Sosyal Medya

Güncel

HDP Sözcüsü Bilgen: HDP süreci iyi yönetemedi

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, çözüm sürecinden çatışma sürecine gelinmesinde HDP’nin de hatalarının bulunduğunu söyleyerek, "Eğer HDP batıda daha güçlü bir aktör olmayı başarabilseydi, çatışma ortamı önlenebilirdi" diye konuştu.



Yeni Yüzyıl Gazetesinden Verciha Ziflioğlu'nun sorularını yanıtlayan HDP Parti Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, özeleştiri yaparak, "Eğer HDP batıda daha güçlü bir aktör olmayı başarabilseydi, toplumsal kesimlere bu kesimleri sürece katacak bir irade olsaydı çatışma ortamı önlenebilirdi." diye konuştu.

Sizce bugün geldiğimiz noktada ne tür hatalar yapıldı?

Sorunun salt güvenlik operasyonlarıyla çözülemeyeceÄŸi uzun bir süreden beri dillendiriliyor. Siyaset özeleÅŸtiri yapmalı. Biz ÅŸunu diyebilmeliyiz bunun mazereti yok. Siyaset tüm bu yaÅŸanları önleyebilirdi. Ä°ktidar da muhalefette dönüp aynaya bakması gerekiyor. Siyasi hesapların dışında tutulmalıydı Kürt Sorunu, bu sorun partiler üzeri bir sorun. Dolayısıyla biz bütün doÄŸruları yaptık buna raÄŸmen olmadı demiyoruz, daha iyisini yapabilirdik. Türkiye’nin batısına nasıl anlatabileceÄŸimizi kendimize dert edinmemiz gerekiyordu. EÄŸer demokratikleÅŸme istiyorsak toplumu buna dahil etmemiz gerekiyor HDP olarak.

Akil Ä°nsanlar heyeti kurulmuÅŸtu

Neden üçüncü göze ihtiyaç var?

Akillere böyle bir görev verilmedi. Akiller bir yandan sorunun ciddi olarak toplumda tartışılmasına katkı sundular. Bu üçüncü göz kavramı çatışma yaşayan bütün toplumlarda sınırları ve sorumluluk alanı esnek olmakla birlikte çatışmanın durması ve diyaloğun devam etmesiyle ilgili bir izleme mekanizması böyle bir mekanizma kurulamadı.

Süreç tıkandı peki HDP hangi noktalarda hata yaptı?

Toplumun bu sürece katılımını saÄŸlamak son derece önemliydi. Daha fazlasını yapabilmeliydik. Meslek örgütleri, insan hakları savunucuları, medya bu sorunun asla geriye dönülerek çatışma denklemine dönülerek tekrar ele alınmaması konusunda daha güçlü bir ses vermeliydi. 

HDP beklentileri karşıladı mı?

EÄŸer HDP batıda daha güçlü bir aktör olmayı baÅŸarabilseydi. Toplumsal kesimlere bu kesimleri sürece katacak bir irade olsaydı çatışma ortamı önlenebilirdi. Biz eksiklerimiz olduÄŸunu biliyoruz. Bizden barış beklentisi olan demokrasi beklentisi olan, bize oy veren tüm çevrelere karşı sorumluluÄŸumuz var. Bizden barış bekleniyordu. Sonuçta bizim ne payımız var diye yüzleÅŸmemiz gerekiyordu. Biz ne ne kadar sorumluluk sahibiysek ve kendimizi eleÅŸtiriyorsak, diÄŸer muhalefet partilerinin de iktidar partisinin de sorunu HDP’nin üzerine bırakmaksızın, ellerini taşın altına koymalılar. Barış olursa bundan sadece HDP faydalanmayacak. Yada böyle bir algıyla hareket edilmemesi gerekir.

Sürecin HDP’nin kontrolünden çıktığını düşünüyor musunuz?

Zaten süreç tümden HDP’nin kontrolünde deÄŸildi. Ä°ktidar partisinin elindeki imkanlar, yetkiler ve sorumluluk HDP’ninkiyle kıyaslanacak boyutta deÄŸil. Bir bütün olarak diyalog yoluyla çözümlenecek bir süreci yönetemezseniz, mekanizmalar oluÅŸturamazsanız, genelgeler, yönelmeler vs’yi yönetemediÄŸiniz için çalışmadığınız için yeniden kavga ortamına sürüklenirsiniz. Sivil toplum ve siyaset zayıfladıkça.

HDP kapatılırsa...

Siyaset zayıflatıldıkça, tutuklamalarla siyaset etkisizleştirildikçe şiddet ortamı güçlenir ve derinleşir. Anayasa konusu yeniden siyasetin konuşulduğu bir sürecin kapısını açacak. Bu bir fırsat. Hukuk değiştirilerek barış kalıcı hale gelecekse buna katkı sunmak gerekli.

Iktidar da muhalefet de dönüp aynaya bakmalı

Siyaset özeleÅŸtiri yapmalı. Siyaset tüm bu yaÅŸanları önleyebilirdi. Ä°ktidar da muhalefet de dönüp aynaya bakmalı. Siyasi hesapların dışında tutulmalıydı Kürt Sorunu, bu sorun partiler üzeri bir sorun. Dolayısıyla biz bütün doÄŸruları yaptık buna raÄŸmen olmadı demiyoruz, daha iyisini yapabilirdik. Türkiye’nin batısına nasıl anlatabileceÄŸimizi kendimize dert edinmemiz gerekiyordu. EÄŸer demokratikleÅŸme istiyorsak toplumu buna dahil etmemiz gerekiyor HDP olarak.

Dolmabahçe’de bir deklerasyon çıktı. Bu deklerasyonun gereÄŸini yapmak konusunda bir mekanizma olması lazım. PKK neden mi silah bırakmıyor?

Bunun iki boyutu var. Birisi Türkiye’yi aÅŸan boyutu. DiÄŸeri bölgesel geliÅŸmeler, Suriye IŞİD tehdidi gibi sorunlar... Dünyanın her yerinde silah bırakma denilen süreç, bir kanuna ve mekanizmaya dayanır. Bir af yasası olur. Ä°rlanda, Latin Amerika ve benzeri örnekler ortada. Yol haritası getirmek lazım. Onların silahlı olma gerekçelerini ortadan kaldıran zemin oluÅŸturmak lazım. Ne bu anlamda demokratikleÅŸmeyle ilgili kalıcı düzenlemeler var. Ne de diÄŸer düzenlemeler. Bunları yaptığınızda siz yeniden konuÅŸmaya baÅŸlayacaksınız. Dünyada bu sorunu yaÅŸayan ilk ülke deÄŸiliz.

Hendek denilen şey olağan da değil kalıcı da

Kazılan hendekler ve dahası özyönetimin gündeme getirilmesi çok bıçak sırtı konular, özyönetim derken Kürtler ne istiyor?

Hendek denilen ÅŸey olaÄŸan da deÄŸil kalıcı da deÄŸil. Özyönetim konuÅŸmaya suç gibi bakılıyor. Özyönetimi kaliteli bir demokrasi olarak görüyoruz. HDP’nin bu da anlatması gerekiyordu, fakat gerilim ortamı devam ederken bu zor. Karadeniz’in geleceÄŸiyle ilgili kararı Karadeniz verebilmeli. Biz bunu anlatmaya çalışıyoruz. Bu bir bölünme deÄŸil. Buranın herkesin ortak vatanı olduÄŸu algısının oluÅŸturulması gerekiyordu.

Siyaset kurumu barışın Ã¶nemini bilmek zorunda

Yaklaşık 30 yıldır bu süreci yaşıyoruz ve görünen o ki bunca yıllık süreç içinde Kürt sorunu konusunda yol alınamadı. Peki neler olacak?

GeçmiÅŸte güvenlik bürokrasisi siyasetin bu sorunu çözmesine hazır deÄŸildi. 2000’li yılların başından beri siyasette hareket alanı saÄŸlanmış durumda. Yeniden çatışma ortamına dönülmemesi konsunda fırsat var. Siyaset kurumu barışın önemini bilmek zorunda. Güvenlik güçleri, çatışma ortamında hayatıyla bunun bedelini ödüyor. Barışın ortaya çıkartacağı tablodan sadece sivil halk deÄŸil güvenlik güçleri de faydalanacak.

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.