Sosyal Medya

Dünya

Bir Savaş Taktiği Olarak "Aç Bırakma"

Amerika Georgetown Üniversitesinden siyasi analist ve araştırmacı Makram Rabah, Madaya'daki açlığın çarpıcı gerçekliğini ve sivil halkın açlığa mahkûm edilmesindeki asıl sebepleri AA için yazdı.



ABD Georgetown Ãœniversitesinden siyasi analist ve araÅŸtırmacı Makram Rabah, AA için kaleme aldığı görüş yazısında, Suriye'de Esed rejiminin, "açlığa mahkûm etmeyi" bir silah ve savaÅŸ taktiÄŸi olarak kullanmasını, tarihi emsallerini ve bunun yol açtığı büyük insani trajediyi deÄŸerlendirdi.

"İnsanın, kendi hemcinslerine zarar vermenin yaratıcı yollarını bulmadaki sınır tanımazlığı, tarihin bize öğrettiği bir şeydir. İç savaşlarda toplumlar ırksal, dînî veya sırf ideolojik bir takım sebeplerden dolayı en haince suçları işleme eğiliminde olduğundan dolayı, şiddetin bu zirveleri zorlama temayülü, belki de iç savaşlarda daha da şiddetlenmektedir. Suriye'de üç senedir devam eden olaylar ve gerçekleşecek daha da korkunç şeyler, bu bahsettiğimiz gerçeğin gözle görülebilir halidir.

Ancak, Suriye'nin baÅŸkenti Åžam'ın kuzeybatısındaki Zabadani bölgesindeki küçük bir ÅŸehrin kuÅŸatılması, hepimize, öldürmenin baÅŸka birkaç metodu daha olduÄŸunu hatırlattı. Deniz seviyesinden 1,400 metre yukarıda bulunan Madaya, Suriye rejiminin ve onların Ä°ranlı/Lübnanlı ana müttefiki olan Hizbullah'ın sürü halindeki askerleri tarafından kuÅŸatıldı.

2015'in Temmuz ayından beri Hizbullah, 'terörist unsurlar içeriyor' diyerek yaftaladığı el-Zabadani bölgesini sözümona 'özgürleÅŸtirmek' gayretlerinin başını çekmektedir. Hizbullah'ın Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, "Kudüs'e giden yol Kalamun, Zabadani, Haseke, Humus ve Halep'ten geçmektedir" diyerek, bu savaşın kutsal toprakların kurtarılmasına yönelik, ileriye atılmış bir adım olarak kutsamaktan kaçınmadı. Hâlbuki bu coÅŸkunluk hali ve önlerinde duran vazifenin kolaylığına kuvvetle inanmaları, Nasrallah ve askerlerinin, bölgedeki Suriyeli isyancılarla olan çatışmalar karşısında çıkmaza girmesiyle birlikte deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸrayacaktı.

Hedeflerine ulaÅŸmada baÅŸarısız olmalarıyla birlikte bu yabancı iÅŸgalciler, aralarında Madaya'nın da bulunduÄŸu, bölgedeki birkaç ÅŸehri kuÅŸatma altına alan bir askeri güce dönüştüler. DoÄŸal olarak bu kuÅŸatmanın amacı, ÅŸehri savunanları ya aç bırakmak yoluyla ya da kaba askeri güçle ezmekti. Ancak, savaşın baÅŸlamasından kısa bir zaman sonra Suriyeli isyancılar, Ä°dlib bölgesinde bulunan iki Åžii köyü olan Kefraya ve Fua'ya karşı saldırı gerçekleÅŸtireceklerdi ve bu da Hizbullah'ı, tercihlerini yeniden deÄŸerlendirmek zorunda bıraktı.

Hizbullah'ın tercih ettiÄŸi bu taktik, ters tepebilir ve etkisiz kalabilirdi. Siyasi ve askeri bir araç olarak açlık, tarih boyunca kullanılmıştır. Hem Stalin hem de Hitler, daha Ä°kinci Dünya Savaşı'nın baÅŸlamasından önce, Polonya ve Ukrayna'da milyonlarca insanın kökünü kazımak için bu silahı kullanmışlardır. Kitleleri açlıkla imha etmek, veya teknik tabiriyle 'holodomor'un, bu diktatörlerin yaÅŸamaya layık görmediÄŸi milyonlarca insanın öldürülmesinde son derece etkili bir silah olduÄŸu kanıtlanmıştır.

Suriye sınırının hemen ötesinde, Lübnanlılar da, 1975-1990 yılları boyunca süren kendi iç savaÅŸlarında bu silahı kullanmıştır. 1976 yılında, saÄŸcı partilerin bir koalisyonu olan Lübnan Cephesi, Tel el-Ze'ater'deki Filistin mülteci kamplarını kuÅŸatmıştı. Ne tesadüf ki Suriye rejimi ve onun başı olan Hafız Esed tarafından da desteklenen bu kuÅŸatma, kampa nihayet ansızın saldırılmasıyla orada bulunan bütün nüfusun öldürülmesi ve yerinden sürülmesine sebebiyet vermiÅŸti.

1983 yılında Dürzi Ä°lerici Sosyalist Partisi (PSP)'nin muzaffer güçleri, Maruni Lübnan Güçlerini güney Lübnan Dağı'ndan çıkardıktan sonra, Åžuf DaÄŸları'ndaki en büyük Hristiyan ÅŸehirlerinden olan Deyrü'l-Kamer'i kuÅŸatma altına alabilmiÅŸti. 20 binden fazla mülteci ve militanın bulunduÄŸu bu kuÅŸatma, yaklaşık 100 gün sürmüş ve iki tarafça da puan kazanmak için kullanılmıştı. Bir yanda Dürziler, Lübnan Güçlerinin Hristiyan sivilleri nasıl kalkan olarak kullandığını göstermek istiyor, diÄŸer yandaysa Lübnan Güçleri, kendi halkının yaÅŸadığı büyük zorluÄŸa ve onların acımasız Dürzilerce katledilmesine dikkat çekerek dünya kamuoyunu kazanmak istiyordu. Sonuç olarak, PSP ÅŸehre yiyecek ve malzeme giriÅŸini sınırlandırmış ve halkı neredeyse açlıktan ölümün kıyısına itmiÅŸtir.
Hafız Esed rejiminin adına hareket eden Åžii Emel Hareketi 1985 yılında, sonradan yaygın bir ÅŸekilde "Kamplar Savaşı" olarak bilinen savaşı baÅŸlattı. Bu savaÅŸ, Suriyelilerin ve müttefiklerinin, Yaser Arafat ve Filistin Özgürlük Örgütü'nün Lübnan'daki nüfuzunun artıklarını da yok etmek için gerçekleÅŸtirilmiÅŸ en son hamleydi. Takip eden iki sene boyunca Emel Hareketi, Lübnan civarındaki farklı mülteci kamplarını kuÅŸatarak korkunç insanlık trajedilerine ve iki taraftan da yüzlerce insanın ölümüne sebep oldu.

Bir savaÅŸ silahı olarak kuÅŸatma yeni bir ÅŸey deÄŸilse bile Madaya kesinlikle birçok açıdan farklılık göstermektedir. Öncelikle, yukarıda deÄŸinilen örneklerin aksine, Hizbullah, Suriye topraklarını iÅŸgal eden ve Suriyelileri açlıktan ölüme iten yabancı bir varlıktır ve öyle kalacaktır. Dahası, Suriyeli muhalifler, rejim taraftarlarınca ablukaya dair gerçekleri olduÄŸundan çok daha abartılı göstermekle suçlansa da, en azından bölgedeki tarafsız gözlemcilerce ve farklı insani yardım kuruluÅŸlarınca kesin olan ÅŸey, Madaya'daki durumun insanlık dışı olduÄŸu ve acilen ele alınması gerektiÄŸidir.

Daha da tehlikelisi, Hizbullah, bu ÅŸehrin Sünni Suriyeli halkını cezalandırmaya devam ederek bütün bir Lübnan Åžii halkını riskli bir duruma atmaktadır ve ÅŸimdi olmasa bile gelecekte durumlar deÄŸiÅŸtiÄŸinde Hizbullah, Baas'ı ve Esed'in hâkimiyetini diriltmek için adam ve kaynak harcamaya devam etmenin aşırı maliyetli olduÄŸunu anlayacaktır. Buna karşılık olarak, bir grup Hizbullah karşıtı Åžii aktivist ise, kuÅŸatmayı ve 'Suriyelilerin soykırımı' olarak nitelendirdikleri durumu kınayan bir bildiri yayınlayarak Suriyeli rejim güçleriyle aynı safta savaÅŸan Lübnanlı militanların hepsinin hemen çekilmesini talep ettiler.

Hizbullah'ın ve onlarla aynı kulvarda yürüyenlerin, kaba gücün kendi yerel ve bölgesel itibarlarını kurtaracağına inandığı bir zamanda, Lübnanlıların iç savaşta neler yaşadığını düşünmeli ve iç savaşı sonuna kadar zorlamanın asla olumlu bir netice vermeyeceğini hatırlamalıdır. Hizbullah ve onun uzantısı olarak Esed, terörizm karşıtlığı söylemlerini pazarlamaya devam etsinler; gerçek teröristler, çocukların ve sivillerin en temel hakları olan yiyecek ve güvenliğe erişimlerini engellemeye devam edenlerdir."

Mütercim: Ömer Mansur Çolakoğlu / AA

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.