Ciddi yöntemler bulmalı ve taktikler geliştirmeliyiz
Abdulaziz Tantik, 'İslamcılığın Arayışı' kitabı etrafında Kayseri'de bir konferans verdi. Fatih Pala etkinlikten notlarını aktarıyor.
Abdulaziz Tantik, 27 Aralık 2015 Pazar günü, Pınar Yayınları arasından çıkan son kitabıİslamcılığın Arayışı etrafında yapacağı bir konferans için Kayseri’de idi. Programı tertipleyen Ä°lim Hikmet Vakfı oldu. Dinleyicilerin çoÄŸunluÄŸunu, daha önce söz konusu kitabı okuyanlar oluÅŸturuyordu. Vakfın bu alanla ilgili birimindeki sorumlu kiÅŸiler, zaten gerçekleÅŸtirdikleri bu nevi programlarda, kiÅŸilerin önce kitabı kendilerinin okumaları, daha sonra da kitaba dair yazarın dinlenmesi amacını güdüyorlar. Gayet de verimli olan bu uygulamaları için sorumluları tebrik ediyoruz.
Tantik, sözünün başında İslamcılığın önce net bir fotoğrafının çekilmesi gerektiğinden bahis açtı. İslamcılık ifadesinin (kendi tabiriyle İslamcılık denen hikâyenin) modern bir olgu olduğu konusuna temas ettikten sonra, ilk İslamcıların hemen hemen hepsinin birleştiği ortak noktayı, o dönemde İslam dünyasının topyekûn çöküş yaşamış olduğunu kabul etmeleri olarak belirledi. Tantik, onlara göre siyasal anlamda tıkanma yaşanmakta idi ve o günkü İslamcıların tek derdinin bu tıkanıklığı gidermenin, aşmanın gerektiği olduğunu söyledi.
“Ä°slam Devleti” tabirini ilk kullananın ReÅŸit Rıza olduÄŸu konusunda bizi bilgilendiren Tantik, daha sonra ÅŸunları kaydetti: “'Batı’nın teknolojisini alıp ahlakını bırakalım' diyenlerin içinde dönemin en Ä°slamcısından en Türkçüsüne kadar aydın ve edebiyatçılar vardı. Bunlardan Mehmed Akif, Ä°slamcılığın; Peyami Safa da Türkçülüğün temsilcisidir.” Yine o dönemde Ä°slamcılık adına en arayışçı ÅŸahıs olarak Ahmed Hamdi Akseki’nin temayüz ettiÄŸinin üzerinde duran Tantik, Akseki’nin, Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı yaptığı zamanlarda kayda deÄŸer pek çok kitap bastırdığını,Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’a “Hak Dini Kur’an Dili” tefsiri için, Mehmed Akif Ersoy’a da meali için ricalarda bulunmuÅŸluÄŸunu aktardı.
Neredeyse Mehmed Akif’le örtüşür Karakoç
Ä°slamcılığın 1940’lardan sonra muhafazakârlık ve edebiyat üzerinden devam ettiÄŸini belirten Abdulaziz Tantik, en öne çıkan ÅŸahsiyetin Necip Fazıl Kısakürek olduÄŸuna dikkatleri celbetti. Necip Fazıl’ın Mehmed Akif’i adeta dirilttiÄŸi, mevcut sistemi eleÅŸtirip, Batıcılığın bu topraklara asla uygun düşmeyeceÄŸini haykırdığının üzerinde durdu bir müddet. Sonra sözü Sezai Karakoç’la buluÅŸturan Tantik, ÅŸunları söyledi: “Necip Fazıl’dan sonra Sezai Karakoç gelir ve neredeyse Mehmed Akif’le örtüşür Karakoç. O, Ä°slamcılığı, saÄŸcılık ve muhafazakârlıktan kurtulup ‘kendi olmak’lığa dönüştürmenin çabasını verir. Büyük DoÄŸu, DiriliÅŸ ve Edebiyat dergileri, Ä°slamcılığın yükselmesini ve Batı’dan uzaklaÅŸmayı getirirler. Bu vasatta kırılma noktası Sezai Karakoç’tur.”
Abdulaziz Tantik, farklı ve ilginç bir nüans olan Milli Nizam Partisi (MNP)’ne deÄŸinmeden geçmedi. MNP’nin amacının Ä°slam’ın siyasal alanda ifadesi olmaktan ibaret olduÄŸunu söylemekle birlikte, milli görüş partilerinin Türkiye’nin Ä°slamlaÅŸması sürecine büyük katkı saÄŸladıklarını da ifade etmekten çekinmedi.
Aralarında hem muallim-talebe ve hem de arkadaÅŸlık iliÅŸkisi olanAfgani ve Abduh’tan söz açan Tantik, bu ÅŸahsiyetlerin aralarındaki kırılma noktasının, birinin siyasallaÅŸmayı tercih etmesinden ve diÄŸerinin de tabandan tavana doÄŸru bir yol alışta karar kılmayı uygun görmesinden kaynaklandığının altını çizdi. Abduh, eÄŸitim, tebliÄŸ vs. derken; Afgani, siyaset, politikadan dem vurur imiÅŸ. Böyle olunca da aralarında soÄŸuk rüzgârların esmesine gün doÄŸmuÅŸ haliyle.
80-90’larda Ä°slam adına yapılan çalışmalar nitelikli deÄŸildi
‘80 döneminin iyiden iyiye, Kayseri tabiriyle, içesine deÄŸerlendirmesini ve hatta özeleÅŸtirisini yapan sevgili Tantik üstad, o günlerde her kiÅŸinin, her önüne geleni okuduÄŸundan kafaların karma karışık hale geldiÄŸini ifade etti. Bu eleÅŸtirilerini yaparken kendi durduÄŸu çerçeveyi, olması gerekeni ÅŸu sözleriyle yansıttı: “Ä°slam düşüncesi oluÅŸacaksa, bu, kendi dışındaki hiçbir düşünceyi almamakla olmalıdır. Nev-i ÅŸahsına münhasır olmalı. Kendi kaynağından doÄŸmalı, büyümeli, yaÅŸamalı, saf olmalı. Dayanılan temellerin doÄŸru bir ÅŸekilde algılanması elzemdir. 80-90’larda Ä°slam adına yapılan çalışmalar nitelikli deÄŸildi. O yıllarla, o yıllardan kalan müktesebatımızla yüzleÅŸmeliyiz. Kritik yapmalıyız geldiÄŸimiz noktayı. Yanlışlardan arınmak için bu kaçınılmazdır. SaÄŸlıklı Ä°slam düşüncesi için gerekli ve geçerli olan budur. Kendimizi çok iyi tanımalıyız. Bu yetmez, Batıyı da çok iyi tanımalıyız ki ona karşı koyabilelim. Ciddi yöntemler bulmalı ve taktikler geliÅŸtirmeliyiz. GeçmiÅŸimizle, kültürümüzle barışmalıyız.”
Siyasalcılığın arkaya itilip Ä°slamcılığın ön plana çıkarılmasını, öne sürülmesini özellikle vurgulayan Abdulaziz Tantik, Allahu Teâlâ’yı razı etmeyi hayatımızın eksinine aldığımızda, yapabileceÄŸimiz ya da yaptığımız en doÄŸru ve en iyi ÅŸeyi yapmış olacağımızın nasihatinde bulundu. Adına düşünür diyebileceÄŸimiz insanlarımızı kendi içimizden çıkaramadığımızı üzülerek belirten Tantik, yoÄŸunlaşılması ve üzerinde kafa yorulması gereken ÅŸeyin özellikle bu çerçevede olması gerektiÄŸinin altını çizdi.
Sözlerinin tamamına katılamadığımız konuÅŸmasının sonunda, yazılı ve sözlü olarak gelen sorulara cevaplar vermeye çalışan konuÅŸmacı, vakfın lobisinde çayını yudumlarken, lokal muhabbetlerden de nasibini aldı. Kendisine çok ama çok teÅŸekkür ettikten ve Allah’a emanet eyledikten sonra defterimize aldığımız notlarla oradan ayrıldık.
Fatih Pala notlarını aktardı
Henüz yorum yapılmamış.