Ali Efendi Caddesi’nden yukarı tırmanırken Toygar Hamza Sokağı ayrımına geldiÄŸimizde sağımızda iki kitabeli, rozeti kırık ve ayna taşı hırpalanmış, kemeri hizasında dökülmeler baÅŸlamış bir çeÅŸme görürüz. Kurnasından kaldırıma batmıştır ve niÅŸi üzerinde çatlağı vardır (3). Toygar Hamza Camii’ne de selam verip saÄŸdan girelim. Yol bizi iki sokağın birleÅŸtiÄŸi Halil Efendi ÇeÅŸmesi’ne çıkaracak. Yanına güzel bir bank koymuÅŸlar, oturup dinlenebiliriz ya da kitabesine bir göz atıp yola revan olalım diyorsanız o baÅŸka: Matbah-ı âmire (yani padiÅŸahın sofrasından mesul yer) emini Hacı Emin Efendi’nin hemen hemen aynı kitabelerle ve gayet sade inÅŸa ettirdiÄŸi aynı adlı birkaç çeÅŸmeden biri bu (4). Osmanlı’nın beyler-paÅŸalar-hanımları boÅŸ durmadığı gibi bürokrasi erleri de halka hizmet için böyle yarışmış.
Çeşmenin birkaç yerinde badana izi, nişinde bir iki karalama ve testi setinde kirlenmeler var. Bunların dışında sağlam gözüküyor.
Biraz olsun ilgi ve suyuna karşılık edilmiş dua bekleyen çeşmeler
Yolun devamında bizi tekrar Selami Ali’ye çıkaracak Durbalı Sokak’ı hızlı bitirmeyin ve saÄŸlı sollu küçük çıkmazları keÅŸfedin. Havaya ayaz tazeliÄŸinde net olarak yayılan bir kömür kokusu, eski gecekondular ve insanı keskin ÅŸekilde gürültü ve kalabalıktan koparıp alacak bir varoÅŸ atmosferine gireceksiniz. Sokak isimlerinin güzelliÄŸini yavaÅŸ adımlarla hazmederek görün ama bütün bunlar olurken martılardan sessiz olmalarını beklemeyin. Çünkü her ne kadar sahilden uzaklaÅŸmış olsak da Ãœsküdar’da hepimizden önce onlar vardı, her an seslerini duyabileceÄŸinizi aklınızdan çıkarmamalısınız.
5. | |
6. | |
7. | |
8. |
Caddede biraz ilerledikten sonra sola girebiliriz Bakkal Âdem Sokak’tan. Selanikliler Sokak’tan aÅŸağı inerken bizi harap ve bitapValide Kethüdası ÇeÅŸmesi karşılayacak yol üstünde (5). Uzun zamandır ilgi ve muhabbet görmemiÅŸ olduÄŸu her yerinden anlaşılıyor. Kemerin yere yakın bölümündeki kırıklar, bir zamanlar var olduÄŸunu tahmin ettiÄŸimiz testi setinden kalmış izlerdir muhtemelen.
Selvilik Caddesi’nin üçe bölündüğü, Sultantepe Ortaokuluyanındaki mermer niÅŸli çeÅŸmenin -rivayete göre Åžeyhülislam ÇeÅŸmesi- arkasında bir de namazgâhı olduÄŸu mervi. Bununla birlikte çeÅŸmenin kitabesini ve ön cephesindeki -ayna taşındakilere ek olarak- güzelim çiçek motiflerini kaybetmiÅŸiz.(6)
Bu acının üstüne ÅŸimdi bize bir teselli lazım. Bir deÄŸil birkaç tane göreceÄŸiz. Selvilik Caddesi’nden ayrılmayalım ve aÅŸağı doÄŸru yavaÅŸ adımlarla devam edelim.
Karşımıza ilk olarak çıkacak -geniÅŸ cumbalı çatıyı da sayarsak- dört katlı nefis ahÅŸap mesken, kapısında yazdığına göre Veli PaÅŸa Konağı’dır. Ä°stanbul’da görülebilecek aynı anda bu derece bakımlı ve büyük az sayıdaki ahÅŸap konaktan biri olsa gerek. Fatih Camii haziresinde medfun Veliyyüddin PaÅŸa’nın bu Veli PaÅŸa olduÄŸu da kuvvetle muhtemeldir. Bu konaÄŸa doyamayanlar için biraz ileride solda daha küçük ancak bana sorarsanız daha güzel ve hakiki bir yuva mizansenini zihinde oluÅŸturacak sevimli bir baÅŸka ahÅŸap ev var. Bunun balkonundan görülecek manzara pek tarif edilebilir bir ÅŸey olmasa gerektir.
Birkaç adım sonra baÅŸka bir ahÅŸap konak daha karşılayacak bizi ve bitiÅŸik olduÄŸu duvarda da bir çeÅŸme. Tek satırlık kitabesindenArslan AÄŸa’nın vakıf eseri olduÄŸunu anlıyoruz. Nerdeyse 400 yıllık bir çeÅŸme bu. YaÅŸlı ve yorgun yüzünü sarılara boyamış, niÅŸ boyunca da farklı yerlerine delikler açmışız.(7)
Åžeyh Cami Sokağı’na çıktığımızda bizi leziz bir manzara bekliyor olacak. Aynı anda Mihrimah Sultan Camii’ni yakın plandan, biraz daha geride ancak tüm fotoÄŸrafın havasını belirleyici olarak Åžemsi PaÅŸa Camii’ni ise uzak plandan aynı karede görebilmek bu açıdan mümkün. Deniz de ikisinin üstüne tuz biber olur ve hakikaten ÅŸehrin en tatlı anlarından birine ÅŸahitlik ederiz burada. Hemen arkanızda pek kimsenin umurunda olmadığı belli, ihmalkâr biçimde çevrelenmiÅŸ boÅŸ bir tepecik var, tırmanırsanız manzara daha çarpıcı hâle gelecektir. Ãœstelik pöfür pöfür rüzgârı da daha iyi hissederiz.
Neyse, çok oyalandık yine. Soldan inelim yokuşu.
Muhasebeci Abdi Efendi Camii’nin dış duvarında bizi ikinci bir Arslan AÄŸa sebili karşılar (8). Yazık ki ayna taşının bir kısmı taÅŸa gömülmüştür ve keyfimize krem rengi uyduÄŸu için öylece boyamışızdır bu garibanı. Bir Arslan AÄŸa eseri dedik ancak kitabesinden anlaşılıyor ki çeÅŸmeyi AÄŸa, kızı Ãœmmühanî Hatun ve eÅŸi AyÅŸe Hatun’un ruhları için yaptırmış. Ailece bir Fatiha’yı hak ettiler bugün, deÄŸil mi sevgili okur?
Åžeyh Mustafa Devati Türbesi’ne açılan aralıktan çıktığımızda da ayaz vakti çizmeye baÅŸladığımız dairenin baÅŸlarına yakın bir yere gelmiÅŸ oluyoruz. Türbe’den çıktıktan hemen sonra sağımızda, mezarlığı arkasına almış duvardaki çeÅŸmeyi de ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. NiÅŸindeki yazı ve karalamalardan muzdariptir ve her gün önünden gelip geçen binlerce Ãœsküdarlı’dan biraz olsun ilgi ve suyuna karşılık edilmiÅŸ dualar beklemektedir.
Resimleri büyütmek için üzerlerini tıklayınız.
Sadullah Yıldız, serin bir kış gününde dolaştı
Kaynak: http://www.dunyabizim.com/
Henüz yorum yapılmamış.