Sosyal Medya

Güncel

Demirtaş: Okyanusun ortasında küçük kırmızı balıklar gibiyiz

HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, partisinin İstanbul konferansında yaptığı konuşmada yeni dönemde siyaset yapmanın 'zor olacağını' savunup, "Devasa bir ahtapotla, okyanusun ortasında mücadele eden küçük kırmızı balıklar gibiyiz. Ama çok iyi biliyoruz ki bu ahtapotun zayıf noktaları var" dedi.



HDP EÅŸ BaÅŸkanı Selahattin DemirtaÅŸ,  partisinin Ä°stanbul Ä°l Konferansı'nın açılışında konuÅŸtu.  Partililere "EksikliÄŸimiz nerede?" diye soran DemirtaÅŸ, "Bütün bu doÄŸru tespitleri çözüm noktasında pratikleÅŸtirmede çok büyük eksikler yaşıyoruz. Karşımızdaki güç veya güçler, küçümsenecek, hafife alınacak güçler deÄŸil. Devasa bir ahtapotla, okyanusun ortasında mücadele eden küçük kırmızı balıklar gibiyiz. Ama çok iyi biliyoruz ki bu ahtapotun zayıf noktaları var. Öyle ürkütücü, korkutucu göründüğüne bakılmasın, 7 Haziran'da olduÄŸu gibi ahtapotun bütün kollarını birbirine baÄŸlayıp iÅŸlevsiz kılabiliriz. Bunun için doÄŸru bir eÄŸitim ve doÄŸru bir örgütlenme modelini önümüze koymamız lazım. Eskiye dair, eski çalışma ve örgütlenme tarzına dair ne varsa unutmamız lazım" diye konuÅŸtu. 

"4 seçimde HDP’yi test ettik"

Demirtaş, HDP'nin en son kitlesel parti olma kararı aldığı kongreden bu yana 4 seçim geçirdiğini hatırlatıp, seçimin yoğunluğu ve yarattığı gündem nedeniyle partinin kendi içine dönemediğini ifade etti.

Bu süreçte çok önemli deneyimler edindiklerini, 4 seçimde HDP’yi test ettiklerini dile getiren DemirtaÅŸ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hiç de sıradan bir zafer elde etmedik. O dönemde nasıl bir adaletsizlik karşısında kampanya yürüttüğümüzü biliyorsunuz. Şöyle yanlış bir deÄŸerlendirme yapılıyor; '1 Kasım seçim ortamına giderken ÅŸiddet vardı, 7 Haziran'a giderken Türkiye güllük gülistanlıktı.’ Hayır. Biz 7 Haziran'a giderken 146 yerde saldırıya uÄŸramış bir partiyiz. Zannediyorlar ki 'Barış Süreci vardı, ortam son derece çalışmaya elveriÅŸliydi ve HDP'liler bu fırsatla sonuç elde ettiler’. Hayır, yok öyle bir ÅŸey. Adaletsiz bir seçimdi çünkü hiçbir medya desteÄŸi, hazine yardımı almadık. Bürokrasi tümüyle aleyhimize çalıştı. TRT dahil olmak üzere kamusal kaynakların tamamı aleyhimize kullanıldı."

'Yüzde 11’in hangi ideolojik yaklaşımla elde edildiÄŸini çok iyi biliyorlar'

Selahattin DemirtaÅŸ, HDP'nin seçimlerde yüzde 10-13 oylar aldığını ancak bunun nitelik olarak çarpan etkisinin çok yüksek olduÄŸunu savunup "Adam yüzde 50 oy almış ama yüzde 11 oy almış bir partiden korktuÄŸu kadar hiç kimseden korkmuyor. Neden? Özgüveni olması lazım ama bizdeki kadar özgüven sahibi deÄŸiller. Çünkü yüzde 11’in hangi ideolojik yaklaşımla elde edildiÄŸini çok iyi biliyorlar” dedi.

Rakiplerinin kendilerini ciddiye aldığı kadar HDP'nin de kendisini ciddiye alması gerektiÄŸini söyleyen DemirtaÅŸ, "Yeni örgütlenme modelleri, yeni mücadele söylem tarzlarını cesaretle geliÅŸtiremezsek, bu tarihi dönemeçte kendi elimizle onlara altın tepsi içinde bir kez daha 'Buyurun halklarımızı sömürün' fırsatını vermiÅŸ olacağız” ifadelerini kullandı.

“Ciddi bir hamle yaptık, bunun yarım kalmaması lazım”

Yeni dönemde, siyasetin kolay olmayacağını iddia eden Demirtaş, şunları söyledi:

“Zor bir dönem olacak. Madem bu kadar sarsıcı bir etki yaratmak üzere görev üstlendik, ciddi bir hamle yaptık, bunun yarım kalmaması lazım. HDP’nin baÅŸladığı iÅŸi büyüterek sonuna doÄŸru götürmesi lazım. Bu yarım bırakılırsa çok daha büyük bir trajediyle karşılaşırız ve on yıllarca bir daha bu sahalarda demokrasi ve özgürlük mücadelesi yara almış olur."

Uluslararası kamuoyunun doğuda yaşananlar konusunda suskun olduğunu savunan Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Özellikle Avrupa kamuoyu ya da Avrupa hükümetleri, mülteci krizi nedeniyle karşı karşıya kalmış oldukları ciddi sorunu, AK Parti’nin ihale olarak kendi üstüne almasından sonra ÅŸimdi burada yaÅŸanan bütün hak ihlallerine karşı sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Yani insan haklarını Avrupa BirliÄŸi, pazarlık konusu yapmıştır. AK Parti ile iliÅŸkilerinde, insan hakları, Kopenhag Kriterleri, Avrupa'nın o büyük mücadelelerle oluÅŸturduÄŸu deÄŸerleri satmıştır Türkiye'ye. ABD ile Türkiye arasında Ä°ncirlik Ãœssü'nün kullanımı konusunda bir anlaÅŸma vardır. Bu kadar bariz bir ÅŸekilde kentlerde yapılan katliamlara karşı bütün dünya suskundur. Çünkü hepsinin ortak çıkarı vardır. Biz hepsinin tekerine çomak sokmayı baÅŸarmış bir hareketiz. Bu kadar ahlaki, evrensel deÄŸerleri savunan bir partinin bu kadar psikolojik saldırı altında, vatan haini, terörist, ÅŸiddet yanlısı gibi gösterilebilmesinin ve bunda kısmen baÅŸarılı olunabilmesinin en büyük nedeni Türkiye'deki medyadır. Bunun bir örneÄŸini, bir ÅŸov programında yaÅŸanan durumla bir kez daha gördük. Bir kadın telefonla ÅŸov programına baÄŸlanıyor ve 'Türkiye'nin doÄŸusunda insanlar ölüyor, sessiz kalmayın, anneler aÄŸlamasın, çocuklar ölmesin, barış olsun bu ülkede' diyerek, barış mesajı veriyor. Sonrasında yaÅŸananları dikkatlice izleyin. Konsept o kadar sert ki bir merkez medya canlı yayınından barış mesajının verilmesi, devletin bütün mekanizmalarını aynı anda harekete geçiriyor ve derhal o program yapımcısını linç ediyorlar, konuÅŸmayı yapan kadını gözaltına almak istiyorlar. Buna 'terör örgütü propagandası' diyorlar."

Kaynak: AA

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.