Sosyal Medya

YaÅŸam

Müslümana sosyetelik yakışmaz!

Müslümanlar son yıllarda ‘moda’ adlı altında emperyalist güçlerin Türkiye’ye empoze etmeye çalıştığı batı kültüründen uzak durmalı!



Ülkemizde moda kavramı batılılaÅŸma ile birlikte gündemimize girdi. Tesettür modası diye bir kavramın henüz ortaya çıkmadığı dönemlerde moda sadece Avrupa tarzı giyinmeyi ifade ediyordu. Çünkü moda Avrupa kıtasında doÄŸmuÅŸtu. 

Moda, yenilik, deÄŸiÅŸiklik, insanların beÄŸenip özendiÄŸi yeni modeller üretme, diye tarif ediliyor. Hatta modayı eleÅŸtirenlere de “YeniliÄŸin nesi kötü? Ä°nsanoÄŸlu, tabiatı icabı hayata renk katan yenilikler ister. Hep aynı ÅŸeylerden sıkılır, deÄŸiÅŸiklik ister,” ÅŸeklinde itirazlar da geliyor. Veya yüksek sesle itiraz edilmese de bir yandan moda kervanı yürüyor ve hepimizi etkiliyor. 

Evet, kadın erkek, genç yaÅŸlı demeden hepimiz moda anlayışından az çok etkileniyoruz. Belki gençler ve kadınlar biraz daha fazla etkileniyor, daha hızlı uyum gösteriyor; ama toplumun bütün kesimleri az çok etkileniyor. Mesela birçok olgun yaÅŸtaki beyefendi de, gardırobunda çoktan beri giymediÄŸi, hiç eskimemiÅŸ takım elbisesi dururken yeni takım elbise için neredeyse koca bir servet ödüyor. Çünkü artık o geniÅŸ paçaların, o tek düÄŸmelerin modası geçtiÄŸi için giyemeyeceÄŸini düÅŸünüyor. 

Ä°ÅŸte moda böyle bir ÅŸey… Kimse modası geçmiÅŸ kıyafet giydiÄŸiniz için sizi hapse atmıyor, falakaya yatırmıyor, adresinize ceza bildirimi de gelmiyor ama yine de adı konmamış bu kanuna uyuyorsunuz. Hem de uymak için ömrünüzü harcayarak kazandığınız, hayır iÅŸlerine sarf etseniz ebedi hayatınızı kazanabileceÄŸiniz paranızı, birkaç parça giyim kuÅŸam eÅŸyasına harcıyorsunuz. 

Evet, ne yazık ki mesele oldukça ciddi… Hepimiz modanın sadece yenilik olmadığını pekala biliyoruz. Bizi kapıp sürükleyen, birçoÄŸumuzu tükeniÅŸe götüren bu akım nedir, gelin biraz tanımaya çalışalım. Çünkü onu tanırsak onunla daha kolay baÅŸ edebiliriz… 

MODA SÖMÜRÜ VE Ä°SRAFTAN DOÄžDU 

Modayı tanımak için modanın ilk kez dünya tarihine çıktığı asırlara ve coÄŸrafyaya doÄŸru gidelim. Böylece modayı hangi saiklerin doÄŸurduÄŸunu daha iyi görürüz. 

Ä°nsanlar Hz. Âdem ile Havva aleyhisselamdan beri giyiniyorlardı. Giyim kuÅŸam hiçbir zaman insanlar için sadece sıcaktan ve soÄŸuktan koruyan bir örtü olmaktan ibaret olmamıştı. Ä°nsanlar için kıyafetin, inancın, kimliÄŸin, aidiyetin, toplumdaki konumun temsilinde her zaman önemli bir rolü olmuÅŸtur. Mesela Osmanlıda her dinin, hatta tasavvuf kolunun mensubunun, her meslek locasının kendine mahsus kıyafet veya baÅŸlığı olurdu, onlardan tanınırdı. Ondan önceki toplumlarda da öyleydi. Hz. Ömer, gayrımüslimlerin Müslüman kıyafeti giymesini yasaklayarak, Müslüman kıyafetinin kendine mahsus çizgilerini koruyordu. 

O zamanlar kıyafetler insanların kendi inancını, kültürünü, toplumdaki rolünü ifade ettiÄŸi, pek fazla deÄŸiÅŸmeyen bir ifade aracıydı. DeÄŸiÅŸim olsa bile ancak yüzlerce yılda ufak tefek deÄŸiÅŸiklikler ÅŸeklinde olurdu. Ä°lk kez Avrupa kıtasında ortaya çıkan moda kavramıyla beraber, kıyafetlerin modelleri sık sık deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı. 

Terzilerin müÅŸterilerine yeni model deÄŸiÅŸiklikleri sunması, ilk olarak yoksul coÄŸrafyaları sömürerek hızla zenginleÅŸen kesimin kadınlarından oluÅŸan sosyete kesimi arasında ortaya çıktı. Bu kadınların tüketmekten baÅŸka iÅŸi yoktu. Ä°sraf etmek için bol servetleri vardı. Giyinip kuÅŸanıp gösteriÅŸ yapmaktan baÅŸka herhangi bir deÄŸere de sahip deÄŸildiler.

Terziler, sürekli yeni, deÄŸiÅŸik modeller sunarak onlara daha fazla elbise satıyorlardı. Sonra onlara sattıkları modelleri, onlara özenen orta gelirli kesime “Bu en son çıkan modeldir, filan filan kadınlar da bunu giyiyor,” diyerek reklam ediyorlardı. Böylece yeni model, yukardan aÅŸağıya yaygınlaşıyordu. 

Bilhassa konfeksiyon ile toplu üretim yapılması mümkün olunca, yeni modeller halk kesimlerine çabucak ulaÅŸmaya baÅŸladı. Bu durumda en zengin kesim, kibir duyguları sebebiyle halktan farklı görünmek için daha yeni, daha farklı modeller tasarlamalarını istiyordu. 

Kısacası, moda kavramı, yoksul kıtaları sömüren Avrupalıların duygusuzluk, israf ve kibirlerinin sonucuydu. Sosyete kadınların o şık kıyafetlere ödedikleri servetler, Afrikalı çocukları kaçırıp satan köle tüccarlarının, siyasi ve ekonomik zulümler yaparak kıtaları sömüren elitlerin kirli kazancından kaynaklanıyordu. Zamanla moda, halk kitlelerinin arasında da yaygınlaÅŸtırılarak, tüketimin kitleselleÅŸmesini saÄŸladı. Bugün bütün dünyayı sömürmenin yeni bir aracı haline geldi. Ne acıdır ki bugün tesettürün bile modasından bahseder hale geldik… 

Ülkemizde ilk kez tesettür firmaları defile düzenlediÄŸi zaman haklı olarak epey tepki doÄŸmuÅŸtu. Moda ile tesettürün yan yana getirilemeyecek kavramlar olduÄŸu söyleniyordu. Gerçekten de moda sürekli bir yenilik ve deÄŸiÅŸiklik demektir. Oysa tesettür, Allah'ın deÄŸiÅŸmeyen bir emridir. Moda deÄŸiÅŸti diye tesettürün ölçüleri deÄŸiÅŸemez. 

Bir Müslüman hanımın tesettürü, örtücü olmalıdır. Bedenin ÅŸeklini, rengini ve hatlarını örtmeli, belirsiz hale getirmelidir. Ayrıca kadının örtünmesindeki mantık, cazibeli kıyafetler giymesine uygun deÄŸildir. Bir kıyafetin ışıltılı, iÅŸlemeli, incik boncuklu olmasındaki amaç süslü ve cazip görünmektir. Bu amaç örtünmenin temel amacıyla tezat halindedir. Yine kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzememesi gerekmektedir. Ancak moda sektörü, tesettüre uygun kıyafet ihtiyacını giderme iÅŸine el attığından beri olmaz denilenler oldu; gözlerimiz tesettür kıyafeti adı altında ne tuhaf modeller gördü. 

Bunların hiçbiri olmasa bile kaçınamadığımız bir baÅŸka problem, tesettür modasının, Müslümanlar arasındaki sosyal tabakalaÅŸmayı tırmandırması; sosyeteleÅŸme temayülünü körüklemesi. 

MÜSLÜMANA SOSYETELÄ°K YAKIÅžMAZ

Dinimiz, Müslümanların kardeÅŸ olmasını, birbirinin derdiyle dertlenmesini, sıkıntılarını gidermesini emrediyor. Bunun için de haksız mal edinme ÅŸekillerini yasaklıyor, aksine servet sahiplerini hayır hasenat yapmaya teÅŸvik ediyor. 

Ancak ne yazık ki toplumumuzun ekonomik sistemi, bizim kendi inancımıza göre düzenlenmiÅŸ bir sistem deÄŸil. Mesela faiz düzeni zengini daha zengin yaparken fakiri daima fakir kalmaya mahkum ediyor. Bu sebeple yoksulla zengin arasındaki satın alma gücü farkı, adeta bir uçurum gibi kapanması mümkün olamayacak aralıkta açılıyor. Markalı giyim kuÅŸam ve lüks hayat tarzıyla açığa çıkan bu fark, Müslümanlar arasında olması gereken kardeÅŸlik duygusuna büyük zarar veriyor. 

Ä°slam dünyası, dış düÅŸmanlarına karşı zaten etkili bir mücadele sergileyemezken en azından kendi aralarında birlik beraberlik içinde olmaları büyük önem arz ediyor. Bu sebeple giyim kuÅŸamımızla diÄŸer Müslüman kardeÅŸlerimizi ezmemeye önem vermemiz gerekiyor. Bir çalışanın, evini bir ay geçindirdiÄŸi parayı, bir kadın birkaç parça kıyafete verirse elbette o kiÅŸilerin, o sosyete kadınlara nefret duyması kaçınılmaz olacaktır. 

Bilhassa biz hanımların çok dikkat etmesi gereken bir konu bu. Bazı hanımlar, “Benim imkanım var, kocam iyi kazanıyor. Aile bütçeme zarar vermiyorum, maddi sıkıntıya sebep olmuyorum,” diyerek, kendi sosyal çevresindeki hanımlarla bir sosyete tabakası oluÅŸturuyorlar. Ancak bu tavırlarıyla imkânları kısıtlı olan genç kızlar ve kadınları da özendirip, belki onların kendi ailelerinde sıkıntıya girmelerine sebep oluyorlar.

Bilhassa niÅŸan düÄŸün alışveriÅŸleri sırasında marka kıyafetler, son moda tasarım ve lüks eÅŸyalar istenmesi sebebiyle, düÅŸük gelirli birçok gencimiz evlenemiyor veya evliliÄŸini yürütemiyor. Bazen gencecik insanlar, birkaç parça giyim kuÅŸam ve eÅŸyaya verilen para yüzünden yıllarca borç yükü altında eziliyorlar. Bunların tek nedeni de, bir kısım kadınların kendi aralarında çıkardıkları adetler sebebiyle gençleri markalı, pahalı tüketime özendirmesi. Bu kadınlar, kendileri dışındaki dünyadan habersiz, güya estetik ve uyum peÅŸinde koÅŸtuklarını sanıyorlar. Kendilerine bir yalancı cennet inÅŸa edip onun içinde kendilerini aldatıyorlar. Aslında tüketimde deÄŸer arayarak ve ömürerini bununla heba ederek en büyük kötülüÄŸü kendilerine yapmış oluyorlar. 

GeçtiÄŸimiz yıl tesettür modası için harcanan paranın miktarı 224 milyar doları aÅŸmış. Bir kere düÅŸünelim, ihtiyacımız kadar ve hesaplı kıyafetler alarak bu paranın yarısını tasarruf etseydik de, dergâhlar, kuran kursları yaptırsaydı daha iyi olmaz mıydı? Bir avuç insanın kılık kıyafet, mücevher ve benzeri nesneler için harcadıkları o paralarla kuran kursları yaptırılsa, binlerce gencimiz cehaletten kurtulur, dinini öÄŸrenirdi. Markalı eÅŸarplara, ayakkabı, çanta veya aksesuarlara verilen o paralarla binlerce gencimiz evlendirilir veya iÅŸ sahibi yapılırdı. 

Giyim kuÅŸam için para harcarken, “Åžu anda yoksulluk yüzünden hırsızlık yapan bir delikanlı veya kötü yola düÅŸen bir genç kızın günahında benim de payım var! Öyleyse daha azla yetinip hayır yapabilirim,” diye düÅŸünsek herhalde bu kadar israf etmezdik. 

Allah-u Zülcelâl bizi bir hususta kesin bir üslupla uyarıyor: “Yeryüzündekilerin çoÄŸunluÄŸuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar.”(Enam, 116)

Evet, gerçekten de ehl-i dünya insanlar, daima nefislerinin peÅŸinde koÅŸuyor, kendilerine uyanları da Allah'ın sevmediÄŸi yöne doÄŸru sürüklüyorlar. Öyleyse biz müminler, insanlar ne yapıyorsa onu yapamayız, insanların çoÄŸuna uyamayız. 

Seydamız her zaman hatırlatıyor; “Biz özgür deÄŸiliz. Bu dünyanın manzarası bizi aldatıyor. Bize hesap sormuyorlar diye kendimizi başıboÅŸ zannediyoruz. Hâlbuki biz Allah'ın kuluyuz.” 

Bunun üzerinde biraz düÅŸünseydik, “Öyleyse biz nefsimize uyarak her istediÄŸimizi yapamayız. Ä°nsanlar ne yapıyorsa onu yapamayız. Biz Allah ne emrediyor diye öÄŸrenip onu yapmak zorundayız.”dememiz gerekirdi. 

Rabbimiz, "Yeyiniz içiniz, israf etmeyiniz. Muhakkak ki Allah, müsrifleri sevmez" buyuruyor. (A'raf; 31)Allah'ın sevmediÄŸi kiÅŸilerden olmak ister miyiz? 

MODAYI BÄ°Z YÖNLENDÄ°REBLÄ°RÄ°Z

Moda öyle bir kavramdır ki, her ÅŸeyi kendine alet edebilir. Kitleleri etkileyip tüketime sürüklemek için her kavramdan faydalanabilir. Batıda bazı dönemlerde parlak renkli, cicili bicili sosyete kıyafetlerden insanlar usanmıştı. Hippilik, kovboyluk, sefalet, sokaklarda yaÅŸamak insanlara daha ilginç geliyordu. Bu sefer modacılar hippilerin, sefil kiÅŸilerin, yırtık pırtık, yamalı, aÄŸarmış giysilerinden ilham alarak dizi yırtık, yamalı, aÄŸarmış blue jeanler, kıyafetler satmaya baÅŸladılar. 

Bu sebeple biz her ne kadar “Tesettürün modası olmaz” desek de, moda toplu üretimin deÄŸiÅŸmez bir gerçeÄŸidir. Her yıl, o sezon üretilecek kıyafetlerin tasarımına karar vermek bir bakıma ekonomik bir ihtiyaçtır. Hiçbir üretici, on binlerce, belki yüz binlerce adet üreteceÄŸi kıyafetin elde kalmasını istemez. Satılmasını garanti etmek için trendlere, yani raÄŸbet gören eÄŸilimlere dikkat edecektir. Yeter ki biz, üreticileri tercihlerimizle doÄŸru yönde yönlendirelim. 

EÄŸer biz Müslüman hanımlar, “Giyim kuÅŸam için bu kadar israf yapmak Müslüman hanıma yakışmaz. Tesettüre uymayan model ve tarzları da istemiyoruz” diye kararlı bir duruÅŸ sergilersek, kaliteli ve tesettüre uygun kıyafetleri makul fiyata sunmaya mecbur kalacaklar. Sonuçta bu piyasayı yönlendiren bizim tercihlerimiz. 

Tercihlerimiz daima Allah'ın razı olacağı yönde olsun. Biz neyi seçersek bize bir ÅŸey satmak isteyenler eninde sonunda onu dikkate almak zorunda kalacaklardır. 

Allah-u Zülcelâl bizlere doÄŸru tercihlerde sabit kadem olmayı nasip etsin. Âmin.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.