Coğrafyamız
IŞİD nasıl ayakta kalabiliyor?
Irak güçlerinin geçen hafta IŞİD militanlarının elinde olan Ramadi'nin büyük kısmını geri alması, örgütün Tıkrit, Sincar ve Beyci gibi yerlerden çıkarılmasını izliyor.
Ancak ele geçirdiği bazı toprakları kaybetmesine ve bir yılı aşkın zamandır hava saldırılarına hedef olmasına rağmen IŞİD, hala kayda değer ölçüde dirençli görünüyor:
Örgüt, Suriye'nin orta ve doğu kesimlerinde kaybettiği toprakların bazılarını yeniden ele geçirdi.
Kuzeyde Rakka civarındaki bölgelerde kontrolünü pekiştirdi ve Irak'ın ikinci büyük kenti Musul'daki varlığını korumaya devam ediyor.
Taktik zaferler, IŞİD'e stratejik bir yenilgi verdiremedi.
Bunun kimi nedenleri var.
Öncelikleri belirleme ve merkezi kontrol, iki temel kavram burada.
İsminin açıklanmasını istemeyen eski bir muhalif komutan "Daeş, her iki ayda bir büyük bir saldırı düzenliyor. Esad ve müttefikleriyse bizi yarım saatte bir bombalıyor. Bunun sonucunda meydana gelen ölümleri siz hesaplayın." diyor.
Suriye'de silahlı muhalefetin başlıca önceliğinin Cumhurbaşkanı Esad'la mücadele olduğu açık.
Muhalif örgütlerin komuta ve kontrol yapılarının merkezi olmaması, ABD önderliğindeki koalisyonun IŞİD'e karşı yürütülmesini önerdiği stratejiye önemli darbeler vurabilir ve vuracaktır da.
Ne yazık ki, tek sorun bu değil.
Batılı güçlerin önderliğindeki hava akınları ve tek bir merkezden yönetilmeyen İslamcı Afgan birliklerle laik isyancı güçlerin ortaklaşa yürüttükleri saldırılar sonucu iki ayda düşürülen Taliban yönetiminin tersine, IŞİD çok daha dirençli çıktı.
Bu direncin nereden kaynaklandığı ise bir muamma.
Sayıca çok daha azlar
IŞİD birliklerinin sayısı ve oranı, karşısındaki güçlere kıyasla çok daha az.
ABD Merkezi Haberalma Örgütü CIA, Eylül 2014'te IŞİD'in 20 bin ila 31 bin dolayında militandan oluştuğu tahmininde bulunmuştu.
Yalnızca Irak ordusu ve güvenlik güçleriyle kıyaslandığında bile bu 8'e karşı 1 gibi bir oran anlamına geliyor.
Üstelik buna Irak ordusunun müttefikleri olan Şii milis güçleri, Sünni aşiret milisleri, Peşmergeler ve 60'tan fazla devletin katıldığı, Eylül 2014'ten bu yana bölgede onbinlerce sorti yapan uluslararası koalisyon dahil değil.
10 Haziran 2014 tarihinde 30 bin Irak güvenlik görevlisinin bulunduğu Musul garnizonu, 800 - 1500 kişi oldukları tahmin edilen bir IŞİD gücüne yenik düşmüştü.
Yani her bir militana en az 20 asker düşüyordu.
Mısır'ın kuzeydoğusundaki Sina yarımadası gibi, IŞİD'in fazla kontrol sahibi olmadığı diğer bölgelerdeyse her IŞİD yandaşına, 500 hükümet askeri düşüyor.
Dağılmak ve gizlenmek
Amerikan Savunma Bakanlığı'na göre, hava operasyonlarının başlamasından beri IŞİD, 8 binden fazla hava saldırısına maruz kalmasına ve 10 bini aşkın militanını kaybetmesine rağmen ayakta kalmayı başardı.
Bütün bu saldırılara rağmen IŞİD örgüte yeni elemanlar toplama ve güçlerini seferber etme konusunda önemli bir sorun yaşamıyor -- özellikle de koalisyon güçlerinin müdahalesi ardından.
Örgütün hava saldırılarına tepkisi, doğrudan saldırı altında olmadığı sürece dağılmak ve elindeki askeri malzemeyi gizleyip sivillerin arasına karışmak oldu.
IŞİD hala taktik sürprizler yapabilme becerisine sahip. Hala savaş alanındaki belirsiz, karışık durumdan yararlanabiliyor.
Örgüt ayrıca terör stratejisini de değiştirerek Batı'nın kentlerine yöneldi.
Hava saldırılarından önce Batı'da yalnızca tek bir IŞİD bağlantılı saldırı olmuştu. Hava saldırılarından bu yana ise, 25'ten fazla saldırı düzenlendi.
Bütün bunlar, IŞİD'in eninde sonunda yenilgiye uğratılmayacağı anlamına gelmiyor.
Üç ayaklı strateji
Batı'nın izlediği karşı strateji kimi olumlu sonuçlar elde etti.
Bu starteji üç ayaklı:
- Kısa erimde ilerlemesini engelleme hedefli hava saldırıları
- Orta erimde örgüte zarar verme amacıyla yerel yandaşlarla askeri ortaklık
- Orta ve uzun dönemli önlemler olarak da, uzlaşma ve demokratikleşme yollarıyla siyasi düzende reform
Irak ve Suriye'deki hava saldırıları IŞİD'in geleneksel askeri taktiklerine ket vurdu.
Oysa 2014'ün ortalarında örgüt onlarca, yüzlerce zırhlı taşıt ve silah yüklü kamyonetlerden oluşan konvoylarla büyük miktarda toprağı işgal ediyordu.
IŞİD'i karada askeri güçleriyle yenilgiye uğratma işini ise koalisyon güçlerinin olası yerel ortaklarının üstlenmesi gerekiyor.
Ancak bu az önce sözünü ettiğim, Esad karşıtı güçleri etkileyen merkezi kontrol ve önceliklerin belirlenmesi konuları yüzünden, sorunlu bir nokta.
İzlenen stratejinin bu unsuru, ABD tarafından [Türkiye'de] eğitilen IŞİD karşıtı isyancı güçlere Nusra Cephesi'nin düzenlediği saldırılar ve yine ABD desteğindeki isyancı gruplara Rusların yaptığı hava saldırıları yüzünden de önemli darbeler aldı.
Altta yatan nedenler
Üçüncü ayakta başarı sağlanması ise daha da zor.
IŞİD bölgedeki işlevsiz politikaların nedeni değil, sonucu. Dolayısıyla her türlü uzun erimli çözüm, 40 yılı aşkın zamandır sürekli şiddet içeren radikalleşmeyi doğuran siyasi ortamı da değiştirmek zorunda.
Yalnızca Irak ve Suriye'de değil, Mısır, Libya, Yemen ve Suudi Arabistan'da da IŞİD'in askeri yönden yenilmesi, ortaya çıkışının arkasındaki derin yapısal sorunların sadece geçici olarak maskelenmesi anlamına gelecektir.
Dolayısıyla IŞİD'in askeri yenilgisi, cerahatli bir yaranın sargı beziyle sarılmasına benzeyecektir.
Askeri operasyonlar sırasında karar veren yöneticiler, stratejik hedef olarak, sürdürülebilir siyasi reformların ve uzlaşma süreçlerinin eninde sonunda şart olduğunu unutmamalı.
Dr. Omar Ashour, Exeter Üniversitesi Orta Doğu Siyaset ve Güvenlik Araştırmaları Bölümü Öğretim Üyesi ve Londra'daki düşünce kuruluşu Chatham House üyesi.
Dr. Ashour'un kitapları arasında "Cihadçıların Radikalleşmekten Çıkarılması: Silahlı İslamcı Hareketlerin Dönüşümü" ve "Sina'nın İnatçı Ayaklanmaları" bulunuyor.
Henüz yorum yapılmamış.