Coğrafyamız
Putin'in petrodolar savaşı
"Rusya’nın Suriye'ye askeri operasyona başlamasından bu yana yükselme eğiliminde olan petrol fiyatları, Rusya’nın bir NATO üyesi olarak Türkiye’yi de içine çekebilecek gerginlikler üreterek, petrol fiyatlarını yukarı yönlü speküle ettiği ihtimâlini güçlendiriyor."
Finlandiya Merkez Bankası 2002 yılında yayınladığı bir çalışmada, petrol fiyatlarındaki her yüzde 10’luk artışın, Rus ekonomik büyüklüğüne yüzde 2,2 oranında etki edeceÄŸini açıklamıştı. Bu etki analizi, takip eden yıllar içinde sayısız defa sınandı ve her defasında Rusya’nın ekonomik yapısının petrol fiyatlarına karşı olan hassasiyeti Fin Merkez Bankasının öngördüğü düzeyleri korudu.
“Hollanda Hastalığı” olan petrol ve doÄŸal gaza aşırı bağımlılık, Rusya’yı petrol fiyatlarına karşı aşırı duyarlı hale getirmiÅŸ durumda. Öyle ki, Rusya’nın milli gelirinin üçte biri, bütçe gelirlerinin yüzde 60’ı enerji getirilerinden karşılanıyor. Rusya gibi büyük bir ekonominin yapısal anlamda kayda deÄŸer geliÅŸme göstermemesi, 2014’ün üçüncü çeyreÄŸine kadar petrol fiyatlarının 100 dolar seviyelerinde tutunmuÅŸ olmasına baÄŸlanıyor. Zira ham petrolün 60 ila 100 dolar aralığındaki fiyat seviyesinin korunması, Rus ekonomisinin mevcut sosyoekonomik istikrarının sigortası olarak görülüyor.
Bu seviye, geçtiÄŸimiz yıllarda Rusya’nın tolere edebileceÄŸi seviyelerin altına inmiÅŸti. ÖrneÄŸin, 2008 krizi ile birlikte küçülen dünya ekonomisi, enerji talebini ve dolayısı ile petrol fiyatlarında hızlı bir gerilemeyi de beraberinde getirmiÅŸti. 2008 Yaz Olimpiyatları açılışı sırasında Rus ordu birliklerinin Gürcistan’ın Güney Osetya bölgesini iÅŸgal etmesi tam da böyle bir zamana denk gelmiÅŸti. ÇoÄŸu siyaset bilimci için Rusya’nın Gürcistan’a yapmış olduÄŸu askeri müdahale “yakın çevre” politikasının bir sonucuydu. Devletler arasındaki iliÅŸkilerin kadim zamanlardan bu yana güç ve zenginlik arayışı olduÄŸunu bilenler için, Rusya’nın “yakın çevre” politikası, güç iliÅŸkilerini açıklıyordu, ancak zenginlik arayışını izah edememiÅŸti.
Rusya’nın çatışmalardan beslenerek petrol fiyatını sürdürülebilir seviyelerde tutma arzusu zenginlik arayışına bir yanıtı olarak algılanabilir. Zira 2008 yılının dünya ekonomisi üzerindeki sarsıcı etkisinin devam ettiÄŸi yıllar boyunca petrol fiyatlarının hızla 100 dolar seviyelerini yakalaması ve hatta geçmesi, Rusya’nın sert gücünün ekonomik kazanıma dönüştürülebilmesinin önünü açmıştır.
Rusya, 2008 yılında Gürcistan’a karşı kullandığı askeri gücün petrol fiyatlarını yukarıya çekebilecek bir etki yarattığını test etmiÅŸti. Batı’nın Rusya’yı Ukrayna ve Gürcistan üzerinden çevreleme politikasına karşın kullanmaktan çekinmediÄŸi askeri güç, Rus ekonomisinin üçte birini elinde tutan petrol kartını da güçlendirmiÅŸti.
Rusya ABD’nin kaya gazı üretimini artırması nedeni ile 2011 ikinci çeyreÄŸinden itibaren petrol fiyatlarında düşüş trendinin baÅŸlamasına engel olamadı. Ancak ABD’nin Ä°ran’a nükleer faaliyet dışında kalan petrol ve yan ürün ticaretinin üzerindeki ambargo kararı, 2012 yılında Rus ekonomisinin en azından kısa bir süre için nefes almasına yardım etti. Tahran, ABD ve AB'nin Ä°ran petrolüne yaptırım uygulaması halinde dünyanın en büyük transit petrol hatlarından biri olan Hürmüz BoÄŸazı'nı kapatmakla tehdit etmiÅŸ, kısa süre içinde ham petrol fiyatı 100 dolar seviyelerinden 125 dolara yükselmiÅŸti.
Ne var ki, 2013 yılına gelindiÄŸinde ekonominin yapısal problemleri Hollanda Hastalığından Rusya’yı kurtaracak düzeyde çözülmemiÅŸti. Putin’in aşırı askeri harcamaları ve popülist politikaları, 2000-2011 yılları arasında Maliye Bakanı olarak görev yapan Alexei Kudrin tarafından da eleÅŸtirilmiÅŸ, Rus ekonomik istikrarı için petrol fiyatlarının her sene 20 ila 30 dolar arasında artmasına ihtiyaç olduÄŸu belirtilmiÅŸti. Oysa her yıl 2,5 milyon varil ham petrol ihracatçısı konumunda olan Ä°ran ile ABD arasında baÅŸlayan nükleer müzakerelerin sonuca oluÅŸma ihtimali, petrol fiyatlarının daha da düşme eÄŸilimine girme potansiyelini artırdı. Bu dönemde eÅŸ zamanlı olarak ortaya çıkan Ukrayna Turuncu Devrimi, Rusya için yeni bir çatışma alanına dönüşecekti. Ancak 2008 yılında Gürcistan’da olanlara benzer biçimde Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı askeri müdahale orta ve uzun vadede petrol fiyatlarında bir artış yaratmadığı gibi, büyüyen askeri harcamaların olumsuz etkisi, Rus ekonomisini durgunluÄŸa girme riski ile karşı karşıya bıraktı.
2014’ün son çeyreÄŸinde 80 dolar seviyelerine kadar düşen ham petrol fiyatı, Batılı devletlerin Ukrayna nedeni ile ABD liderliÄŸinde aldığı ekonomik yaptırım kararlarına baÄŸlı olarak 2015’in Ocak ayında 45 dolara kadar geriledi.
Zamanında alınamamış olan yapısal tedbirler nedeni ile sürekli eleÅŸtirilen Rusya’nın ekonomik istikrarı tehlikeye girdi. Bu darboÄŸazdan çıkmak için Çin ile birlikte uluslararası parasal sistemi ve emtia borsalarını Amerikan doları hegemonyasından bağımsızlaÅŸtırma taleplerini yüksek sesle dile getiren Vladimir Putin, Mayıs 2015’te diÄŸer BRICS üyeleri ile birlikte 100 milyar dolar sermaye ile IMF’ye alternatif bir fon oluÅŸturulduÄŸunu ilan etti. Ne var ki, petrol ve doÄŸal gaz ihraç gelirlerinin toplam ihracattaki payının yüzde 60 seviyelerinde olması nedeni ile 2014 yılı boyunca yaÅŸanan dramatik düşüş, Rus ekonomisine ağır zararlar verdi. Haziran ve Aralık 2014 ayları arasında ruble, Amerikan doları karşısında yüzde 59 oranında deÄŸer kaybetti. 2015 yılının başında Rusya, komÅŸusu Ukrayna gibi dünyadaki en düşük satın alma gücüne sahip ülke konumuna düştü. Rublenin deÄŸer yitirmesi, petrol, doÄŸal gaz ve votka dışında ciddi bir ihracat kalemi olmayan Rusya’nın ithal girdi ve mal fiyatlarının da eÅŸ zamanlı yükselmesine neden oldu. Bu ise enflasyonist baskıyı artırarak faizlerin yüzde 17’ye yükselmesine ve hâlihazırda yapısal problemler yaÅŸayan Rus ekonomisinin daralmasına zemin hazırladı. Ani ve aşırı faiz artırımları, daralmakta olan her ekonomide olduÄŸu gibi derin bir durgunluÄŸa kapıları araladı.
Petrol fiyatlarının üzerindeki spekülatif baskı, Rus ekonomisini ve çok çeşitli etnik yapıdan oluşan toplumsal yapıyı derinden etkileyecek ciddi bir risk parametresi olarak önemini korumaya devam ediyor.
Hal böyleyken, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın, Rusya’nın sınırı olmamasına raÄŸmen Suriye’de neden askeri operasyonlara baÅŸladığı sorusu daha da anlam kazanıyor. Rusya’nın muhalif mevzilere havadan ve denizden askeri operasyona baÅŸladığı günden bu yana yükselme eÄŸiliminde olan petrol fiyatları, Rusya’nın bir NATO üyesi olarak Türkiye’yi de içine çekebilecek gerginlikler üreterek, petrol fiyatlarını yukarı yönlü speküle ettiÄŸi ihtimalini güçlendiriyor.
Selva Tor, finansal güvenlik stratejisti. 2013-2015 yılları arasında T.C. Harp Akademileri Komutanlığı, Stratejik AraÅŸtırmalar Enstitüsü’nde Strateji ve Stratejik AraÅŸtırmalar Anabilim Dalı’nda Ulusal ve Uluslararası Güvenlik Stratejileri alanında Yüksek Lisans eÄŸitimini tamamladı. Uzun yıllar uluslararası finans ve yatırım bankacılığı konularında yurt içi ve dışında, yerli ve yabancı banka ve finans kurumlarında çeÅŸitli kademelerde görev yaptı. Enerji, sanayi üretimi, bilgi ve iletiÅŸim teknolojileri ile gayrimenkul sektörlerinde, Orta ve DoÄŸu Avrupa ile Türkiye’de çok sayıda yatırım projesinin finansman çalışmalarını tamamladı. Yerli ve yabancı kurumlara proje finansmanı, kurumsal finansman, borç yeniden yapılandırma gibi temel finansal ve parasal konularda danışmanlık hizmetleri verdi.
Henüz yorum yapılmamış.