Güncel
KCK: CHP-AKP koalisyonun olmaması iyi oldu
KCK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, AKP-CHP koalisyon görüşmelerinin olumsuz sonuçlanmasına ilişkin olarak, "Mevcut durumda CHP’nin AKP ile bir hükümet kurmaması iyi olmuştur. Çünkü böyle bir hükümet sadece AKP’nin kirli yükünün CHP’ye de yüklenmesi olurdu, o kadar" dedi.
Özgür Gündem'de Adil Bayram mahlasıyla yazan KCK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, AKP-CHP koalisyon görüÅŸmelerinin olumsuz sonuçlanmasına iliÅŸkin olarak, "Mevcut durumda CHP’nin AKP ile bir hükümet kurmaması iyi olmuÅŸtur. Çünkü böyle bir hükümet sadece AKP’nin kirli yükünün CHP’ye de yüklenmesi olurdu, o kadar" dedi. "Özellikle HDP’nin katılmadığı bir hükümetin ülkeye gerçek demokrasi getiremeyeceÄŸi açıktır" diyen Kalkan, "Bu nedenle birbiriyle baÄŸ içinde olan iki çözüm yöntemi var: Ya tüm partilerin katıldığı yeni bir demokratik anayasa ya da Kürtlerin geliÅŸtirdiÄŸi yerelden demokrasi! Bunlar dışında demokratik olan baÅŸka bir çözüm yolu yoktur" ifadelerini kullandı.
Duran Kalkan'ın Özgür Gündem'de "Kürt Çözümü" baÅŸlığıyla yayımlanan (17 AÄŸustos 2015) yazısı ÅŸöyle:
Kürtler özgürlük için direniÅŸe baÅŸladıkları günün otuz birinci yıldönümünü kutluyor. Bu temelde her alanda toplantı ve yürüyüÅŸler yapıyorlar. Kürt kurumlarının neredeyse tamamı kutlama açıklamaları yapmış bulunuyor. Kısaca özgürlüÄŸe adım atmanın sevincini yaşıyorlar. Tabi sevinçleri sadece otuz bir yıl önce ilk gerilla adımı atmış olmaktan ileri gelmiyor. Bugün de halk olarak benzer yeni bir adım daha atıyorlar. 15 AÄŸustos 1984 Eruh ve Åžemdinli eylemleri üzerinde yükselen mücadelenin ortaya çıkardığı toplumsal ve siyasal birikimi yeni bir demokratik toplum yaÅŸamına dönüÅŸtürmeye çalışıyorlar. Devletin ve hükümetin çözümsüzlüÄŸüne karşı Kürtler kendi demokratik çözümlerini ortaya koyuyorlar. Birçok Kürt kasabası kendi demokratik özyönetim iradesini beyan etmiÅŸ bulunuyor ve bu durum devam da ediyor. Öyle anlaşılıyor ki 7 Haziran seçim sonucunda ortaya çıkan siyasi irade bu sefer kendini yerellerden ortaya koyacak. Zaten gerçek demokrasi de yerelin iradesini ortaya koyması ve kendi kendini yönetmesi anlamına geliyor. Bu durumda Kürtler çok ciddi bir demokrasi adımı atıyorlar ve yeni bir deneyim baÅŸlatıyorlar. Belki de ülkemizi 12 Eylül faÅŸizminden kurtaracak gerçek demokratikleÅŸmenin çok ciddi bir adımını atıyorlar. Kürtlerin yerelden demokratik özyönetimi geliÅŸtirme adımlarını ciddiye almak ve önemsemek gerekiyor. Çünkü bu adım, merkezi yönetimin çözümsüz kaldığı günümüzde ülkemiz için gerçekten de çok ciddi bir çözüm gücü olarak ortaya çıkabilir. Ülkemiz için ortaya çıkan bu yeni ÅŸansı da hemen ortadan kaldırmamak gerekiyor. Bunları neden belirtiyoruz? Genel bir kuraldır; her yeni adım karşı saldırılarla karşılaşır. Çünkü insan ve toplum tutucudur; alıştığının devam etmesini ister. Bizde ise bu durum zaten “Vurun abalıya” türünden saldırılarla karşılaşır. Nitekim ÅŸimdiden baÅŸta MHP olmak üzere faÅŸist partilerin ve AKP yönetimindeki polisin çok ağır saldırıları baÅŸlamış durumdadır. Bu konuda Silopi ve Yüksekova olaylarını yaÅŸamış durumdayız. Silopi’de nasıl bir sivil halk katliamının yaÅŸandığını tüm dünya gördü. KuÅŸkusuz çok daha korkuncu Yüksekova’daki görüntülerdi. Burada halkın DAÄ°Åž benzeri yöntemlerle nasıl yüzüstü yerlere yatırıldığını ve baÅŸlarında yüzü kara maskeli polislerin nasıl tehditler savurduÄŸunu dünya alem gördü. Elbette bu görüntüler ve savrulan tehditler polisin kendi başına yaptığı ve söylediÄŸi ÅŸeyler deÄŸildir. Yapılanlar bir devlet ve hükümet politikasıdır. AKP hükümeti Kürt gençleri ve kadınları üzerine orduyu ve polisi sürmekten çekinmemektedir. Nitekim bizzat BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu Türk uçaklarının bir gecede dört yüz sorti yaptığını söyleyerek bununla övünmüÅŸtür. Ya ÅŸiÅŸko ve dazlak polis memuru Harun’un Yüksekova’da söyledikleri! Yere yüzükoyun yatırdığı halka söylemedik söz bırakmamıştır. “Türk’ün gücünün gösterileceÄŸinden” söz etmiÅŸtir. Peki Türk gücünü kime göstermektedir? Herhalde Türk Türk’e kendi gücünü gösterme ihtiyacı duymaz! O halde Yüksekova’da yere yatırılanların Türk olmadığını yatıranlar kabul etmektedirler ki öyle bağırmaktadırlar.
Peki burada ortaya ne çıkıyor? Türklük adına bazılarının Kürtleri zorla yönetmek istediÄŸi gerçeÄŸi ortaya çıkıyor. Bu konuda en pervasız ve hakaret edici sözler söyleniyor, en vahÅŸi saldırılar yapılıyor. Kürtlerin yerelden kendi özyönetimlerini geliÅŸtirme çabaları iÅŸte bu saldırılar sonucunda gündeme geliyor ve gerçek anlamda Türkiye demokrasisini temsil ediyor.
BeÄŸenelim beÄŸenmeyelim, Kürtlerin geliÅŸtirmeye çalıştığı yerel özyönetimlerin demokratik olduÄŸu hususu tartışılmazdır. EÄŸer bir kasaba halkı, bir mahalle halkı örgütlenerek kendi meclislerini kuruyor ve kendi yöneticilerini seçiyorsa, bundan daha demokratik bir tutum söz konusu olamaz. Böyle bir halka saldırmak deÄŸil, yaptıklarından dolayı ödüllendirmek gerekir.
DiÄŸer yandan, Kürtlerin attığı yerel demokrasi adımının ülkemizde yaÅŸanan siyasal çözümsüzlüÄŸe karşı bir demokratik çözüm olduÄŸu da tartışmasızdır. Nitekim 12 Eylül askeri darbesinin ortaya çıkardığı mevcut merkezi yönetim bir çıkmazı ve çözümsüzlüÄŸü yaÅŸamaktadır. 7 Haziran genel seçimi sonrası partilerin hükümet kuramaması bu gerçeÄŸi açıkça göstermektedir.
Peki bu durumda CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın önerdiÄŸi daha fazla merkezileÅŸme yöntemi bir çözüm olabilir mi? Olamayacağı açıktır. Çünkü demokrasi merkezileÅŸme deÄŸil, daha çok özerkleÅŸmedir, yani yerelin inisiyatifinin öne çıkmasıdır. Bu nedenle hem gerçek demokrasiyi geliÅŸtiren ve hem de çözümsüzlüÄŸe çare olan Kürtlerin yerelden demokrasiyi geliÅŸtirme adımıdır. Nitekim 7 Haziran genel seçiminin ortaya çıkardığı mevcut meclisin yaÅŸadıkları ortadadır. Seçimden sonra yaklaşık iki buçuk aylık bir süre geçmiÅŸ olmasına raÄŸmen daha yeni bir hükümet bile kurulamamıştır. Peki böyle bir meclis, hem de bu denli kritik bir tarihi süreçte görevlerini nasıl yerine getirecektir? O halde bu duruma yol açan nedenlerin ciddi bir biçimde irdelenmesi gerekir. Mevcut partilerin yaÅŸadığı çözümsüzlüklerin bunun bir nedeni olduÄŸu söylenebilir. Bu anlamda sorumluluÄŸun bir bölümü MHP ve AKP gibi partilere yüklenebilir. Fakat hepsinin bu olmadığı da açıktır. ÇözümsüzlüÄŸü yaratan temel etkenin sistemin kendisi olduÄŸu ortadadır. Peki ne yapmalı? Mevcut durumda CHP’nin AKP ile bir hükümet kurmaması iyi olmuÅŸtur. Çünkü böyle bir hükümet sadece AKP’nin kirli yükünün CHP’ye de yüklenmesi olurdu, o kadar. Özellikle HDP’nin katılmadığı bir hükümetin ülkeye gerçek demokrasi getiremeyeceÄŸi açıktır. Acil demokrasi ihtiyacının olduÄŸu bir ülkede bunu yapmayan bir hükümetin de AKP’nin kirli yerlerini örten asma yaprağı olacağı ortadadır.
Biz daha önce de defalarca belirttik; ya HDP-CHP-AKP üçlü koalisyonu olacak ya da dört partinin de katıldığı bir ortak koalisyon ortaya çıkacak! Bunlar dışında ülkemiz için baÅŸka bir hükümet kurma ÅŸansı yoktur. Çünkü ancak böyle bir üçlü veya dörtlü hükümet yeni demokratik bir anayasa ve yasal reformlar yapabilir ve ülkemizi 12 Eylül faÅŸist karanlığından kurtarabilir. Türkiye’nin ihtiyacı da kesinlikle böyle bir demokratik kurtuluÅŸtur. Bu nedenle AKP-CHP görüÅŸmeleri bir çözüm vermediÄŸi gibi, AKP-MHP görüÅŸmeleri de hiçbir çözüm ortaya çıkarmayacaktır. Bu iki partinin hükümet kurması ülkemiz için gerçek bir felâket olacaktır. Dolayısıyla böyle bir hükümetin uzun ömürlü olması da mümkün deÄŸildir. Bunlar dışında çare olarak sunulan yeni bir seçim seçeneÄŸi oluyor ki yeni bir seçimin de eÄŸer hile yapılmazsa mevcut tabloda fazla bir deÄŸiÅŸiklik yapamayacağı açıkça belli oluyor. Toplumumuzun zaten az olan bütçesinin bir bölümünü daha götüreceÄŸi görülüyor. Bu nedenle birbiriyle baÄŸ içinde olan iki çözüm yöntemi var: Ya tüm partilerin katıldığı yeni bir demokratik anayasa ya da Kürtlerin geliÅŸtirdiÄŸi yerelden demokrasi! Bunlar dışında demokratik olan baÅŸka bir çözüm yolu yoktur.
Henüz yorum yapılmamış.