Sosyal Medya

Güncel

HDP'ye çağrı: Bu yazar-çizerleri kovun

Salih Tuna, çözüm süreci konusunda eleştirilerde bulunurken HDP'ye önemli bir çağrıda bulundu...



Yeni Åžafak Gazetesi yazarı Salih Tuna, bugünkü "Bu yazar-çizerleri kovun" baÅŸlıklı yazısında 1 Kasım seçimleri öncesi ve sonrası medyadaki bazı kuruluÅŸ ve kiÅŸilerin siyasi çıkışlarını deÄŸerlendirdi. Haliyle yolunu bulmak için yeniden “Kürt sorununu” gündem etmeye baÅŸladılar, ifadesini kullanan Tuna, "HDP gerçekten “barış,” gerçekten “çözüm” istiyorsa her ÅŸeyden evvel bu “sorun kenesi” mesabesindeki ifsat edici yazar-çizerleri kovsun, ağızlarına bakmasın" dedi.

Ä°ÅŸte Salih Tuna'nın yazısından bir bölüm:

Malum “yazar-çizer takımı” hiçbir ÅŸey olmamış gibi yeniden “Kürt sorunu” demeye baÅŸladı.

Zaten baÅŸka ne diyeceklerdi?!

Bu saatten sonra, “Eyvah! Laiklik elden gitti, irtica geldi” diyecek halleri yoktu ya.

Gezi gericiliÄŸi döneminde dolaşıma soktukları “her ÅŸey sandıktan ibaret deÄŸildir” heyulasını da bizzat kendileri gebertti.

Nasıl mı?

Nasıl olacak, 7 Haziran'da sandık sonuçlarına öyle sarılmışlardı ki, yeni (….) bile öyle deÄŸil.

Hiç lafı dolaÅŸtırmadan direkt söyleyelim: Gezi zekalıların hiçbir “enstrümanı” artık çalışmaz. (George Soros'un geçen günkü “Gezi'yi destekledik” açıklaması da hepten tüy dikti. Hayır hayır, “Faiz lobisi denildiÄŸinde dalga geçiyordunuz, kimin Sorosçu çocuÄŸu olduÄŸunu gördünüz mü?” falan demeyin, deÄŸmez, mümkünse ÅŸefkat gösterin.)

“AK Parti yüzde 49.5 aldıysa karşısında da yüzde 50 küsur blok var” diyecek mecalleri de kalmadı.

E tabii Ä°ngiltere'de Cameron yüzde 36 ile tek başına iktidar oldu, yüzde 49.5'in nesini tartışacaksın?! Yine de bir iki gerzek çıktı, blok falan diye geveledi ama, çok ezik, çok cılız, kimse dönüp bakmadı.

Sahi, baÅŸka ne diyeceklerdi?

Atilla TaÅŸ bile “elektrikler kesildi, onun için kaybettik” demedi, onun yerine gitti CHP'ye üye oldu.

Özkök elemanı dersen, fabrika ayarlarına döndü.

HDP'ye oy isteyen Emin ÇölaÅŸan ve Bekir CoÅŸkun tekrar Atatürkçü oldu, Sözcü gazetesi de “paralel kumpas” demeye baÅŸladı.

Ahmet Altan da ağır yenilgi içinde kıvranan “kavmine” cesaret aşılamak için olsa gerek, yüzde 49.5'in karşısına geçip gülümseyin, bakın nasıl da ödleri patlayacak dedi. (Çalışkan Koray'ın biri karşıma geçip gülümserse kaldıramam, çok korktum.)

BaÅŸka?

Büyük bir umutsuzluk içinde saÄŸa sola çemkirdiler.

Lan bu KılıçdaroÄŸlu'yla gitmez, dediler. Ah ulan Bahçeli yaktın bizi, diye dizlerini dövdüler

BaÅŸka?

The Cemaat'in saçma sapan bildirilerine imza koydular.

Başka da gidecek yolları kalmadı.

Bittiler; kelimenin tam anlamıyla yolsuz kaldılar.

Haliyle yolunu bulmak için yeniden “Kürt sorununu” gündem etmeye baÅŸladılar.

Ä°çlerinde, ErdoÄŸan düÅŸmanlığıyla meczup hale gelen biri geçen gün, bir an önce “masaya gelin” dedi.

Kiminle mi?

Kendi ifadesiyle söyleyecek olursak, “PKK realitesiyle!”

Hazrete göre “Kürt sorunu” aynı zamanda “PKK sorunu” demekti.

Ahmet Altan da vaktiyle böyle temellük edilmesini istemiÅŸti. Zokayı yutturmak için de “Kiminle savaşıyorsan onunla barışırsın” sözünü The Cemaat'in Taraf'ında sıklıkla dercetmiÅŸti.

Gelgelim…

Mezkur sözün, “ancak bizi dinlersen barışabilirsin” anlamına geldiÄŸini barış sürecinde ortaya koydukları tavırla kanıtladılar.

Sadece kendilerinin sözü dinlensin istedikleri için de sadece PKK'nın muhatap alınmasını istiyorlar.

Her konuda çoÄŸulculuktan bahseden mahut eÅŸhasa göre “Kürt sorunu” konusunda PKK'nın dışında muhatap aramak, PKK'ya ÅŸirk koÅŸmak mesabesindeydi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.