Sosyal Medya

Coğrafyamız

Cameron kollarını açmış Sisi'yi karşılamaya hazırlanıyor.

İngiltere Başbakanı, 2011'de Tahrir Meydanı'nda demokrasiye övgüler yağdırmıştı. Şimdi ise kollarını açmış Abdulfettah Sisi'yi karşılamaya hazırlanıyor. Döneminde 2.500'den fazla siyasi muhalif devlet eliyle öldürülmüş bir adamın Downing Street'te ne işi var? Guardian'dan Jack Shenker'in yazısı.



 

Haber kameraları tarafından kaydedilen görüntüde David Cameron'ı görüyoruz. Yanında büyük bir koruma ekibiyle, bayrak ve fıstık satıcılarının ve dost canlısı kalabalığın arasından geçerek Tahrir Meydanı'nda yürüyor. Tarih, Åžubat 2011. Mısırlı diktatör Hüsnü Mübarek devrileli on gün olmuÅŸ. Yerli halk, meydandaki telaşın nedenini anlamak için oraya yöneliyor. Ä°ngiliz baÅŸbakana seslenerek kendisini selamlıyorlar. Bir ara yüzünü devrimcilerin yaptığı ÅŸekilde Mısır bayrağı renklerine boyamış bir çocuk David Cameron'ın yanına koÅŸuyor. Cameron ona Ä°ngilizce olarak "Artık mutlu musun?" diye soruyor. Çocuk boÅŸ boÅŸ bakıyor. Memnuniyet ifadesiyle başını sallayan Cameron gülümseyerek çocuÄŸa elini uzatıp onunla tokalaşıyor.

Cameron'ın, hâlâ devrim mücadelesinin izlerini taşıyan bölgedeki bu gezintisi, özellikle ÅŸu mesajı vermek üzere planlanmıştı: OrtadoÄŸu'nun en köklü otokratlarından birine yıllarca sarsılmaz bir destek veren Ä°ngiltere, sözüm ona artık yeni bir siyaset türünü kucaklamaya hazırdı. BBC'ye konuÅŸan Cameron ÅŸöyle diyordu: "Demokrasi hareketinin liderleri ile bir araya geliyorum. Tahrir Meydanı'nda olaÄŸanüstü ÅŸeyler yapmış, son derece cesur insanlar. … Mısır'ın güçlü ve baÅŸarılı bir geleceÄŸi olmasını arzu ediyoruz. Mısır halkının özlediÄŸi ÅŸeyleri, yani demokrasi, özgürlük, açıklık istiyoruz. Ä°stiyoruz ki bizlerin kanıksadığı bu ÅŸeylere onlar da sahip olsun."

Yaklaşık beÅŸ yıl sonra bugün ise misafirperverlik sırası Cameron'da ve haber kameraları o anları görüntülemek için yine orada olacak. Ancak bu kez çok daha farklı bir manzaraya tanıklık edeceÄŸiz.

Mısır CumhurbaÅŸkanı Abdulfettah Sisi'nin Downing Street'i ziyaret etmesi için yapılan daveti önümüzdeki hafta kabul etmesi bekleniyor. Kırmızı halılar serilecek, karşılıklı hediyeler verilecek, el sıkışılacak. Sisi'nin Cameron ile çektireceÄŸi fotoÄŸraflar, yeni siyasetin deÄŸil, daha alışıldık – yani yürütme, ordu ve kurumsal elitlerin saÄŸlam bir ÅŸekilde tekeline aldığı – türde güçlerin bir kutsaması olacak. Resmi ziyafette "istikrar" ve "güvenlik" sözleri havada uçuÅŸacak. Özgürlükten, açıklıktan ya da Cameron'ın büyük bir hevesle yürüdüÄŸü – ve daha kısa bir süre öncesine kadar gücün merkezi olan – Mısır sokaklarından pek az bahsedilecek.

Sisi, Müslüman KardeÅŸler mensubu selefi Muhammed Mursi'yi devirerek göreve geldi. Döneminde ÅŸimdiye dek 2.500'ün üzerinde siyasi muhalif devlet eliyle öldürüldü. Mısırlı lider, ÅŸimdilerde uluslararası meÅŸruiyet kazanmak adına dünyayı geziyor, ki Ä°ngiliz hükümeti de ona bu meÅŸruiyeti kazanması konusunda yardımcı olmaya pek hevesli. Söz konusu süreç oldukça seçici bir söyleme dayanıyor, ama Mısır'da 2011'den bu yana yaÅŸananların gerçek öyküsünü anlamak için, Cameron'ın Kahire'deki o eski görüntülerine bakmakta ve o dönem orada olup da ÅŸimdi yoklukları dikkat çekenleri belirlemekte fayda var.

 

Ä°ÅŸkence gören 18 yaşındaki Mahmud Hüseyin'in serbest bırakılması için insan hakları örgütleri kampanyalar baÅŸlattı.

 


Ä°ngiliz baÅŸbakanın Tahrir Meydanı ziyaretinde gördüÄŸümüz seyyar satıcılar, kamusal alandaki hakimiyetini pekiÅŸtirmek isteyen rejim tarafından uzun zaman önce meydandan kovuldu. Üzerinde devrim renklerini taşıyan bir genç, yabancı liderlerle bir araya gelmek ÅŸöyle dursun, muhtemelen güvenlik güçlerinin iÅŸkencesine maruz kalır bugün. Mesela 18 yaşındaki Muhammed Hüseyin adlı bir öÄŸrenci Ocak 2014'te devrimi simgeleyen bir kaÅŸkol taktığı için gözaltına alınarak yakınlardaki bir karakola götürüldü ve kendisine defalarca elektrik verildi. Muhammed, 500 günden uzun bir süredir hakkında herhangi bir suçlama olmadan tutuklu bulunuyor. Sisi'nin Ä°ngiltere ziyaretine Cameron'ın öve öve bitiremediÄŸi "demokrasi  hareketi liderleri" de eÅŸlik etmeyecek çünkü çoÄŸu hapiste ya da haklarında yurtdışına çıkış yasağı var.

"60 yaşındayım. Sisi, Mısır'da ömrüm boyunca gördüÄŸüm en baskıcı ve sabıkalı rejimin başı" diyor öÄŸretim görevlisi ve muhalif aktivist Leyla Sueyf. Devrimci hareketin önde gelen isimlerinden olan oÄŸlu Ala Abdulfettah, Sisi döneminde hapse atılmış 40.000'den fazla siyasi mahkumdan biri. 33 yaşında genç bir baba olan Ala, beÅŸ yıllık gözetimli hapis cezasının birinci yılını henüz doldurdu. Sisi'nin izinsiz her türlü gösteriyi yasadışı kabul eden protesto yasasını çiÄŸnemek suçundan hüküm giymiÅŸti.

Sueyf, "Bu rejimin polisi ve ordusu, hiçbir ceza almadan iÅŸkence yapıyor, cinayet iÅŸliyor. Ä°ngiliz hükümetinin Sisi'yi resmi konuk olarak ağırlayacak olmasına hiç ÅŸaşırmadım" diyor.

Mübarek karşıtı gösterilerin baÅŸladığı ve sıra dışı protesto sahneleri ile dünya televizyonlarına konu olduÄŸu Ocak 2011'den bu yana, Mısır'da yaÅŸanan devrim ve karşı devrim süreçleri ülkenin en deneyimli gözlemcilerini bile ÅŸaÅŸkına çevirdi. Mübarek düÅŸtükten sonra askeri bir konsey denetimi ele aldı. Bir yandan gönülsüzce bir "dönüÅŸüm" taahhüdünde bulunurken, diÄŸer yandan da statükoyu bozmaya devam eden herkese karşı acımasız bir baskı uyguladı. Devrimci göstericileri, Kıptileri, sendikacıları ve kamusal alanda bulunma haklarını savunan kadınları hedef alan ÅŸiddet olayları ardı ardına yaÅŸanırken, net bir ÅŸekilde görüldü ki Mübarek gittiÄŸi halde eski rejim onun devletini mümkün olduÄŸunca korumak için savaşıyordu. Ortada demokrasinin sadece zayıf, ÅŸekli bir sureti vardı.

2012 seçimleri Müslüman KardeÅŸler'i cumhurbaÅŸkanlığı sarayına taşıdı. Ancak Mursi, devrimcilerin umduÄŸu gibi devletin demokratikleÅŸtirilmesi yönünde çalışacağına, geleneksel güçlerle ittifak kurma yoluna gitti. Bunu yaparken de Mübarek döneminin güvenlik araçlarını kullanarak muhalif sesleri susturdu, halkın toplumsal adalet taleplerini bastırdı. DiÄŸer taraftan, hükümeti kendi destekçileri ile doldurmaya çalıştı; çoÄŸulculuk sözleri tutulmadı ve hizipçilik arttı. Sokaklarda Ä°hvan iktidarı aleyhine dev bir toplu direniÅŸ dalgası ivme kazanırken, Mısırlı üst düzey subaylar bunu eski güçlerini yeniden kazanabilmek için bir fırsat olarak gördü. 2013 yazında o dönem savunma bakanı olan Sisi, kendisini bu göreve atayan cumhurbaÅŸkanını koltuÄŸundan indirerek Kahire'deki Rabia ve Nahda meydanlarında kamp kuran Ä°hvan destekçilerinin katledilmesinde rol oynadı. Ä°nsan Hakları Ä°zleme Örgütü, yaÅŸananları "yakın tarihte bir gün içerisinde en çok göstericinin öldürüldüÄŸü katliamlardan biri" olarak tanımlıyordu.2013 yazında o dönem savunma bakanı olan Sisi, kendisini bu göreve atayan cumhurbaÅŸkanını koltuÄŸundan indirerek Kahire'deki Rabia ve Nahda meydanlarında kamp kuran Ä°hvan destekçilerinin katledilmesinde rol oynadı. Ä°nsan Hakları Ä°zleme Örgütü, yaÅŸananları "yakın tarihte bir gün içerisinde en çok göstericinin öldürüldüÄŸü katliamlardan biri" olarak tanımlıyordu.


Sisi, milliyetçi söylemi sayesinde, yıllar süren karışıklık ortamından yorgun düÅŸmüÅŸ Mısır halkından büyük bir destek kazandı ve 2014'te Ä°hvan'ın yasaklı olduÄŸu cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinde yüzde 97 oy aldı. Fakat o tarihten itibaren Sisi rejiminin "terörle savaşı" ülkede insan haklarını büyük ölçüde yok etti. Üstelik rejimin kurbanları arasında aralarında sadece Ä°slamcılar deÄŸil seküler isimler vardı. Muhammed Mursi dahil yüzlerce insan toplu yargılama usulüyle idama mahkum edildi. Gazeteciler, mülteciler, eÅŸcinseller, kısacası normların dışına çıkan herkes devlet baskısının baÅŸlıca kurbanları oldu. Kazananlar ise, kıdemli generaller, Mübarek döneminin zengin iÅŸ adamları ve de agresif denebilecek yeni bir özelleÅŸtirme programı kapsamında bu iÅŸ adamlarıyla ortaklık ÅŸansı sunulan çok uluslu ÅŸirketlerdi.

Sisi'nin egemenliÄŸi, giderek istikrarsızlaÅŸan Orta DoÄŸu'yla mücadele halindeki Ä°ngiltere ve diÄŸer batılı hükümetler için rahatlatıcı ve bilinen bir hava getiriyor. Orta DoÄŸu Politikası için Tahrir Enstitüsü'nden Timothy Kaldas "Sisi uluslararası toplumun Arap dünyasında muhatap olmaya alışık olduÄŸu bir lider gibi görünüyor ve onun hükümeti Ä°ngiltere'nin uzun yıllardır iyi iliÅŸkiler kurduÄŸu türde bir hükümet" diyor. "Sisi, artık tanıdık olmayan bir bölgede tanıdık bir yüz." Sisi küresel müttefiklerine kendini aşırıcılığa karşı bir siper ve yabancı ticaret çıkarlarının dostu olarak pazarlıyor. Mısırlı devrimciler diktatörlük ve kaos arasındaki tepeden aÅŸağı seçimi aÅŸmak için hayatlarını feda etmiÅŸ olabilir ama baÅŸka yerlerdeki hükümetler tüm bu süreçte bu ikiliyi ve parayı kabul etmekten son derece mutlular. Bu yılın Mart ayında, Ä°ngiltere'den Kahire'ye giden hükümet önderliÄŸindekiTÄ°CARÄ° delegasyonun görüÅŸmeleri esnasında insan hakları konusunun açılıp açılmadığı kendisine bir parlamento komisyonu peÅŸ peÅŸe altı kere sorulan Ä°ngiltere dışiÅŸleri bakanı Tobias Ellwood, bu konunun açılmadığını kabul etmiÅŸti. Ellwood komisyona "Bazı özel konuları açmanın yeri ve zamanı vardır" dedi.



Bu yer ve zaman Sisi'nin Londra ziyareti mi olacak? Gelecek Salı Downing Street’te toplanacakların çok azı buna inanıyor. Bazıları Ä°slamcı, bazıları laik Mısırlı örgütlerden oluÅŸan geniÅŸ bir koalisyon Ä°ngiliz STK ve sendikalarla birlikte Sisi'nin geliÅŸini protesto etmeye hazırlanıyor, politik figürler ve akademisyenler tarafından Cameron'ın davetini kınayan mektuplar yayınlandı, ziyareti kınayan bir önerge Ä°ÅŸçi Partisi lideri Jeremy Corbyn'in dahil olduÄŸu 51 milletvekili tarafından imzalandı.  Salı günkü gösteriyi destekleyen gruplardan biri olan Silah Ticaretine Karşı Kampanya üyesi Andrew Smith "Ä°ngiltere Mısır'da deÄŸiÅŸim çaÄŸrısında bulunmalı, giderek otoriterleÅŸen liderinin önüne kırmızı halı sermemeli" diyor. Smith Ä°ngiliz hükümetinin Sisi rejimine 85 milyon sterlin deÄŸerinde silah ihracatına yetki verdiÄŸine iÅŸaret ediyor. "Onları baskılayan tiranlığı destekleyip silahlandırırken, Mısır halkına destek vermek imkansız."


Londra'daki birçok Mısırlı olayları baÅŸka türlü görüyor ve bazıları Sisi'ye daha sıcak bir karşılama sunmak için toplanacak. Ä°ngiltere'deki Mısırlılar DerneÄŸi kurucusu Mustafa Ragab "Bir kiÅŸiyi ilahlaÅŸtırmıyoruz. Mısır için en iyisini istiyoruz bu da kimliklerine bakmaksızın tüm Mısır halkı adına çalışan bir lider anlamına geliyor." diye açıklıyor. Ülkesine kırk yıla yakın bir süre önce terk eden 67 yaşındaki Ragab Sisi karşıtı düÅŸüncenin Müslüman KardeÅŸler ve onun uluslararası destekçileri tarafından kışkırtıldığını düÅŸünüyor (Sisi destekçileri arasındaki yaygın görüÅŸ bu). Ragab Guardian'a "gelecek haftaki göstericilerin sadece %10'u Mısırlı olacak" ÅŸeklinde açıklamada bulundu. Ragab ısrarla "Gösteri yapmak isteyen insanlar neden diyaloga yanaÅŸmıyor?" diye soruyor. "Arabaları deviriyorlar, binaları ateÅŸe veriyor, yaÄŸmalıyorlar... Yıkıp yakıp ifade özgürlüÄŸü elde edemezsiniz."

Ama tüm kamu mallarını ordu kontrolüne alan ve kendini, beÄŸenmediÄŸi her vatandaşı militan olarak ilan eden bir otorite konumuna koyan bir rejim altındaki Mısırlılar için nasıl bir diyalog kapısı açık? Ve yönetimini pekiÅŸtirmek için sınırsız seviyede baskı gerekirken, Sisi nasıl uzun süreli bir istikrar saÄŸlayabilir. Åžu anda Ä°ngiltere'de yaÅŸayan Mısırlı insan hakları savunucusu Åžerif Azer "Mısır'da ÅŸu an ve geçtiÄŸimiz birkaç yılda yüz yüze olduÄŸumuz tüm sorunlar Sisi'nin uyguladığı tamamen aynı politikaların sonucu" diyor. "Diktatörlük, tutuklamalar, adaletsizlik...Sonuçta durum elde patladı, ve aynı filmi yeniden yaÅŸayacağız. Batı için durum, farklı bir sonuç beklerken aynı deneyin tekrarı."

Jack Shenker - Guardian
 Kaynak: Aljazeera Türk

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.