Güncel
Ankara'daki Suriyelilerin, yaşam mücadelesi
Siteler mahallesindeki durumla ilgili sahada yardım ve insan hakları faaliyetlerinde bulunan "Mazlumder Ankara Şubesi Mülteci Komisyonu Koordinatörü" ve "Ankara Savaş Mağduru Mültecilerle Dayanışma Grubu" üyesi Salih Çetin İslami Analiz'e açıklamalarda bulundu.
Ankara'da Suriyelilerin büyük çoğunluğu Altındağ ilçesine bağlı Siteler bölgesinde ikamet ediyor. Siteler bölgesi ağırlıklı olarak mobilya sanayisinin bulunduğu yer olma özelliği taşıyor. Ahşap ve tekstil gibi ayrı çalışma alanlarının olduğu bölge Türkiye'nin hatta Avrupa'nın en büyük mobilya sanayi bölgelerinden birisi. Bölge içerisinde bulunan Önder ve Hacılar mahallelerinde ev kiralarının ucuzluğu ve sanayide iş bulabilme ihtimalinin yüksek olması Suriyelilerin bu bölgeye yerleşmesindeki temel faktör. Bu mahallelerde yaşamakta olan Türkiye vatandaşlarının çoğunluğu da aynı sanayide çalışıyor. Yani onlar için Suriyeliler hem komşu, hem mesai arkadaşı olmuş durumda.
Ancak burada yaşayan iki halkın birbirine alışma ve entegre olma sürecinde öldürme, kaçırma, bıçaklama, tecavüz ve evlerin yakılması gibi pek çok olay yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor. Siteler mahallesindeki durumla ilgili sahada yardım ve insan hakları faaliyetlerinde bulunan "Mazlumder Ankara Şubesi Mülteci Komisyonu Koordinatörü" ve "Ankara Savaş Mağduru Mültecilerle Dayanışma Grubu" üyesi Salih Çetin İslami Analiz'e açıklamalarda bulundu.
Suriyelilerin buradaki problemlerinin başında barınma geliyor. Hiç kimse evini Suriyeliye vermek istemiyor, kiralık ev bulamıyorsunuz. Kontratı kendi üzerinize de alsanız 3 aylık peşin ödeme de yapsanız, evde Suriyelinin kalacağını duyunca vazgeçiyor ev sahipleri. Kendilerine göre pek çok izahı olsa da siz bunu vicdansızlık olarak tanımlıyorsunuz ve oturmadıkları tek göz evleri 2012'de 150 TL'den kiraya veren, bu fiyatı bugün Suriyeliler geldiği için 450 TL yapan ev sahibine de vicdan sahibi demek durumunda kalıyorsunuz. Üstelik evi verirken en az 3 kira bedeli para alıyorlar, bu para ne depozito ne başka bir şey, tam olarak haraç. Mahalleye gelip de ev sahiplerinin bu tutumu ile karşılaşanlar 'aracı' denen Suriyelilere gidip fahiş fiyatlara evler tutuyorlar. Aracı denilen kişi, hayır kuruluşlarının, insanların verdikleri yardım malzemeleri ile evi donatıyor ve gelen kişiye 2.500-4.500 TL arası değişen fiyatlardan evi devrediyor. Devirden sonra peşinat ödeyip başka bir ev tutup öğrenmiş olduğu hayır kuruluşlarından gene yardım talep edip başka bir evi doldurup satıyor ve bu daimi olarak devam ediyor. Maalesef insanlar bu kişilere mecbur bırakılıyor.
Gasp olayları, çeteleÅŸme ve taciz de had safhada. Özellikle Suriyelilerin haftalıklarını aldığı cumartesi günleri eve dönüş yolunda yaÅŸanan gasp olaylarının ardı arkası kesilmiyor. Bir yıldır irtibatta bulunduÄŸumuz bir ailenin erkek bireyi, iki hafta önce gün ortası ana cadde üzerinde gaspa direndiÄŸi için 10 kiÅŸilik bir grup tarafından lince uÄŸramış, beyin kanaması geçirmiÅŸ, yoÄŸun bakıma kaldırılmıştı. Karakolda ÅŸikayette bulunurken “Yapanları tanıyor musun? Adreslerini biliyor musun?” sorusuna evet cevabı vermiÅŸ lakin görevli emniyet personeli buna dair bir iÅŸlemde bulunmamıştı. Bunun gibi pek çok vaka yaÅŸanıyor ancak saldırganlar bilinmesine raÄŸmen ne bir muamele var ne de bir tedbir alınıyor.
Özellikle Önder ve Hacılar mahallelerinde bu Ramazan'dan sonra gerçekleÅŸen “kentsel dönüşüm” kapsamında yapılan yıkımlar bahsettiÄŸim "aracılara" raÄŸbeti ve ev fiyatlarını arttırdı. Azalan evler, yükselen fiyatlar ve evsiz kalan 25.000 insan. EÄŸer Ankara'daki Suriyelilerin 2015'i diye bir baÅŸlık açarsak içeriÄŸini böyle doldururuz. Ramazan'dan evvel yıkımları gerçekleÅŸtirmek için iÅŸ makineleri mahallelere gelmiÅŸti, MAZLUMDER olarak yıkımların iptal edilmesini, kalıcı bir çözüm bulunana kadar yıkımların ertelenmesi gerektiÄŸini belirttik. Söylediklerimiz, “Yıkımları Durdurun!” kampanyalarımız ciddiye alındı, Ramazanda yıkım yapılmadı ama bayramdan hemen sonra sözlerimizin kulak ardı edildiÄŸini anladık, yıkımlar baÅŸladı ve belediye “hız kesmeden” diye tabir ettiÄŸi yıkımı bir ay içerisinde tamamlayarak on binlerce insanı yeni bir yer göstermeden, taşınma için yardımcı olmadan, bir hafta önceden elektriÄŸi ve suyu keserek, çevik kuvvet eÅŸliÄŸinde evsiz bıraktı. Yıkımların oluÅŸturduÄŸu kaos ortamında pek çok yaralama ve hırsızlık olayları yaÅŸandı. Yıkımların olduÄŸu akÅŸamlarda ÅŸehrin farklı yerlerinden gelen hurdacılar demir makasları ile molozlar arasından demirleri ve enkaz altında kalan eÅŸyaları aldılar. Öyle bir kaostu ki henüz yıkılmamış evlerin, içinde oturanı olduÄŸu halde pencere demirlerini gün ortasında kesip götürdüler. Tam da bu anlarda ev sakini Suriyeliler dışarıya çıkıp hesap sorunca hurdacılar tarafından darba ve taÅŸlanmaya maruz kaldılar. Heyet olarak mahallede bulunduÄŸumuz bir anda böyle bir olaya ÅŸahit olmuÅŸ ve biz de atılan taÅŸlardan nasibimizi almıştık. Hakeza ÅŸube yönetim kurulu üyesi bir arkadaşımız kaos ortamının oluÅŸturduÄŸu gerginlikte cami avlusunda Suriyeli sanılarak bölge sakini vatandaÅŸlar tarafından linçe uÄŸramıştı.
Peki sivil toplum kuruluşları yaşanan bu mağduriyetlerin giderilmesi için bölgede çalışmalar yürütüyor mu?
Bölge özelinde pek çok dernek, vakıf, insiyatif ve sivil oluşumlar insani yardım çalışmaları yürütmekte. Ayni ve nakdi yardım daimi olarak gerçekleşiyor fakat bunlar yeterli değil. Bölgede eğitim, yabancı dil, entegrasyon, psikolojik destek, rehabilitasyon, meslek edindirme ve hukuki destek alanlarında yardım faaliyetleri çok kısıtlı hatta bazıları hiç yok. Eğitim alanında; Suriyelilerin kendi açtıkları 2 okula destek sunarak, yabancı dil alanında ise bölgeye yine Suriyelilerin kendi açtıkları kurslarda Türkçe dersi vererek faaliyet yürütülüyor. Lakin açılan kurslar yıl doldurmadan kapanıyor, devam sağlanamıyor. Devlet kurumları arasında yaşanan koordinasyon problemi, sahada çalışan insani yardım grupları arasında da yaşanıyor. Birbirinden habersiz ve özensiz olarak gerçekleşen yardımlar bazı zamanlar sömürüye açık hale geliyor ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere emanet edilen yardımlar kötü niyetli kişilerin eline geçebiliyor. Koordineli çalışma hususunda ise gruplar arası yaşanan usül tartışmaları, kişiler arası ayrılıklar kolektif iş yapmanın önüne geçiyor. Bilhassa insani yardım alanında dahi siyasi düşüncelerini ve Suriye meselesine bakışlarını ön plana koyan gruplar bunun müsebbibi. Örneğin Nusret Cephesini savunan ve irtibatlı olan gruplar ziyaret ettikleri dul ailelerden Nusret Cephesi tarafından verilen 'şehadet' belgesini talep ediyorlar, belge varsa 'şehit ailesi' listesine ekleyip yardımlarını öyle gerçekleştiriyorlar. Bir grup, Şiilere yardım yapılmasının haram olduğunu savunurken, diğer bir grup Kürtler'den başkasına yardım etmediklerini beyan ediyor. Bu ve bunlar gibi pek çok düşünce, grupların birbiriyle irtibatını kesmesine, birlikte iş yapmalarına engel oluyor.
Suriyelilerin yasal olarak Ankara'da bulunmaları yasak, bundan kaynaklanan problemler yaşanıyor mu?
Suriyeliler Ankara'nın başkent olmasının bedelini ağır ödüyorlar. Devlet politikası olarak Ankara'da göçmen, sığınmacı, mülteci barındırılmamaya çalışılıyor. 2014 yılının Mayıs ayında 1500 Suriyelinin kamplara geri gönderildiğini, 2015'te bu sayının katlanarak arttığını, geri gönderme işlemlerinin sıkça yaşandığını biliyoruz. Suriyelilerin toplu gelip yerleşmelerinden sonra başka illere dağıtma yapamayan devlet, Ankara'nın göçmenler için cazip hale gelmesinin önüne geçmeye çalışıyor. Suriyeli nüfusunun az olduğu illerde dahi en az iki kayıt bürosu açarken, Ankara'da yalnızca Ulubey Sağlık Ocağında bulunan kayıt bürosu ile sınırlandırıp, ikinciye yahut üçüncüye ihtiyaç duymuyor. Kayıt bürolarından yürütülen kimlik çıkartma işlemlerine kota uygulayarak, kimliğe başvuran kişilere 6 ile 12 ay arasında randevu veriyor. Kimliği olmayan kişi devletin sunduğu imkanlardan yararlanamıyor, ne okula gidebiliyor, ne hastanede muayene olabiliyor, ne ilaç alabiliyor, ne de kömür/erzak yardımına başvurabiliyor. Hakeza bölgede hırsızlık, yaralama vakaları çokça yaşanırken emniyetin asayişi sağlamaması insanlarda tedirginliğe yol açıyor.
Haber: Ahmet Işıktekiner
Kaynak: http://islamianaliz.com/
Henüz yorum yapılmamış.