Kültür Sanat
Tarihi dini yapılar İrfan Ocağı olsun!
Tarihi dini yapıların aslına uygun kullanılması yapımında emeği geçen ve fakat bugün hayatta olmayanların niyetine sadakat ve vakıf kültürü açısından önem arz ediyor...
Eski yapıların restore edildikten sonraki kullanım ÅŸekillerinin, yapının asıl inÅŸa amacı ile aynı olması idealdir. Bu aynı zamanda yapının ilk inÅŸaasında; arsalarını bağışlayan, yapıyı yapan, yaptıran, iÅŸleyiÅŸi devam ettirenlerin emeklerini hiçe saymamayı, eski yapının iÅŸleyiÅŸini belirleyen vakfiye kurallarına sadakati korumak adına önemlidir. “Nazikî Tekkesi nezaket bekliyor” ve “Tekkeye niyet; Bizans’a kısmet” baÅŸlıklı yazılarımız kamuoyu tarafından ilgiyle takip edildi.
Öznesinde Naziki Tekkesi bulunan yazımızda “SoÄŸukçeÅŸme Sokağı’ndaki bütün binaların otel olarak iÅŸletilmesi ve Nazikî Tekkesi’nin de turistlere konaklama mekânı olması halinde tekke binasının kuruluÅŸ fonksiyonunun dışına çıkılacağı ve Vakfiyeye aykırı bir durumun oluÅŸacağı aÅŸikâr...” diyerek tekke ve vakıf binalarının otel olarak kullanılmasına yönelik kaygılarımızı dile getirmiÅŸtik.
Vakıflar Meclisi aldığı kararla SoÄŸukçeÅŸme Sokağı’ndaki Naziki Tekke binasını kapsam dışında tutmuÅŸ. Bu karar, maÅŸeri vicdanın beklediÄŸi, vakıa mutabık ve olması gereken bir keyfiyete iÅŸaret ediyor.
Turing yönetimi de otel kapsamı dışına çıkartılmasına öncülük ettiği tekke binasının kültürel amaçlı olarak kullanılacağını belirtiyor.
ŞEHİTLİK DERGÂHI DA REFİKİ SIR TEKKE GİBİ SIRRA KADEM BASTI!
Ä°stanbul’da biri fetihten önce (Åžehitlik Dergâhı) ve diÄŸeri fetihten sonra (Sır Tekke) olmak üzere iki önemli tekke var. Nafi Baba Tekkesi, Ä°stanbul’daki en kadim manevi ocak.
Ä°stanbul’un fethinden önce temelleri ÅŸehit kanlarıyla atılan Åžehitlik Dergâhı (Halk nezdinde bilinen ismiyle Nafi Baba Tekkesi) binası Kalkınma Bakanlığı’nın desteÄŸiyle temelleri üzerinde tekrar ayaÄŸa kalktı.
Binanın bundan sonra tekkenin arsası üzerinde bulunduÄŸu Åžehitlik alanının ve Cumhuriyetin ilk yıllarında adı tapu kayıtlarından düşülen Åžehitlik Dergâhı mahallesinin ismiyle müsemma faaliyetlerde bulunmasını; Nafi Baba’nın ecdadının Ä°stanbul’u fetheden ruhunu incitmeyecek amaçlara hizmet etmesini temenni ediyoruz. Söz konusu yazıda da belirttiÄŸimiz üzere bizim itirazımız Bizans AraÅŸtırmaları Merkezi’ne deÄŸil; merkez için seçilen mekânın tekke binası olmasına.
Bizans AraÅŸtırmaları Merkezi okulun münhal baÅŸka mekânlarında kendi alanında pek çok hizmete ev sahipliÄŸi yaparak hedeflenen zengin, çok kültürlü amaçlara hizmet edebilir! Bu gayelere ulaÅŸmak konusunda baÅŸarılı olacağı açılışa ABD Ä°stanbul BaÅŸkonsolosu Hunter ile birlikte Fener Rum PatriÄŸi Bartholomeos’un katılması ümit ışığı oluÅŸturuyor!
Hafızalarımızı tazeleyelim. II. Mehmed, Konstantiniyye’yi kuÅŸatmaya baÅŸlayınca Bizans Kralı Konstantin, Papa’ya haberci göndererek Ortodoks Kilisesi’yle Katolik Kilisesi’ni birleÅŸtirmeye hazır olduÄŸunu ifade etmiÅŸ; bunun üzerine 12 Aralık 1452’de Ayasofya’da Katolik ayini düzenlenmiÅŸtir. Söz konusu ayinden hoÅŸnut olmayan Ortodoksların kahir ekseriyeti bu keyfiyeti protesto etmiÅŸ, sözcülüğü de “Konstantiniyye’de kardinal külahı görmektense Türk sarığını yeÄŸlerim” cümleleriyle Bizans’ın hissiyatını ortaya koyan Ortodoks Grandük Notaras üstlenmiÅŸtir.
TEKKE BÄ°NALARI Ä°RFAN OCAÄžI OLSUN
Restore edilen tekke binaları pek çok örnekte olduÄŸu gibi kültür merkezine dönüşüyor. ‘Tasavvuf ocağı’ tekke binalarının ‘kültür merkezi’ iÅŸlevi görmesi vakfiye ÅŸartlarını yerine getirmekten oldukça uzak.
Kültür merkezlerine ayakkabıyla giriliyor. Restore edilen tekke binalarının inşa amaçlarına matuf olarak kullanılmasının önünde pek çok engel var. Tekkelerin her tarafı mescid. Mescid secde edilen yer. Secde mahalline ayakkabı ile giriliyor. Tevhidhaneler, manevi sohbet meclislerine hasret kalıyor.
Ä°hya edilen tekke binaları, temelleri üzerinde yeniden ayaÄŸa kaldırılan dini müessese binaları Ä°rfan Ocağı olsun! Kur’an Kursu olarak hizmet etsin, hafızlık kursu olarak kullanılsın, talim, tecvit kıraat merkezi olarak vazife görsün. Tekkelerin kuruluÅŸ amacı, vakfiye ÅŸartları ne ise söz konusu amaçlara hizmette bulunsun.
KANUNÄ° VAKFÄ°YESÄ°: “VAKFI TEBDÄ°L ETMEK HELAL OLMAZ”
Kanuni Sultan Süleyman’ın vakfiyesinde vakfı amaçları dışında kullananlara önemli ihtarlarda bulunmuÅŸtur:
"Allah'a ve Ahiret gününe inanan, güzel ve temiz olan Hazreti Peygamberi tasdik eden, Sultan, Emir, Bakan, küçük veya büyük herhangi bir kimseye, bu vakfı değiştirmek, bozmak, nakletmek, eksiltmek, başka bir hale getirmek, iptal etmek, işlemez hale getirmek, ihmal etmek ve tebdil etmek helal olmaz. Kim onun şartlarından herhangi bir şeyi veya kaidelerinden herhangi bir kaideyi bozuk bir yorum ve geçersiz bir yöntemle değiştirir, iptal eder ve değiştirilmesi için uğraşır, fesh edilmesine veya başka bir hale dönüştürülmesine kastederse, haramı üstlenmiş, günaha girmiş ve masiyetleri irtikâp etmiş olur. Böylece günahkârlar alınlarından tutularak cezalandırıldıkları gün Allah onların hesabını görsün. Mâlik onların isteklisi, zebaniler denetçisi ve cehennem nasibi olsun. Zira Allah'ın hesabı hızlıdır. Kim bunu işittikten sonra, onu değiştirirse onun günahı, değiştirenler üzerindedir. Kuşkusuz O, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez..."
VAKIF VE TEKKE BİNALARI VE GÜNÜMÜZ HİZMETLERİ ÇALIŞTAYI
Restore edilen tekke, vakıf binaları vakfiyelerinde belirtilen amaçlara yönelik kullanılarak, kuruluÅŸ felsefesine uygun hareket edilmeli; söz konusu binalar “Kültür Merkezi” deÄŸil "Tasavvuf Merkezi" ya da "Ä°rfan Ocağı" adı altında faaliyet göstermelidir. Bu hususta Vakıflar Genel Müdürlüğü yöneticileri, tarihçiler, ilahiyatçılar ve konu katkı saylayacak tüm paydaÅŸlar bir araya gelerek Vakıf ve Tekke Binaları ve Günümüz Hizmetleri Çalıştayı’nı düzenleyebilir. Çalıştayda kabul edilecek görüşler ve ortaya çıkacak bildiriler tüm taraflar için yol haritası mahiyetinde olacaktır.
Bu husustaki görüşlerimizi burada nihayete erdirirken tarihi yapıların amaca yönelik kullanımına dair Minyatür sanatkârı, nakkaÅŸ Gülçin Anmaç’ın konuyla ilgili görüşlerine yer verelim:
“Eski yapıların restore edildikten sonraki kullanım ÅŸekillerinin, yapının asıl inÅŸa amacı ile aynı olması idealdir. Bu aynı zamanda yapının ilk inÅŸaasında; arsalarını bağışlayan, yapıyı yapan, yaptıran, iÅŸleyiÅŸi devam ettirenlerin emeklerini hiçe saymamayı, eski yapının iÅŸleyiÅŸini belirleyen vakfiye kurallarına sadakati korumak adına önemlidir. Ãœlkemizde her zaman gözardı edilen ama çok önemli olan konu toplumsal belleÄŸi oluÅŸturan alanların (kültürel ve sosyal) korunmasıdır. Bu belleÄŸin devamlılığı; genç nesillerin ata mirasından haberdar olması, her biri kültür varlığı olan tarihi mekanları duyumsayarak yaÅŸamaları, sonrasında bilinçle ve özenle sahip çıkmaları ile mümkündür. Ä°letiÅŸimsel bellek dört nesil ve yaklaşık seksen seneyi kapsar ki burada nesiller arası aktarım canlı olarak mümkündür. Ömür sonlandığında ise sonlanmayan belleÄŸimiz yani kültürel bellek, toplumsal ritüeller ile desteklenerek ve nesiller boyunca tekrarlanarak devam eder.
KÃœLTÃœREL BELLEK BASTIRILDIÄžINDA ZEDELENEN “KÄ°MLÄ°K” OLUR!
Kültürel bellek engellendiğinde veya baskılandığında ise kültürel kimlik zedelenir. Bu devamlılığın sağlanması için önemli nokta, belleği oluşturan unsurların varoluşlarını aynı amaç ile sürdürmeleridir.
Eski yapıların işlevini sürdürecek durumların mevcudiyeti yok ise farklı amaçlar için kullanıldıkları görülmüştür. Bu yapıların esas işlevleri dışında kullanılması dünyada birçok alanda mevcuttur, işlevini yitirmiş sanayi alanlarının kültür merkezi veya müze olarak kullanılması gibi örnekler vardır. Bu alanların manevi önemi azdır ve maddi unsurları ise olabildiğince eğitim ve kültür hizmetine yakın olarak kullanılır. Ama bu alan, önemli bir şehitlik kabristanı ve tarihi işlevi ile ayrıca önemli bir kurum ise yine işlevinin bu özellikleri korunarak devam etmesi manevi anlamda çok önemlidir. Bu kurumlarının işlevini belirleyenler, kararlarını tarihi yapının asıl amacını gözardı etmeden ve gerçek hassasiyetlerini bu konuda göstererek vermelidir. Koruma ve yeniden yapılandırma, tarihi yapıyı ve alanı yeniden canlandırma çabasıyla birlikte yürütülür. Tarihi yapıları koruma eylemi sadece binanın değeri ile değil, tarihi kültürel ve manevi tüm değerleri göz önünde alınarak yapılır.
Eski eserler, taşınmaz kültür varlığı olarak önemli bir maddi unsur olmanın ötesinde, bir toplumun tarihi ve kültürel unsurlarıyla toplumsal belleÄŸini oluÅŸturmaları açısından önemli manevi deÄŸerlerdir. Maddi deÄŸerlerinin korunması yanında, asıl olarak kuruluÅŸ amaçları ve ruhani devamlılıkları korunmalıdır.”
Henüz yorum yapılmamış.