'Ne savaşın siyaseti var ne barışın'
Muhafazakâr düşünce kuruluşu Ekopolitik'in kurucusu Tarık Çelenk, Türkiye'nin Kürt sorunu konusunda siyaset üretemediğini söylüyor. Çelenk'e göre, sokaktaki gerilimi düşürmenin yolu siyaset kurumundan geçiyor, siyasi krizin çözümünün anahtarı ise Erdoğan'da.
Tarık Çelenk, muhafazakâr iÅŸadamlarının desteklediÄŸi Ekopolitik adlı düÅŸünce kuruluÅŸunun kurucusu. Çelenk, Ekopolitik’i AK Parti’nin kurucu deÄŸerlerini benimseyen ama AK Parti’nin yönlendirmediÄŸi, talimat almayan bir kurum olarak tanımlıyor. 2005 yılında kurulan Ekopolitik, özellikle Kürt sorununun çözümü için çalışmalar yürüttü. Psikolojik çatışma ve kimlik konularında dünyanın sorunlu yerlerinde çalışmalar yapan dünyaca ünlü psikiyatri profesörü Vamık Volkan da Ekopolitik'in danışmanlığını yapıyor. GüneydoÄŸuda ve batıda Kürt sorunu merkezli çalışmalar yürüten Ekopolitik bu kapsamda, Ülkü Ocakları'ndan ve Nizam-ı Alem Ocakları'ndan gençler ve güneydoÄŸuda politik gençlerle görüÅŸmeler yaptı. Kürt sorununa farklı bakan aktörleri bir araya getirme perspektifli çalışmalar yurtdışına da taşındı. Ekopolitik'in kurucusu Tarık Çelenk son olarak oluÅŸturulan âkil insanlar heyeti içinde yer aldı. Heyetin Akdeniz Bölgesi sekreterliÄŸini yaptı. Ekopolitik mali desteÄŸinin kesilmesi nedeniyle çalışmalarını sonlandırdı. Çelenk, bireysel olarak Kürt sorununa iliÅŸkin çalışmalarına devam ediyor. Çelenk ile, güneydoÄŸuda yaÅŸanan çatışmaları ve bu çatışmaların batı illerine yansımasını konuÅŸtuk. Çelenk kendisinin de içinde yer aldığı saÄŸ geleneÄŸin siyaset üretemediÄŸini savunuyor. Çelenk’e göre, Türkiye ne savaşın siyasetini üretebildi ne de barışın. Çelenk’le son yaÅŸananları konuÅŸtuk.
GüneydoÄŸudaki PKK saldırılarında güvenlik güçleri kayıplarının artmasıyla birlikte sokaklar hareketlendi. Bu yaÅŸananları nasıl tanımlıyorsunuz?
Bu kontrol edilemeyen bir kriz sürecidir. Bunun sosyal ve psikolojik yönüyle ilgili yapılması gereken çalışmalar muhakkak var. Ancak burada ana unsur siyaset. Siz ne kadar sivil toplum olarak sosyal ve psikolojik manada devreye girseniz bile, siyaset sizin önünüzü açmadığı takdirde, büyük kitlesel gerginliklerde yapılabilecek bir ÅŸey yok. Burada doÄŸru olan siyasi karar vericilerin bu tip durumlarda bizim gibi çalışan gruplarla diyaloÄŸa geçmeleri.
Ne yapılması lazım?
Ben akil adamlar toplantısında o dönemin baÅŸbakanı Sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan’a ÅŸöyle bir öneri sunmuÅŸtum. Türkiye’de çatışan grupların temsilcisi olabilecek insanları Türkiye’de bir araya getirmek. Biz böyle takımları Bursa’da, Adapazarı’nda, Diyarbakır’da, Hakkâri’de de oluÅŸturalım. Bunlarla her an iletiÅŸimde olalım. O bölgede çıkabilecek provokasyonlara, kritik krizlere müdahale noktasında onlar hem valilere de büyük destek saÄŸlarlar. O zaman bazı valiler bu önerimize “KeÅŸke böyle bir grup kurulsa da iÅŸimiz kolaylaÅŸsa” demiÅŸlerdi.
Nasıl gruplar biraz daha açar mısınız?
Yapısını çok iyi bilmiyorum ama mesela Bursa’da en çok kimler var; Karadenizliler var, göçmenler var, Gürcü kökenliler var; Kürtler, Yörükler, Çerkezler var. Onlar üzerinde etkili olabilecek “aksakallılar” dediÄŸimiz kiÅŸiler bulunur. “Dur” denildiÄŸi zaman insanları durdurabilecek, “aksakallı” insanları bir araya getirmek lazım. Bu tip insanları bir araya getirdiÄŸiniz zaman zaten çıkış yolu arıyorlar. Onlar bir grup haline geliyorlar. Kriz anlarında bu gruplardan ortak kararlar çıkıyor. Provokasyonları önlemede devlet politikalarının geliÅŸtirilmesi, yerel sorunların anlaşılması noktasında çok iÅŸlevli olur. DüÅŸünün ülkücü bir önde gelen Kürt mahallesinden molla bilmem ne ile konuÅŸuyor, oturup anlaşıyor. Kitlelere “durun” denilince kitle durur. Burada psikanaliz önemli. Grup davranışlarını, insan öfkesini, insanın acımasız tarafını, insani taraflarını anlamak çok önemli. Öngörülemeyen durumları anlamak için bu tür yapılar oluÅŸturulabilir. Bu tür yapıların oluÅŸturulması için sivil toplumun teÅŸvik edilmesi lazım.
"Türk toplumunun onuru zedelendi"
Bu eylemler öngörülebilir eylemler miydi?
Bunlar ölçülebilir, planlı olaylar deÄŸil. Bence geçen seneki Kobani eylemleri de planlı deÄŸildi. Bu eylemlerden önce de, sonra da Kandil talimat verdi ama baÅŸaramadı. Ä°nsanlar sokaÄŸa çıkmadı. Bu ortamlar kontrolsüz ortamlardır. Bu tür durumlarda saÄŸduyu çaÄŸrıları önemlidir. Yas tutmak çok önemli bir ÅŸey. Türk toplumunun onuru zedelendi. Kendi cenazelerinin dahi alınamaması, tüfeklerin dahi köylülerce toplanması, bunların medyaya yansıması Türk toplumunun onurunu zedeledi. Onuru yaralanmış bir grubun yapabileceklerini öngörmek zordur. Bu yas tutma iÅŸinin ortalığı harap etmeden yapılmasının yollarını aramak lazım. Herkes evine bayrak asabilir, ele bayrak alınıp sokaÄŸa çıkılabilir. Bir de “Z” kuÅŸağı, 90 kuÅŸağı denilen Gezi kuÅŸağından daha bağımsız, daha lümpen, daha kontrolden âri bir kuÅŸak var. Bu kuÅŸak, her an çok ciddi manada provoke edilebilir. Bunlara dikkat etmek lazım. Bugün her siyasi tabanda bu kuÅŸak var.
Toplumdaki gerginliÄŸin azaltılması için ne yapılması gerekli?
Türkiye’deki siyasi krizin çözümünün anahtarı Sayın CumhurbaÅŸkanı'ndadır. CumhurbaÅŸkanı’nın ezber bozması gerekiyor. Ezber bozulmadan bu kriz hali, bu kilitlenme hali çözülemez. CumhurbaÅŸkanı’nın bir, iki hamle yapması gerekiyor. Hamlelerden bir tanesi ÅŸu olabilir: Kendisine muhalif ama hakaret etmeyen aydınları toplaması meselâ. 50 kiÅŸiyi toplasın, bu önemlidir. Toplumdaki gerginliÄŸin düÅŸmesi için önemlidir. Ne konuÅŸulduÄŸu önemli deÄŸil. Onların orada, bir arada olması önemlidir. Ä°kinci mesele, muhalefet liderlerini çağırması gerekiyor. Kendisinin söylemini deÄŸiÅŸtirmesi, bakış açısını revize etmesi gerekiyor. Muhalefet liderlerinin Külliye'ye gelmemek gibi bir lüksü yoktur. Bunları çağırması gerekiyor. Bunlarla da bir arada fotoÄŸraf vermesi gerekiyor. HDP ve MHP’nin bir arada fotoÄŸraf vermesinin Sayın CumhurbaÅŸkanı’nın veya BaÅŸbakan’ın katkıları ile saÄŸlanması gerekiyor. Parlamentoda da yapılacak ÅŸeyler de var meselâ. HDP ve MHP’nin aynı masaya oturması lazım. Böyle bir fotoÄŸrafı halkın görmesi lazım. MHP ve HDP aynı masaya gelsin, farklı ÅŸeyler söylesinler önemli deÄŸil. Bu fotoÄŸraf verilirse yaÅŸanan gerginliÄŸin yüzde 40’ı düÅŸer diye düÅŸünüyorum.
"AK Parti sorunu kendi milletvekilleri ile çözmek istedi"
MHP-HDP fotoÄŸrafı gerilimi düÅŸürür diyorsunuz ama ÅŸu anda bakıldığında AK Parti-HDP geriliminin de diÄŸerinden geri kalır durumu yok gibi, ne dersiniz?
AK Parti 2002’den bu yana Türkiye’nin kalkınmasını yürüttü. Türkiye’nin iyiliÄŸini tek parti hükümetinin icra kolaylığına baÄŸladığı için Kürt sorununun bütün dinamiklerini de kendi elinde tutmak istiyor. Kürt sorununu temsil edecek parlamenterlerin de kendi partisi içinde olmasını tercih ediyor. Kendi dokusuna yabancı bir Kürt hareketinin parlamentoda olmasını, onun iktidarının engellenmesi, icra kolaylığının engellenmesi açısından doÄŸru bulmuyor. AK Parti kendi içindeki Kürtlerle bu sorunu daha kolay çözebileceÄŸini düÅŸünüyor. AK Parti, Ä°mralı ile, dolaylı yoldan da Kandil ile iletiÅŸim kurarak güvenlik sorunlarını çözmek, sosyal ve siyasi manadaki diyalogları ise kendi içindeki milletvekilleri veya kendi kontrol edebildiÄŸi, kendine yakın sivil toplum kuruluÅŸları ile halletmeyi tercih ediyor.
Böyle halletme ÅŸansı var mı sizce?
Bunun doÄŸru olmadığını AK Parti içindeki çok büyük bir grup da görüyor.
1 Kasım seçimleri bahsettiÄŸiniz “siyasi kriz”den çıkışı saÄŸlayabilir mi? AK Parti’nin tek başına hükümet kuracak çoÄŸunluÄŸa eriÅŸmesi çözüm olabilir mi?
AK Parti’yi iktidara getiren, toplumdaki deÄŸiÅŸim taleplerine bir karşılığı olmasıydı; AK Parti’nin ürettiÄŸi deÄŸerlerin, o zamanki yozlaÅŸmanın karşısında olmasıydı. AK Parti kaybetmesinin nedenini bunlarda deÄŸil de niceliksel, sayısal rakamlarda arıyor. Böyle bakarsa sayısal olarak iktidara gelebilse bile sosyal ve siyasi olarak iktidarı yönetemeyecektir. AK Parti kendi kurucu deÄŸerlerine dönebilirse rakamlara itibar etmeyen, tekrar düÅŸünce üretimine açık kapı bırakan bir parti olursa, koalisyon ortağı bile olsa iktidarını sürdürebilecektir. Mevcut söylemlerle tek başına iktidar olsa bile kriz derinleÅŸir.
"SaÄŸ siyaset üretemiyor"
Siz çözüm sürecinin çok öncesinde Kürt meselesine iliÅŸkin çalışmalar baÅŸlattınız. Konunun bir araya gelmesi zor olan taraflarını 2009’larda bir araya getirip tartıştırdınız. Hâlâ Kürt sorununa iliÅŸkin çalışmalarınız kurumsal olmasa da devam ediyor. Çatışmaların tekrar baÅŸlamasına iliÅŸkin herkesin bir yaklaşımı var. Sizin yaklaşımız nedir?
Türkiye’de barışın da, savaşın da siyasetini üretmeye ihtiyaç var. Maalesef bizim ne barışımızın ne de savaşımızın siyaseti var. Bütün problemleri çözecek olan sonuçta siyasettir. ÜretemediÄŸiniz bir siyasetle neyi çözebilirsiniz? Çözüm sürecinde devlet, siyaset bir yol haritası hazırlayamadı. O kadar devletin kurumu var, düÅŸünce kuruluÅŸları var. Ben hâlâ Kürt sorununun çözümüne iliÅŸkin bir rapor görmedim. Kamu GüvenliÄŸi MüsteÅŸarlığı çözüm süreci ile ilgili kapalı kapılar ardında raporlar yayınladı ama kamuoyunun gündemine gelen, üzerinde uzlaÅŸma saÄŸlanabilecek bir rapor yayınlamadı. Bu duruma çözüm sürecinin kapalı kapılar ardında yürütülmesinin daha emniyetli olacağı düÅŸüncesi neden oldu. Kamu GüvenliÄŸi MüsteÅŸarlığı daha aktif olarak devreye sokulsaydı, en azından barışımızın da, savaşımızın da bir siyaseti olacaktı. Åžu anda ne savaşımızın bir siyaseti var ne de barışımızın. Onun için barış anında çıkan krizlere de müdahale edemiyoruz, savaÅŸ anında çıkan krizlere de müdahale edemiyoruz. Bu sefer de maalesef üçüncü taraf denilen yabancı güçler ABD, Avrupa BirliÄŸi veya bunlara baÄŸlı sivil toplum kuruluÅŸlarının devreye girmesine de kapı açmış oluyoruz. Temel sorun aslında sağın siyaset üretememesinde.
“SaÄŸ siyaset üretemiyor” diyerek neyi kastediyorsunuz?
SaÄŸ hep iÅŸ ve hizmet üretir, geleneÄŸi ona baÄŸlıdır. Bu, Demokrat Parti’den gelen bir gelenek. Sağın hizmet üretmekte hiçbir zaman sıkıntısı olmadı ama iyi hizmetin yanı sıra ekoloji, çevre, tarihsel estetikler, bunlara karşı yabancıdır. Bunlara tarikatlar, medreseler de kapalıdır. Türk sağı diyalektiÄŸini kaybetti. Kendi sistemi içinde ötekisi olmak zorunda, sen öteki ile birlikte olgunlaÅŸacaksın. Ötekini yok edersen senin orada varlığının anlamı olmaz. SaÄŸ bu diyalektik düÅŸünme metodunu kaybetti. Haliyle düÅŸünce üretemiyor. DüÅŸünce üretemediÄŸi için kurduÄŸu müesseselerde insanları kullanıyor, ama deÄŸerlendirmiyor. SaÄŸ gelenek, OrtadoÄŸu’da biriken sorunlara, Türkiye’nin konsolidasyonuna, Türkiye’nin ekonomik krizine çözüm üretemez. Mevcut projeleri çok iyi uygular, iÅŸte Kemal DerviÅŸ’in ekonomi projesini uyguladı ama bitti. Avrupa BirliÄŸi projesini iyi uyguladı. Bu projeler bitti, ÅŸimdi gerçeklerle karşı karşıya ve üretme sıkıntısı yaşıyor.
AK Parti’nin Kürt sorununu çözmek için attığı adım bir siyaset deÄŸil miydi?
AK Parti orada ezberi bozmaya çalıştı, en azından yüzleÅŸebildi. Kemalist, CHP, bürokrat geleneÄŸinin defolarını açabildi. Ä°nsanların konuÅŸmasına, ticaret yapmasına olanak saÄŸladı. Oraya halkla iletiÅŸim kuran valileri, kaymakamları yolladı. Bunlar da hizmet ile alakalı ÅŸeyler aslında. Ondan sonra insanlar konuÅŸmaya baÅŸladılar, ama konuÅŸulan kavramlar bizim saÄŸ geleneÄŸe, saÄŸdaki kalıplara çok aykırı ÅŸeylerdi. Bunlar bu konuÅŸmalara karşı siyaset üretemedikleri için çok zikzak yapıyorlar. Åžimdi çok sert davranıyorlar, ertesi gün tekrar barışa geçilecek ama barış içinde bir siyaset üretilemeyecek. Bu sefer doÄŸan boÅŸluÄŸu da örgüt dolduracak. Çünkü onlar siyaset üretiyor. Öcalan siyaset üretiyor. O kadar yerli düÅŸünce kuruluÅŸu var, içerik üretebiliyorlar mı? Biz içerik üretemezsek, “bölgede karar veren gücüm” demenizin gerçekten bir anlamı olmaz. Bunu en iyi anlaması gereken de Ahmet DavutoÄŸlu’dur aslında.
"KarşılaÅŸma kaçınılmazdı"
Çözüm sürecinde nelerdeydik biz o zaman?
Bir vücut düÅŸünün; bel fıtığı olduÄŸunuzda omurlar sinirlere baskı yapar, aradaki amortisör dediÄŸimiz kaslarımız durumu biraz kurtarır, sakinleÅŸtirici ile geçiÅŸtiririz. Artık amortisörler ortadan kalktı. Amortisörler üretilecek siyasette. Siyaset olmadığı için bu karşılaÅŸma 1 Kasım seçimlerinden önceye alındı. Belki seçimden sonra da olabilirdi. Bu karşılaÅŸma kaçınılmazdı diye düÅŸünüyorum. 27 Temmuz’da bu hesaplaÅŸma olmasaydı da buraya gelinecekti. Çünkü sonuç itibariyle Kandil’di, Ä°mralı’ydı çok detaylı bir yol haritası ortaya koyuyor, kendi çıkarları doÄŸrultusunda siyaset üretiyor, bunu kabul edelim. Akil insanlar projesi de, Öcalan’ın çalışmaları sonucu oraya konulan bir projedir, hakikat komisyonu da onun projesidir. Ä°zleme heyeti de onundur. O devamlı çıkarı için siyaset üretiyor, koyuyor, siz siyaset üretmiyorsunuz. Hizmet ile ilgili adımlar atıyorsunuz, yol yapıyorsun, havalimanı yapıyorsun. Biz onların bu siyasi taleplerine hizmet ile karşılık veremeyiz, biz siyaseten inisiyatif almak zorundayız. Siyaseten onlara onurlu bir U dönüÅŸü alanı üretmek zorundayız. Biz siyaseten OrtadoÄŸu’da hamle yapmak istiyorsak, bütün aktörlere U dönüÅŸü alanı yaratmak zorundayız. Maalesef bizim kültürümüzde karşındakine U dönüÅŸü alanı yaratmak yok. Biz kaybedince masaya oturuyoruz. Kazanınca masaya oturmuyoruz.
"PKK iktidar istiyor"
Biraz da geleceÄŸi konuÅŸursak, sizce bu çatışmalı süreç devam edecek mi? Ankara, PKK’nın silahlı gücünü tamamen Türkiye’den çekmesi ÅŸartını koydu. Bu gerçekleÅŸir mi?
Bir dönemin sonunda Abdullah Öcalan devreye girecektir. Makul çözüm iki taraf arasında gayriresmî diplomasilerle yürür. Ankara “pes etti” fotoÄŸrafı vermeyerek U dönüÅŸü yapar. Kandil istediÄŸi ateÅŸkesi almak için Ankara’ya bir hareket alanı açabilir. Sonuçta gidilecek yer Ä°mralı’dır diye düÅŸünüyorum. Öcalan ateÅŸkes ile ilgili birtakım taahhütlerle, Kandil’in Türkiye içindeki silahlı güçlerini terk etmesini saÄŸlayabilir. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan bunu tek ÅŸart olarak koydu. Bunu muhtemelen Öcalan üzerinden yaparlar. Tabii Kürt siyaseti artık dil özgürlüÄŸü, belediyelerde hareket alanı dışında artık iktidar istiyor. PKK’nın Kürt sorununun çözümü ötesinde bir iktidar talebi var. Bunun gerçekleÅŸemeyeceÄŸi ile ilgili Türkiye’nin siyaset üretmesi lazım. PKK’nın bu talebini kabul etmek mümkün deÄŸil. PKK özyönetim diyerek kurduÄŸu saha hâkimiyetini iktidar alanı talebine dönüÅŸtürmüÅŸ durumda. O bu iktidar talebini 'Rojova’da bana iktidar alanı açarsanız, ondan sonra iktidar talebimi ertelerim' tarzına götürüyor. Bence PKK’nın da demokratikleÅŸmesi gerekiyor. Kandil’in tasfiyesini beklemek hayaldir, Kandil’in tesviyesini beklemek gerekiyor. Kandil’in tesviyesini yapmak için de yine siyaset üretmek gerekiyor.
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.