Kutsal emanetler I.Dünya Savaşı'nda nasıl korundu?

Şerif Hüseyin'in 1916'da İngiliz desteğiyle isyan ederek Medine'yi hedef alması üzerine, Medine Müdafaası da başlamıştır. 2 yıl 7 ay süren müdafaada, Fahrettin Paşa, 'çöl kaplanı' ünvanı aldı. 

Ünlü tarihçi yazar Talha Uğurluel, Fahreddin Paşa'nın İstanbul'a gönderdiği kutsal emanetleri Ülke Kültür Servisi'ne anlattı: 

Medine meselesi aslında biizm için bir hicrandır. Osmanlı Devleti, Başkent İstanbul'u ne kadar önemsiyorsa, Medineyi de o kadar önemsemekte. Mesela her zaman "Osmanlı'nın Yemen'de ne işi vardı?" denilir. Osmanlı Devleti Yemen'i sömürmek amacıyla almamıştır ki, Yavuz Sultan Selim döneminde Mısır alınır alınmaz, önce Yemen, yani Kızıldeniz'in Hindistan ağızında bulunan ve hemen karşısındaki Habeşistan (Bugünkü Eritre, Cibuti, Somali) alınıyor. Buralar, sömürge maksadıyla değil, Mekke ve Medine'nin kapısı olmaları sebebiyle alınmıştır. Portekizlilerin bu kapıdan içeriye girip Mekke'ye iki kez saldırmışlardı çünkü. 

İngilizler, Birinci Dünya Savaşı'nda özellikle Ortadoğu bölgelerine saldırmışlardır. Bu bölgedeki sıkıntılar içerisinde Medine hala Osmanlı Devleti elindedir. Bu dönemde bölgeye gönderilen Fahreddin Paşa'ya, 'Bütün dünya yıkılsa burayı tutacaksın' denilmiştir.

Osmanlı Devleti tarihinin en şanlı kahramanlık destanlarından birini yazmış olan Fahreddin Paşa, en önemli Şerif Hüseyin bin Ali’ye bağlı isyancılar Medine'ye girdiğinde, gizlice kutsal emanetleri İstanbul'a gönderen isimdir. Mondoros Müterakesi maddelerine uymayarak Medine'yi savunan Paşa, 1916 yılında Medine’nin işgali tehlikesine karşı Mukaddes Emanetleri muhafaza etmek amacı ile İstanbul’dan istettiği bir tren ile bu emanetleri başkente göndermeyi başarmıştır.

10 Ocak 1919’a kadar Medine’yi umutsuzca savunmaya devam eden Fahreddin Paşa’yı İngilizler, 27 Ocak 1919’da savaş esiri olarak Mısır’a, daha sonra daMalta’ya götürmüşlerdir.