Güncel
Slavoj Zizek'ten İbrahim Kalın'a sert yanıt
Slavoj Zizek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Danışmanı İbrahim Kalın'ın yazısına sert yanıt verdi...
Marksist sosyolog ve eleÅŸtirmen Slavoj Zizek CumhurbaÅŸkanlığı Sözcüsü Ä°brahim Kalın'ın Al Jazeera'de yazdığı “Zizek, Türkiye ve entelektüel ciddiyetsizlik”baÅŸlıklı yazısına yanıt verdi. Zizek, o yanıtta, "Kalın 'PKK'nın Marksist-Leninist bir terör örgütü olması, iÅŸlediÄŸi suçları aklamaz' diyor. Evet, Türkiye'nin bir devlet olduÄŸu gerçeÄŸi de Türk devletinin iÅŸlediÄŸi suçları aklamaz" ifadelerini kullandı.
Zizek'in newstatesman.com'da yayınlanan o yanıtını T24'ten Onur Günay çevirirken Zizek yazısında şunları aktardı:
New Statesman tarafından internette yayınlanan “Teröre Karşı SavaÅŸ” hakkındaki kısa makalem kesinlikle eÅŸgüdümlü bir kampanya gibi gözüken bir dizi eleÅŸtirel tepkiye sebep oldu. Bu eleÅŸtiriler kısa bir yanıtı hak ediyor.
Metnimde alıntılanan ve hatalı bir ÅŸekilde Türk istihbaratının başındaki Hakan Fidan'a atfedilen ifadelerle ilgili mesele gayet basit ve net. ArkadaÅŸlarım bana bu ifadelerle ilgili bilgi verdikten sonra bu ifadeleri internette arattım ve bu ifadelerin geçtiÄŸi birkaç web sitesi buldum, ayrıca bu ifadelerin varlığını tekzip eden hiçbir web sitesi de bulamadım. Ben de bu ifadeleri alıntıladım, ifadeleri bulduÄŸum web sitesinin de ismini verdim. Bu ifadelerin yanlış olduÄŸunun fark edilmesinden sonra da ifadelerin yer aldığı paragraf hemen silindi. Elimdeki sınırlı kaynaklarla daha fazla ne yapabilirdim? Bu hadiseyi benim sözde “intihal ve uydurma tutkumu” gösteren bir dizi içine yerleÅŸtirme çabalarını tamamen abes buluyorum. Beni kendi yazdıklarımı aşırmakla bile (New York Times'da yayınlanmış bir makalemde kendi kitabımdan iki pasaj kullandığım için) suçluyorlar.
Ancak bu tartışmadaki asıl ses al Jazeera'nin internet sitesinde “Zizek, Türkiye ve entelektüel ciddiyetsizlik” isminde hayli garip bir görüş yazısı yazan Türkiye Cumhuriyeti CumhurbaÅŸkanlığı sözcüsü Ä°brahim Kalın'ınkiydi. Kalın bu yazıda “Türkiye'nin her nasılsa Paris saldırılarından sorumlu olduÄŸu yönünde gülünç iddialarda” bulunduÄŸumu öne sürüyor (böyle bir iddiam kesinlikle olmadı), ve “Türkiye'nin IŞİD'den petrol satın aldığı”nı söylediÄŸimi iddia ediyor (ki bunu da asla söylemedim), ve son olarak “Türkiye'nin Suriye'de IŞİD ile mücadele eden Kürtlere karşı savaÅŸtığı” iddiasında bulunduÄŸumu ileri sürüyor ki ben böyle bir iddiada da bulunmadım.
Benim iddialarım kaynaklarımın bariz sınırlarıyla da uyumlu olarak çok daha mütevazı ve ihtiyatlı: Türkiye tarafından IŞİD'e yönelik “iyi niyetli ihmal”den, IŞİD'in petrol ticaretini “kolaylaÅŸtırmak”tan bahsettim. Türkiye'nin Suriye'deki deÄŸil, doÄŸrudan Türkiye'deki Kürtlere karşı saldırılarından bahsettim ve Paris saldırılarıyla ilgili hiçbir ÅŸey söylemedim. Gayet açık bir ÅŸekilde bütün tarafların, Rusya ve Batı'nın, Türkiye, Suudi Arabistan ve Ä°ran'ın suçlu olduÄŸunu söyledim. Suriye'yi bombalama operasyonlarında Rusya'nın Esad yanlısı bir ajanda izlediÄŸinin ve Esad'a karşı IŞİD dışındaki muhalefeti de bombaladığının gayet farkındayım. Kaynaklarımı (Rus deÄŸil) Batı medyası ve muhalif Türkiye medyasında çıkan sayısız haber ve yorum yazısı oluÅŸturuyor – mesela David Graeber'in The Guardian'daki yazısına göndermede bulunmuÅŸtum.
TÜRKİYE 'TERÖRE KARŞI SAVAŞ' FİKRİNİ DESTEKLEDİ
Benim aksime Ä°brahim Kalın resmi bir sözcü olarak yazıyor ve bize durumun resmi yorumunu sunuyor. Medyadaki haberleri izlediÄŸim kadarıyla en azından ÅŸunu söyleyebilirim: Ä°brahim Kalın'ın sadece bazı iddialarını deÄŸil, bütün duruÅŸunu bir hayli sorunlu buluyorum. Kalın bana PKK terörü hakkındaki sessizliÄŸim için serzeniÅŸte bulunuyor (bu serzeniÅŸi anlamsız buluyorum: tabii ki bundan bahsetmedim, zira zaten kısa olan yazımın konusu bu deÄŸildi), Kalın'ın Kürt direniÅŸini nasıl terörizme indirgediÄŸini politik ve etik olarak son derece sorunlu buluyorum. Ä°brahim Kalın, Kürtlerin kaderinin suni sınırlar dayatarak Kürtleri dört ülkeye bölen –Ä°ran, Irak, Suriye ve Türkiye- ve onları kültürel ve siyasi özerklikten mahrum bırakan sahici bir sömürgecilik trajedisi olduÄŸu gerçeÄŸini, apaçık bir olguyu yok sayıyor.
Kalın şöyle yazıyor: “PKK, IŞİD ile savaÅŸ bahanesiyle kendi iÅŸlediÄŸi terör suçlarını gizlemeye çalışıyor. Ä°ÅŸin aslı ÅŸu ki Türkiye Suriye'de Kürt hedeflerini bombalamıyor. Sadece Türk ve Kürtlerin hayatını tehlikeye atan PKK'lı teröristlerin peÅŸinde.” PKK'nin bazı eylemleri kesinlikle sorunludur, ancak PKK'yi terörist bir örgüte indirgemek ve Kürtlerin asıl durumunun kökünde yatan sebepleri yok saymak anlamsız bir müstehcenliktir. OkuduÄŸum birçok haberden edindiÄŸim izlenim ÅŸu: Türkiye kesinlikle IŞİD'in peÅŸinden gittiÄŸiyle kıyaslanamayacak kadar ÅŸiddetli bir ÅŸekilde “PKK'li teröristlerin” peÅŸinden gitmektedir ve bunu Kürtlerin haklı kültürel ve siyasi özerklik taleplerini ciddi bir ÅŸekilde ele almadan yapmaktadır. Türkiye “teröre karşı savaÅŸ” fikrini destekledi, böylece, bu bayrak altında Kürtlere karşı yeni bir ÅŸiddetli saldırı dalgasını devreye sokabildi. Bu saldırı dalgası sadece PKK'ye deÄŸil (PKK içinde silahlı mücadeleden vazgeçmeye hazır kuvvetli güçleri görmezden gelerek) aynı zamanda “terörün kamusal yüzü” diye mahkûm edilen yasal Kürt siyasi örgütlerine de yöneliktir. Asıl soru, Kürt silahlı mücadelesinin ne ölçüde Türkiye devletinin zulmüne karşı bir tepkiden ibaret olduÄŸudur.
Kalın'ın iddiasını son derece sorunlu bulmamın sebebi budur: “EÄŸer teröre karşıysak, IŞİD, El Kaide, Boko Haram, ETA veya PKK kaynaklı olup olmadığına bakmadan her türlüsüne karşı durmalıyız.” Evet, ama aynı zamanda hepsinden daha tehlikeli olan DEVLET terörüne de karşı olmalıyız. “PKK'nın Marksist-Leninist bir terör örgütü olması, iÅŸlediÄŸi suçları aklamaz.” Evet, ve Türkiye'nin bir devlet olduÄŸu gerçeÄŸi de Türk devletinin iÅŸlediÄŸi suçları aklamaz.
Şöyle devam ediyor Kalın: “Avrupa ve ABD'deki terör eylemlerinin büyük çoÄŸunluÄŸunun oralarda yetiÅŸmiÅŸ teröristler tarafından düzenleniyor oluÅŸu, Batılı toplumlarda çok kültürlülük ve toplumsal muhayyilenin baÅŸarısızlığına dair bir ikaz olmalı.” Hâkim Batılı çok kültürcülüğü uzun zamandır eleÅŸtiriyorum, peki ama bunun yerini tam olarak ne almalıdır? Kesinlikle Türkiye'nin kendi öteki “kültür”lerine, özellikle de Kürtlere yaklaşım biçimi deÄŸil. Kalın'ın ifadelerini baÅŸka bir baÄŸlama uyarlayıp açmak gerekirse: PKK eylemleri bir ikaz, Türkiye'nin Kürtlere yaklaşım biçiminin baÅŸarısızlığının, Kürtlerin kültürel ve siyasi özerkliklerini elde etmelerine müsaade etmekteki “toplumsal muhayyile” eksikliÄŸinin net bir iÅŸaretidir.
GEZİ PARKI PROTESTOLARINDA GÖRKEMLİ BİR ŞEKİLDE...
Meselenin özünün Türkiye'nin Kürtlerle nasıl iliÅŸkilendiÄŸine baÄŸlı olmadığı da gayet açıktır. Türkiye'nin Kürtleri özerk bir etnik grup olarak bütünleÅŸtirememesi Türkiye'de devam eden daha büyük bir mücadelenin de parçasıdır -ki bu Türkiye'nin ne olduÄŸu ve ne olacağıyla ilgili bir mücadeledir. Türk devlet aygıtıyla entelektüeller, gazeteciler vs. arasındaki süregiden gerilimler – 2013'teki Gezi Parkı protestolarında görkemli bir ÅŸekilde patlak veren gerilimler- Türkiye'nin kendi kimliÄŸi için verilen bir mücadelenin ortasında olduÄŸunun da açık bir belirtisi. ErdoÄŸan rejimine muhalif siyasi güçler hâkimiyeti elde ettiÄŸi takdirde, Kürtlerin mücadelesinin de yeni bir döneme gireceÄŸini tahmin etmek için saÄŸlam sebepler var.
Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara bürosu ÅŸefi Erdem Gül'ün hadisesi bu zor durumun göstergesi. Dündar ve Gül, Türkiye istihbarat teÅŸkilatının Suriye'deki Ä°slamcı isyancılara silah yolladığını ortaya koyduktan sonra casusluktan ve “devlet sırlarının ifÅŸasından” suçlandılar ve duruÅŸmaya çıkarılmadan gözaltına alındılar. ErdoÄŸan, Dündar hakkında kiÅŸisel bir ÅŸikayet dilekçesi verdi ve Dündar'ın birçok kez müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Bu tip hadiseler bizi günümüz Türkiye'sinde neler olup bittiÄŸiyle yüz yüze getiriyor: Basın özgürlüğüne tehdit, Ä°slamcılarla müstehcen baÄŸlar vs. Bir gözlemci burada bir seçim yapmalı: Yüzlerce metinde geçen bütün bu suçlamalar devasa bir komplonun parçası mı – yoksa gerçekten de çürümüş bir ÅŸey mi var Türkiye'nin hâlinde/devletinde?
Henüz yorum yapılmamış.