Sosyal Medya

Güncel

Çin'in Ortadoğu'da ne işi var?

Ortadoğu üzerinde politika geliştiren Çin'in hedefi bölgedeki ekonomik çıkarlarını güvence altına almak.



Rusya’nın Suriye’ye yönelik askeri müdahalesinin bölgede yol açtığı keskin siyasi kamplaÅŸmalar ve yeni ÅŸekillenen ittifak eksenleri karşısında nasıl bir tavır alacağı, OrtadoÄŸu’ya yönelik ilgisinin askeri boyutlarının olup olmayacağı merak edilen Çin yönetimi, somut angajmanlardan kaçınmakla beraber, bölgedeki varlığının daha hissedilir kılınmasını saÄŸlayacak yeni giriÅŸimleri hayata geçiriyor.

BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) baÅŸta olmak üzere, küresel platformlarda daima Rusya ile birlikte hareket eden ve fakat Moskova’nın aksine, çalkantılı bir dönemden geçen Arap dünyasıyla iliÅŸkilerini hangi doÄŸrultuda inÅŸa edeceÄŸine dair bugüne kadar net iÅŸaretler vermeyen Çin hükümetinin, tarihinde ilk kez “Arap Politika Belgesi” hazırlayıp hemen ardından Devlet BaÅŸkanı Åži Cinping baÅŸkanlığında kalabalık bir heyetle bölgeye çıkarma yaparak, Arap dünyasıyla iliÅŸkilerinin hangi parametreler çerçevesinde ÅŸekilleneceÄŸi konusunda bir açıklık saÄŸlayabileceÄŸi tahmin ediliyor. 

“Arap Politika Belgesi”

Çin’in Arap ülkeleriyle iliÅŸkilerinin kazanacağı istikametler açısından, geçen hafta kamuoyu ile paylaşılan “Arap Politika Belgesi”, Economist dergisinin “muÄŸlak” ve “yeni fikirlerden yoksun” olarak nitelendirmesine karşın, bir ilk olması cihetiyle kritik önem taşıyor. 

Arap dünyasıyla iliÅŸkilerin tarihi geçmiÅŸi, halihazırdaki durumu ve geleceÄŸine iliÅŸkin ayrıntılı deÄŸerlendirmelerin yer aldığı belgede, Arap ülkelerinin Çin’in baÅŸlıca petrol tedarikçisi olduÄŸuna dikkat çekilerek iliÅŸkilerin finans, ticaret, enerji, altyapı, sivil nükleer faaliyetler, saÄŸlık, tarım ve çevre gibi alanlarda geliÅŸtirilmesinin, “kazan-kazan” ÅŸeklinde formüle edilebilecek türden karşılıklı faydalar saÄŸlayacağı vurgulanıyor. Belgede, taraflar arasındaki iliÅŸkilerin yeni boyutlar kazanarak geliÅŸtirilmesinde, Çin’in küresel projesi "Ä°pek Yolu" merkezi bir yer tutuyor. “Ä°pek Yolu Ekonomik KuÅŸağı” ve “Deniz Ä°pek Yolu” olarak baÅŸlıca iki unsurdan oluÅŸan projenin, Asya, Afrika ve Avrupa’da çok sayıda ülkeyi birbirine baÄŸlayacağına dikkat çekiliyor. 

Belgede, Pekin’in, Çin-Arap iÅŸbirliÄŸi için Ã¶ngördüğü “1+2+3” formülüne atıfla ÅŸu ifadelere yer veriliyor: “Enerji iÅŸbirliÄŸi, iliÅŸkilerin ‘çekirdeÄŸini’ oluÅŸturacak ve bir yandan da altyapı imarı gerçekleÅŸtirerek ve bu çekirdeÄŸi destekleyen ‘kanatlar’ olarak ticaret ve yatırımın önünü açacak. ‘Üç’, ‘üç atılıma’ iÅŸaret ediyor; nükleer enerji, yeni ve temiz enerji ve havacılık alanlarında gelecekte gerçekleÅŸtirilecek iÅŸbirliÄŸi.”

Belgede, ekonomik iÅŸbirliÄŸinin yanı sıra Arap ülkelerinde Çince eÄŸitiminin yaygınlaÅŸtırılması, bu amaçla öğretmenlere destek verilmesi, Çince televizyon programlarının Arapça’ya çevrilmesi ve ortak film festivallerinin düzenlenmesi gibi genel olarak Çin kültürünün Arap coÄŸrafyasında daha hissedilir kılınmasına matuf projeler de baÅŸlıca faaliyet alanları olarak zikrediliyor. 

- Pekin, Arap ülkeleriyle askeri işbirliğini geliştirmeye hazır

Tarihinde ilk kez Arap dünyasıyla iliÅŸkilerini, stratejik çerçevesi ve temel ilkeleriyle belirleyip kamuoyuyla paylaÅŸan Çin hükümeti, bölgeye yönelik ilgisinin askeri boyutlar kazanmasında da istekli olduÄŸunun iÅŸaretlerini veriyor. Belgede, Çin-Arap askeri iÅŸbirliÄŸinin derinleÅŸtirileceÄŸi, askeri yetkililerin karşılıklı ziyaretleri ile askeri personel deÄŸiÅŸiminin artırılacağı, silah, mühimmat ve özel teknolojilerle ilgili iÅŸbirliÄŸin geliÅŸtirileceÄŸi ve ortak tatbikatlar düzenleneceÄŸi kaydedilerek, Çin’in, bölgesel ve uluslarası terörizmle mücadele amacıyla uzun vadeli güvenlik iÅŸbirliÄŸi mekanizması kurulması için diyalog, istihbarat paylaşımı ve teknik düzeyde iÅŸbirliÄŸine hazır olduÄŸu vurgulanıyor. 

- Politika belgesinde “Suriye” yok

Arap dünyasının genel olarak ele alındığı, hiçbir ülkenin ismen zikredilmediÄŸi ve iliÅŸkilerin bir çeÅŸit teorik zemininin belirlendiÄŸi belgede haliyle, uluslararası toplumun en yakıcı gündem maddesi Suriye’den de söz edilmiyor. Bu durum, Çin’in, daha önce Suriye ile ilgili bir karar tasarısını BMGK’da veto ettiÄŸi dikkate alındığında “ÅŸaşırtıcı” olarak nitelendirilebilir. Bununla beraber Pekin yönetiminin, siyasi tercihler açısından adeta “mayınlı arazi” görünümündeki OrtadoÄŸu’da ihtilaflı konularla ilgili açık politik bir tavır almaması, bir çeÅŸit denge politikasının sonucu olarak yorumlanıyor. Bu baÄŸlamda Pekin’in, OrtadoÄŸu barış süreciyle ilgili “ilkesel olarak” 1967 sınırlarını esas alan ve baÅŸkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletine destek vermesi, buna mukabil özellikle ileri askeri teknolojiler alanında Ä°srail ile yakın iliÅŸkiler kurması, söz konusu denge politikasının bir tezahürü olarak deÄŸerlendiriliyor.

- Rusya-Çin ittifakı nereye kadar?

Gelinen aÅŸamada yanıtı aranan soru, Çin’in, OrtadoÄŸu’ya yönelik politikalarında baÅŸlıca müttefiki Rusya ile birlikte hareket edip etmeyeceÄŸi. 

Pekin yönetiminin OrtadoÄŸu’ya yönelik dış politika tercihleri, en azından siyasi düzeyde henüz bütün unsurlarıyla netleÅŸmemiÅŸ olsa da, bu yöndeki arayışlarının sanılanın aksine Moskova ile aynı doÄŸrultuda olmayabileceÄŸi, Çin’in Arap ülkeleri ile kendi öncelikleri çerçevesinde iliÅŸkiler tesis etmesinin de ihtimal dahilinde olduÄŸu, uzmanlar tarafından dikkat çekilen bir husus. Nitekim Pekin ile Moskova arasındaki stratejik ittifakın ortak bir cephe teÅŸkil edecek kadar görünür hale geldiÄŸi BMGK platformunda son aylarda gözlenen eÄŸilimler, bu ihtimalin çok da zayıf olmadığını düşündürüyor.

- Çin, OrtadoÄŸu’da tarafını seçecek mi?

Rusya’nın Ukrayna’daki kaostan ve bir ölçüde de Obama yönetiminin Suriye’de “aşılan kırmızı çizgisinden” istifade ederek Kırım’ı ilhak etmesiyle baÅŸlayan süreçte Çin’in, bazı kritik oylamarda tercihini Moskova’dan farklı kullandığı görülüyor. Çin’in Ukrayna ile ekonomik iliÅŸkilerini büyük ölçüde geliÅŸtirmesi, Kiev’in BMGK geçici üyeliÄŸine destek vermesi, geçen yıl Malezya Havayolları’na ait bir uçağın Ukrayna’da düşürülmesini soruÅŸturmak için uluslararası mahkeme kurulması ve Srebrenitsa’da iÅŸlenen suçların BMGK’da “savaÅŸ suçu” sayılmasına iliÅŸkin tasarıları Rusya’nın veto etmesine mukabil Çin’in “çekimser” kalması, bu çerçevede dikkat çeken ayrıntılar. Çin hükümetinin, Türk hava sahasını ihlal eden Rus jetinin düşürülmesinin ardından, Moskova'nın diplomatik nezaket ve teamüllerin dahi dışına çıkan tepkisine karşın itidalli bir açıklama yapması, "terörizmle uluslararası mücadeleye verdiÄŸi desteÄŸi vurgulayarak bütün tarafları iletiÅŸim ve koordinasyon içinde hareket etmeye" çağırması da Çin'in, belirli bir ittifak ekseni doÄŸrultusunda adım atmak yerine, kendi stratejik hesaplarıyla uyumlu bir dengeyi korumaya çalıştığı ÅŸeklinde yorumlanıyor. 

Cinping’in bölgedeki mezhep eksenli bölünmenin baÅŸlıca aktörleri olan Suudi Arabistanve Ä°ran’ı da içeren ziyaretinde, bir tür arabuluculuk giriÅŸiminde bulunmayı hedeflediÄŸi de hesaba katılmakla beraber, son tahlilde Çin yönetiminin, Arap ülkeleriyle tesis edilecek ticari iliÅŸkiler ve artacak yatırımların bölgedeki siyasi kriz ve ihtilafların aşılmasında belirleyici olacağı yönündeki beklentisi, OrtadoÄŸu’nun içinden geçtiÄŸi süreç dikkate alındığında çok da “gerçekçi” görünmüyor. Nitekim Cinping’in Mısır ziyareti öncesinde El-Ahram gazetesinde yayımlanan ve ikili iliÅŸkilerin derinliÄŸini "2 bin yıl öncesinden baÅŸlayarak Nasır dönemi ve ardından günümüze taşıyan, Mısır'a hayat veren Nil teÅŸbihi etrafında ortak bir gelecek ufkunu tasvir eden", buna karşın darbe, baskı rejimi ve binlerce insanın hayatını kaybettiÄŸi ÅŸiddet olaylarıyla kaotik bir dönemden geçen Mısır'ın bu veçhelerine hiç temas etmeyen makalesi de, ekonomi odaklı "steril" ittifak arayışının açmazlarını ortaya koyuyor. DiÄŸer yandan Pekin’in, belirli bir aÅŸamada, geçen yıl bir Çin vatandaşının DAEÅž tarafından infazı gibi bazı fiili durumların da icbarıyla tarafını seçerek denkleme dahil olmak zorunda kalabileceÄŸi tahminleri de yapılıyor. Ancak bu doÄŸrultuda atılacak bir adım, Çin’i de Batı ülkelerine ve Rusya’ya benzer ÅŸekilde, OrtadoÄŸu nezdinde “yabancı müdahil ülke” konumuna getirecek, bu durumda da bölge halkları ve ülkelerine sunacak “özgün” bir teklifi kalmayacak. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.