Coğrafyamız
Libya cihadının şehidi: Ömer Muhtar
Libya'yı işgal eden İtalyanlara karşı büyük bir direniş başlatan Ömer Muhtar, esir düştükten sonra göstermelik bir mahkeme sonucunda idam edilmişti
Libya'da Ä°talyanlara karşı yürütülen direniÅŸ hareketinin önderi Ömer Muhtar, Ä°talyanlar tarafından esir edildikten sonra 16 Eylül 1931 tarihinde idam edilmiÅŸti.
Ä°talyanların ellerine düÅŸen Ömer Muhtar’dan hayatı karşılığında bütün mücahitlerin teslim olmasını istendi. Ancak Ömer Muhtar, Ä°talyanların bu isteÄŸini kesin bir diller reddetti. Bunun üzerine göstermelik mahkeme tarafından idama mahkum edildi.
Ömer Muhtar, mahkemenin hükmüne ÅŸu meÅŸhur cevabı verdi: “Hüküm ve karar yalnız Allah’ındır. Sizin bu sahte ve uydurma hükmünüzün hiçbir geçerliliÄŸi yoktur. Ä°nna lillah ve inna ileyhi raciun (Biz Allah’ın kullarıyız ve sonunda ona döneceÄŸiz.)”
Libya Mücahidi, 16 Eylül 1931’de halkının gözleri önünde idam edildi.
ÖMER MUHTAR KÄ°MDÄ°R
Afrika’da, Osmanlılarla ortak hareket eden bölgenin en büyük ve etkin tarikatı Senusiyye’ye mensup liderler, bütün güçleriyle Fransa ve Ä°talya’nın emperyalist iÅŸgallerine karşı bir direniÅŸ baÅŸlattılar. Özellikle Ahmed EÅŸ-Åžerif Es-Senusi’nin liderliÄŸi ele almasından sonra dini, içtimai rollerle birlikte silahlı ve siyasi bir harekete de dönüÅŸen Senusiyye tarikatı, Libya’daki mücadele ruhunu devamlı surette diri tutarak örgütledi.
Senusiler, 18 Ekim 1912’de Osmanlı Devleti ile Ä°talya arasında UÅŸi (Quchy) AnlaÅŸması’nın imzalanmasından sonra ve I. Dünya Savaşı sırasında da cihada, Osmanlılar yanında devam ettiler. 1917 yılında Ahmed EÅŸ-Åžerif Es-Senusi’nin, Halife sıfatını da haiz Osmanlı PadiÅŸahı’nın çaÄŸrısını kabul ederek, harekete Ä°stanbul’dan daha ciddi bir fayda saÄŸlayacağı inancıyla buraya gelmesinin akabinde, yerine Muhammed Ä°dris Es-Senusi geçti. Onun, Ä°talyan iÅŸgalini kısmen tanıyan bir anlaÅŸma imzalaması ve tedavi gerekçesiyle 1922’de Mısır’a gitmesiyle birlikte bir süre duraksayan direniÅŸ, tarikat içerisinden yetiÅŸen baÅŸka bir isim etrafında yeniden güçlendi.
Mustafa Akkad’ın yönetmenliÄŸini yaptığı ve Anthony Qiun’in baÅŸrolünü oynadığı, dönemin Libya lideri Muammer Kaddafi’den büyük destek gören, 1981 yapımı “Lion of Desert-Çöl Aslanı” filmiyle dünyaca tanınan bu isim, Muhammed Ä°dris Es-Senusi’nin babası, Åžeyh Muhammed Mehdi’nin yanında yetiÅŸen ve liderlik vasıflarıyla öne çıkan Ömer Muhtar’dı.1862 yılında doÄŸan ve Libya’daki en büyük Arap kabileleri arasında sayılan Menife’ye mensup Gays ailesinden olan Ömer Muhtar, Ä°talyan iÅŸgaline karşı, Kufra’da mücadele kararının aldığı toplantıya da iÅŸtirak etti ve kurduÄŸu 1000 kiÅŸilik mücahit birliÄŸi ile Ä°talyanlara karşı ilk kurÅŸun sıkanlar arasında yer aldı. Komutan olarak birçok baskını idare ederek çatışmalara katıldı ve Ä°slam’ın emrettiÄŸi cihad ruhundan en sıkıntılı zamanlarda bile taviz vermedi.
1923 yılına gelindiÄŸinde, Ä°talyanlarla anlaÅŸma yaparak iÅŸgali tanıyan Muhammed Ä°dris Es-Senusi ile görüÅŸmek için Mısır’a giden Ömer Muhtar, buradan olumlu bir sonuç alamadı ve aynı günlerde Ä°talyanların kendisine mücadeleden vazgeçmesi karşılığında yaptığı cömertçe teklifleri reddederek Libya’ya döndü. Artık, Libya’daki cihad hareketinin tüm liderliÄŸini üstlenen Ömer Muhtar, “Ahmed Åžerif Es-Senusi’ye Åžubat 1924 tarihinde bir mektup gönderdi. Sitem dolu bu mektubunda: Ä°talyanlar’ın daha önce Ä°dris Es-Senusi ile imzaladıkları anlaÅŸmaları iptal ettiklerini, Trablusgarp halkının baÅŸsız bırakıldığını, askeri bir düzeni olmayan birliklerle Cebelü’l-Ahdar’da cihada devam edeceklerini bildirdi; kendilerine para, silah ve erzak göndermesini talep etti. Bu arada bütün bölgeleri gezerek Berka, Trablus ve Fizan’daki güçleri tek bir idare altında topladı. Ä°talyanlara karşı yeniden ve büyük bir direniÅŸ baÅŸlattı.
Senusi tarikatının irÅŸad ettiÄŸi, korkusuz ve gönüllü olarak cihada iÅŸtirak eden kabile mensuplarına, Müslüman halktan saÄŸlanan vergi, zekat, öÅŸür, bağış gibi gelirlere, düÅŸmandan alınan ganimetlere dayanılarak gerilla güçleriyle sürdürülen baÅŸarılı mücadeleyi durdurmak isteyen Ä°talyanlar, zulüm, zorbalık, tehdit ve rüÅŸvet dahil her yola baÅŸvurmaya baÅŸladılar. Ä°ÅŸte bu dönemlerde Ä°talya’da Benito Musollini liderliÄŸinde iktidara gelen faÅŸist yönetim, daha önce Libya’ya gönderdiÄŸi Bongiovanni, Mombelli, Teruzi, Sicilliani ve Pietro Badoglio gibi valilerin kıramadığı direniÅŸin, ÅŸiddetle ezilmesi kararını aldı. Bu iÅŸ için de o güne kadar tayin edilenlerin en acımasızı olarak bilinen Rodolfo Graziani görevlendirildi.
Ömer Muhtar kuvvetlerinin halktan yardım almalarını engellemek için hayvanlar, mahsuller, ürünler telef edildi. Ormanlar yakıldı. Libya’ya zırhlı araçlar ve uçaklar sevk eden iÅŸgal kumandanlığı, Müslümanları içlerinden bölmek için algı operasyonlarına baÅŸladı. Ömer Muhtar’ın çocukluk arkadaşı Åžerif El-Giryani’yi yanlarına çeken Ä°talyanlar, Senusi hareketinin önde gelenlerinden Muhammed Rıza aracılığı ile Ömer Muhtar ve mücahitlere teslim çaÄŸrıları yaptılar. Fakat istedikleri neticeyi elde edemeyince bu sefer mukavemeti destekleyen halkı toplama kamplarına hapsetmeye baÅŸladılar. Bu kamplarda tutulan on binlerce Libyalı Müslüman açlıktan, hastalıktan can verdi. BirçoÄŸu da idam edildi. “DireniÅŸe en büyük destek Mısır’dan geldiÄŸi için yeni Vali Graziani, Akdeniz sahilindeki Sellum yakınında deniz kıyısından güneydeki CaÄŸbub’a kadar uzanan yaklaşık 270 kilometrelik bir mesafeyi 2 m. yüksekliÄŸinde ve 3 m. geniÅŸliÄŸinde dikenli tellerle kapattırdı.
Böylece mücahitlerin yardım temin ettikleri tek yön de kesilmiÅŸ oldu. Bunların ardından düzenlenen saldırılarda Ömer Muhtar’ın birbirinden deÄŸerli silah arkadaÅŸlarının ÅŸehit olması ve Kufra’nın düÅŸmesi, mücadeleyi oldukça sıkıntılı bir duruma soktu. Bütün bu olumsuz ÅŸartlara raÄŸmen savaşı azimle sürdüren ve cihattan vazgeçmeyen Ömer Muhtar, 11 Eylül 1931 tarihinde adamlarıyla birlikte sahabeden Seyyid Rafi‘in kabrini ziyarete gittiklerinde Ä°talyan çemberi içinde kalarak esir düÅŸtü. Asi bir Ä°talyan vatandaşı olarak yargılandığı mahkemede o sırada 74 yaşında bulunan Ömer Muhtar ÅŸunları söyledi:
“Savcı: Kime karşı savaÅŸtın?
Ömer Muhtar: Ä°talyan hükümetine karşı savaÅŸtım.
Savcı: Kaç muharebede bulundun?
Ömer Muhtar: BirçoÄŸunda, tam olarak sayısını bilemem. Bizzat katılmadıklarımda ise benim emrimle harekât yapılmıştır.
Savcı: TeÄŸmen Beati’nin öldürülmesi emrini sen mi verdin?
Ömer Muhtar: Tutsak edilmiÅŸti. Bir gün ben yokken Ä°talyan birlikleri bizimkilere çok yaklaÅŸmış bunun üzerine savaÅŸ hali bu ya, onu öldürmüÅŸler.
Savcı: Bütün tutsak düÅŸürdüklerinizin öldürülmesi emrini verdin mi?
Ömer Muhtar: Hayır, ben böyle bir emir vermedim.
Savcı: Kasr Beni Kadem mevkiinde, telefon hatlarını tamir edenlerin öldürülmesi ve Ä°talyan birliklerine karşı akınlar yapılması emrini sen mi verdin?
Ömer Muhtar: Evet. Bu emirleri ben verdim.”
Bunun ardından “Hakimin: “Ä°talya sıkıyönetim mahkemesi idamına karar verdi”. Diye hitap ettiÄŸi Ömer Muhtar: “Hüküm ve karar yalnız Allah’ındır. Sizin bu sahte ve uydurma hükmünüzün hiçbir geçerliliÄŸi yoktur…Ä°nna lillah ve inna ileyhi raciun”..diye cevap verdi ve 15 Eylül 1931 yılında Suluk kampında 20.000’i bulan bir halk topluluÄŸu önünde idam edildi. Hayatı ve mücadelesi birçok araÅŸtırmaya ve bir filme konu olan Ömer Muhtar, Libya’daki direniÅŸin sembol ismi olarak tarihe geçti.
MUHAMMED ESED CÄ°HADIN SON GÜNLERÄ°NDE ONUNLA BULUÅžMUÅžTU
Türkiyeli okuyucular tarafından da Mekke'ye Giden Yol kitabıyla ve Kuran Mesajı adlı meal tefsiriyle tanınan Muhammed Esed, Libya'da Ä°talyanlara karşı yürütülen cihadın son aylarında Ömer Muhtarla buluÅŸtu. Onunla geçirdiÄŸi iki gece bir gündüz süren görüÅŸmesini ve Libya cihadına olan duyarlılığını gösteren hatırasını Mekke'ye Giden Yol'un 407-443. sayfalarında anlatmıştır.
Esed'in Ömer Muhtar'la ilgili ifadelerden biri ÅŸöyle: "Benim için Ä°slâm bir yoldu, üzerinde sonsuza kadar yürünecek bir yol. Bir son, ya da bir durak deÄŸil. Ve Ömer Muhtarın mücahitleri de, tıpkı on üç yüzyıl önce Peygamber (s.a.v.) ve sahabilerinin yaptığı gibi, özgürlük tutkusuyla canlarını ortaya koyarak iÅŸte bu yolu yürümeye çalışıyorlardı. Onlara bu çetin ve zorlu mücadelelerinde yardım etmek, sonucu ne olursa olsun benim için bir görev, namaz gibi terk edilmez bir ibadetti."
Henüz yorum yapılmamış.