Sosyal Medya

Coğrafyamız

Türkiye - İran ilişkileri: 13 yılın en kötü dönemi

Başbakan Davutoğlu’nun dün New York’ta İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile görüşmesinden önemli bir mesaj çıkmadı ancak ilişkiler pek iyi değil. İran uzmanı Arif Keskin’e göre, Arap Baharı sonrası zıtlaşan ve Suriye kriziyle iyice gerginleşen iki ülke ilişkileri 2002’den beri en kötü dönemini yaşıyor. Keskin ile Türkiye–İran ilişkilerini konuştuk.



Ä°ran-Türkiye iliÅŸkileri özellikle Suriye’de iki ülkenin birbirine zıt bir politika izlemesinden beri çok iyi gitmiyor. En son AÄŸustos ayında Ä°ran DışiÅŸleri Bakanı Cevad Zarif’in Türkiye ziyareti son anda iptal oldu. DiÄŸer yandan çözüm sürecinin ve çatışmasızlığın sona ermesi, PKK saldırılarının artmasıyla birlikte bölgesel etkiler ve Tahran-Kandil iliÅŸkisi de sıkça konuÅŸulur oldu. Türkiye ve Ä°ran iliÅŸkilerini, Ä°ran’ı en iyi bilen isimlerden, aslen Ä°ran’daki Azerbaycan Türklerinden olan ancak uzun yıllardır Türkiye’de yaÅŸayan Omran Stratejik AraÅŸtırmalar Merkezi OrtadoÄŸu uzmanı Arif Keskin ile konuÅŸtuk. 

Türkiye ve Ä°ran iliÅŸkilerinin bugünü nasıl özetlenebilir?

Ä°ran-Türkiye iliÅŸkileri Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara geldiÄŸi 2002’den bugüne belki de en kötü dönemini yaşıyor. Ä°ran basını, analistleri ve yetkilileri açıkça Türkiye’yi, AKP’yi ve CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ı eleÅŸtiriyor. Özellikle Ä°ran basınının dili çok serttir. Türkiye’yi IŞİD’in kurucusu, hamisi ve en büyük destekçisi gibi sunuyorlar. Türkiye’nin PKK’ya karşı mücadelesini bile PKK’yı zayıflatarak IŞİD’e alan açma ve güçlendirme olarak gösteriyorlar. Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesini ise göz boyama olarak görüyorlar. Ä°ÅŸin ilginç tarafı, Ä°ran’ın P5+1 ülkeleriyle yaptığı mutabakatın ardından Türkiye’ye yönelik dili ve duruÅŸu daha sertleÅŸti ve saldırganlaÅŸtı. Bu aslında komÅŸularla iyi iliÅŸkiler arayışında olduÄŸunu iddia eden Hasan Ruhani’nin dış politika söylemleriyle de açıkça çeliÅŸiyor.

Türkiye’ye karşı bu sertleÅŸmenin sebebi nedir?

Türkiye ve Ä°ran OrtadoÄŸu’da çatışmalı bir jeopolitik mücadele içinde. Bu mücadele alanı Irak, Suriye, Yemen dahil bütün OrtadoÄŸu’yu kapsıyor. Ä°ran, Türkiye’nin diplomatik ve siyasi giriÅŸimlerini kendi aleyhine görüyor ve Türkiye’nin nüfuz ve imkân alanını sınırlandırmak, daraltmak istiyor. Siz bu mücadeleyi Erbil’de de görebilirsiniz BaÄŸdat’ta da, Åžam’da da, Aden’de de. Bu açıdan bakıldığında OrtadoÄŸu’da jeopolitik, ideolojik ve siyasi rekabete tutuÅŸan Ä°ran-Türkiye iliÅŸkilerinin mantığı ve özellikleri artık deÄŸiÅŸmiÅŸtir. Bugün iki ülke iliÅŸkilerini Kasr-ı Åžirin AnlaÅŸması (1639) metaforuna sıkıştırarak analiz edemeyiz.

Ä°ran’ın P5+1 ülkeleriyle yaptığı nükleer mutabakatının ardından Türkiye’ye yönelik dili ve duruÅŸu daha sertleÅŸti, saldırganlaÅŸtı.

 


Ä°ran DışiÅŸleri Bakanı Cevad Zarif’in AÄŸustos’ta Türkiye’ye yapacağı ziyaret son anda iptal edildi. Bu ziyaret neden gerçekleÅŸmedi?

Bunun birçok sebebi var. Ä°lk olarak Zarif’in tam da Türkiye’ye gelmeyi planladığı günlerde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan makalesinde, üstü örtülü bir ÅŸekilde bölge sorunlarının asıl sorumlularından birinin Türkiye’deki yöneticiler olduÄŸunu iddia etmesinin Ankara’da yol açtığı rahatsızlık söylenebilir. Yazıların içeriÄŸi, Ankara’da ‘diplomatik nezakete aykırı’ olarak yorumlanmış olabilir. Zarif, bir taÅŸla iki kuÅŸ vurmak istemiÅŸti, yani bu ziyarette hem iktidarın hem de muhalefetin yıldızı olmayı planlamıştı. Ancak Zarif’in Cumhuriyet’teki yazısının zamanlaması Ä°ran’da da bazı çevrelerce “Ä°ki ülke hassasiyetlerini dikkate almayan ham ve acemice bir giriÅŸim” olarak eleÅŸtirildi. Ä°kincisi, Ä°ran’ın P5+1 ile imzaladığı mutabakat nedeniyle Ruhani ve Zarif’in yıldızı parlamaya baÅŸlamış ve Ä°ran diplomasisine özgüven gelmiÅŸti. Ä°ran nükleer mutabakatta elde ettiÄŸi zaferden OrtadoÄŸu’da faydalanmak istiyordu. Zarif’in Türkiye'ye geliÅŸ amacı da buydu. Ankara, Zarif’in ziyaretini iptal ederek Tahran’ın elinden bu fırsatı aldı. Nitekim Zarif’in ‘Türkiyesiz OrtadoÄŸu’ turu hüsranla sonuçlandı. Üçüncüsü, ziyarete denk gelen günlerde Türkiye’de Ä°ran’ın PKK’yı desteklediÄŸine yönelik çok ciddi iddialar dolaşıyordu ve Ä°ran’ın bu iddialara karşı ikna edici bir yanıtı da yoktu. Ankara Zarif’in ziyaretini iptal ederek Ä°ran’a mesaj vermiÅŸ de olabilir.

“Arap Baharı dönüm noktası oldu”

Türkiye-Ä°ran iliÅŸkileri Arap Baharı’ndan nasıl etkilendi?

Ä°liÅŸkilerde Arap Baharı’nın bir dönüm noktası olduÄŸu söylenebilir. Arap Baharı, Ä°ran ve Türkiye’yi OrtadoÄŸu’da karşı karşıya getirerek yeni bir sayfanın açılmasını saÄŸladı. Bu, tarafların öngördüÄŸü veya beklediÄŸi bir durum da deÄŸildi. Ä°ran 1979’daki devrimin ardından ‘devrim ihracı’ siyasetiyle OrtadoÄŸu’da etkin bir mevzi kazanmıştı. Ä°srail-Filistin sorununda etkin olan Ä°ran, bölgedeki Ä°slamcılığı - Åžii ve Sünni fark etmeksizin - desteklemiÅŸti. Buna karşın Türkiye, AKP ile OrtadoÄŸu’ya yeni girmiÅŸti, acemiydi, siyasi süreçleri etkileyecek enstrümanlara yeterince sahip deÄŸildi. Ä°ran, Ankara’nın bu giriÅŸimini özellikle Türkiye’nin Ä°srail ile sorunları ve Filistinlilere desteÄŸi çerçevesinde ihtiyatlı da olsa destekliyordu.

Arap Baharı neden bir kırılma noktası oldu?

Arap Baharı her ÅŸeyi altüst etti. Ä°ran, Arap Baharı’nı “1979 Ä°ran Ä°slam Devrimi’nden ilham alan Ä°slami Uyanış” olarak adlandırarak ve OrtadoÄŸu’da beklediÄŸi günlerin geldiÄŸini düÅŸünerek umutlandı. Arap Baharı’nda Ä°ran’ın deÄŸil, Türkiye’nin model olarak alınması Ä°ran’ı hayal kırıklığına uÄŸrattı. Tunus’tan Mısır’a kadar geniÅŸ bir yelpazede güç kazanan Ä°hvan’ın Ä°ran’ı deÄŸil, Türkiye’yi model olarak görmesi iki ülke iliÅŸkilerini yeni bir evreye taşıdı. Ardından Suriye’de halk ayaklanmasının baÅŸlaması, iki ülkeyi karşı karşıya getirdi. Suriye’deki ayaklanma Tahran’ı hem ÅŸoke etti hem de çeliÅŸkide bıraktı. Arap Baharı Suriye’ye sıçrayınca, Ä°ran buna karşı çıkarak aslında ‘Ä°slami Uyanış’tan ‘karşı devrim’ safına geçiÅŸ yaptı. Bu durum Ä°ran dış politikası açısından bir dönüm noktasıydı. Özellikle Suriye krizi nedeniyle Sünni Ä°slamcılar Ä°ran’dan uzaklaÅŸtı. Ä°ran bunu beklemiyordu. Çünkü Ä°ran 1979’dan sonra Ä°slamcılığın geliÅŸmesini kendi lehine görüyordu. Ancak Arap Baharı böyle olmadığını gösterdi. Ä°ran’ın 1979’dan sonra desteklediÄŸi OrtadoÄŸu’daki Sünni Ä°slamcılarla iliÅŸkileri sorunlu hale geldi. Arap Baharı, 2003 Irak’ın iÅŸgali ile baÅŸ gösteren Åžii-Sünni çatışmasını zirveye taşıdı. OrtadoÄŸu’daki siyaset mantığını deÄŸiÅŸtirdi. IŞİD gibi radikal örgütler güçlendi. Bölge devletleri arasındaki rekabet keskinleÅŸti. Ä°ran ve Türkiye OrtadoÄŸu’da çok boyutlu jeopolitik, ideolojik ve siyasi mücadele içine girdi.

Ä°ran Suriye sınırında yaÅŸananlara, Türkiye sınırında kantonlar oluÅŸturulmasına nasıl bakıyor?

Ä°ran, Esed ile iyi iliÅŸkisi olan PYD’yi destekliyor. Salih Müslüm’ün defalarca Ä°ran’a gittiÄŸi ve Tahran’dan mutlu geri döndüÄŸü biliniyor. Ä°ranlı yetkililer PYD’den memnuniyetlerini saklamıyor. PYD’nin varlığı, hem Ä°ran’ın Suriye siyasetiyle çeliÅŸmiyor hem de Ä°ran’ın stratejik hedefleriyle aynı doÄŸrultuda.

Ä°ran, Türkiye’nin diplomatik ve siyasi giriÅŸimlerini kendi aleyhine görüyor ve Türkiye’nin nüfuz alanını daraltmak istiyor. Siz bu mücadeleyi Erbil’de de görebilirsiniz BaÄŸdat’ta da, Åžam’da da, Aden’de de.

 


PYD ve Ä°ran’ın hedefleri aynı mı?

PYD, Esed’e karşı bir mücadeleye girmedi, onunla iyi iliÅŸki kurdu. PYD’nin bu giriÅŸimi Suriye Kürtlerinin önemli bir bölümünü Esed karşıtı bir süreçten uzak tutu. PYD, Esed karşıtı cephede yer almayarak Suriye muhalefetini ideolojik, siyasi ve askeri olarak böldü. Böylece Esed’ın daha stratejik olarak gördüÄŸü alanlarda yoÄŸunlaÅŸmasına imkân saÄŸladı. Ayrıca PYD ve kurduÄŸu kantonlar, Türkiye’nin Suriye siyasetinin sorgulanmasına yol açarak Ankara’ya karşı kamuoyu baskısını artırıyor. Suriye’nin bölünme ihtimali Türkiye’deki güvenlik kaygılarını artırıyor. Ä°ran, AKP’nin Suriye siyasetinin kamuoyu tarafından sorgulanmasını istiyor zaten. Ä°ran’ı PYD ve kantonları desteklemeye iten diÄŸer bir neden de IŞİD faktörü. Ä°ran, PYD’yi destekleyerek Türkiye-Suriye sınırının PYD kontrolüne geçmesini ve Türkiye’nin Suriye üzerinden Arap dünyasına kara sınırının kesilmesini istiyor. Ä°ran bu yolla Ankara’nın güvenli bölge gibi tezlerini gerçekçi olmaktan çıkararak Türkiye’nin Suriye muhalefetiyle de bağını koparmak istiyor. Ä°ran-PYD iliÅŸkisinin ÅŸekillenmesinde Tahran-Kandil iliÅŸkisinin de etkisi büyük.  

Tahran-Kandil iliÅŸkisinde yeni dönem

Tahran ve Kandil arasında nasıl bir iliÅŸki var? Ä°ran çözüm sürecine nasıl bakıyordu? Türkiye’de Kürt sorununun çözülmesini istiyor mu? Çatışmaların yeniden baÅŸlamasına Ä°ran’ın bakışı nasıl?

Murat Karayılan Ä°ran’ın PKK ile iletiÅŸimini, örgütle iliÅŸkisinin en kötü olduÄŸu dönemde bile koparmadığını söylemiÅŸti. Ä°ran-Kandil irtibatı hiçbir zaman kesilmemiÅŸ. Ä°ran-Kandil iliÅŸkisinin niteliÄŸi, Tahran-Ankara iliÅŸkisinin durumuna göre deÄŸiÅŸiklik gösteriyordu. Ä°ran, Türkiye’yle iliÅŸkisinde Kandil’e ihtiyacı olabileceÄŸi ihtimalini hiçbir zaman reddetmedi. Nitekim Arap Baharı sonrasında bu ihtiyaç ortaya çıktı. Bu süreçte Ä°ran, Kandil ile yeni bir iliÅŸki modeli geliÅŸtirmeye yöneldi. Arap Baharı özellikle de Suriye krizi sonrası Tahran-Kandil iliÅŸkisi yeni bir döneme girdi. Yeni dönemde Ä°ran-PKK yakınlaÅŸmasını PKK’nın OrtadoÄŸu’da deÄŸiÅŸen konumu nedeniyle sadece Ä°ran-Türkiye iliÅŸkisi çerçevesinde analiz etmek mümkün deÄŸil.

Neden? PKK’nın OrtadoÄŸu’da deÄŸiÅŸen konumu nedir?

PKK 2003’ten itibaren bölgeselleÅŸmeye baÅŸladı. Ä°ran’da PEJAK, Suriye’de PYD ve Irak’ta Demokratik Çözüm Partisi’ni kurarak bu stratejisini gerçekleÅŸtirmek istedi. PKK’nın 2003’teki bu giriÅŸimi o dönem istenilen sonucu vermedi, hatta PKK’yı güçlendirmek yerine zayıflattı. PKK’nın bölgeselleÅŸme giriÅŸimi, Arap Baharı ve özellikle Suriye krizi sonrasında netice verdi. Bu da PKK’nın konumunu deÄŸiÅŸtirdi. PKK’nın artık sadece Türkiye’de deÄŸil, Ä°ran, Irak ve Suriye’de de bütün güçlerin hesaba katması gereken bir aktöre dönüÅŸtüÄŸü açıktır.

Peki bu yeni durum İran-PKK ilişkilerini nasıl etkiledi?

PKK’nın OrtadoÄŸu’daki konumunun deÄŸiÅŸmesi Ä°ran-PKK iliÅŸkilerini de yeni bir aÅŸamaya taşıdı. Yeni dönemde Ä°ran’ın PKK’yı destekleme nedenleri de arttı. Ä°ran-PKK iliÅŸkisine PYD yeni, güçlü, neredeyse belirleyici bir unsur olarak dâhil oldu. PKK yeni dönemde Ä°ran’ın Suriye siyasetinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Ä°ran’ı PKK’yı desteklemeye ve onunla iyi iliÅŸki kurmaya iten diÄŸer bir neden de, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) güç mücadelesi. Ä°ran Barzani’ye karşı PKK-KYB (Kürdistan Yurtseverler BirliÄŸi) ile iliÅŸkisini geliÅŸtirdi. Artık Ä°ran-Türkiye iliÅŸkileri deÄŸiÅŸse bile, Ä°ran-PKK dostluÄŸu devam edebilir. Ä°ran, PKK’yı destekleyerek Türkiye’nin OrtadoÄŸu siyasetini deÄŸiÅŸtirmek ve özellikle Suriye konusunda ya Tahran’ın görüÅŸünü kabullenmesini ya da iddiasından vazgeçmesini istiyor. Ä°ran Türkiye’nin PKK ile mücadelesini desteklemiyor. Ä°ran basını Türkiye aleyhinde yazılar ve haberlerle dolu. Ä°ran basını Türkiye’yi ”Kürtlerin düÅŸmanı” ve “IŞİD’in en büyük hamisi” gibi sunuyor. Ä°ran’ın devlete yakın bazı sivil toplum kuruluÅŸları BirleÅŸmiÅŸ Milletler’i Türkiye’yi Kürtlere katliam yaptığı iddiasıyla cezalandırmaya çağırıyor. Ankara, PKK ile mücadeleye baÅŸladığı sırada Hasan Ruhani Ä°ran’ın Kürdistan bölgesinde “YaÅŸasın Kürdistan” diyerek Ankara’nın meÅŸruiyetini sorguluyor. Ä°ran Ä°çiÅŸleri Bakanı Kandil’de fotoÄŸraf çektiriyor. Ä°ran Genelkurmay BaÅŸkanı Ankara’nın giriÅŸimlerini “yanlış ve sonuçsuz” diyerek eleÅŸtiriyor.

Ä°ran, Türkiye’yle iliÅŸkisinde Kandil’e ihtiyacı olabileceÄŸi ihtimalini hiçbir zaman reddetmedi. Arap Baharı özellikle de Suriye krizi sonrası Tahran-Kandil iliÅŸkisi yeni bir döneme girdi.

 


Ä°ran neden Esed’den vazgeçemiyor?

Peki Ä°ran Suriye’de ne istiyor? Ä°ran ve Türkiye’nin anlaÅŸabileceÄŸi bir Suriye senaryosu olabilir mi?

Ä°ran, Suriye’de kategorik olarak BeÅŸar Esed’i destekliyor. Esed’siz bir çözüm olmayacağını vurguluyor. Ä°ran’ın neden Esed’den vazgeçmediÄŸi veya vazgeçemediÄŸi önemli bir sorudur. Öncelikle ÅŸunu belirtmek lazım: Ä°ran’ın Suriye mücadelesi Ä°srail karşıtlığı üzerinden analiz edilmez. Çünkü Ä°ran’ın “Esed olmazsa Ä°srail karşıtı direniÅŸ hattı çöker” iddiasının anlamsızlaÅŸtığı bir Suriye var karşımızda. Putin’in Ä°sraillilere söylediÄŸi “Suriye ordusu size bir tehdit deÄŸil” sözü aslında yanlış deÄŸil. Esed ülkenin küçük bir bölümüne hâkim ve geleceÄŸinin ne olacağı belirsiz. Ä°srail de Esed’in gitmesi taraftarı deÄŸil. Rusya, Suriye’deki operasyonları Ä°srail ile koordineli yapıyor. BaÅŸka bir ifade ile Ä°ran açısından Suriye sorunu ideolojik bir mesele deÄŸil, tam anlamıyla OrtadoÄŸu güç mücadelesinde jeopolitik bir mesele. Esed’in düÅŸmesi hem sembolik açıdan hem de pratikte Ä°ran’ın bu jeopolitik mücadelesini kaybetmesi demektir. Ä°ran aslında Suriye’de hiçbir ahlaki, dini, ideolojik bir kaygı gütmüyor. Ayrıca Ä°ran, Suriye’deki kavgayı sadece Suriye ile de sınırlı görmüyor. Tahran, Suriye’de kaybının domino taşı etkisi yaratmasından endiÅŸe duyuyor. Ayrıca Ä°ran’ın Suriye’de Esed’den baÅŸka hiçbir seçeneÄŸi yok. Bu açılardan bakıldığında Ankara ile anlaÅŸması düÅŸük bir ihtimal olarak görünüyor. Ä°ran içerisinde Esed konusunda farklı görüÅŸler olabilir ancak Ä°ran’ın OrtadoÄŸu siyasetini belirleyen Hameney ve Devrim Muhafızları, Esed’in dışında hiçbir seçeneÄŸe sıcak bakmıyor.

Ä°ran’ın nükleer anlaÅŸması ve Batı denklemine yeniden dahil olması, Türkiye ile iliÅŸkilerini nasıl etkileyecek?

Arap Baharı sonrası Ä°ran-Türkiye iliÅŸkilerinin mantığı deÄŸiÅŸti. Ä°ran nükleer mutabakatına da bu açıdan bakmak gerekir. Ankara, mutabakatı olumlu olarak nitelese de coÅŸkuyla karşılamadı. AnlaÅŸmanın, Türkiye’nin siyasetiyle uygun olduÄŸu halde Ankara’da heyecan yaratmaması, Tahran-Ankara iliÅŸkilerinin mantığının deÄŸiÅŸiminin de iÅŸaretidir. Bu mutabakatın Türkiye için olumlu sonuçları olsa da, anlaÅŸma OrtadoÄŸu’da Ä°ran ile mücadele eden bir Türkiye’nin lehine deÄŸil. Mutabakat, Ä°ran’ın OrtadoÄŸu siyasetinde bir deÄŸiÅŸime yol açmadı ama elini daha güçlendirdi. Nitekim düne kadar “OrtadoÄŸu’daki sorunların kaynağı, Ä°ran’dır” diyen Batılılar bugün “Ä°ran’sız bir çözüm olamaz” diyorlar. Mutabakat sonrası uluslararası dengenin Esed’in lehine deÄŸiÅŸtiÄŸini de gözden kaçırmamak gerekir.

“Ä°ran artık sistem karşıtı bir unsur deÄŸil”

Ä°ran’ın nükleer mutabakatı OrtadoÄŸu’da bir dönüm noktası mı?

Mutabakat aslında bir dönemin sonu ve yeni bir dönemin baÅŸlangıcıydı. Arap Baharı sonrasında ÅŸekillenen OrtadoÄŸu’ya baktığımızda Ä°ran’ın OrtadoÄŸu siyasetini Amerika ya da Ä°srail karşıtlığı üzerinden analiz edemeyiz. Ä°ran ile ABD’nin bölgede görüldüÄŸünden daha fazla ortak çıkarı var ve birçok alanda iÅŸbirliÄŸi içindeler. Afganistan, Irak ve Suriye’de Ä°ran ve ABD doÄŸrudan veya dolaylı iÅŸbirliÄŸi içinde. Ä°ran’ın OrtadoÄŸu siyaseti Amerikan karşıtlığı ideolojik sınırını aÅŸtı. Batılılar da bunun farkında. Arap Baharı, Suriye krizi, IŞİD sorunu, Åžii-Sünni çatışması ve baÅŸka faktörler OrtadoÄŸu siyasetinin mantığını deÄŸiÅŸtirdi. Ä°ran bu deÄŸiÅŸimi iyi okudu ve kendisini buna adapte etmeye çalışıyor. Yeni ÅŸekillenen OrtadoÄŸu’da Ä°ran artık sistem karşıtı bir unsur deÄŸil. Ä°ran sisteme dahil edilirken, AKP yönetimindeki Türkiye sistem dışına itiliyor. Ä°ran’a yönelik övgü artarken, Türkiye’ye yönelik eleÅŸtirel dil sertleÅŸiyor. Mutabakat sonrası Türkiye’nin jeopolitik önemi azalıyor. Ä°ran çözümün yanında gösterilirken, Türkiye sorunların kaynaklarından biri olarak sunuluyor. Batı, Ä°ran’a alan açarak Suudi Arabistan ve Türkiye’yi dengelemek istiyor.

Rusya’nın Suriye’deki son giriÅŸimleri bir deÄŸiÅŸime iÅŸaret ediyor. Ä°ran’ın kabul edebileceÄŸi Suriye senaryosu nedir?

Rusya’nın Suriye’deki son giriÅŸimlerinin Ä°ran ile koordineli olduÄŸu açık. Devrim Muhafızları’na baÄŸlı Kudüs Ordusu Komutanı Kasım Süleymani de bu süreçten önce iki kez Moskova’yı ziyaret etti. Rusya’nın bu giriÅŸimi genel olarak Ä°ran’ın lehine. Bu hamleler, Rusya’nın sahip olduÄŸu uluslararası güç, irade ve nüfuz sayesinde Esed’in pazarlık gücünü artırabilir. DiÄŸer yandan Türkiye’nin güvenli bölge, IŞİD’den arınmış bölge gibi giriÅŸimlerini de zorlaÅŸtırabilir. ABD ve koalisyon güçlerinin operasyon kabiliyeti zayıflayabilir. Ä°ran’ın Suriye’deki yükü azalabilir, enerjisini baÅŸka alanlara taşıma fırsatı elde edebilir. Rusya’nın etkinliÄŸi artarken Ä°ran’a da yeni fırsat ve imkânlar doÄŸabilir. Rusya’nın giriÅŸimi Çin’i de Esed’i daha ciddi desteklemeye motive edebilir. Esed yanlısı askeri güçlere moral/motivasyon saÄŸlayabilir. Esed’in kalıcılığı yönündeki algı güçlenebilir. Gürcistan ve Ukrayna krizinde olduÄŸu gibi ABD ve Batılılar, Rusya’nın oldubittiye getirdiÄŸi Suriye müdahalesini de kabullenebilir. Bu da Esed’in kalıcılığını artırabilir. Son tahlilde Esed’ın çözüm masasının dışında tutulması imkânsız hale gelebilir.

Peki Rusya’nın yeni Suriye hamlesi Ä°ran için hiç risk barındırmıyor mu?

Elbette bazı riskler de içeriyor. Öncelikle Rusya’nın Suriye çıkarması geçici bir hedef deÄŸil. Rusya, Suriye’ye yerleÅŸmek istiyor. Bu durum Rusya’nın Esed’i destekleme nedeninin Ä°ran’dan farklı olduÄŸunu düÅŸündüÄŸümüzde, gelecekte sorun teÅŸkil edebilir. Rusya ayrıca Esed’le olan iliÅŸkisini Ä°srail karşıtı bir zeminde görmüyor. Ä°ran’ın Esed üzerinden Ä°srail karşıtlığı hesapları yapmasıyla Rusya’nın Esed üzerindeki etkisinin artması çeliÅŸiyor. Rusya, Suriye üzerinde pazarlık gücünü artırarak Ä°ran’ın önemini azalttı. Rusya bu hamlesiyle, Ä°ran’ın özellikle nükleer mutabakat sonrasında Suriye üzerinden yapabileceÄŸi tüm stratejik manevraları çöpe atmış oldu.  

“Ä°ran Esed’e mecbur kaldı”

Ä°ran nükleer anlaÅŸmayla yeniden olumlu bir imaj yarattı. Suriye’de yaÅŸanan trajedi mülteciler aracılığıyla da sürekli gündemde. Ä°ran, Suriye’de çözüme yönelik bir rol üstlenebilir mi?

Ä°ran lideri Hamaney, nükleer mutabakattan sonra Ä°ran’ın Suriye siyasetinin deÄŸiÅŸmeyeceÄŸini söyleyerek Tahran’ın yeni dönemde Suriye yol haritasını çizdi. Ä°ran mutabakat sonrası da Esed’le yürüyecek. Ä°ran’ın tüm çözüm önerilerinde Esed merkezi rol oynuyor. Aslında Suriye krizinin çözümünde en önemli engellerden biri de Ä°ran’ın bu tutumu. Ä°ran, Suriye’deki savaÅŸa taraf olarak seçeneklerini tüketti ve Esed’e mecbur kaldı. Esed iktidardan giderse, Ä°ran’ın Suriye’deki konumu ciddi ÅŸekilde sarsılacak. Ä°ran açısından Suriye, Irak gibi deÄŸil. Irak’ta Åžiiler çoÄŸunlukta ve üstelik Ä°ran’ın Iraklı Kürtlerle de iliÅŸkileri iyi. Suriye’de Ä°ran’ın müttefikleri azınlıkta ve muhtemel bir iktidar deÄŸiÅŸiminde bugünkü konumlarını kaybedecekleri belli. Bu da Ä°ran’ın Suriye’nin geleceÄŸindeki yerinin garantili olmadığını gösteriyor. Suriye’deki çözümsüzlüÄŸün nedeni de buradan kaynaklanıyor. Suriye’deki reelpolitik hiçbir ülkeye tatminkâr bir gelecek vaat etmiyor. Ä°ran’ın çözüm önerileri ve giriÅŸimleri baÅŸkalarının çıkarlarını öteleyen, kendi ulusal, jeopolitik çıkarlarını merkeze alarak oluÅŸturulmuÅŸ, sonuçsuz bir giriÅŸimin ötesine geçmiyor. Ä°ran’a göre Suriye’nin temel sorunu IŞİD gibi örgütlerden kaynaklanan terörizm ve terörizmle mücadele için de Esed güçlenmeli. Bu ÅŸartlarda Ä°ran’ın Suriye krizinde bugünkü maksimalist pozisyonuyla olumlu rol üstlenmesi zor gözüküyor.

Türkiye ve Ä°ran arasındaki sorunlara raÄŸmen, Ruhani’nin geçen seneki Türkiye ziyaretinde ticaret hacmini 30 milyar dolara çıkarma ve Ankara-Tahran iliÅŸkilerini de Paris-Berlin düzeyine getirme hedefleri kondu. Bu hedefler gerçekçi mi? Ä°ran’a yönelik ambargoların kalkmasıyla Türkiye-Ä°ran ticaret iliÅŸkilerinin de geleceÄŸi daha parlak olabilir mi?

Ä°liÅŸkilerin bugünkü durumu büyük hayaller kurmayı engelliyor. Ä°ran’a yönelik ambargoların kalkması, iki ülke ekonomik iliÅŸkilerini olumlu etkilese de Tahran-Ankara iliÅŸkilerini Paris-Berlin düzeyine çıkartmak ÅŸimdilik bir hayal gibi duruyor. Ekonomik iliÅŸkilerindeki sorunlar sadece ambargoya indirgenerek analiz edilemez. Ä°ki ülkenin ekonomik açıdan birbirine ihtiyacı var. Ä°ran 78 milyonluk genç ve dinamik nüfusu, geliÅŸme arzusu, enerji zengini olması ve sınır komÅŸuluÄŸu nedeniyle Türkiye için çekici bir pazar. Ä°ran ile ticaret hacmi, potansiyelinin altında seyrediyor. Ekonomik iliÅŸkilerin arzu edilen bir noktaya taşınmasının önünde zorluklar var. Ticarî dengeler, doÄŸal gaz ve petrol alımı nedeniyle Türkiye’nin aleyhine açık veriyor. 1996’dan beri bu durum böyle. Türkiye bunu deÄŸiÅŸtirmek için çabalasa da sonuç alamadı. Ä°ran’ın Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olmaması, korumacı ekonomi siyaseti, ithal ikameci zihniyeti, ekonomik mevzuatı çerçevesinde dış yatırım zorlukları, ekonomik çalışma kültürü, siyasi hesaplaÅŸmalar ve güvenlik algılamaları süreci sıkıntılı hale getiriyor. Türkiye, Ä°ran ile ulaşım sorununu çözme konusunda bile istenilen sonucu alamıyor. Türkiye, Afganistan ve Orta Asya’ya kara ulaşımının büyük bölümünü Ä°ran üzerinden yapıyor. Yıllık 90 bin araç, Ä°ran sınırından Orta Asya’ya doÄŸru yol alıyor. Bu konuda da Ä°ran-Türkiye arasında gümrük tarifesi ve akaryakıt fiyat uygulaması gibi çeÅŸitli sorunlar var.

Kaynak: Al Jazeera

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.