Sosyal Medya

Güncel

Partilerde demokrasi yok

Türkiye’de hemen hemen hiçbir parti demokratik kurallar ile yönetilmiyor. Sorun hem 1980 döneminde çıkarılan Siyasi Partiler Yasası’ndan hem de uygulamada tercihin “demokrasi” yönünde kullanılmamasından kaynaklanıyor.



Türkiye’de çok partili hayata geçiÅŸle birlikte her dönem iktidara gelen siyasi partiler “demokrasi” kavramı üzerinden tartışma konusu oldu. Bu tartışma on yıllardır birbirine muhalif siyasi partiler arasında karşılıklı suçlamalarla devam ediyor. Oysa ülkenin genel siyasetine etki eden önemli bir baÅŸlık daha var, parti içi demokrasi.  Çok nadiren gündeme gelen bu baÅŸlık ÅŸu soruyu da beraberinde getiriyor; “Ãœlkeye demokrasi vaat eden siyasi partiler kendi içlerinde ne kadar demokratik?”

Siyasi Partiler Kanunu 1983 yılında çıktı

Türkiye’de siyasi partilerin iÅŸleyiÅŸine iliÅŸkin temel kuralları 1983 yılında çıkan Siyasi Partiler Yasası belirliyor. Yasada 1990’lı yılların ortalarından itibaren kapsamlı bazı deÄŸiÅŸiklikler yapılmış, ancak yine de hâlâ içinde 1980 darbesinin ruhunu oluÅŸturan “yasaklayıcı ve kısıtlayıcı” özellikler barındırıyor. Bu temel kurallar çerçevesinde hazırlanan parti tüzükleri ise iç iÅŸleyiÅŸe iliÅŸkin ayrıntılı tanımlamalar yapıyor, yeni kurallar oluÅŸturuyor.

Türkiye’de bu konu üzerine yapılan araÅŸtırmalar hem Siyasi Partiler Kanunu’nun hem de parti tüzüklerinin baÅŸta örgütlenme biçimleri olmak üzere çeÅŸitli alanlarda “demokratikleÅŸme” sorunları yarattığını ortaya koyuyor.

Ä°lk hâliyle partilerin kadın ve gençlik kolları kurmalarını dahi yasaklayan Siyasi Partiler Kanunu’nda 1999 yılında yapılan deÄŸiÅŸiklikle bu yasak kaldırıldı. Ancak hâlâ siyasi partilerin il ve ilçe merkezleri dışında yani mahalle ve köylerde örgütlenmesi yasak. Uzmanlar bu soruna “tek tip örgütlenme” adını da veriyor. Bu baÅŸlık altında sadece yasada yer alan örgütlenmelerin yapılabilmesi, Ocak vs gibi örgütlenmelere izin verilmemesi de yer alıyor.

Ãœyelerin belirlenmesi

Bir diÄŸer unsur ise partilerde Genel BaÅŸkan ve yetkili yönetim organları seçiminin yapıldığı Büyük Kongre’nin oluÅŸumu.  Büyük kongre üyeleri il kongrelerinde seçilen delegelerden ve tabii üyelerden oluÅŸuyor. Büyük Kongre üyelerinin büyük çoÄŸunluÄŸunu oluÅŸturan delegeler il kongrelerinde seçilerek geliyor.

İl kongresi delegelerinin seçimi ilçe kongresinde seçilen delegeler, ilçe kongresi ise köy ve mahalle parti üyelerince yapılıyor. Bu seçim yöntemi işleri hızlandırıyor ve kolaylaştırıyor ancak tercih kullanırken kişisel çıkarlar ve aidiyetlerin yanı sıra yönetimin tavrı devreye girdiği için sonuç demokratik olmaktan uzaklaşabiliyor.

Büyük kongrenin karar alma mekanizmasını etkileyen bir diÄŸer unsur ise tabii üyeler. Yani Genel baÅŸkan, milletvekilleri, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyeleri, Merkez Disiplin Kurulu üyeleri. Türkiye’de sadece milletvekillerinin belirlenmesinde dahi liderlerin ağırlığı düşünüldüğünde bu durum da Büyük Kongre’nin demokratik karar alma biçimlerinin sorgulanmasını beraberinde getiriyor. Ancak konuyla ilgili yapılan tüm araÅŸtırmalarda bu sorgulamanın bir engele takıldığı görülüyor. O da bu insanların büyük kongre üyesi olmadığı bir yapının da aynı ölçüde demokratik olmayacağı.

Partilere üye kaydedilmesine iliÅŸkin esaslar da Siyasi Partiler Yasası ile belirleniyor. Yasanın 11. Maddesi “Onsekiz yaşını dolduran, medeni ve siyasi hakları kullanma ehliyetine sahip bulunan her Türk vatandaşı bir siyasi partiye üye olabilir.” diyor. Ancak bu maddeden hemen sonra 12. Maddede yer alan düzenlemeler Genel Merkez’in tavrına göre uygulamanın demokratik olup olmayacağı konusunu yoruma açık bırakıyor. Bu madde

“Madde 12 – Siyasi parti üyesi olmaya kanuna göre engel hâli bulunmayanların, üyeliÄŸe kabul ÅŸartları parti tüzüklerinde gösterilir. Tüzükte üyelik için baÅŸvuranlar arasında dil, ırk, cinsiyet, din, mezhep, aile, zümre sınıf ve meslek farkı gözeten hükümler bulunamaz.

 Siyasi partiler üye olma istemlerini sebep göstermeksizin de reddedebilirler. Ancak, üyeliÄŸe kaydını isteyenin, istemini reddeden teÅŸkilatın bir üst kademesine, parti tüzüğünde gösterilen ÅŸekilde itiraz hakkı vardır. Ä°tiraz üzerine verilen karar kesindir.”

Bu “üye olma istemini sebep göstermeksizin reddetme” yetkisi üyelerin yeri geldiÄŸinde ve Türkiye’de uygulamada çoÄŸu zaman parti yönetimine yakın çevreler tarafından belirlenmesini de beraberinde getiriyor. Aynı ÅŸekilde üyenin ihracı konusunda da yetki Genel Merkez’e bırakılıyor. Yasada kimlerin parti üyesi olabileceÄŸi, daha doÄŸrusu kimlerin olamayacağı konusunda da ayrıntılı tanımlar yer alıyor.

Lider sultası

Siyasi Partiler Kanunu ve Türkiye’deki parti içi demokrasi örneklerini inceleyen uzmanların üzerinde ortaklaÅŸtığı baÅŸlık, aslında tüm partilerin birbirini suçladığı bir unsurun kendilerinde var olduÄŸu yönünde. O baÅŸlık, “lider sultası”. Türkiye’de bir siyasi partide liderin doÄŸal yollarla ve olaysız deÄŸiÅŸimine iliÅŸkin örnek yok denecek kadar az.

Uzmanlar bunu yasada parti tüzüklerine bırakılan yetkiler nedeniyle seçim mekanizmalarının belirlenmesi üzerinde liderin söz sahibi olmasına baÄŸlıyor. Bunun yansıdığı en önemli noktalardan biri milletvekili adaylarının belirlenmesi. Siyasi Partiler Kanunu’nun 37. Maddesi aday tespitinde yöntemi partinin kararına bırakıyor.

“Siyasi partiler, milletvekilliÄŸi genel veya ara seçimlerinde adaylık için müracaat eden ve adaylığı uygun bulunanlar arasından, adayların tespitini; serbest, eÅŸit, gizli oy, açık tasnif esasları çerçevesinde, tüzüklerinde belirleyecekleri usül ve esaslardan herhangi biri veya bir kaçı ile yapabilirler.”

Yetki Genel Merkez’e bırakıldığı için Türkiye’de siyasi partiler ön seçim yöntemini çok kısıtlı olarak kullanıyor. Yani üyelere hemen hemen hiç söz hakkı verilmiyor. Genelde söz hakkını Genel Merkez’e bırakan yöntemler tercih ediliyor. Bu da partide liderin gücünü ve etkisini artırıyor.

Partilerin mali yapılarının şeffaflığı

Partilerin finansmanı, bu sistemin ÅŸeffaflığı iç demokratik iÅŸleyiÅŸ açısından önemli bir unsur. Siyasi Partiler yasasının 74’üncü maddesi mali denetimin Anayasa Mahkemesi tarafından yapılmasını öngörüyor. Finansman kaynakları ise hazine yardımı yanında milletvekilliÄŸi aday adaylığı ücretinden üyelik aidatına kadar bir dizi maddede toplanıyor. Ancak partilerin finansmanının yargı tarafından yapılacak daha ÅŸeffaf bir denetimin parti içi demokrasiye daha çok hizmet edeceÄŸine dikkat çekiyor.

“Hiçbir parti demokrasi kuralları çerçevesinde iÅŸlemiyor”

Al Jazeera’nin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan UludaÄŸ Ãœniversitesi Öğretim Ãœyesi Ali YaÅŸar Sarıbay Siyasi Partiler Yasası’ndan kaynaklanan en temel sorunun, yasanın siyasi partileri kutsanmış örgütler gibi tanımlanması olduÄŸunu söyledi. Sarıbay’a göre yasanın yanısıra demokrasi kültüründeki eksiklikler de uygulamada demokratik olmayan sonuçları beraberinde getiriyor.

Politolog Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay, Al Jazeera'nin sorularını yanıtladı.
Fotoğraf: Okan Yüksel - Al Jazeera
Sarıbay'a göre ülkedeki eksiklik parti içi demokrasiyi de eksik kılıyor

 

“Ãœlkedeki eksiklik parti içi demokrasiyi de eksik kılıyor. Bu kültür içerisinde insanlar kendilerini demokratik olmaya mecbur hissetmiyor. Türkiye’de her ÅŸeyi liderin iki dudağı arasından çıkacak söze baÄŸlama alışkanlığı var. Bunu destekleyen bir unsur da muhalif olmanın sadakat dışı bir imaj yaratması. Bu, örgüt kültürümüzde böyle, eleÅŸtiri bile normal karşılanmıyor. Hemen ‘hain’ gibi benzetmeler yapılıyor. ‘Tüzük gereÄŸi belli sayıda bir delegenin dilekçesi toplansa bile onları salona sokmam’ tavrı her ÅŸeyi anlatıyor. Bunun adı, lider kültü… “

Sarıbay’ın Türkiye’de demokratik olmayan iÅŸleyiÅŸe iliÅŸkin verdiÄŸi örneklerden biri de aday belirleme sisteminin dahi yönetimin tercihine bırakılması.

“Ön seçim dahi partilerin isteÄŸine bırakılmış. Buna en hevesli parti bile bunu sınırlı yapıyor. Lider sultası çerçevesinde karar alınması bu sonucu doÄŸuruyor. Türkiye’de hiçbir partinin tam anlamıyla demokrasi kuralları çerçevesinde iÅŸlediÄŸini söyleyemem.  Hiçbir partide delegenin etkinliÄŸi ve rolü olması gerektiÄŸi gibi deÄŸil.”

“Çok güzel bir yasa olsa bile çalışmayabilir”

Al Jazeera’nin sorularını yanıtlayan Sabancı Ãœniversitesi Ä°stanbul Politikalar Merkezi Direktörü ve Uluslararası Ä°liÅŸkiler Öğretim Ãœyesi Profesör Doktor Fuat Keyman da siyasi partiler kanunun mutlaka yenilenmesi gerektiÄŸi görüşünde. 12 Eylül döneminde çıkarılan yasanın siyasete giriÅŸi engelleyici unsurlar barındırdığına dikkat çeken Keyman’ın altını çizdiÄŸi bir numaralı sorun Türkiye’deki “liderlik anlayışı”.

 
Keyman, sorunun çözümü için yeni anayasa gerektiğini söyledi.

 

“Siyasi partiler yasası lidere aşırı güç veriyor ve parti içi örgütlenmeyi kısıtlıyor. Alttan denetim mekanizmaları, sürekli çalışma, tartışma ortamı olmadığı için lider kendi etrafında klik yaratıyor. Etrafındaki insanlar da kendi güçlü konumlarını sürdürüyor. Tüm bunlar yüzünden de Türkiye’de partiler seçim kaybetse bile bu, lider deÄŸiÅŸikliÄŸine, yenilenmeye yol açmıyor. Ãœyelerin seçimi dahi parti lideri temelinde oluyor.”

Keyman, Siyasi Partiler Yasası ile birlikte başka bir soruna daha dikkat çekiyor.

“Türkiye’de sivil toplum da geliÅŸmediÄŸi için partilerde deÄŸiÅŸimi ve hem ideolojik hem de vizyon çalışmasını saÄŸlayacak çalışma yapılmıyor. Lider de bunu kendi çıkarına kullanıyor. O yüzden yeni anayasa yapılırken muhakkak sistem ne olursa olsun, yani ister baÅŸkanlık sistemi olsun ister parlamenter sistemde kalalım, kurumlarla ilgili demokratik mekanizmaların güçlendirilmesi gerekiyor. Siyasete katılımın önünün açılması gerekiyor. Çünkü ancak toplumda demokrasi artarsa siyasi partiler bu ÅŸekilde devam edemez. Aksi takdirde çok güzel bir yasa da yapılsa çalışmayabilir. Yani Türkiye’de Siyasi Partiler Kanunu’nun düzeltilmesi gereklidir ama yeterli deÄŸildir. Yeni bir anayasa yapılması gerekiyor.”

Kaynak: Al Jazeera

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.