Coğrafyamız
Portre: 'Diplomatik ÅŸeyh' Hasan Ruhani
70’incisi düzenlenen Birleşmiş Milletler zirvesinde bu akşam Başbakan Davutoğlu, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile görüştü. Reformcuların desteğiyle 2013 yılında Cumhurbaşkanı seçilen 'diplomatik şeyh', nükleer anlaşmada İran'ın başmüzakereciliğini yürüttü. Şii eksenli politikası nedeniyle bölgeyi domine etmekle suçlanan Ruhani, İran siyasetini bilenlere göre, "uyanık, pragmatik ve idealist bir ortayolcu."
Batı’yla nükleer müzakerelerin fayda etmediÄŸi, yaptırımlar labirentinde kaybolan Ä°ran’da 2013 cumhurbaÅŸkanlığı seçimi ülkeye yeni bir umut havası getirdi. Reformcuların desteklediÄŸi ve seçime imam hüviyeti ile giren tek aday olan Hasan Ruhani sandıktan zaferle çıktı. Ilımlı mı, reformist mi, muhafazakâr mı; yoksa Ä°ranlıların son dönemde yetiÅŸtirdiÄŸi sıkı pazarlıkçı bir diplomat mı? Bunu biraz içerideki derin imam devletini rahatsız etmeden Batı'yla iliÅŸkileri nasıl yoluna koyacağı belirleyecek. Ama ilk BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) Genel Kurulu’nun ardından Amerika BirleÅŸik Devletleri (ABD) BaÅŸkanı Barack Obama ile yaptığı telefon görüÅŸmesi tarihi nitelikteydi. 34 yıl sonra ilk kez Amerikan ve Ä°ran liderleri telefonda da olsa diyalog kurabildi.
Humeyni'ye 'Ä°mam' diyen ilk kiÅŸi
Hasan Ruhani, 12 Kasım 1948’de Tahran’ın doÄŸusundaki Sorkreh kasabasında doÄŸdu. GittiÄŸi her okulda parlak bir öÄŸrenciydi. Tahran Üniversitesi’nde anayasa hukuku okurken, koltuÄŸunda son günlerini yaÅŸayan Åžah Rıza Pehlevi’ye karşı protestolarda en ön saflardaydı. 16 yaşındayken tutuklandı.
Ruhani 18 yaşındayken Irak sınırını sessizce geçti ve ilk kez Ayetullah Humeyni'yle buluÅŸtu. Ä°ran Ä°slam Devrimi sonrasında da Humeyni’nin yakın çevresindeydi. Hatta Humeyni’ye ‘Ä°mam’ ünvanını veren ilk kiÅŸi de oydu. Dini liderlerle bu yakın iliÅŸkisi onun akademik kariyerinde de önünü açtı. Glasgow Caledonian Üniversitesi’nde anayasa hukuku alanında yüksek lisans yaptı. Tezinde cesur bir konu seçti ve ülke yönetimlerinde ÅŸeriatın nasıl esnetilebileceÄŸini araÅŸtırdı.
Bu özenli çalışma ona ultra-muhafazakârların ülkesi Ä°ran’da dini otoritelerden biri olma payesini de getirdi. ÅžiiliÄŸin nasıl yaÅŸanacağına dair fetva verme ehliyeti olan Müçtehitlerden biri oldu. Yüksek Milli Güvenlik Konseyi üyeliÄŸi, Ä°ran dış siyasetinin en önemli koltuklarından olan nükleer baÅŸmüzakerecilik pozisyonuna oturdu. Espri üretmeyi seven Ä°ranlılar, pragmatikliÄŸi yüzünden ona ‘diplomatik ÅŸeyh’ diyorlar.
'Hep askeri beyin takımındaydı'
Ruhani’nin ülkenin askeri savunma gücünün tesisinde çok eskiye dayanan önemli bir rolü var. Ä°ran Hava Kuvvetleri’nin eski komutanı. Savunma konseylerine baÅŸkanlık etti, Ä°ran-Irak savaşında Tahran’ın askeri beyin takımındaydı. Selefi Mahmud Ahmedinecad’dan 13 yıl öncesine kadar cumhurbaÅŸkanlarına askeri danışmanlık yapıyordu. Tanıyanlara göre de entelektüel kapasitesi yüksek ve iyi bir diplomat.
Gerçi reformcu görünenlerle aşırı muhafazakârlar arasında çok gel git yaÅŸayan Ä°ran siyaseti Ruhani gibi ‘pragmatik’ cumhurbaÅŸkanlarına aÅŸina. Ruhani, ne selefi Mahmud Ahmedinecad kadar aşırı uçlarda gezen ve Batı’ya kafa tutarak ülke içindeki popülaritesini artıran biri, ne de Muhammed Hatemi gibi arka plandaki imamların derin devletiyle her daim reform umutları taşıyanlar arasına sıkışıp kalmış bir baÅŸkan. Ä°ran siyasetiyle içli dışlı olan hemen herkes Ruhani’yi, nükleer baÅŸmüzakereci olduÄŸu dönemde CumhurbaÅŸkanı olan eski patronu Ali Ekber Rafsancani’ye benzetiyor: ‘Uyanık, pragmatik, idealist bir ortayolcu ve dini lider Hamaney’le devrimin sözü geçen kurumları üzerinden uzun süreli-yakın irtibatı olan bir lider."
1990’larda kendi nüfuzundaki düÅŸünce kuruluÅŸlarında gösterdiÄŸi performans, Ruhani’den Ä°ran siyasetinde çığır açmasını bekleyenleri hayal kırıklığına uÄŸrattı. Demokratik reformla ilgili her türlü öneri, karşısında Ruhani’yi buluyordu. Çalıştığı kurumlara bu tür tekliflerle gelenler de kendilerini hep kapının dışında buldu.
Hamaney ile iliÅŸkisi
Ruhani, seçimin hemen ardından eski patronu Rafsancani’nin, dini liderin sert ve tehditkâr fetvalarının gölgesinde oldukça naif bulunan Batı’yla iyi geçinme sloganını ödünç alarak iÅŸe koyuldu. Ama Ä°ran’da askeri-siyasi denklem tamamen dini lider Ayetullah Hamaney’in iki dudağının arasına sıkıştığı için Ruhani’nin cumhurbaÅŸkanlığının Batı’ya yaydığı reformist umutları da bu iki dudak arasından okumak gerekiyor. Gerçi yeni CumhurbaÅŸkanı, Hamaney’i eleÅŸtirmeye cüret edebilen sayılı diplomatlardandı.
Hamaney’in uluslararası iliÅŸkilerde fazla dik kafalı olduÄŸunu söylemekten de çekinmedi. Ä°ran’ın nükleer baÅŸmüzakerecisi olan Stanford Üniversitesi’nden Abbas Milani, Ruhani’nin açıkça olmasa da satır aralarında Hamaney’i eleÅŸtirdiÄŸini vurgularken, “Ruhani kendi kitabında, nükleer mesele kendisine bırakılsaydı, iÅŸ BM’ye gitmeden bir çözüm bulabileceÄŸini ancak Ä°ran ve Batı’daki bazı insanların sorunun altını dinamitlediklerini yazdı” diyor. Ruhani cumhurbaÅŸkanı seçilmeden önce dini lideri seçen ya da görevden uzaklaÅŸtıran Uzmanlar Konseyi’nin üyesiydi. Dolayısıyla Ruhani’nin, 74 yaşındaki Hamaney’in halefinin seçiminde belirleyici bir rol oynaması muhtemel.
Temmuz 2015'te Ä°ran, P5+1 ülkeleriyle nükleer müzakerelerinde anlaÅŸma saÄŸladı. Ülkenin en büyük diplomatik baÅŸarılarından biri olarak gösterilen anlaÅŸma sonrası Hamaney, "Küstah ABD'nin bölge siyasetine muhalefet sürecek" dedi.
"Gereksiz kriz çözüldü" diyen ve zamanla karşılıklı güvenin inÅŸa edileceÄŸini söyleyen Ruhani ise, 5+1 ülkeleri anlaÅŸmaya sadık kaldığı sürece Ä°ran'ın da sadık kalacağını her fırsatta vurguladı.
AnlaÅŸma sonrası bölge siyaseti
Uzmanlar, Ruhani'nin anlaÅŸma sonrası OrtadoÄŸu politikasının kısa vadede deÄŸiÅŸmeyeceÄŸini düÅŸünüyor. Suriye, Irak ve Yemen'de Åžii eksenli faaliyetlerini sürdüren Ä°ran'ın Batı ülkeleriyle vardığı anlaÅŸma, bu ülkelerdeki nüfuzuyla doÄŸrudan iliÅŸkilendirilmiyor.
Suriye'de Esed rejimine verdiÄŸi desteÄŸi sürdüren Ruhani yönetimi bu konumundan geri adım atmayı düÅŸünmüyor. Bu durum, Hamaney'in danışmanı Ali Ekber Velayeti'nin "Suriye'de çözüm için Ä°ran askerleri ve Hizbullah dahil tüm yabancı savaÅŸçılar çekilmeli" açıklamasıyla çeliÅŸiyor.
ErdoÄŸan'dan Tahran'a tepki
7 Nisan 2015'te Ä°ran ziyareti planlanan Türkiye CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, bu ziyaretten 10 gün önce France 24 televizyonuna bir söyleÅŸi verdi. Ä°ran'ı ilk defa 'bölge üzerinde hegemonya kurmaya çalışmak' ile suçlayan ErdoÄŸan, "Ä°ran bölgeyi adeta domine etmeye çalışmaktadır. Bu durum bizi, Körfez ülkelerini rahatsız etmeye baÅŸlamıştır. Buna gerçekten tahammül etmek mümkün deÄŸil" dedi.
ErdoÄŸan, Ä°ran'ın Irak, Suriye ve Yemen'den de askerlerini çekmesini istedi. Ä°ran'da tepki çeken bu açıklamaya raÄŸmen, 7 Nisan'da Ruhani ErdoÄŸan'la Sadabat Sarayı’nda serilen kırmızı halıda el ele ve samimi bir ÅŸekilde yürüdü. ErdoÄŸan, ortak basın açıklamasında "Yemen " demedi ancak kaynaklar bu konunun Ruhani ile ErdoÄŸan arasında ayrıca görüÅŸüldüÄŸünü söyledi.
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.