Coğrafyamız
Müsaitseniz Arap Baharı'nı konuşalım
Follow @dusuncemektebi2
Arap dünyasının önde gelen şair, yazar, aydın ve gazetecisi her ay İstanbul’da bir evde buluşuyor bir yandan demli çaylar içilirken diğer yandan edebiyat ve fikir sohbetleri yapılıyor. Evinin kapılarını Arap dünyasının entelektüellerine açan Mısırlı yazar Muhammed Rızk anlatıyor.
Ä°stanbul'un Alibeyköy semtinde bir apartman dairesinin önündeyiz. Kapıyı kocaman bir gülümseme ile açan ev sahibesi bizi “ehlen ve sehlen” diyerek içeri alıyor. Salona geçiyoruz. Henüz misafirler gelmemiÅŸ. Ancak tüm hazırlıklar tamam. Masanın baÅŸ köşesinde bir semaver, etrafına dizilmiÅŸ pasta, börek, kurabiyeler. Birden kapı çalıyor, içeri telaÅŸla Libyalı komÅŸu giriyor. Elinde büyük bir tatlı tabağı var, ''kimse gelmeden yetiÅŸtirdim çok şükür" diyor. Pencere kenarına iki koltuÄŸun arasına konmuÅŸ deÄŸiÅŸik iÅŸlemeleri olan büyük bir ÅŸamdan dikkatimizi çekiyor. Ev sahibesi Åžeyma, "Mısır'daki evimiz hatırlatan tek ÅŸey" diyor. Ä°stanbul'un uzak semtlerinden gelmeye çalışan misafirlere adres tarifi telaşı sürerken, yavaÅŸ yavaÅŸ evin salonu dolmaya baÅŸlıyor. Arap coÄŸrafyasının farklı ülkelerinden gelen insanları bu salonda toplayan ÅŸey, bir akÅŸam çayı deÄŸil. Uzun yıllardır Arap entelektüellerinin kendi ülkelerinde düzenledikleri kültürel salon toplantısı.
OKUNAN ŞİİRLER İÇİLEN ÇAYLAR
Åžimdilerde bu geleneÄŸi sürdürmeye çalışanlardan biri de Ä°stanbul'da hayatını sürdüren Mısırlı yazar ve medya uzmanı Muhammed Rızk. Evinin kapılarını Arap entelektüellere açan Rızk, her ay farklı bir konuyla salon toplantılarını sürdürüyor. Arap devriminden sonra Ä°stanbul'a gelen düşünür, edebiyatçı ve sanatçıların bilgi ve birikimlerinin aktarılması ve yeni fikirlerin üretilmesi açısından bu toplantıların önemli olduÄŸuna dikkat çeken Muhammed Rızk, “Biz burada siyasi baskıdan uzak bir ÅŸekilde Arap kitlelerinin sorunlarını kültürel ve sanatsal açıdan deÄŸerlendirme imkanı buluyoruz ve bir farkındalık oluÅŸturabiliyoruz. Açıkcası salon toplantılarında tartışılan fikirler paylaşıldığı zaman kamuoyunu etkileme gücüne de sahip olabilirler. Hemen hemen hepimizin hedefi ve pek çok sorunu ortak. Herkes kendi ülkesindeki deneyimleri aktarabiliyor.Bu nedenle çeÅŸitlilik için çok farklı ülkelerden katılımcılar davet ettim. Bir de Türk konuÄŸumuz var. Türkiye'den bir bakış açısı bizim için önemli. “ diyor. Libyalı, Tunuslu, Mısırlı ve Filistinli misafirler, hararetli tartışmalar , okunan ÅŸiirler, yudumlanan çaylar eÅŸliÄŸinde devrimden sonraki edebiyatı konuÅŸtular. Saatler süren sohbetten misafirlerin bakış açılarını yansıtan görüşleri sizin için toparladık.
Edebiyat, direnişin öfkenin sonucudur
“Devrim bir öfkenin sonucudur. Edebiyatta direniÅŸin, öfkenin, zulmün, kahrın bir yansımasıdır. Mısırda devrim amacına ulaÅŸamadı. Åžimdi özgür düşünce yok. Devrim edebiyatı daha oluÅŸmadan ciddi yaralar aldı. Bir ÅŸairin kendi düşüncelerinde ÅŸiir yazması, bir edebiyatçının eser üretmesi zorlaÅŸtı. Mısır'ın en ünlü yazarlarından Necip Mahfuz kitaplarında toplumsal yozlaÅŸmadan bahsetse bile bunun için cezalandırılmazdı. Ancak ÅŸimdi tamamen baskı ortamı var. Maalesef birçok aydın, düşünür duruÅŸunu kaybetti. Özelikle Mısır'da askeri darbeden sonra aydın ve düşünürlerin durumunu görüyoruz. Devrim sürüyor ancak ÅŸekli deÄŸiÅŸti. Artık sokaklarda deÄŸil, hapishanelerde ve kapı kapılar ardında kaldı. “
Yeni bir kültür inşa ediliyor
"Edeebiyatın genel olarak insanı temelden etkileyen bir ruhu var. Bu bağlamda bugün coğrafyamızda şahit olduğumuz bu hareketliliklerin merkezine baktığımızda insanların kendi iç dinamiklerinin hareketliliklerin ve içlerine sığmayan bu duygu birikimin dışarı yansıması şeklinde zuhur bulan bir devrim kültürünün içerisinde bulunuyoruz. Türkiye'deki halkları sürükleyecek derecedeki edebiyat hareketlerinin günümüzdeki siyasal başarısı altında büyük etkisi olduğunu biliyoruz. Burada edebiyat ile beraber Türkiye'de bir araya gelen Arap topluluklarının önderlerinin Türkiye'deki var olan tecrübelerden istifa etmelerini, bu istifade ile birlikte ortak kesişme noktaları üzerine bir edebi kültür inşa etmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Toplumların diriliş için sadece siyasal alandaki hareketliliğin önemi ile beraber gerek edebiyat alanında gerek bilim alanında sanat alanında da çok ciddi çalışmalar yapılmasının tekrardan bir medeniyet çıkaracağını düşünüyorum. Bu bağlamda Muhammed Bey'e ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Herkesin farklı cepheden baktığı Arap devrimlerine edebi bir cepheden bakılması faydalı oldu."
Cezaevinden çıktıktan sonra roman yazdılar
"Biz bugünkü salon toplantısında Arap devriminin siyasi boyutunu deÄŸil edebiyata yansımalarını ele alıyoruz. Tunus devrimi Arap edebiyatını nasıl etkiledi. Diktatör rejim döneminde ifade özgürlüğü kısıtlı olduÄŸu için edebi tenkitleri doÄŸrudan yapmana imkân yok. Çok eskiden Arap dünyasında siyasi durumu eleÅŸtiren güçlü edebi metinler vardı. Maalesef bizim çaÄŸdaÅŸ edebiyatımız o kadar geliÅŸmedi. 20.yüzyılın ikinci yarısında daha çok hapishane edebiyatı kendini gösterebildi. Düşünün devrimden önce 10 milyon nüfusa sahip Tunus'ta 30 bin düşünce suçlusu hapiste yatıyordu. Devrimden sonra büyük bir kısmı bu hapisten çıkanların çoÄŸu hatıraların romanlaÅŸtırdı. Çünkü öncesinde insanlar deÄŸil bir yerlerde yazmayı kendi ailesine ve arkadaÅŸlarına fikirlerin söylemekten çekiniyordu. Tüm bu romanlar devrimden sonra ortaya çıktı. Bu tip toplantılar devrimin sonrasının inÅŸası için önem taşıyor. Halkın çilesi kitaplaÅŸtırılsın, bilsinler halk niye ayaklandı. Herkes görsün.. Tüm olanlar gelecek nesillere aktarılsın ve unutulmasın “
Direniş edebiyatı
"Edebiyatın genel olarak insanı temelden etkileyen bir ruhu var. Bu bağlamda bugün coğrafyamızda şahit olduğumuz bu hareketliliklerin merkezine baktığımızda insanların kendi iç dinamiklerinin hareketliliklerin ve içlerine sığmayan bu duygu birikimin dışarı yansıması şeklinde zuhur bulan bir devrim kültürünün içerisinde bulunuyoruz. Türkiye'deki halkları sürükleyecek derecedeki edebiyat hareketlerinin günümüzdeki siyasal başarısı altında büyük etkisi olduğunu biliyoruz. Burada edebiyat ile beraber Türkiye'de bir araya gelen Arap topluluklarının önderlerinin Türkiye'deki var olan tecrübelerden istifa etmelerini, bu istifade ile birlikte ortak kesişme noktaları üzerine bir edebi kültür inşa etmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Toplumların diriliş için sadece siyasal alandaki hareketliliğin önemi ile beraber gerek edebiyat alanında gerek bilim alanında sanat alanında da çok ciddi çalışmalar yapılmasının tekrardan bir medeniyet çıkaracağını düşünüyorum. Bu bağlamda Muhammed Bey'e ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Herkesin farklı cepheden baktığı Arap devrimlerine edebi bir cepheden bakılması faydalı oldu."
Libya'da sadece silahlar konuÅŸuyor
"Libya'da Kaddafi döneminde her ÅŸey onunla ilgiliydi. Halkın ürettiÄŸi bir edebiyattan söz edilemezdi. Kaddafi dönemi bittikten sonraki günlerde tüm Libya'da bir ümit vardı. Hepimiz vatanımız için yeni bir gelecek düşlüyorduk. Devrim ÅŸarkıları söylenmeye baÅŸlamıştı. Ancak bu bir yıl bile sürmedi. Çatışmalar ÅŸiddetlendi. Libya halkı, bir devrim edebiyatının oluÅŸması için gerekli ortama kavuÅŸamadı. Åžu anda Libya sokaklarında herkes korku içinde. Hiçbir üretim yok edebiyat suskun. “
OKUNAN ŞİİRLER İÇİLEN ÇAYLAR
Åžimdilerde bu geleneÄŸi sürdürmeye çalışanlardan biri de Ä°stanbul'da hayatını sürdüren Mısırlı yazar ve medya uzmanı Muhammed Rızk. Evinin kapılarını Arap entelektüellere açan Rızk, her ay farklı bir konuyla salon toplantılarını sürdürüyor. Arap devriminden sonra Ä°stanbul'a gelen düşünür, edebiyatçı ve sanatçıların bilgi ve birikimlerinin aktarılması ve yeni fikirlerin üretilmesi açısından bu toplantıların önemli olduÄŸuna dikkat çeken Muhammed Rızk, “Biz burada siyasi baskıdan uzak bir ÅŸekilde Arap kitlelerinin sorunlarını kültürel ve sanatsal açıdan deÄŸerlendirme imkanı buluyoruz ve bir farkındalık oluÅŸturabiliyoruz. Açıkcası salon toplantılarında tartışılan fikirler paylaşıldığı zaman kamuoyunu etkileme gücüne de sahip olabilirler. Hemen hemen hepimizin hedefi ve pek çok sorunu ortak. Herkes kendi ülkesindeki deneyimleri aktarabiliyor.Bu nedenle çeÅŸitlilik için çok farklı ülkelerden katılımcılar davet ettim. Bir de Türk konuÄŸumuz var. Türkiye'den bir bakış açısı bizim için önemli. “ diyor. Libyalı, Tunuslu, Mısırlı ve Filistinli misafirler, hararetli tartışmalar , okunan ÅŸiirler, yudumlanan çaylar eÅŸliÄŸinde devrimden sonraki edebiyatı konuÅŸtular. Saatler süren sohbetten misafirlerin bakış açılarını yansıtan görüşleri sizin için toparladık.
Edebiyat, direnişin öfkenin sonucudur
“Devrim bir öfkenin sonucudur. Edebiyatta direniÅŸin, öfkenin, zulmün, kahrın bir yansımasıdır. Mısırda devrim amacına ulaÅŸamadı. Åžimdi özgür düşünce yok. Devrim edebiyatı daha oluÅŸmadan ciddi yaralar aldı. Bir ÅŸairin kendi düşüncelerinde ÅŸiir yazması, bir edebiyatçının eser üretmesi zorlaÅŸtı. Mısır'ın en ünlü yazarlarından Necip Mahfuz kitaplarında toplumsal yozlaÅŸmadan bahsetse bile bunun için cezalandırılmazdı. Ancak ÅŸimdi tamamen baskı ortamı var. Maalesef birçok aydın, düşünür duruÅŸunu kaybetti. Özelikle Mısır'da askeri darbeden sonra aydın ve düşünürlerin durumunu görüyoruz. Devrim sürüyor ancak ÅŸekli deÄŸiÅŸti. Artık sokaklarda deÄŸil, hapishanelerde ve kapı kapılar ardında kaldı. “
Yeni bir kültür inşa ediliyor
"Edeebiyatın genel olarak insanı temelden etkileyen bir ruhu var. Bu bağlamda bugün coğrafyamızda şahit olduğumuz bu hareketliliklerin merkezine baktığımızda insanların kendi iç dinamiklerinin hareketliliklerin ve içlerine sığmayan bu duygu birikimin dışarı yansıması şeklinde zuhur bulan bir devrim kültürünün içerisinde bulunuyoruz. Türkiye'deki halkları sürükleyecek derecedeki edebiyat hareketlerinin günümüzdeki siyasal başarısı altında büyük etkisi olduğunu biliyoruz. Burada edebiyat ile beraber Türkiye'de bir araya gelen Arap topluluklarının önderlerinin Türkiye'deki var olan tecrübelerden istifa etmelerini, bu istifade ile birlikte ortak kesişme noktaları üzerine bir edebi kültür inşa etmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Toplumların diriliş için sadece siyasal alandaki hareketliliğin önemi ile beraber gerek edebiyat alanında gerek bilim alanında sanat alanında da çok ciddi çalışmalar yapılmasının tekrardan bir medeniyet çıkaracağını düşünüyorum. Bu bağlamda Muhammed Bey'e ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Herkesin farklı cepheden baktığı Arap devrimlerine edebi bir cepheden bakılması faydalı oldu."
Cezaevinden çıktıktan sonra roman yazdılar
"Biz bugünkü salon toplantısında Arap devriminin siyasi boyutunu deÄŸil edebiyata yansımalarını ele alıyoruz. Tunus devrimi Arap edebiyatını nasıl etkiledi. Diktatör rejim döneminde ifade özgürlüğü kısıtlı olduÄŸu için edebi tenkitleri doÄŸrudan yapmana imkân yok. Çok eskiden Arap dünyasında siyasi durumu eleÅŸtiren güçlü edebi metinler vardı. Maalesef bizim çaÄŸdaÅŸ edebiyatımız o kadar geliÅŸmedi. 20.yüzyılın ikinci yarısında daha çok hapishane edebiyatı kendini gösterebildi. Düşünün devrimden önce 10 milyon nüfusa sahip Tunus'ta 30 bin düşünce suçlusu hapiste yatıyordu. Devrimden sonra büyük bir kısmı bu hapisten çıkanların çoÄŸu hatıraların romanlaÅŸtırdı. Çünkü öncesinde insanlar deÄŸil bir yerlerde yazmayı kendi ailesine ve arkadaÅŸlarına fikirlerin söylemekten çekiniyordu. Tüm bu romanlar devrimden sonra ortaya çıktı. Bu tip toplantılar devrimin sonrasının inÅŸası için önem taşıyor. Halkın çilesi kitaplaÅŸtırılsın, bilsinler halk niye ayaklandı. Herkes görsün.. Tüm olanlar gelecek nesillere aktarılsın ve unutulmasın “
Direniş edebiyatı
"Edebiyatın genel olarak insanı temelden etkileyen bir ruhu var. Bu bağlamda bugün coğrafyamızda şahit olduğumuz bu hareketliliklerin merkezine baktığımızda insanların kendi iç dinamiklerinin hareketliliklerin ve içlerine sığmayan bu duygu birikimin dışarı yansıması şeklinde zuhur bulan bir devrim kültürünün içerisinde bulunuyoruz. Türkiye'deki halkları sürükleyecek derecedeki edebiyat hareketlerinin günümüzdeki siyasal başarısı altında büyük etkisi olduğunu biliyoruz. Burada edebiyat ile beraber Türkiye'de bir araya gelen Arap topluluklarının önderlerinin Türkiye'deki var olan tecrübelerden istifa etmelerini, bu istifade ile birlikte ortak kesişme noktaları üzerine bir edebi kültür inşa etmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Toplumların diriliş için sadece siyasal alandaki hareketliliğin önemi ile beraber gerek edebiyat alanında gerek bilim alanında sanat alanında da çok ciddi çalışmalar yapılmasının tekrardan bir medeniyet çıkaracağını düşünüyorum. Bu bağlamda Muhammed Bey'e ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Herkesin farklı cepheden baktığı Arap devrimlerine edebi bir cepheden bakılması faydalı oldu."
Libya'da sadece silahlar konuÅŸuyor
"Libya'da Kaddafi döneminde her ÅŸey onunla ilgiliydi. Halkın ürettiÄŸi bir edebiyattan söz edilemezdi. Kaddafi dönemi bittikten sonraki günlerde tüm Libya'da bir ümit vardı. Hepimiz vatanımız için yeni bir gelecek düşlüyorduk. Devrim ÅŸarkıları söylenmeye baÅŸlamıştı. Ancak bu bir yıl bile sürmedi. Çatışmalar ÅŸiddetlendi. Libya halkı, bir devrim edebiyatının oluÅŸması için gerekli ortama kavuÅŸamadı. Åžu anda Libya sokaklarında herkes korku içinde. Hiçbir üretim yok edebiyat suskun. “
Henüz yorum yapılmamış.