Almanya'da Müslüman sayısı giderek artıyor

Alman Hristiyan Demokratlar Birliği Partisi CDU'ya yakınlığıyla bilinen Konrad-Adenauer Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Almanya'da yaşayan Müslüman sayısı giderek artıyor. Gelişmenin bu yönde devam etmesi halinde Avrupa'da en büyük İslami cemaati Almanya'daki Müslümanlar oluşturacak. Halen AB ülkeleri arasında en çok Müslüman Fransa'da yaşıyor.

Almanya'daki Müslüman nüfusun artışının en önemli nedeni, son aylarda İslam ülkelerinden buraya gelen mülteci sayısında görülen büyük artış olarak görülüyor. Geçen yıl Almanya'da yaşayan Müslüman sayısı takriben 4 milyon iken, şu andaki rakamın 5 milyona yükseldiği tahmin ediliyor. Böylece ülkedeki Müslüman sayısı yüzde 25 oranında yükselmiş oldu.

Müslüman sayısının artmasıyla birlikte geldikleri ülkelere göre Müslümanları temsil eden kurumların görünümünde de değişiklik meydana geliyor. Şimdiye kadar Almanya'da Türk Müslümanların kurduğu derneklerin sayısı, yüzde 63 ile önde iken, şimdilerde Arap Müslümanların sayısındaki artış nedeniyle Arap Müslümanların derneklerinin de artması bekleniyor.

Bu yıl Almanya'ya gelen 1,1 milyon mülteciden büyük bir çoğunluğu Suriye, Afganistan ve Irak'tan geliyor. Vakfın araştırmasında bu farklı kaynaklardan dolayı Müslüman nüfusun oldukça heterojen bir görünüm kazanacağı belirtildi.

KÄ°LÄ°SELER DE BUNDAN ETKÄ°LENEBÄ°LÄ°R

Almanya'da mültecilerle artan Müslüman nüfusun, yıllardan beri üye kaybeden Hristiyan kiliseleri için de önemli olduğu düşünülüyor. Konrad Adenauer Vakfının araştırmasında Hristiyan olan Müslümanların sayısında da artış görüldüğü bildirildi. Bunların daha çok İran ve Afganistan'dan geldiği ve şii oldukları kaydedildi. Hristiyan olan İranlı ya da Afganlar Almanca dil kurslarında ya da eğlence programlarında Hristiyanlarla münasebet kuruyorlar.

Ancak bu şekilde Hristiyan olanların kiliselerin kaybettikleri sayıyı kazanmaya yeterli olup olmadığı tartışılıyor. Almanya Evangelist Kilisesi EKD Konseyi üyesi Jacob Joussen, gelecekte kilisenin rolü üzerinde durulması gerektiğini ve kilise hayatının yalnızca yaşlılar için ilginç ve çekici değil, gençler için de ulaşılabilir olması gerektiğini savundu. Ancak bu şekilde Evangelist Kilisenin geleceğinin garantiye alınabileceğini vurguladı.