Rusya Müslümanlarının etkili âlimi: Musa Carullah
Kazan Türklerinden olan Musa Carullah, 20. yüzyıl Rusya Müslümanlarının önemli aydın-âlimlerinden biri.
Kazan Türklerinden olan Musa Carullah, 20. yüzyıl Rusya Müslümanlarının önemli aydın-âlimlerinden biridir. Biz Türkiyeli Müslümanlar, “Rusya” denildiÄŸi zaman en çok Rusya’ya karşı mücadele eden Afganistan ve Çeçenistan’ı hatırlarız; Ä°mam Åžamil’i, Cevher Dudayev’i, Afgan mücahitlerini hatırlarız. Peki neden? Rusya’da baÅŸka ÅŸeyler olmuyor mu? Çevresindeki halkları boyunduruÄŸu altına alıp RuslaÅŸtıran, yok ettiklerine mezarı bile çok gören, sürdüklerine türlü rezillikler tattıran Rusya, onunla silahla mücadele edenlerden baÅŸka bir ÅŸekilde hatırlanabilir mi?
Bir Müslümanın Rusya’yla mücadele etmesi ne kadar önemliyse, orada yaÅŸaması, hayatta kalması da o kadar önemlidir. Hatta biraz mübalaÄŸa edersek, Rusya’da bir Müslümanın yaÅŸaması ölmesinden daha zordur da diyebiliriz. Ä°ÅŸte Musa Carullah, Müslüman kimliÄŸiyle bu zorluÄŸu bir dönem aÅŸabilmiÅŸ ender rastlanan ÅŸahsiyetlerden biridir. Ve bu yüzden de mücahitler gibi arada hatırlanması gerekir.
İlim uğruna dünyanın dört bir yanını dolaştı
Tataristan'ın baÅŸkenti Kazan’ın evlatlarından olan Musa Carullah, 1875 yılında Kafkasya’nın kuzeyindeki Novoçerkessk’da doÄŸmuÅŸ, gene Rusya’nın iç bölgelerinde kalan Rostov’da büyümüştür. Bunun sebebi ticaretle uÄŸraÅŸan, bir nevi gezgin gibi yaÅŸayan ailesidir. Babası hem tacir hem de âlim biri olan Yarullah Efendi, Carullah henüz çocukken vefat eder. Annesi onu teknik liseye verir. Fakat sonrasında annesinin gönlünde çocuklarının âlim olması geçtiÄŸinden Carullah’ı eski usulle yazılmış kitaplardan okuttuktan sonra Kazan’daki Kül Bayı Medresesi'ne gönderir. Böylece onun bitmek bilmeyecek arayış ve yolculuÄŸu da baÅŸlar.
Buhara medreselerinden eÄŸitim alır. Fakat buradaki medrese onu ilmi anlamda doyurmaz. Ä°stanbul’a gelip Mühendis Mektebi’ne yazılır, bir yandan da ilmi çalışmalarına devam eder, o sırada arkadaşının tavsiyeleriyle mühendisliÄŸi bırakır. Ä°lim aÅŸkı Ä°stanbul’da da tatmin olmaz. Sonra Mısır-Kahire’de Muhammed Abduh ve Muhammed Bahit’ten dersler, Mekke ve Medine’de ise fıkıh dersleri alır. Hindistan, Åžam, Beyrut’a gider. GittiÄŸi yerlerin kütüphanelerindeki eserleri okur ve oralardaki medreselerde tahsil görür.
Bu arayış onun ilmi merakını daha da artırır. Medreselerdeki taklitçi ve ezberci anlayışın ıslahına yönelik fikirleri bu sırada gelişir. Özel çalışmalarına başlar ve medrese-mektep, din, tasavvuf, içtihat, kadın-erkek, ahlak, Kur'an tefsiri, Kur'an meali, matematik, astronomi gibi çeşitli alanlarla ilgilenir.
Rusya Müslümanları ve Türklerin siyasi-kültürel birlikleri için çalıştı
Musa Carullah ve aslında bütün Rusya Müslümanlarının durumunu geçmiÅŸten bugüne hep Rusya’daki siyasi atmosfer belirler. Rusya’da bir sistem (çarlık, imparatorluk, sosyalist) çökerse bu Müslümanların lehine, Rusya’da bir sistem güçlüyse bu hep Müslümanların aleyhine olur. ÖrneÄŸin 1905 yılında Japon-Rus savaşı sonrası artan grev ve protestolar neticesinde Rus Çarı tarafından kısmi özgürlüklerin saÄŸlanacağı meÅŸruti yönetim ilan edilir. Tabii bu durum Rusya Müslümanlarının da hareketlenmelerine neden olur ve Carullah Rusya’ya geri döner. Hemfikir olduÄŸu arkadaÅŸlarıyla Rusya Müslümanları ve Türklerin siyasi-kültürel birlikleri için kongreler yapıp, gazete ve dergiler çıkarırlar.
Rusya zulmü altındaki Türkleri kültürel ve siyasi olarak birleÅŸtirmeyi hedefleyen bu kongrelere Türkiye’de tanınan Yusuf Akçura da katılır. Kongrelerde hep çatışmalarıyla gündeme gelen Sünniler, Åžiiler, Türkler, sosyalistler Müslümanların haklarını savunmak için birleÅŸirler ve meclise milletvekillerini göndermeyi baÅŸarırlar. Tabii Rus Çarı tarafından tehlikeli görülen bu meclis çok geçmeden kapatılır.
Musa Carullah’ın yazı yazdığı Ãœlfet gazetesi“terakkiperver dinci” ve “Çarlık rejimi aleyhtarı” olarak görülür ve kapatılır. Ä°ddialar çok da yanlış deÄŸildir, zira Carullah Müslümanların yeniden toparlanması için kafa yoruyor, hükümetin RuslaÅŸtırma politikasına karşı duruyordu. Gene de siyaset tam manasıyla onun mizacına uymaz. O daha çok yazmak, çizmek, araÅŸtırmak gibi ilmi alanlarda kafa yormaya devam eder.
Lenin'le de görüşmüştü
1905-1907 yılları arasındaki bu özgürlük döneminden sonra baskılar yeniden artar ve Carullah da kabuÄŸuna çekilip çalışmalarına devam eder. Akıbeti meçhul Kur'an tefsirini bu dönemde yazar, matbaa kurar, Kazan baskılı Kur'an’lardaki hataları düzeltir, Batı ve Ä°slam hukuku, dinler tarihi, medreselerin ıslahı, uzun günlerde oruç, Ä°slam dünyasının geri kalması, Vahdet-i Vücud, tasavvuf, Siyonizm gibi konular hakkında makaleler ve kitaplar yazar.
Daha sonra BolÅŸevikler ve Beyaz Ordu arasında 1917-1922 yıllarında süren Rus İç Savaşı patlak verir. Bu kargaÅŸa ortamında Rusya Müslümanları bir kez daha toparlanırlar. Dini ve milli özgürlüklerini saÄŸlamak amacıyla binlerce Müslümanın katıldığı kongreler düzenlerler. Hatta 1920’deki Ufa Kongresi’nde halifeye ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne baÄŸlılık gibi cesur kararlar alırlar. Carullah Türkiye’nin KurtuluÅŸ Savaşı’nı da destekler.
İç savaÅŸ bitip sosyalistler iktidarı ele geçirince bütün milletlere hürriyet ve istiklal vereceklerini ilan ederler. Çarlık Rusya’da yıllarca zulüm gören Müslümanlar Sovyet Rusya’dan haklar koparabileceklerini umarlar. Hatta Musa Carullah bu uÄŸurda Lenin’le görüşür. Bu görüşmeden Lenin’in etkilendiÄŸi söylenir. BaÅŸlangıçta Sovyetler kısmi özgürlükler -o dönem güçsüz olduÄŸu için de olabilir- tanısa dahi özellikle Lenin’in ölümü sonrası (1924) Stalin iktidarında ÅŸiddetli bir zulüm dönemi yeniden açılır.
Musa Carullah bu dönemde Müslüman tüccarların yardımı ve kitap satışlarından gelen gelirle ayakta durmaya çalışır. Sovyetler yayın yasakları baÅŸlatınca Carullah bir zaman un ve tuz gibi ÅŸeyler satmak mecburiyetinde kalır. Kendi çaÄŸdaşı olan aydınlar Sovyet Rusya’yı terk ederken o ısrarla Rusya’da kalmayı tercih eder. Ne kaçar, ne de silahlı bir mücadele yürütür; o, hayırlı yolun halkla beraber bulunmak olduÄŸunu düşünür.
Türkiye’den hep umutla bahsetti
Musa Carullah, kaleme aldığı ve gelirini I. Dünya savaşında ÅŸehit düşen Türk askerlerin yetim evlatlarına bağışladığı “Dini Edebi İçtimai Siyasi Meseleler Tedbirler Hakkında Ä°slam Milletlerine” kitabı yüzünden Sovyet Rusya tarafından tutuklanıp hapse atılır. Türkiye Cumhuriyeti devreye girer ve onu kurtarır. Sovyetler onu üç sene Moskova’da gözetim altında tutar.
1930 yılı geldiÄŸinde ailesini de arkasında bırakarak Rusya’yı terk etmek mecburiyetinde kalır. Finlandiya, Japonya, Almanya, Türkiye, Mısır, Hindistan, Irak, Ä°ran gibi birçok yerde kalarak bir yandan da çalışmalarına devam eder. Japonya’da bulunduÄŸu sırada meÅŸhur anlam bilimci Toshihiko Izutsu’ya ders verir.
Türkiye’de basılan SebilürreÅŸad ve Yeni Selamet gibi dergilerde yazıları yayınlanır. 1947 yılında kendisine Türkiye vatandaÅŸlığı verilir. Her zaman olduÄŸu gibi son yıllarında da Türkiye’den umutla bahseder. Her ne kadar bazı reformları eleÅŸtirse de Müslümanların genel anlamda Türkiye’yi örnek almaları gerektiÄŸini düşünür. Acıdır ki onu Ä°slamcılar da Türkçüler de Batıcılar da fikirlerine tam manasıyla uymadığından olsa gerek görmezden gelirler.
19 yıl ailesinden uzak kaldı
Geride bıraktığı oÄŸlu Ahmet, Sovyet Rusya’da uçak mühendisi olur. II. Dünya Savaşı’nda dramatik bir biçimde babasını bulmak için kendi kullandığı uçakla Almanlara sığınır, baba oÄŸul mektuplaÅŸsalar da görüşmelerine ÅŸartlar müsaade etmez. Musa Carullah her ne olursa olsun ailesini son bir kez görme ümidiyle Rusya’ya geri dönme kararı alır. Yakınındaki insanlar bunun hem kendisi hem de ailesi için felaket olacaklarını bildiklerinden onu bu kararından vazgeçirirler.
1930-1949 yılları arasını kapsayan bu döneminde en çok Mısır’da kalır. Mısır’da Mehmet Akif Ersoy’a da yardımları olan Prenses Hadice Abbas Halim, Musa Carullah’a da yardım eder. Hastalıkları da iyice artan Carullah vasiyetini yazar, kitapları ve yazılarını Ankara’da açılacak olan Milli Kütüphane’ye bağışlar ve tarihler 28 Ekim 1949’u gösterirken Kahire’de hakkın rahmetine kavuÅŸur.
Yusuf Tunçbilek
Henüz yorum yapılmamış.