Güncel
Tantik:''Bu bir Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlık savaşıdır''
''Meselenin adını doğru koyalım: bu bir PKK - Türkiye Cumhuriyeti savaşı değildir. Bu bir Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlık savaşıdır.''
Yazar Abdulaziz Tantik bugünkü yazısında son günlerde yaÅŸanan terör ve ırkçı saldırılara dikkat çekerek müslümanların bu olaylar karşısında nasıl tavır alması gerektiÄŸini irdeliyor. YaÅŸananların bir PKK-Türkiye Cumhuriyeti savaşı olmadığına dikkat çeken Tantik bunun bir Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlık savaşı olduÄŸunu söylüyor.
PKK’nın bir taÅŸeron olarak kullanıldığına dikkat çeken Tantik yaÅŸananları bir Kürt-Türk savaşı olarak lanse edip buradan uluslararası sistemden Kürtlerin katledildiÄŸi gibi bir hüküm çıkartılmaÄŸa çalışıldığını ifade ediyor.
Müslümanlari saÄŸduyuya ve akli selim olmaya çağıran Abdulaziz Tantik'in yazısının tamamı ÅŸöyle:
Son günlerde yaÅŸananlar göz önüne alındığında aklın tatil edildiÄŸi, duygunun ise abartılı bir ÅŸekilde hayatı belirlemeye baÅŸladığı söylenebilir. Böyle bir durum ise toplumsal cinneti içereceÄŸi için kabul edilmesi mümkün deÄŸildir. 2013’ten bu tarafa tam da uluslararası güçler böyle bir ortam için çalışıp duruyorlar. Tam bir kaos ve karmaÅŸa… Ortada bir iç savaÅŸ görüntüsü vermeye çalışılıyor ve maalesef buna uygun akılsızlar güruhu da destek veriyor. Her türlü milliyetçiliÄŸin ve etnik, dinsel ayrımcılığın bir insanlık suçu olduÄŸu kabul edilen bir zeminde tam da bu noktada harekete geçerek eski yaraları büyük bir iÅŸtahla kaşıyan kesimler, görüntüler eÅŸliÄŸinde ÅŸimdi ellerini büyük bir zevkle ovuÅŸturuyor ve istediklerine ulaÅŸtıklarını zannetmenin sevincini yaşıyorlar…
Meselenin adını doÄŸru koyalım: bu bir PKK - Türkiye Cumhuriyeti savaşı deÄŸildir. Bu bir Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlık savaşıdır. Ve bu savaşı neredeyse bütün muhalif unsurlara; yani iç ve dış muhalif unsurlara raÄŸmen vermektedir. Ayrıca bu savaÅŸ bir Ä°slam ve Batı savaşıdır. Çünkü Ä°slam Dünyasında ayakta kalan yegane ülke Türkiye Cumhuriyeti ülkesidir ve bu ülkenin iktidarında hiç istenmeyen ve yok edilmeye çalışılan bir unsur olarak Ä°slamcılar vardır. Ki bu Ä°slamcılar aslında Ä°slamcılığın kendisi baÄŸlamında biraz döküntü olarak kalanlardır da…
Ama bu bile gerçek anlamda batıyı ve onların yerli iÅŸ birlikçilerini kötü ÅŸekilde korkutmaktadır. Çünkü din ve yerlilik bütünleÅŸtiÄŸinde aÅŸamayacağı güç yoktur. Son 13 yıllık iktidarda bu görüntüyü verdiÄŸi için ciddi bir saldırı altında kalmaktadır. Yoksa bu kadar süredir iktidarda olan bir partiye bu kadar ağır bir saldırı gerçekleÅŸtirmenin bir manası olmayacaktır. Tarihe biraz daha ciddi bir ÅŸekilde eÄŸildiÄŸimizde ÅŸunu rahatlıkla göreceÄŸiz ki hangi parti; Demokrat Partisi, Anavatan Partisi gibi biraz dine duyarlı, yerliliÄŸe yönelik yaptığı hizmetler ve vurgular yüzünden ciddi saldırılar karşısında kaldığını biliyoruz. Menderes idama gönderilirken, Özal ise zehirlendiÄŸi konusunda ciddi ÅŸüpheler bulunmaktadır.
Her iki iktidara da halk ile kurdukları iliÅŸki ve iktidarı baÅŸka türlü elde edemeyeceklerine dair korkular yüzünden saldırılar yapıldı. Åžimdi benzer bir ÅŸekilde Ak Parti’ye ve onun ÅŸahsında Tayyip ErdoÄŸan’a aynı saldırılar yapılırken yapılan gönderme de Menderes olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez belki bu kadar fütursuzca bir cumhurbaÅŸkanına bu kadar aleni hakaret ve saldırılar gerçekleÅŸtirilmektedir. Meselenin hırsızlık yada baÅŸka bir ÅŸey olmadığı açıktır. Yeni bir çaÄŸ baÅŸlatılmak isteniyor ve saha temizlenmesi gerekmektedir. Ä°ÅŸte bu noktada kim engel olarak görünüyorsa onun ortadan kaldırılması gerekmektedir. Sisi ve yaptıklarının bu kadar uluslararası güçler tarafından hoÅŸ görülmesi ve destek verilmesinin anlamı da bu olsa gerek!
Bu bir bağımsızlık savaşıdır. Ve biz Müslüman olarak bu ülkede yaÅŸayan Kürt ve Türk olarak bu bağımsızlık savaşında yer alacak mıyız almayacak mıyız sorusuna muhatap olduÄŸumuzda vereceÄŸimiz cevaba göre tavır belirlenecektir. EÄŸer bu ülkenin birliÄŸi ve dirliÄŸi konusunda tavır alırsanız siz kötü ve hain ilan edileceksiniz, muhalif bütün güçler tarafından… Ama eÄŸer siz bağımsızlığı bir tarafa bırakıp size atılan kemiÄŸe tav olursanız o zaman el üstünde tutulacaksınız…
Åžimdi tavır belirleme zamanı…
Ya kendi biricikliÄŸimizi muhafaza edeceÄŸiz ve yapılan bütün saldırıları bizzat kendimize yapılmış kabul edip ona göre tavır belirleyeceÄŸiz. Ya da nasılsa birileri gönderilmek isteniyor. O zaman bende bana düÅŸen çıkara göre hareket edeyim diyeceÄŸiz. Her iki tutum hem kamu vicdanında hem da ahrette Allah’ın huzurunda tartıya çıkacaktır. PKK’nın bir taÅŸeron olarak kullanıldığı bu kadar ayan beyan açıkta iken bunu bir Kürt-Türk savaşı olarak lanse edip buradan uluslararası sistemden Kürtlerin katledildiÄŸi gibi bir hüküm çıkartarak Türkiye Cumhuriyetinin yeniden vesayet altına alınmasına zemin hazırlamak tarih ve vicdan huzurunda hüküm giymek için yeterli olacaktır. Mevcut bütün sol illegal örgütlerin sanki bugün için saklandığını ve hepsinin büyük bir iÅŸtahla bir saldırıyı gerçekleÅŸtirdiÄŸini görmemek için üç maymunu oynamak lazım…
Bütün bu saldırıları göÄŸüslemek için ayrıca aynı ÅŸekilde bir saldırı ile cevaplandırmak sadece ateÅŸe benzin ve reddettiÄŸimiz ÅŸeye benzemekten baÅŸka ÅŸeye yaramayacaktır. Bu açıdan öncelikli olarak saÄŸduyumuzu ve aklımızı muhafaza etmeliyiz. Saldırılara ayniyle cevap yerine açıklayıcı ve metin bir tavırla engelleyici olmalıyız. Biz saldırmamalıyız. Ama topyekûn bir savunmayı da göz ardı etmemeliyiz. Çünkü bu ülkenin ordusu, polisi kendini koruyacak güce sahiptir. Mesele ÅŸu: bir mücadele verilirken meÅŸru zemin muhafaza edilmeli ve bu silah kullanan güç içinde geçerli… Topyekûn bir saldırı yerine kim suçlu ise ve bu suça iÅŸtirak ediyorsa itina ile ayrıştırılması ve kamu vicdanı asla yaralanmamalıdır. Bu bizim birliÄŸimizi ve dirliÄŸimizi de muhafaza edecek olan tutumdur.
Her ÅŸey biriciktir ve bu biricikliÄŸin korunması hukuku oluÅŸturur. Bu yüzden o biricikliÄŸi ortadan kaldıran her durum olumsuzlanmıştır. Biz buna Ä°slam düÅŸüncesi baÄŸlamında fıtrata uygunluk diyoruz. Ki Allah her ÅŸeyi bir fıtrat üzere yaratmıştır. Ä°ÅŸte bütün mesele bu fıtratın korunması meselesidir. Ama batı düÅŸüncesi tam da bu fıtrata müdahale üzerine kuruludur. Ä°slamcı düÅŸünce de modernliÄŸin tuzağı ile mühendislik giriÅŸimleri sonucu fıtrata müdahil bir pozisyonu tutmak istiyor. Buna bir itiraz koymalıyız. Ve biz asla mühendislik uygulamalarının bir parçası olmamalıyız. Hâlbuki her ÅŸey aslına rucu eder ki biz hep ‘Ä°nna lillahi ve inna ileyhi raciun‘ deriz ki bu da her ÅŸeyin aslına dönüÅŸünü beyan eden bir ifadedir. O zaman insana düÅŸen kendi biricikliÄŸini muhafaza ederken baÅŸka biriciklerin varlığını idrak ederek onların da biricikliÄŸini koruyacak bir düÅŸünceye sahip olma çabasına giriÅŸmek olmalıdır...
Hukuk ve norm bu biricikliÄŸimizle orantılı bir ÅŸekilde uygulama alanına girerse adalet saÄŸlanır ve kamu vicdanı rahata erer. SokaÄŸa çıkmak gerektiÄŸinde kaçınmamak ama çıktığımızda da yıkıp yakmak yerine kararlığımızı gösteren bir iÅŸarete dönüÅŸmelidir…
Unutmamalıyız ki bu ülkeye solun verebileceÄŸi hiçbir ÅŸey yoktur. Solu ile Sağı ile Hegel okumaları sadece faÅŸizm üretir. Bu faÅŸizmden çok çekti bu dünya ikinci dünya savaşı ve Rus ile Çin devrimleri hafızamızda hala terütaze durmaktadır…
Müslümanlar kendi inançlarına ve amellerine dayalı bir ahlak üreterek bu sorunlara çözüm üretebilir ve yeni bir dünyanın kurulmasına zemin oluÅŸturabilirler. Bunun için yeni bir bakış, parçalayıcı deÄŸil bütünleÅŸtirici bir yaklaşım temel bakışı oluÅŸturmalıdır. Tarihe de bu bütünlüklü yaklaşım ile bakıldığında sorunların nasıl kolayca çözülebileceÄŸine dair bakış netleÅŸtirilebilir…
Henüz yorum yapılmamış.