Sosyal Medya

Güncel

CHP neden kazanamıyor? Nasıl kazanır?

“CHP’nin kısır döngüden çıkabilmesinin yolu, yerel örgütlerden başlayarak sokağı fethetme odaklı proaktif particilikten geçiyor. Kültürel bariyerleri yıkmanın şifresi, yeniden başa dönerek, lider, program, ideoloji arayışıyla vakit kaybetmek yerine kapı kapı dolaşarak Türkiye’nin her kilometre karesinde yerleşik olanlara CHP’yi anlatmaktan geçiyor.”



2 Eylül sonrası CHP’nin yeniden açılışının üzerinden 20 yıldan fazla bir süre geçti. Söz konusu zaman dilimi içinde gidilen her seçimin ardından CHP ile ilgili tartışmalarda yanıt aranan yegâne soru; ‘CHP neden kazanamıyor?’ oldu. 1 Kasım seçimlerinde ortaya çıkan tabloda, 7 Haziran’a göre CHP oylarında ancak 1 puana yaklaÅŸan artış, bilimsel bir merakla aynı soruyu yeniden sormamıza vesile oldu. Yanıt arayışına geçmeden önce, CHP’nin 1 Kasım seçim performansını oy gücü baÄŸlamında deÄŸerlendirmek gerekir.

Performans anlamında KılıçdaroÄŸlu’na ayak uydurma konusunda zafiyetler yaÅŸayan yerel parti örgütlerinden söz etmek abartı olmayacaktır.

 


CHP’nin 1 Kasım performansı

7 Haziran seçimine göre oylarını çok sınırlı arttırabilen CHP 41 ilde oy artışı yaÅŸarken, bu artış 0,03 (Antalya) - 7.32 puan (Tunceli) arasında gerçekleÅŸti. 40 ilde - 0,01 (GümüÅŸhane) ile - 4,22 (Ordu) arasında oy kaybı yaÅŸayan CHP’nin oylarının en yüksek olduÄŸu 5 il klasik oy tabanın güçlü olduÄŸu Edirne (yüzde 55,9), MuÄŸla (yüzde 47,5), Ä°zmir (yüzde 45,9), TekirdaÄŸ (yüzde 44,9) ve Aydın (yüzde 40,1). Bu illerin ortak özelliÄŸi, 90’lı yıllarda merkez sağın güçlü olduÄŸu, Batı’ya açık, sosyolojik olarak seküler hayat tarzlarının egemen olduÄŸu, iktisadi anlamda da tarımsal yapıların güçlü olduÄŸu iller ÅŸeklinde dikkat çekmeleri ve 2000’lerin başında merkez sağın tükeniÅŸi ile birlikte CHP etrafında yeniden mevzilenen seçmenleri barındırmasıdır.

CHP’nin Trakya ve Kıyı Ege’de çeyrek asırdan beri seçmenlerle kurduÄŸu aidiyet iliÅŸkisi 1 Kasım’da da sürmüÅŸ görünüyor. Fakat Batı Anadolu’dan Orta, DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu’ya, hatta Karadeniz’e gidildikçe oy gücünü arttırmayan CHP ile bu seçimde de karşılaÅŸtık. Orta Anadolu’dan DoÄŸu’ya doÄŸru adeta seçim haritasına aralıklı olarak serpiÅŸtirilmiÅŸ biçimde lokal görünümde bazı illerde (Tunceli yüzde 27,9, Hatay yüzde 35,6, Tokat yüzde 22) oy gücünün yüksekliÄŸi muhtemeldir ki buralarda yerleÅŸik ağırlıklı olarak Alevi seçmenin partiye olan teveccühünden kaynaklanıyor.

Bursa, Çanakkale, Manisa, UÅŸak gibi seçim çevrelerinde kendi ülke ortalamasının üzerinde oy alması, Marmara ve Ä°ç Ege’de de klasik merkez saÄŸ seçmenin batılı/seküler kesimlerinin CHP ile özdeÅŸleÅŸmesiyle ilintili. Ä°stanbul, Adana, Ankara, Ä°zmir gibi büyük kentlerde oylarını yaklaşık 1 puan arttırırken, aynı illerin geliÅŸmiÅŸ ilçelerinde diÄŸerlerine kıyasla daha güçlüdür (Ä°zmir Karşıyaka yüzde 66,5, Ankara Çankaya yüzde 55,9, BeÅŸiktaÅŸ yüzde 62,9)

DüÅŸündürücü olan ise yoksul ilçelerde CHP’nin 1 Kasım’da da pek fazla varlık gösterememesi. Ankara Pursaklar (yüzde 9,3), Ä°stanbul Sultanbeyli (yüzde 7,8) konuya iliÅŸkin tipik örnekler olarak dikkat çekiyor. Bu seçimde GüneydoÄŸu’da yine varlık gösteremeyen bir CHP ile karşılaÅŸmamız, Kürtlerin bu partiyi 2000’li yıllarda topyekûn terk ettiÄŸinin kanıtı. Şırnak, Batman, MuÅŸ, Van gibi illerde yüzde 2’ye bile ulaÅŸamayan CHP gibi sosyal demokrat bir partinin Kürt seçmenler örneÄŸinde sosyolojik unsurlarından biri eksiktir diyebiliriz.

1 Kasım’daki seçim haritasının bizlere sunduÄŸu politik sosyoloji, partinin bu seçimde de Türkiye’nin Kürtleri, ılımlı muhafazakârları, yoksulları ile temsiliyet iliÅŸkisi kurma konusunda sıkıntı yaÅŸadığının, bu veri koÅŸullar altında da seçim kazanamadığının kanıtı.

CHP toplumun siyasal kılcal damarlarına yerleÅŸmiÅŸ “icraat bilmez, güven vermez parti” ÅŸeklindeki negatif algıyı kıramadı. 

 


Eksik olan ne?

7 Haziran sürecinde yürütülen baÅŸarılı seçim kampanyasına, seçimin ardından koalisyon görüÅŸmeleri sırasında lideri Kemal KılıçdaroÄŸlu’nun takındığı uzlaÅŸmacı tavra, terör eylemlerinin had safhaya ulaÅŸtığı bir dönemde toplumun güvenliÄŸi için barışı otoriter-güvenlikçi devlet anlayışına teslim etmeyen tolerans odaklı siyaset anlayışına raÄŸmen, oy ve milletvekili artışı anlamında sandıktan yine kazanamayan bir CHP çıktı.

Bu noktada yanıt aranması gereken temel soru; seçim kazanamayan parti özelliÄŸiyle bir baÅŸarı hikâyesi yazamamasında eksik olan ya da eksik kalan neydi? Liderlik, seçim odaklı programatik belge anlamında bildirge, vaatler örneÄŸinde kanımızca eksiklikten söz etmek mümkün deÄŸil.

KılıçdaroÄŸlu’nun genel baÅŸkan seçilmesinin ardından süreç içinde liderliÄŸe evrildiÄŸine ÅŸüphe yok. 1970’lerde Ecevit’in hakça paylaşım söylemini referans alarak ‘halkçı lider’ imgesini yeniden üretmeye çalışan, barış yanlısı, çoÄŸulcu-demokratik siyaset tahayyülüyle kitlelerle buluÅŸmaya çalışan KılıçdaroÄŸlu’nda bir liderlik zafiyetinden söz edilemez.

Yerel parti örgütlerinde zafiyet

Fakat performans anlamında kendisine ayak uydurma konusunda zafiyetler yaÅŸayan yerel parti örgütlerinden söz etmek abartı olmayacaktır. Her ne kadar eski CHP ile karşılaÅŸtırıldığında, dün enerjisini parti içi iktidarı kapmak için harcayan örgütler yerine bugün seçim kazanmaya odaklı örgütler dikkat çekse de, halen örgütsel anlamdaki en temel sorun, sokağın en ücra köÅŸelerinde yerleÅŸik olanları fethetmeye odaklı siyaset anlayışının yeteri ölçüde kavranamamış olmasıdır.

Sokağın taleplerini sürekli olarak yukarıya taşımayı ÅŸiar edinmiÅŸ örgütlerin yetersizliÄŸi, parti ideoloji ve politikalarını sokaÄŸa anlatma konusundaki eksiklikleri, iyi niyetli, sınırlı çabalara raÄŸmen CHP’nin toplumla bütünleÅŸebilmesinin önündeki temel engellerden biridir.

BaÅŸta büyük kentler olmak üzere, salt seçim odaklı mesai, CHP’nin kitle nezdindeki güven sorununun aşılamamasında etkilidir. Hal böyle olunca, 1 Kasım sürecinde üst yapıda daha iyi bir Türkiye için üretilen çarelerin topluma aktarılması konusunda yeterli hamlelerin yapılamaması 1 Kasım’da yine kazanamamaya yol açtı.    

Kampanya odaklı parti mi? Sokağı fethetmeye odaklı proaktif particilik mi?

Parti özdeÅŸleÅŸmesinin süratle aşındığı ülkemizde siyasetteki kampanya profesyonelliÄŸinin negatif dışsallık riski, toplumla organik iliÅŸki kuramayan partilerin sahicilik konusunda inandırıcılık sorunu yaÅŸamalarıdır. CHP 1 Kasım sürecinde bu açmazı fazlasıyla deneyimledi.

CHP KılıçdaroÄŸlu liderliÄŸinde kitleye anlatacak hikâyesini yazmıştır. Bütün mesele bunu topluma okumak ve okutmaktır.

 


7 Haziran kampanyasında ekonomi politiÄŸin sosyal boyutları üzerinden seçmenle irtibatlanmaya çalışan CHP 1 Kasım’da buna gençlik takviyesi yapıp, uzlaÅŸmacı pozitif siyaset anlayışıyla seçmenin karşısına çıksa da, bu karşılaÅŸma sınırlı televizyon ekranları ve lokal mitinglerin ötesine yüz yüze iletiÅŸim odaklı ve proaktif biçimde yürütülemedi. Bu nedenle, CHP toplumun siyasal kılcal damarlarına yerleÅŸmiÅŸ “icraat bilmez, güven vermez parti” ÅŸeklindeki negatif algıyı kıramadı. Söz konusu algı önümüzdeki süreçte örgütlerin sokağı fethetme odaklı siyasi mesaileriyle bertaraf edilme potansiyeline sahip olsa da, asıl sorun kitle nezdinde CHP’ye dair mevcut olan kültürel algı bariyerleridir.

Tek parti dönemi CHP’si üzerinden mevcut iktidar elitlerinin yıllardır inÅŸa ettiÄŸi toplumun kültürel deÄŸerlerine ayrıksı duran CHP algısı, Türkiye’nin muhafazakâr sosyolojisinin kolaylıkla benimsediÄŸi bir negatif parti algısı yaratmıştır. Rakipleri tarafından adeta nesilden nesile geçecek biçimde üretilen, deÄŸerler ve kimlikler sosyolojisinde “bizim deÄŸerlerimize uzak” parti ve partililer imgesi, kitlenin CHP’ye yabancılaÅŸmasının yegâne nedenidir.

Hal böyle olunca, GüneydoÄŸu’da etnik kimlik, Orta Anadolu, Karadeniz, Ä°ç Ege hatta Marmara’da milli ve kültürel deÄŸerler karşıtlığında yok hükmünde ilan edilen CHP’nin seçim coÄŸrafyasında ancak lokal olarak var olduÄŸu, kitleselleÅŸme, seçim coÄŸrafyasına yayılma anlamında TürkiyelileÅŸme sorunu yaÅŸadığını 1 Kasım’da bir kez daha gördük.

1 Kasım sürecindeki hal ve ÅŸartlar altında, CHP’nin çevresinin önyargılarla kuÅŸatılmış kültürel bariyerlerle dolu olduÄŸu gerçeÄŸini veri aldığımızda, parti tabanından yerel ve üst örgütlere uzanan halka içinde yine kazanamamanın faturasını kiÅŸilere, programatik belgelere, ideolojiye yükleme lüksü yoktur.

7 Haziran’dan beri süren kampanya performansını AK Parti sergileseydi, muhtemelen seçimden Anayasayı tek başına deÄŸiÅŸtirecek çoÄŸunlukla çıkabilirdi. Medya aracığıyla partinin topluma takdim kanallarının çok sınırlı olduÄŸu mevcut koÅŸullarda CHP’nin kısır döngüden çıkabilmesinin yolu, yerel örgütlerden baÅŸlayarak sokağı fethetme odaklı proaktif particilikten geçiyor. Kültürel bariyerleri yıkmanın ÅŸifresi, yeniden baÅŸa dönerek, lider, program, ideoloji arayışıyla vakit kaybetmek yerine kapı kapı dolaÅŸarak Türkiye’nin her kilometre karesinde yerleÅŸik olanlara CHP’yi anlatmaktan geçiyor. CHP KılıçdaroÄŸlu liderliÄŸinde kitleye anlatacak hikâyesini yazmıştır. Bütün mesele bunu topluma okumak ve okutmaktır.

Prof. Dr. Tanju Tosun, Ege Üniversitesi Ä°ktisadi ve Ä°dari Bilimler Fakültesi Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü ÖÄŸretim Üyesi. Türkiye siyaseti, karşılaÅŸtırmalı siyaset, oy verme davranışları, seçim coÄŸrafyası, siyasi kamuoyu araÅŸtırmaları ve CHP üzerine yoÄŸunlaÅŸan Tosun'un yayımlanmış sekiz kitabı vardır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.