Dünya
Burundi'de iç savaş kapıda!
Burundi'de devlet başkanı Pierre Nkurunziza’nın 25 Nisan’da devlet başkanlığına aday olacağını açıklamasından bu yana hükümet ve muhalif gruplar arasında çatışmalar sürüyor
Burundi’de hafta sonu hükümetin muhalefete verdiÄŸi 5 günlük silah bırakma süresinin sona ermesi ile çatışmalar tekrar baÅŸladı. Hükümet ve silahlı gruplar arasında hafta sonu meydana gelen çatışmalarda 12 kiÅŸi hayatını kaybetti. Muhalefet çatışmaları baÅŸlatmakla hükümeti sorumlu tutarken hükümet ülke içerisinde hiçbir silahlı harekete izin vermeyeceklerini, sivillerin silahlarını bırakmalarını gerektiÄŸini, uymayanların “ülkenin düÅŸmanları” olarak kabul edileceÄŸi ve bu unsurları ortadan kaldırmak için “güç” kullanacaklarını söyledi. Bu açıklamadan henüz birkaç saat geçmiÅŸken, devlet televizyonu baÅŸkent Bujumbura da asker ve polisin ortak yürüttüÄŸü ev aramalarında birçok silah ve patlayıcı maddenin ele geçirildiÄŸini, onlarca kiÅŸinin göz altına alındığını ve askere silahla karşılık veren üç kiÅŸinin öldürüldüÄŸünü duyurdu.
Burundi de bu çatışmalar aslında yeni deÄŸil. Halihazırdaki devlet baÅŸkanı Pierre Nkurunziza’nın 25 Nisan’da devlet baÅŸkanlığına aday olacağını açıklamasından bu yana hükümet ve muhalif gruplar arasında çatışmalar sürüyor. Son beÅŸ aydır devam eden çatışmalarda en az 300 kiÅŸi hayatını kaybederken 200 bin kiÅŸi de komÅŸu ülkelere sığındı. Çatışmanın tarafları çok açık: Hükümet ve muhalif gruplar. Muhalefetin karşılıklı saldırılara raÄŸmen ÅŸimdilik silahlı bir örgüte dönüÅŸmediÄŸini de söyleyebiliriz. Çünkü ortada henüz bu saldırıların sorumluluÄŸunu üstlenen adı konulmuÅŸ bir örgüt de yok.
Daha önce de yazdığımız gibi yaklaşık 10 yıldır istikrar içinde olan Burundi de çatışmaların baÅŸlamasının nedeni Devlet BaÅŸkanı Pierre Nkurunziza’nın üçüncü dönem için devlet baÅŸkanlığına adaylığını açıklaması. Anayasaya aykırı olmasına raÄŸmen Pierre Nkurunziza AÄŸustos’ta yapılan devlet baÅŸkanlığı seçimlerine katıldı ve oyların büyük bir çoÄŸunluÄŸunu alarak üçüncü kez devlet baÅŸkanlığına seçildi. Afrika BirliÄŸi gözlemcileri de dahil, seçimleri izleyen bir çok gözlemcinin ortak görüÅŸü seçimlerin adil ve ÅŸeffaf bir ortamda yapılmadığıydı.
Bu ÅŸiddet ortamın baÅŸlangıcı siyasi gerginlikten kaynaklanan sorunlardı tabiiki. Fakat bir “gizli el” bu çatışmaları siyasi gerginlikten etnik bir çatışmaya yönlendirdi. Bu gizli -bazılarına göre çok açık olan - el, özellikle muhalifleri faili meçhul bir ÅŸekilde öldürülüyordu. Ä°lk olarak muhalefetin en zayıf halkasının Müslüman lideri Zedi Feruzi öldürüldü. Hükümet saldırganların kim olduÄŸunu hala açıklayabilmiÅŸ deÄŸil. Feruzi’nin cenaze merasiminde iktidar partisinden kimselerin olmaması kuÅŸkuları hükümetin içinde var olduÄŸuna inanılan kaos ortamından beslenen odaklara yöneltti. Hemen hemen bir ay içinde muhalefet partilerinin birçok temsilcisi öldürüldü. Tabii bu arada hükümet tarafında yer alan iki general bir istihbarat subayı da öldürüldü.
Bu ölenlere bakıldığında daha çok öldürülenlerin Tutsi olduÄŸu görülmekteydi. Sanki bu “gizli el” Burundi’yi 1994’de Ruanda da yaÅŸananlara hazırlıyordu. Nitekim Devlet BaÅŸkanı Nkurunziza da Burundi’yi bir etnik çatışmaya dönüÅŸtürmek isteyenlerin olduÄŸu Ruanda hükümetinin muhalefete silah ve lojistik desteÄŸi verdiÄŸini iddia ediyordu. Åžimdiye kadar Ruanda yönetimi bu iddiaları yalanlamakla yetinmiÅŸken ilk kez Ruanda devlet baÅŸkanı Paul Kagame doÄŸrudan Burundi yönetimini suçlayarak Burundi de hükümetin bir katliam baÅŸlattığını, bu katliamın etnik katliam olduÄŸunu ileri sürdü. Bu karşılıklı suçlamalar Burundi de olayın hangi boyutlara ulaÅŸtığını gösteriyor. Artık Burundi de etnik bir gerilimin fitilinin ateÅŸlendiÄŸini söyleyebiliriz. 21 yıldır Tutsi ve Hutular arasındaki barış ortamı yavaÅŸ yavaÅŸ bozulmaya baÅŸladığı anlaşılıyor.
Paul Kagame’nin iki devleti karşı karşıya getirecek 21 yıldır aÄŸzına almadığı “Hutu-Tutsi” kelimelerini kullanması boÅŸuna deÄŸil. Burundi’yi yönetenlerin Hutular, Ruanda’yı yönetenlerin de Tutsiler olduÄŸunu unutmamak gerekli. Burundi’de fitili ateÅŸlenen etnik çatışmanın çok kısa bir sürede Ruanda hatta Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne sıçrayabileceÄŸinden söz edebiliriz. Kongo’da 2016’da seçimler yapılacak, ÅŸimdiden devlet baÅŸkanı Kabila’ya karşı Paris sokaklarında yürüyüÅŸler baÅŸladı bile. Ruanda’da ise seçimler 2017’de; ama Paul Kagame’nin tekrar seçilebilmesi için anayasal deÄŸiÅŸiklik yapması gerekecek. Kagame ÅŸimdiden seçimlere katılacağı mesajını vermeye baÅŸladı ki bu bir anlamda suçladığı Burundi yönetiminin yaptığı hataları tekrarlayacağı anlamına geliyor. Siyaset Büyük Göller bölgesi ülkelerinde krizi çözen deÄŸil baÅŸlatan bir etken olarak ortaya çıkıyor. Unutmayalım ki 1994’de Ruanda soykırımın baÅŸlamasını saÄŸlayanda siyasi anlaÅŸmazlıklardı.
Fakat fitili ateÅŸlense de bu etnik çatışma büyümeden ve komÅŸu ülkelere sıçramadan önlenebilir. Öncelikle Burundi yönetiminin saÄŸduyu içerisinde hareket etmesi gerekiyor. Muhalifleri, ülkenin düÅŸmanları olarak deÄŸil, uzlaşılması gereken siyasi aktörler olarak benimsemesi lazım. Ä°ktidarı muhalefetin bütün parçaları ile koÅŸulsuz paylaÅŸabilmeli. Muhalefetin de Nkurunziza’nın devlet ve toplum içindeki gücünü görmesi ve devlet baÅŸkanı ile tekrar uzlaÅŸma yoluna girmesi gerekiyor. Burundi’de etnik çatışmayı önlemenin tek yolu zor da olsa karşılıklı uzlaÅŸabilmektir. EÄŸer silahlardan çözüm beklenecekse bunun karşılığı yeni bir soykırım olacaktır. Dünyanın Burundi krizinde acele etmesi, her iki tarafın benimsediÄŸi tarafları ikna edebilecek arabulucuları krizin önlenmesi için görevlendirmesi gerekiyor.
Henüz yorum yapılmamış.