Sosyal Medya

Güncel

Ankara'daki Suriyelilerin, yaşam mücadelesi

Siteler mahallesindeki durumla ilgili sahada yardım ve insan hakları faaliyetlerinde bulunan "Mazlumder Ankara Şubesi Mülteci Komisyonu Koordinatörü" ve "Ankara Savaş Mağduru Mültecilerle Dayanışma Grubu" üyesi Salih Çetin İslami Analiz'e açıklamalarda bulundu.



Ankara'da Suriyelilerin büyük çoğunluğu Altındağ ilçesine bağlı Siteler bölgesinde ikamet ediyor. Siteler bölgesi ağırlıklı olarak mobilya sanayisinin bulunduğu yer olma özelliği taşıyor. Ahşap ve tekstil gibi ayrı çalışma alanlarının olduğu bölge Türkiye'nin hatta Avrupa'nın en büyük mobilya sanayi bölgelerinden birisi. Bölge içerisinde bulunan Önder ve Hacılar mahallelerinde ev kiralarının ucuzluğu ve sanayide iş bulabilme ihtimalinin yüksek olması Suriyelilerin bu bölgeye yerleşmesindeki temel faktör. Bu mahallelerde yaşamakta olan Türkiye vatandaşlarının çoğunluğu da aynı sanayide çalışıyor. Yani onlar için Suriyeliler hem komşu, hem mesai arkadaşı olmuş durumda.

 

Ancak burada yaÅŸayan iki halkın birbirine alışma ve entegre olma sürecinde öldürme, kaçırma, bıçaklama, tecavüz ve evlerin yakılması gibi pek çok olay yaÅŸandı ve yaÅŸanmaya da devam ediyor. Siteler mahallesindeki durumla ilgili sahada yardım ve insan hakları faaliyetlerinde bulunan "Mazlumder Ankara Åžubesi Mülteci Komisyonu Koordinatörü" ve "Ankara SavaÅŸ MaÄŸduru Mültecilerle Dayanışma Grubu" üyesi Salih Çetin Ä°slami Analiz'e açıklamalarda bulundu. 

 
Ankara'daki muhacirler kiraların ucuzluğu sebebiyle güvenliğin düşük olduğu bölgelerde yaşıyorlar, çalışmalarınız sırasında siz ne gibi sorunlara rastlıyorsunuz?
 
Ä°ki ülke halkının, temelde de 'yerli' ile 'yabancı' nın birbirine alışma, entegre olma sürecinde maalesef pek çok acı olaya tanık olduk; öldürme, kaçırma, bıçaklama, tecavüz, evlerinin yakılması ve akla gelebilecek ne kadar kötülük varsa. Bu acıyı yaÅŸayanlar kah Siteler bölgesindeki Suriyeliler, kah Bentderesi'ndeki Somalililer, kah Mamak'taki Iraklılar oldu. Hepsi benzer acıları, belki de ülkelerini terkedip gelme sebeplerinin aynılarını burada yaÅŸadılar. Acıyı yaÅŸayan her daim 'yabancı' iken yaÅŸatan da 'yerli' oldu. Ãœzücü olan nokta yaÅŸadıkları bu acılar karşısında, komÅŸuları dahi sahip çıkmadı bu insanlara, yalnız kaldılar. Hatta pek çok vakada karşılaÅŸtık ki, karakollara ÅŸikayet için gittiklerinde bile insan yerine konmadılar. “Ä°lgilenmiyoruz, tercüman yok, sizinle daha ne kadar uÄŸraÅŸacağız” ibareleri bu insanların yüzlerine resmiyetin ve ev sahipliÄŸinin getirdiÄŸi kibirle haykırıldı.
 

Suriyelilerin buradaki problemlerinin başında barınma geliyor. Hiç kimse evini Suriyeliye vermek istemiyor, kiralık ev bulamıyorsunuz. Kontratı kendi üzerinize de alsanız 3 aylık peÅŸin ödeme de yapsanız, evde Suriyelinin kalacağını duyunca vazgeçiyor ev sahipleri. Kendilerine göre pek çok izahı olsa da siz bunu vicdansızlık olarak tanımlıyorsunuz ve oturmadıkları tek göz evleri 2012'de 150 TL'den kiraya veren, bu fiyatı bugün Suriyeliler geldiÄŸi için 450 TL yapan ev sahibine de vicdan sahibi demek durumunda kalıyorsunuz. Ãœstelik evi verirken en az 3 kira bedeli para alıyorlar, bu para ne depozito ne baÅŸka bir ÅŸey, tam olarak haraç. Mahalleye gelip de ev sahiplerinin bu tutumu ile karşılaÅŸanlar 'aracı' denen Suriyelilere gidip fahiÅŸ fiyatlara evler tutuyorlar. Aracı denilen kiÅŸi, hayır kuruluÅŸlarının, insanların verdikleri yardım malzemeleri ile evi donatıyor ve gelen kiÅŸiye 2.500-4.500 TL arası deÄŸiÅŸen fiyatlardan evi devrediyor. Devirden sonra peÅŸinat ödeyip baÅŸka bir ev tutup öğrenmiÅŸ olduÄŸu hayır kuruluÅŸlarından gene yardım talep edip baÅŸka bir evi doldurup satıyor ve bu daimi olarak devam ediyor. Maalesef insanlar bu kiÅŸilere mecbur bırakılıyor.

Gasp olayları, çeteleÅŸme ve taciz de had safhada. Özellikle Suriyelilerin haftalıklarını aldığı cumartesi günleri eve dönüş yolunda yaÅŸanan gasp olaylarının ardı arkası kesilmiyor. Bir yıldır irtibatta bulunduÄŸumuz bir ailenin erkek bireyi, iki hafta önce gün ortası ana cadde üzerinde gaspa direndiÄŸi için 10 kiÅŸilik bir grup tarafından lince uÄŸramış, beyin kanaması geçirmiÅŸ, yoÄŸun bakıma kaldırılmıştı. Karakolda ÅŸikayette bulunurken “Yapanları tanıyor musun? Adreslerini biliyor musun?” sorusuna evet cevabı vermiÅŸ lakin görevli emniyet personeli buna dair bir iÅŸlemde bulunmamıştı. Bunun gibi pek çok vaka yaÅŸanıyor ancak saldırganlar bilinmesine raÄŸmen ne bir muamele var ne de bir tedbir alınıyor.

 
Siteler bölgesinde kentsel dönüşüm projesi kapsamında birçok ev yıkıldı, bu durum muhacirlere nasıl yansıdı?
 

Özellikle Önder ve Hacılar mahallelerinde bu Ramazan'dan sonra gerçekleÅŸen “kentsel dönüşüm” kapsamında yapılan yıkımlar bahsettiÄŸim "aracılara" raÄŸbeti ve ev fiyatlarını arttırdı. Azalan evler, yükselen fiyatlar ve evsiz kalan 25.000 insan. EÄŸer Ankara'daki Suriyelilerin 2015'i diye bir baÅŸlık açarsak içeriÄŸini böyle doldururuz. Ramazan'dan evvel yıkımları gerçekleÅŸtirmek için iÅŸ makineleri mahallelere gelmiÅŸti, MAZLUMDER olarak yıkımların iptal edilmesini, kalıcı bir çözüm bulunana kadar yıkımların ertelenmesi gerektiÄŸini belirttik. Söylediklerimiz, “Yıkımları Durdurun!” kampanyalarımız ciddiye alındı, Ramazanda yıkım yapılmadı ama bayramdan hemen sonra sözlerimizin kulak ardı edildiÄŸini anladık, yıkımlar baÅŸladı ve belediye “hız kesmeden” diye tabir ettiÄŸi yıkımı bir ay içerisinde tamamlayarak on binlerce insanı yeni bir yer göstermeden, taşınma için yardımcı olmadan, bir hafta önceden elektriÄŸi ve suyu keserek, çevik kuvvet eÅŸliÄŸinde evsiz bıraktı. Yıkımların oluÅŸturduÄŸu kaos ortamında pek çok yaralama ve hırsızlık olayları yaÅŸandı. Yıkımların olduÄŸu akÅŸamlarda ÅŸehrin farklı yerlerinden gelen hurdacılar demir makasları ile molozlar arasından demirleri ve enkaz altında kalan eÅŸyaları aldılar. Öyle bir kaostu ki henüz yıkılmamış evlerin, içinde oturanı olduÄŸu halde pencere demirlerini gün ortasında kesip götürdüler. Tam da bu anlarda ev sakini Suriyeliler dışarıya çıkıp hesap sorunca hurdacılar tarafından darba ve taÅŸlanmaya maruz kaldılar. Heyet olarak mahallede bulunduÄŸumuz bir anda böyle bir olaya ÅŸahit olmuÅŸ ve biz de atılan taÅŸlardan nasibimizi almıştık. Hakeza ÅŸube yönetim kurulu üyesi bir arkadaşımız kaos ortamının oluÅŸturduÄŸu gerginlikte cami avlusunda Suriyeli sanılarak bölge sakini vatandaÅŸlar tarafından linçe uÄŸramıştı.

 

Siteler diğer bölgelere göre iş imkanlarının daha fazla olduğu bir yer, Suriyeliler burada rahat iş bulabiliyor mu?
 
Suriyelilerin barınma problemi kadar çalışma, ücretini alamama problemleri de yaşanan mağduriyetin başat faktörü. Çalışma iznini işverenin mesuliyeti olarak okuyan devlet, maalesef ücretini alamayan Suriyeli işçilerin haklarını talep edebilecek bir merci sunmuyor, hak mücadelesi verilecek alanı açmıyor. Maaşını, fazla mesai ücretini alamayan, bir anda kapı önüne konan, sanayinin ağır şartları ve emniyetsiz çalışma koşullarında sakatlanan Suriyelilere hukuki yollardan yardım sağlayamıyorsunuz. Kayıtsız ve izinsiz olarak 800 TL'ye ucuz iş gücü olarak çalışmak zorunda olan ve emeği sömürülen bu insanların başvuracağı hukuki bir merci yok.
 

Peki sivil toplum kuruluÅŸları yaÅŸanan bu maÄŸduriyetlerin giderilmesi için bölgede çalışmalar yürütüyor mu?  

 

Bölge özelinde pek çok dernek, vakıf, insiyatif ve sivil oluşumlar insani yardım çalışmaları yürütmekte. Ayni ve nakdi yardım daimi olarak gerçekleşiyor fakat bunlar yeterli değil. Bölgede eğitim, yabancı dil, entegrasyon, psikolojik destek, rehabilitasyon, meslek edindirme ve hukuki destek alanlarında yardım faaliyetleri çok kısıtlı hatta bazıları hiç yok. Eğitim alanında; Suriyelilerin kendi açtıkları 2 okula destek sunarak, yabancı dil alanında ise bölgeye yine Suriyelilerin kendi açtıkları kurslarda Türkçe dersi vererek faaliyet yürütülüyor. Lakin açılan kurslar yıl doldurmadan kapanıyor, devam sağlanamıyor. Devlet kurumları arasında yaşanan koordinasyon problemi, sahada çalışan insani yardım grupları arasında da yaşanıyor. Birbirinden habersiz ve özensiz olarak gerçekleşen yardımlar bazı zamanlar sömürüye açık hale geliyor ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere emanet edilen yardımlar kötü niyetli kişilerin eline geçebiliyor. Koordineli çalışma hususunda ise gruplar arası yaşanan usül tartışmaları, kişiler arası ayrılıklar kolektif iş yapmanın önüne geçiyor. Bilhassa insani yardım alanında dahi siyasi düşüncelerini ve Suriye meselesine bakışlarını ön plana koyan gruplar bunun müsebbibi. Örneğin Nusret Cephesini savunan ve irtibatlı olan gruplar ziyaret ettikleri dul ailelerden Nusret Cephesi tarafından verilen 'şehadet' belgesini talep ediyorlar, belge varsa 'şehit ailesi' listesine ekleyip yardımlarını öyle gerçekleştiriyorlar. Bir grup, Şiilere yardım yapılmasının haram olduğunu savunurken, diğer bir grup Kürtler'den başkasına yardım etmediklerini beyan ediyor. Bu ve bunlar gibi pek çok düşünce, grupların birbiriyle irtibatını kesmesine, birlikte iş yapmalarına engel oluyor.

 

Suriyelilerin yasal olarak Ankara'da bulunmaları yasak, bundan kaynaklanan problemler yaşanıyor mu?

 

Suriyeliler Ankara'nın baÅŸkent olmasının bedelini ağır ödüyorlar. Devlet politikası olarak Ankara'da göçmen, sığınmacı, mülteci barındırılmamaya çalışılıyor. 2014 yılının Mayıs ayında 1500 Suriyelinin kamplara geri gönderildiÄŸini, 2015'te bu sayının katlanarak arttığını, geri gönderme iÅŸlemlerinin sıkça yaÅŸandığını biliyoruz. Suriyelilerin toplu gelip yerleÅŸmelerinden sonra baÅŸka illere dağıtma yapamayan devlet, Ankara'nın göçmenler için cazip hale gelmesinin önüne geçmeye çalışıyor. Suriyeli nüfusunun az olduÄŸu illerde dahi en az iki kayıt bürosu açarken, Ankara'da yalnızca Ulubey SaÄŸlık Ocağında bulunan kayıt bürosu ile sınırlandırıp, ikinciye yahut üçüncüye ihtiyaç duymuyor. Kayıt bürolarından yürütülen kimlik çıkartma iÅŸlemlerine kota uygulayarak, kimliÄŸe baÅŸvuran kiÅŸilere 6 ile 12 ay arasında randevu veriyor. KimliÄŸi olmayan kiÅŸi devletin sunduÄŸu imkanlardan yararlanamıyor, ne okula gidebiliyor, ne hastanede muayene olabiliyor, ne ilaç alabiliyor, ne de kömür/erzak yardımına baÅŸvurabiliyor. Hakeza bölgede hırsızlık, yaralama vakaları çokça yaÅŸanırken emniyetin asayiÅŸi saÄŸlamaması insanlarda tedirginliÄŸe yol açıyor. 

 

Haber: Ahmet Işıktekiner

Kaynak: http://islamianaliz.com/

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.