Ä°slam
AK Parti Yönetiminde Aynı Dış Politikaya Devam mı?
Türkiye'de 1 Kasım seçimlerinden büyük bir zaferle çıkan AK Parti'nin Orta Doğu politikasından değişiklik olup olmayacağı yabancı medyaların da en merak ettiği konulardan birisi.
Analiz : Türkiye’de, Ak Parti çoÄŸunluÄŸu geri kazandı, ama bu bölge için ne anlama geliyor?
Türk araştırmacılar, geçen haftalardaki seçim zaferinin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Ak Parti liderliğinde ülkenin dış politikasını aşırı parçalanmış muhalefete taviz vermek zorunda kalkmaksızın, tek elden şekillendirmeye devam ettirmesine olanak sundu diyor.
Bir çok analistin El Cezire’ye dediÄŸine göre, büyük dış politika deÄŸiÅŸimi beklenmiyor, bir tek parti hükümeti olarak (Ak Parti), Suriye’deki krizi de içine alan bir çok meselede daha kararlı bir pozisyon alabilecek. El Cezire çalışma merkezinde Türk ve Kürt iliÅŸkileri üzerinde kıdemli bir uzman olan Galip Dalay “ Esaslı bir deÄŸiÅŸiklik beklemiyorum. Daha çok, biraz ince ayar olacak.” dedi. “Ak Parti (kendisinin) Orta DoÄŸu politikasının hesabını saÄŸlam tutmaya devam edecek. Müslüman KardeÅŸlerin önderliÄŸindeki politik partilere desteÄŸini de içeren, bölge genelindeki devrimci hareketlerine adanmışlığına devam edecek” diye ekledi
Ak Parti bu ayki seçimlerde oyların neredeyse %50’sini elde etti, ki bu (yolla) parlamentoda çoÄŸunluÄŸu yeniden ele geçirdi. 7 Haziranda yapılan önceki seçimler Ak Parti’nin 13 yıllık tek parti hükümdarlığını kaybetmesine; bunun yerine dört siyasi partiye parlamento yolunun açılması neticesinde koalisyon hükümeti oluÅŸturmakta baÅŸarısız olduÄŸunu gözler önüne serdi ve erken seçim kararı alındı.
Ekim ayında yayınlanan revize edilmiÅŸ seçim manifestosunda Ak Parti “Türkiye’nin dünyadaki yerini hesaba katan net bir bakış açısı üzerine kurulan ‘çok boyutlu deÄŸerler bazlı’ dış politikasını izlemeye devam edeceÄŸini’’ beyan etti. Ak Parti’nin seçim zaferinin ardından El Cezire’ye konuÅŸan bir Türk devlet yetkilisine göre, parti bu stratejiyi sürdürmeyi umut ediyor. “Arap Baharının ardından Türkiye, deÄŸer bazlı bir politikaya kucak açtı ve insanların baskıcı rejimlere karşı mücadelelerini destekledi. Yeni hükümet bu politikayı deÄŸiÅŸtirmeyecektir.”
Ayrıca Cumhuriyet Halk Partisi Adana millet eski vekili Faruk Loğoğlu, Ak Parti hükümetinin dış politika söz konusu olduğunda aynı damardan gideceği konusunda hem fikir.
Ancak bu stratejinin olası sonuçları hakkında endiÅŸeli. LoÄŸoÄŸlu, Zaman gazetesine, Ak Parti Orta DoÄŸu hususunda uzun bir süredir “ayrıştırıcı ve baÄŸnaz” bir politika sürdürmekte” dedi ve “Ak Parti’nin son altı – yedi yıldır uyguladığı aynı felaket politikaları devam edecek” dedi. LoÄŸoÄŸlu’na göre Türkiye’nin doÄŸru yönde ilerlemesi için ülkenin dış politikasının ivedi, tepeden tırnaÄŸa revize edilmiÅŸ olması gerekliliÄŸi vardır. Bunu olması mümkün mü? Kısa ve net cevap: “Hayır”
BaÅŸka araÅŸtırmacılar LoÄŸoÄŸlu’nun bu görüşüne katılmıyorlar. Din ve küresel iliÅŸkiler üzerine Londra temelli merkezin yöneticisi konumundaki Ziya Meral Türk dış politikasının gün geçtikçe proaktif olacağını söylüyor. Aynı zamanda Britanya ve Türk Dış Politika Platformu sekreteri de olan Meral “Seçim sonuçları, AK Parti’nin seçim beyannamesinin dış politika ekinde bir deÄŸiÅŸiklik, yeni proaktif bir dış politikanın doÄŸmasını mümkün kılabilir.” dedi
“Açık ve net olmayan ÅŸey DavutoÄŸlu’nun böyle bir süreci yürütecek bir bakana yer mi açacağı yoksa kendisini ana dış politika uygulayıcısı olarak mı öne çıkartacağıdır.”
Ak parti hükümeti için yakın gelecekte kilit zorluk şüphesiz Türk politikacıları tarafından ülkenin ulusal güvenliÄŸine bir tehdit olarak görülen komÅŸu Süriye’de süre giden savaÅŸ olacaktır.” Bazı analistler partinin iktidarda olacağı önümüzdeki dönem boyunca AK Partinin en tartÅŸmalı meselelerinden biri olan Suriye CumhurbaÅŸkanı BeÅŸer Esed’in kaderini (öngören) pragmatik bir strateji takip etmesini öngörüyor.Bu doÄŸrultuda, BeÅŸer Esed’in görevden alınması ve Suriyeli Kürtlerin Türk sınırı yakınlarında otonom bir mevcudiyet (oluÅŸturmalarının) önüne geçilmesi, Türkiye’nin en önemli dış politika hedeflerinin arasında olmuÅŸtur.
Ancak son raporlar Türkiye’nin Esed’e altı aylık bir geçiÅŸ dönemi (vermeyi) kabul etmeye hazır olduÄŸuna iÅŸaret etti. Bir yanda bu hareket Türkiye’nin Suriye hükümetine karşı tutumunu yumuÅŸatabileceÄŸi yönünde bir iÅŸaret olarak algılansa da, diÄŸer yandan yerel yetkililer Reuters’a “Bu plana sadece Esed’in nihai ayrılışı temin edildi diye onay verdik” dediler.
Bu baÄŸlamda, El Cezire’ye konuÅŸan Türk devlet yetkilisi böyle çalkantılı bir dönemde hükümetin pozisyonunu açık etmeyi reddetti. Ama hükümetin ne Suriye konusundaki genel stratejisinin ne de mevcut Suriye liderliÄŸi hususundaki tavrının deÄŸiÅŸmeyeceÄŸini vurguladı. Bunun yanı sıra, “Türkiye’nin Suriye politikası Suriyeli insanların kendi iradeleriyle yönetilebileceÄŸi yeni bir sistem oluÅŸturulması yönünde gayret sarf etmek olacaktır” dedi
Meral, Türkiye’nin Suriye’de Esed’i de iÅŸin içine katan bir geçiÅŸ sürecini olası kabulünün olası sınırlar içinde olduÄŸuna inanıyor. “Ne Türkiye, ne de ABD ve BirleÅŸik Krallık’ı da içine alan müttefiklerin hiç biri Esed’in iktidarda kalması gerekliliÄŸini düşünmüyor. Ancak ortada eÄŸer Esed’in kendisi dahil olmasa bile Suriye rejiminin rol almasını zorunlu kılacak bir geçiÅŸ sürecinin olacağı bilgisi mevcut” dedi. Esas soru iÅŸareti, Esed’in uzaklaÅŸtırılmasının ardından nelerin takip edeceÄŸi: “Türkiye için, Esed’den öte, Suriye sorununa, PKK’nın Türkiye sınırı boyunca elde ettiÄŸi kazanımlar yüzünden, artık aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorunudur.” diye ekledi.
Suriye’deki çatışmanın baÅŸka bir önemli yönü PYD’nin DAEÅž’e karşı savaÅŸta oynadığı roldür: Kürt güçleri ABD önderliÄŸinde DAEÅž’le savaÅŸan koalisyonun anahtar bir müttefiki durumunda ve Türkiye sınırında, Kuzey Suriye’nin büyük kısmını kontrol etmekte. Ama Türkiye PYD’yi 1984’ten bu yana ülkenin güney doÄŸu bölgelerinde kürt özerk yönetimi için savaÅŸmakta olan yasadışı örgüt PKK’nın Suriye’de filizlenen bir yan ürünü olarak görüyor.
Ekim ayı sonlarında, DavutoÄŸlu Türk askeri birliklerinin Kuzey Suriye’deki PYD militanlarına saldırı düzenlediÄŸini teyit etti.
Ankara’nın DAEÅž karşısında mücadeleye öncülük etmekte olan Kürtlere karşı tavrı, Türk hükümeti ve NATO müttefikleri arasında sürekli bir ihtilaf kaynağıdır.
AraÅŸtırmacılar Ak Parti hükümetinin politikasını deÄŸiÅŸtirmeyeceÄŸine ve PYD’nin DAEÅž gibi Türkiye’nin ulusal güvenliÄŸine büyük bir tehdit olarak yer aldığını savunmaya devam edeceÄŸine katılıyorlar. ÖrneÄŸin, Galatasaray Ãœniversitesinde Türk dış politikası üzerine bir uzman olan Ali Faik Demir “ PYD Türkiye için inanılmaz derecede hassas bir konudur.” dedi. Yeni hükümet Kuzey Suriye’de ılımlı güçlerce kontrol edilen bir güvenli bölge olması hususunda ısrarcı olacak ve hiçbir durumda Türkiye-Suriye sınırının tamamında PYD hakimiyetini kabul etmeyecektir.” diye belirtti. Ayrıca Ali Faik Demir bu konuda: ‘’Türkiye müttefiklerinden gelen baskılara boyun eÄŸmeyecek ve hükümet her ne olursa olsun Suriye’(deki) Türk ve Arap (kökenli) insanlarla baÄŸlantısını kaybetmeyi kabul etmeyecektir.”
Meral: “Ne ABD ne de Türkiye müttefiklerinden her hangi birisi PYD’nin yaralılık sahası üzerine (her hangi) bir yanılsamaya düşerler’’ dedi. Bu doÄŸrultuda, Türkiye’nin Suriye’de çözümün ayrılmaz bir parçası olduÄŸu, Türkiye’yi soyutlamanın ve Türkiye için doÄŸrudan güvenlik risklerine sebep olmanın meseleleri yalnızca sorunlu hale getireceÄŸi açıktır.” diyerek fikrini beyan etti. Ek olarak, “Süresiz bir ateÅŸkes ve PKK’nın Türkiye’ye karşı silahlı mücadelesinin son bulması, Türkiye’nin Kürt gruplarının Suriye’deki ilerleyiÅŸini tehdit olarak algılayışını deÄŸiÅŸtirmesiyle sonuçlanacaktır’’ diye ifade etti.
Yazıyı Düşünce Mektebi için İngilizce orjinalinden Mürsel ÖZ çevirdi
Kaynak:http://www.aljazeera.com/news/2015/11/foreign-policy-ak-party-151109073137169.html
Henüz yorum yapılmamış.