Sosyal Medya

Coğrafyamız

Mezhep krizinin sorumlusu kim?

İran Devrimi, bazı naif çevrelerce 1400 yıllık ihtilafı sona erdirecek bir gelişme, sadece Şii halklar için değil Sünni halklar için de bir özgürlük ve emperyalizm kuşatmasından kurtuluş umudu olarak değerlendirilmişti. Gel gör ki bu umut İran’ın devrime destek veren Sünni âlim ve entelektüelleri (çoğu idam edilmiştir) dışlaması, devrimin bir Şii devrime dönüştürülüp, anayasaya da devletin resmi mezhebi Şiiliktir hükmünün konulması ile adeta daha doğmadan ölmüştü.



Mezhep krizinin sorumlusu kim? Günümüzde Ä°slam dünyası son derece zorlu bir bunalım yaşıyor. Ä°slam toplumları teknik, askeri ve iktisadi alanlarda yaÅŸanan geri kalmışlığa ek olarak hiçbir zaman sorumlusunun egemen Batı güçleri olduÄŸunu unutmamamız gereken bir de iÅŸgal ve iç çatışma ile boÄŸuÅŸuyor. Ä°ÅŸgal sözcüğünü iç çatışma ve mezhep çatışmasının önüne geçirmem, ikincisinin aslında birinciye refere edip onun bir sonucu olması nedeniyledir. Her ne kadar bu yazının konusu Arap-Ä°slam toplumlarında yaÅŸanmakta olan iç çatışmalar ve mezhep çatışması olsa da yaÅŸananların Batı emperyalizminin ektiÄŸi ayrılık tohumlarının bir sonucu olduÄŸunu söylemek ve bu iddiayı akademik belge ve bilgilerle doÄŸrulamak mümkündür. Dolayısıyla yaÅŸanan mezhep krizinin asıl sorumluların etki ve politikalarıyla yine Batı’ya yönelik dikkatleri dağıtmaya dönük olduÄŸunu göz ardı etmemek gerekir. Günümüzde Mısır’dan, Afganistan’a, Orta Afrika’dan Suriye’ye varıncaya dek yaÅŸanan her acıda ve dökülen her damla kanda Batı toplumlarının 1 ve 2. Dünya Savaşı sürecinde ve sonrasındaki faaliyet, iÅŸgal, sömürü ve politikalarının önemli etkisi vardır.

OrtadoÄŸu yerine Arap-Ä°slam CoÄŸrafyası kavramını kullanmam da bir rastlantı deÄŸil doÄŸal bir tercihin sonucudur. Sömürge dönemlerinden kalma bu isimlendirme bile izi sürüldüğünde bizi günümüzde yaÅŸanan karmaÅŸanın nedenlerine götürecektir. Ne var ki artık Ä°slam dünyası birilerinin ‘orta’sının ‘doÄŸu’su olmayı reddediyor. KüreselleÅŸmenin sadece bir BatılılaÅŸma, Kültürel homojenleÅŸme ya da dünyevileÅŸme doÄŸurmuÅŸ olduÄŸu savını destekleyenler basitçe yanılıyorlar. Bilakis Ä°slâm dünyası küreselleÅŸmenin araçları ve getirmiÅŸ olduÄŸu karşılıklı etkileÅŸim ile daha da fazla ümmet bilincine ulaÅŸtı. Bu bilinci peygamber efendimize yönelik hakaret karikatürleri krizinde dünyanın her yerinden Müslümanların kitlesel gösterilerde, Filistin konusunda pratikteki zaaflar dolayısıyla somut olmasa da oluÅŸan farkındalık ve Arap Baharı sürecinde gözlemlemek mümkündür. Bilincin seviyesi olumlu düzeyde artıyor olsa da halklarımız arasında politik birliÄŸin saÄŸlanmasına neden olmuyor. Ä°slâm dünyası ile kendisini kuÅŸatan güçler ve kullandıkları araçlar itibariyle imkânları arasında ciddi bir güç farkı bulunuyor ve bu da sorunları daha da derinleÅŸtiriyor.

Mezhepçilik nasıl başladı?

Zaten etrafı onlarca Batı ülkesinin orduları tarafından kuÅŸatılmış, çoÄŸu ülkesinde daimi Amerikan üsleri, Rusya ya da Batı kaynaklı iÅŸgal ve askeri varlıklar bulunan Ä°slâm dünyasının bütün bu sorunlara ek olarak bir de bir mezhep savaşı ile enerjisini harcıyor oluÅŸu büyük bir travmadır. Kendini gerçekleÅŸtiren kehanete dönüşmesinden çekinilen ancak reelde gerçekleÅŸen bir olgu olarak Ä°slâm dünyasında mezhep çatışmasını kim körükledi ve kim sürdürüyor? 

Krizin 1400 yıl önce baÅŸlayan ilk mezhebi farklılaÅŸmaya atfedilmesi doÄŸru ancak eksik bir tanımlamadır. GeçmiÅŸte mezhep bazlı çatışmalar yaÅŸandığı doÄŸru olsa da günümüzde tartışmaların üzerinde yürüdüğü zemin farklılaÅŸmıştır. Bunu en basit biçimiyle ÅžiiliÄŸin tarihsel deÄŸiÅŸiminde ve SünniliÄŸin hilafına Åžiilikte kendine özgü olan din inÅŸacılığına baÄŸlamak mümkündür. Din inÅŸacılığı ile mezhebin kendini sürekli yeniliyor oluÅŸu, yeni ictihadların dinin temel sabitesi olarak algılanışı, Åžii mercilerin ise peygamber derecesinde yetkili görülmesine atıfta bulunuyoruz. Mesela Yemen’de 1. Dünya Savaşında Sünni olan Osmanlı ile birlikte saf tutup savaÅŸan Zeydiler arasında bazı kesimlerin bugün dolaylı ABD ve Ä°ran desteÄŸi ile güçlenip Sünnilere karşı savaÅŸmasını nasıl yorumlamalıyız? Ya da Ä°ran devrimine kadar Åžii-Sünni çatışmasına dair son derece nadir örneÄŸin bulunduÄŸu Irak’ta Åžii grupların son 15 yılda ABD iÅŸgal güçlerine destek vererek bir milyonu aÅŸkın Sünni Müslüman’ı katledip, 3 milyondan fazlasını ülkelerinden sürmelerini,  Ebu Garib ve Taci hapishanelerinde yaptıkları insanlık dışı iÅŸkenceleri nasıl deÄŸerlendirmeliyiz?

Bu soruların cevabı ÅžiiliÄŸin son yüzyılda yaÅŸadığı dini dönüşümde gizlidir. Åžiilikte 12. Ä°mamın ÄŸaybeti, Ayetullah, Uzma gibi dini sıfatlar, mehdi gelinceye kadar mehdinin yerine Åžii devlet ve toplumunu dini liderin yönetme yetkisi anlamına gelen Velayeti Fakih inancı adeta dini birer sabite gibi ele alınır ve bunların çoÄŸu 20. yüzyılda ÅžiiliÄŸe yerleÅŸtirilmiÅŸtir. Ehli Sünnet içerisinde Haricilik uç görüşü temsil ediyorsa -ki genel kabul budur- Åžiilik içerisinde de Caruidye ekolü benzer bir ucu temsil eder ve günümüzde Ä°ran ve baÄŸlantılı dini grupların bu ekol etkisinde olduÄŸunu söylemek mümkündür. DiÄŸer bir deyiÅŸle Åžiilik içerisinde aşırı görüşlerin günümüzde normalleÅŸtiÄŸi, norm haline geldiÄŸi ve Ä°ran’ın dış politikasında hatırı sayılır etkisinin bulunduÄŸu inkâr edilemez bir gerçektir.

1979 Åžubatında Fransa’dan kalkan uçağı ile Tahran’a inen ve coÅŸkulu kalabalıkları selamlayan Humeyni, aynı zamanda o döneme dek yaklaşık 60 yıldır Ä°slâm devleti ve devrim hayali ile yaÅŸayan Sünni halkların da hayalini gerçekleÅŸtirmiÅŸti. O gün Humeyni’yi sadece Ä°ran Åžiileri deÄŸil, Ä°ran Sünnilerinin de selamladığı hatta Sünni dini hareketlerin güçlü olduÄŸu Mısır’dan laikliÄŸin kalesi olan Türkiye’ye kadar Ä°slam dünyasında halkların içten içe -ÅžiiliÄŸine bakmadan- Humeyni’yi desteklediÄŸini ekstra bir argümana da ihtiyaç olmadan söylemek mümkündür. Devrim sonrasında Åžeriati’den, Hüseyin Nasr’a, Muttahari’den Fadlallah’a varıncaya kadar Åžii entelektüel ve din adamlarının kitaplarını en fazla Sünni yayınevlerini bastığını, bu kiÅŸilerin Åžiilikleri ile ilgili çok az tartışma yaÅŸandığını söylemek de mümkündür. Türkiye özelinde Åžiilik ile hiçbir fikri-akidevi iliÅŸkisi bulunmayan cemaat ve kesimlerin bir dönem Ä°rancı olarak isimlendirilmesi sadece laik cenahların ötekileÅŸtirmesi olarak deÄŸil dindar kesimlerin de öz beyanı ve kabulü, self determinasyonu olarak görülmelidir. (O dönemde Ä°slâmi camiaları Ä°rancı olarak ötekileÅŸtirip, ÅŸeriatçılar Ä°ran’a diyen Kemalist ve Sol kesimin bugün Ä°ran ile yakınlaÅŸmaları, aynı zeminde buluÅŸmaları ve hatta Ä°ran Büyükelçisinin Cumhuriyet Gazetesine baÅŸyazı yazması ikisi için de apayrı bir çeliÅŸkidir.)

Ehli Sünnet içerisinde Haricilik, Åžiilik içerisinde de Caruidye ekolü benzer ÅŸekilde uç görüşü temsil eder. Günümüzde Ä°ran ve baÄŸlantılı dini grupların bu ekol etkisinde olduÄŸunu söylemek mümkündür. Åžiilik içerisinde aşırı görüşlerin günümüzde norm haline geldiÄŸi ve Ä°ran’ın dış politikasında hatırı sayılır etkisinin bulunduÄŸu inkâr edilemez bir gerçektir.

Emperyalizmden kurtuluÅŸ!

Ä°ran devrimi bazı naif çevrelerce sadece Åžii halklar için deÄŸil Sünni halklar için de bir özgürlük ve emperyalizm kuÅŸatmasından kurtuluÅŸ umudu olarak deÄŸerlendirildi. Gel gör ki bu umut Ä°ran’ın devrime destek veren Sünni âlim ve entelektüelleri (çoÄŸu idam edilmiÅŸtir) dışlaması, devrimin bir Åžii devrime dönüştürülüp, anayasaya da devletin resmi mezhebi Åžiiliktir hükmünün konulması ile adeta daha doÄŸmadan ölmüştü. Ä°ran’ın elde ettiÄŸi güç, coÅŸku ve imajı ümmet bilincini - en azından stratejik olarak birlik ve beraberliÄŸi- yaygınlaÅŸtırıp güçlendirmek yerine ÅžiiliÄŸi yaymak ve siyasi-askeri nüfuz elde etmek için kullanması zaten küllenmiÅŸ olan umutları tamamen bitirmiÅŸti. Geriye sadece devrim nostaljisi yaÅŸayanların (bir kısmı ÅžiileÅŸmiÅŸtir) yaÅŸatmaya çalıştıkları ümit kalmıştı. 1979-2011 yılları arasında Ä°ran, Zahedan baÅŸta olmak üzere Sünnilerin yoÄŸun olduÄŸu yerlerde Åžah Ä°smail’in Safevi uygulamalarına benzer bir asimilasyon politikası uygulamaya baÅŸladı. (Bu bölgeler hala Ä°ran’ın en az yatırım yapılan en mahrum bölgeleridir). Ä°ÅŸler Åžiiler arasında az da olsa kısık sesi ile yapılanın ötekileÅŸtirici ve yanlış olduÄŸunu iddia edenlerin de ötekileÅŸtirilip mahkûm edilmesine, Hz. Ömer’in katili olan bir ateÅŸperestin (Ebu-Lu’lu el Mecusi) türbesinin yapılarak onurlandırılması, (Kuburan Abu Lu’lu’ah Pembunuh, youtube) Tahran’da Sünni camilerin kapatılması, Sünni din adamlarının idamlarla yargılanmasına dek vardı. Resmi bayram merasimleri ve dini törenlerde Ä°slâm büyüklerine hakaretler edilen Åžiirlerin okunup bu yönlü dövizlerin taşınması, Ä°ran Devriminin Maslahatlarını Koruma Kurulu BaÅŸkanı Ayetullah Rafzancani’yi bile rahatsız etmiÅŸti. Ä°ran’ın devrime yönelik hayalleri bir bir katlediÅŸ hikâyesi sadece ülke içinde gözlemlenmiyordu. 1982 yılı Hama katliamına Humeyni rejimi destek olmuÅŸtu. Ä°ran Irak, Yemen, Mısır, Nijerya, Lübnan ve Suriye baÅŸta olmak üzere birçok ülkede kurduÄŸu dini-askeri aÄŸlar ile yoÄŸun bir ÅžiileÅŸtirme ve nüfuz projesi devreye koydu. Kimlikleri itibariyle Sünni ya da dindar olmasalar ve daha çok laik olarak kabul edilseler bile bu faaliyetler yönetimleri rahatsız ettiÄŸi ve yönetimlerin tepkilerinin yukarıdan tabana doÄŸru halklarda da bariz bir reflekse neden olduÄŸu söylenebilir. Irak bu açıdan çarpıcı bir örnektir. Saddam Hüseyin dönemi boyunca Åžiilere dini hürriyet verilmiÅŸ, hatta rejim Sünnileri tamamen Evkaf Bakanlığı’na baÄŸlarken Ebu’l Kasım el-Hoyi (1899-1992) liderliÄŸindeki Necef dini havzasına hürriyet tanımıştı. Devrim sonrası Ä°ran’ın Irak’a müdahaleleri ve devrim ihracı projeleri Irak yönetiminde rahatsızlığa neden oldu. Irak-Ä°ran savaşı boyunca Ä°ran’ın büyülü vahdet ve Ä°slâm inkılâbı söylemiyle Amerika ve Ä°srail karşıtı sloganlarının etkisinde kalan Sünni Ä°slâmi hareketlerin çoÄŸu Ä°ran’ı desteklemiÅŸ, Saddam’ı ise ÅŸeytanlaÅŸtırmıştı. 

Ä°ran dinî lideri Ali Hamaney, Mısır halkına mesajında 25 Ocak devrimini “Ä°ran Ä°slâm devrimi ruhundan ilham almış bir Ä°slâmi uyanış” olarak tanımlamış, Arap Baharını ve Bahreyn’de protestolar düzenleyen Åžii’leri de desteklemiÅŸti. Hamaney kısa süre sonra devrimin Suriye’ye sıçraması üzerine Arap Baharını Batı oyunu bir fitne olarak nitelemiÅŸti.

Ä°rangate’in üstü örtüldü

Ä°ran’ın Amerika’ya kafa tuttuÄŸu yönündeki algı da Humeyni ve devrimin eleÅŸtirilmesinin önüne geçiyordu.  1986 ortaya çıkan Ä°rangate skandalı “acaba Åžiiler danışıklı dövüş yoluyla Sünni dünyayı bölmek için mi güçlendiriliyor?” yönlü seslerin kısa süreli yükselmesine neden olmuÅŸ, fakat çabucak unutulmuÅŸtu. Skandal ABD’nin ambargo koyduÄŸu Ä°ran’a gizlice silah sattığını gösteriyordu. (Irangate, the secret government, and the LaRouche case, EIR Investigative Team; 1989) Ä°ran dinî lideri Ali Hamaney, Mısır halkına mesajında 25 Ocak devrimini “Ä°ran Ä°slâm devrimi ruhundan ilham almış bir Ä°slâmi uyanış” olarak tanımlamış, Arap Baharını ve Bahreyn’de protestolar düzenleyen Åžii’leri de desteklemiÅŸti. (Ä°ran ve Müttefiklerinin Suriye’deki Rolü’’, Haksozhaber, 14 Mart 2015.) Hamaney kısa süre sonra devrimin Suriye’ye sıçraması üzerine Arap Baharını Batı oyunu bir fitne olarak nitelemiÅŸti. Bu döneme kadar Ä°ran yanlılarının kendilerine yönelik eleÅŸtirileri Ä°srail karşıtlığı, Amerikan oyunu, mukavemet ekseni, Kudüs davası ve vahdeti engelleyen mezhepçi söylemler suçlamasıyla bastıma yönünde mutlak derecede bir söylem hâkimiyeti söz konusuydu. Ä°ran’a yönelik her eleÅŸtiri 2011 yılına dek mezhep çatışması çıkarma suçlamasına maruz kalarak köreltildi. Ä°ran 2003 Irak iÅŸgalini fırsata çevirerek Irak’ı neredeyse tamamen ÅžiileÅŸtirdi. Bu dönemde BaÄŸdat’taki Sünni varlığı %50 oranında azaldı. 2009 yılından sonra ise neredeyse hiç Sünni kalmadı. Lübnan’da adım adım Sünni hareketleri zayıflatıp Hizbullah’ı implant etti. Suriye’de Deyru’z-Zor ve Rakka baÅŸta olmak üzere yoÄŸun bir ÅžiileÅŸtirme faaliyetine giriÅŸti.( The Shiite Turn in Syria, Current Thrends In Islamist Ideology / Vol. 8 Khalid Sindawi,) Yemen’de aslında Sünni/Åžafi olarak görülen Zeydiler kademeli olarak ÅžiileÅŸtirildi. Ä°ran Yemen’de kurmuÅŸ olduÄŸu Genç Mü’minler Hareketi (ağırlıklı olarak Husi aÅŸireti üyeleri) ile Yemen’de yoÄŸun bir Åžii misyonerliÄŸine giriÅŸti ve bu süreçte Husilerin lideri Bedruddin el-Husi baÅŸta olmak üzere birçok Zeydi Ä°ran’a gidip Kum’da eÄŸitim aldı ve ÅžiiliÄŸe geçti. Ä°ran’ın yaklaşık 30 yıl boyunca desteklediÄŸi Åžiiler 2014 yılında ABD’nin de önlerini dolaylı olarak açması sonucu Yemen’in baÅŸkenti dâhil pek çok bölgesini ele geçirdi. ABD 2009-2014 yılları arasında El Kaide ile iliÅŸkili olan ve olmayan Sünni hareketleri (Ä°hvan, Ensaru’ÅŸ-Åžeria ve Sünni aÅŸiretler) yoÄŸun bombardıman, insansız uçak saldırısı, Ali Abdullah Salih liderliÄŸindeki yönetime verdiÄŸi destek ve yönetimi teÅŸvik etmesiyle yapılan ağır operasyonlar, istihbarat operasyonları ve yaptırımlar ile zayıflatırken, yine silahlı bir illegal örgütlenme olan Husileri hiç hedef almadı. BaÅŸkent Sana ele geçirildiÄŸinde Ä°ranlı parlamenter Ali Rıza Zakani 4. Arap baÅŸkenti de artık kontrolümüzde diye övünecek,  hem de Ä°ran projelerinin amacını açığa çıkarmış olacaktı. Ä°ran bir yandan bu proksi güçlerle övünürken, diÄŸer yandan da tepkileri engellemek için iliÅŸkilerini gizlemekteydi. Hizbullah lideri Nasrallah, Ä°ran dinî liderliÄŸine baÄŸlı olduÄŸunu, amaçlarının Ä°ran devrimini Lübnan’a taşımak olduÄŸunu belirtmiÅŸtir. (‘’Hezbollah’s Plans in Lebanon in Hassan Nasrallah’s own words’, Youtube, 11 Ekim 2010) Yemen’de Husi Hareketi Irak ve Suriye’de savaÅŸan Åžii gruplar gerek liderleri gerekse de resmi kanalları aracılığı ile Hamaney merciyetine ve velayeti fakihe baÄŸlı olduklarını duyurmuÅŸlardır. Ä°ran’ın ÅžiileÅŸtirme ve vekâlet savaşı yürütme politikaları Afrika’dan Asya’ya hemen her ülkeye yayıldı. Nijerya’da Zakzaki hareketi yüzbinlerce Sünni’yi ÅžiileÅŸtirmiÅŸti, Bahreyn’de Ä°ran rejimi devirmeye çalışan muhalefete büyük destek verdi. S. Arabistan’da El-Katif’te bulunan Åžiiler güçlendirildi. Eritre ve Sudan’da Åžii hareketler kuruldu. Türkiye’de de Ä°ran tarafından desteklenen televizyon kanalları, dergiler ve hareketler bulunuyor. Afganistan’da Hazara Åžiileri Ayetullah Muhsini liderliÄŸinde desteklendi ve bugün Afganistan ve Pakistan’da Taliban’a karşı da Amerikan iÅŸgal güçlerine destek saÄŸlamaktalar. 10 yıldan fazla süredir iÅŸgal altında bulunan Kabil’in en ihtiÅŸamlı binası Ä°ran’ın ÅžiileÅŸtirme merkezi olarak kullandığı Ayetullah Muhsini tarafından yönetilen üniversitedir. 50 milyon dolara mal olan devasa bir komplekstir burası.

Karadavi ve Dar’ut-Taqrib

Müslüman Âlimler BirliÄŸi lideri Yusuf el-Kardavi 2000’li yılların başında Ä°slam Mezheplerini YakınlaÅŸtırma Kurumu (Dar’ut-Taqrib) isimli bir kurul oluÅŸturarak Åžii din adamı Ayetullah TeÅŸhiri’yi de yardımcısı olarak atamıştır. Dar’ut-Takrib tarafların ÅžiileÅŸtirme ya da SünnileÅŸtirme faaliyeti yapmaması, diÄŸer ülkelerin iç iÅŸlerine karışmaması, silahlı güçleri desteklememesi ve sahabeye sövmemesi gibi kararlar aldı. Fakat Ä°ran kuralların hiç birine uymadı. Sadece Nijerya’da dağıtılan ve Ä°slâm büyüklerine hakaretler içeren kitapların sayısı milyonları bulmuÅŸtu. Karadavi 2012’de Ä°ran’ın vahdet söylemini yayılmak için bir araç olarak kullandığını ve Sünni dünyayı aldattığını söylediÄŸinde. Ä°ran yanlısı kesimlerce “baÄŸnaz, mezhepçi, bunak ve tekfirci” olmakla suçlandı. Sünni dünyada Ä°ran ve Hizbullah’a mezhebini sorun etmeden verilen destek sadece Ä°hvan Hareketi gibi yapılarca deÄŸil, El Kaide için de geçerliydi.

Peki, Ä°ran ile Suudi Arabistan’ın yaÅŸanan çatışmada birbirinin karşıt ikilisi olarak sunulması ne derece doÄŸrudur? Günümüzde Ä°ran’a baÄŸlı dini gruplar bir yandan yoÄŸun ÅžiileÅŸtirme faaliyetleri yürüterek sahabeye hakaret de dâhil öfkeye neden olacak bir retorik kullanırken diÄŸer yandan Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’de Rusya, Çin ya da ABD tarafından desteklenen Åžii güçler Ä°ran çıkarları için savaşıyor. Mezhep çatışması ile ilgili tartışmalarda Ä°ran selefi grupları suçlamaktadır. Ancak Ä°ran’ın ne Yemen’de savaÅŸtığı hareketler (örn Yemen Ä°hvan’ı Islah Partisi) ne Irak ve Suriye ya da Lübnan’da ötekileÅŸtirip savaÅŸtığı grupların ana gövdesi Selefilerden oluÅŸmaktadır. Dünyada mezhep çatışmasına taraf olan hiçbir örgüt de Suudi Arabistan, Türkiye ya da baÅŸka bir ülkedeki dini ya da siyasi bir liderliÄŸe baÄŸlı deÄŸildir. Yani Ä°ran dini lideri Hamaney’e baÄŸlı gruplar onun emirlerini tam bir hiyerarÅŸik iliÅŸki ve dini görevle yerine getirirken diÄŸer taraftan Sünni gruplar bağımsız-kontrolsüz hareket etmekteler. Ä°ran’a yakın çevreler Türkiye ve Suudi Arabistan baÅŸta olmak üzere bölge ülkelerini IŞİD ve El Kaide’ye destek vermekle suçlamaktadırlar. Ancak neden Arabistan’ın sahabeye yönelik ağır hakaretleri bulunan Åžii liderin yanında 40’ı aÅŸkın El Kaide yanlısı din adamını da idam ettiÄŸi, 7 binden fazla El Kaide üyesini hapsettiÄŸini ve Türkiye’nin neden IŞİD’e karşı Suriye’de uluslararası koalisyona destek verdiÄŸi sorusunu cevapsız bırakıyorlar. Ä°ran devrimi lideri Humeyni, Hz AyÅŸe’ye hakaret ettiÄŸi için Selman Rüşdi’ye idam fermanı çıkarmıştı. Fakat günümüzde Hz. Ömer, Hz. Ebubekir ve Hz AyÅŸe’ye hutbelerinde hakaret eden Åžii din adamları Ä°ran’ın her bölgesinde rahatlıkla faaliyet gösteriyor, hatta büyük teveccüh görüyorlar.

Ä°slâm dünyasında mezhep savaşının öteki tarafı olarak konumlandırılan Suudi Arabistan da dâhil hiçbir ülkeye baÄŸlı örneÄŸin Ä°ran’da faaliyet gösteren bir örgüt olmaması oldukça manidardır. Maalesef Ä°ran günümüzde mezhep çatışmasını hem baÅŸlatan, hem de devam ettiren en önemli unsurdur ve mezhebi siyasallaÅŸtırması, araçsallaÅŸtırıp bir dış politika haline getirmesi, böylece tüm Åžii grupların lideri olarak kendisini sunması itibariyle de kendine özgü tek örnektir. Bugün Suriye’de bulunan Ä°ran dini liderliÄŸine baÄŸlı Åžii militan grupların sayısı 40’ı geçmekte ve savaşçı sayıları 35 bini aÅŸmaktadır. Ä°ran tüm Åžii grupları, hatta Nusayriler, Hazaralar ve Alevileri bile tek tipleÅŸtirmekte ve devrim sonrası güncellenen yayılmacı ve ötekileÅŸtirici dini anlayışına yaklaÅŸtırmaktadır.

Bu durum Åžiiler arasında da tepki görmekte Arap ve Fars Åžiiler ile Hamaney, Sistani ve Åžirazi ekolü arasında da kırılmalara neden olmaktadır. Bu politikalar yalnız Sünni kesimlerden deÄŸil, Ä°ran’ın Mekke’yi iÅŸgal etmeyi amaçladığını, Ä°slam dünyasının düşmanı olduÄŸunu, Hz Hüseyin’in Ä°ran’dan beri olduÄŸunu savunan Åžii lider Ali el-Hüseyni’den (Åžii Lider: Ä°ran Mekke ve Medine’yi iÅŸgale hazırlanıyor “incanews”) Suriye’de ölen Åžii askerlerin cehennemlik olduÄŸunu söyleyen Hizbullah’ın ilk kurucu lideri Subhi et-Tufeyli’ye (‘’Ä°srail’in Bekçisi Hizbullah’’, Youtube, 22 May 2013,) varıncaya dek büyük tepki toplamaktadır.

 

Abdülkadir Şen - Marmara Ünv. Ortadoğa Arş. Enstitüsü

[email protected]

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.