Sosyal Medya

Güncel

İşte Çözümün Reçetesi

Hükümetin başlattığı Çözüm Sürecinde neden bugün çatışmaların yaşandığı günlere tekrar dönüldüğü ile ilgili tartışmalar devam ediyor.



Özellikle birçok hükümet yetkilisi çözüm sürecinde yaptıkları yanlışları ve Pkk'nın süreç ile nasıl güçlendiÄŸini itiraf etti. Hükümet, devletçi politikalar ile hareket Kürt Meselesini çözeceÄŸim niyeti ile hareket ederek, Kürt Sorunu ile PKK sorununu birbirine karıştı. Kürtlere verilecek haklar, PKK ile pazarlık konusu ve bu PKK'nın iÅŸine yaradı.

Hükümetin Kürt Sorunu nasıl çözeceÄŸi ile ilgili 7-8 Mart 2015 tarihlerinde Diyarbakır'da; Ä°slami sivil toplum kuruluÅŸlarından, cemaat ve camialardan, medrese âlimlerinden, kanaat önderlerinden, 3500 STK bileÅŸenini temsilen 600 civarında delegenin katılımıyla yapılan Kürt Meselesine Ä°slami Çözüm Çalıştayı, bu sorun ile ilgili çok önemli tespitlerde bulunmuÅŸtu. Yayınlanan sonuç bildirgesinde ise izlenecek yol maddeler halinde sıralanıyor.
Ä°ÅŸte Kürt Meselesine Ä°slami Çözüm Çalıştayı ve sonuç bildirgesi…

Kürt Meselesine Ä°slami Çözüm Çalıştayı Sonuç Bildirgesi

Kürt Meselesine Ä°slami Çözüm Çalıştayı Diyarbakır da düzenlenen iki günlük çalışmalar ve paneller sonrası üç dilde yayımlanan sonuç bildirgesi ile son buldu.

7-8 Mart 2015 tarihlerinde Diyarbakır'da; Ä°slami sivil toplum kuruluÅŸlarından, cemaat ve camialardan, medrese âlimlerinden, kanaat önderlerinden, 3500 STK bileÅŸenini temsilen 600 civarında delegenin katılımıyla yapılan Kürt Meselesine Ä°slami Çözüm Çalıştayı sonrası sonul bildirgesi okundu.

Kürtçe, Türkçe olarak iki dilde yayımlanan sonuç bildirgesinin Kürtçesini Molla Mahmut Kılıç, Türkçesini ise Yunus MemiÅŸ okudu.

Çözüm sürecinde yapılan yanlışların, meydana gelen tıkanıklıkların nedenleri ve sürecin daha saÄŸlıklı bir zemine oturmasının konuÅŸulduÄŸu çalıştayda, yanlışların düzeltilmesi, tıkanıklıkların giderilmesi için önerilerde bulunularak; adil bir çözüm ve kalıcı bir barışa ulaÅŸmanın nasıl olabileceÄŸini tartışıldı.

Son olarak, yapılan çalıştayda yayımlanan mevcut sonuç bildirgesi üzerinde mutabık kalındığı belirtilen açıklamada, “Kürt meselesi güvenlikle alakalı tek boyutlu deÄŸil; tarihi, siyasi, sosyolojik, ekonomik, bölgesel ve uluslararası boyutları olan bir meseledir. DoÄŸru hedefler tespit edilerek doÄŸru usuller kullanılmadığından çözüm gecikmekte, bu nedenle sorun derinleÅŸmektedir. Gelinen noktada kangrenleÅŸmeye yüz tutmuÅŸ, öncelikli ve acilen çözüme kavuÅŸturulması gereken bir meseledir.” denilerek Kürt meselesinde göz ardı edilen detaylara dikkat çekildi.

Kürtlerin,  Ä°slam'ın ilk asrında Ä°slam'la ÅŸereflendiÄŸi ve Ä°slam ümmetinin asli bir unsuru haline geldiÄŸi belirtilen bildirgede, Kürtlerin yoÄŸun ve toplu olarak yaÅŸadığı Kürdistan'ın, ümmet coÄŸrafyasının merkezinde olduÄŸu ve Kürt meselesinin çözümsüz kalmasının bütün coÄŸrafyayı ve ümmeti menfi olarak etkileyecek bir mesele olduÄŸu ifade edil.

Kürt meselesinin, adil bir çözüme ihtiyaç duyduÄŸu ve bu sorunun çözülmesi durumunda Ä°slam ümmetin ve bu coÄŸrafyanın rahatlayacağı ifade edilen bildirgede Kürdistan coÄŸrafyasına komÅŸu kavimler olan Türkler, Araplar ve Farslarla Kürtlerin en önemli ortak paydalarının Ä°slam olduÄŸu belirtilerek bildirge ÅŸöyle devam etti:

Dillerimizin ve renklerimizin ayrı olması Allah'ın ayetlerindendir. (Rum:22)

Farklı halklar ve kabileler halinde yaratılmış olmak, birbirimizle tanışmamız, karşılıklı olarak birbirimizi tanımamız içindir. (Hucurat:13)

“Devletin tekçi, ulusçu, laikçi politikalarının mahkûm edilmesi gerekir”

1839 Tanzimat Fermanı ile ortaya çıkan merkezileÅŸme rahatsızlıklar oluÅŸturmuÅŸ; Cumhuriyetin kuruluÅŸ felsefesinin özeti olan laikçilik ve ulusçuluk sorunu büyütmüÅŸ, ulus devlet pratiÄŸinin doÄŸal sonucu olan TürkleÅŸtirme (ya da asimilasyon) politikalarıyla farklı kimlikleri inkâr, imha ve tenkiller ÅŸeklinde icra edilen zulümler, tahammülü imkânsız bir hal almıştır. Faturayı, kendileri de resmi ideolojinin maÄŸduru olan Müslüman Türk halkına çıkarma yanlışına düÅŸmeden; devletin tekçi, ulusçu, laikçi politikalarının mahkûm edilmesi gerekir.

Kürtler ve Türklerin Ä°slam'dan uzaklaÅŸtırılmaları halinde…

Bugüne kadar Kürt ve Türk halklarının karşı karşıyı getirilerek çatıştırılması planlarının tutmamasının en büyük nedeni her iki halkın da Müslüman oluÅŸudur. Kürtler ve Türklerin Ä°slam'dan uzaklaÅŸtırılmaları halinde, örgüt ve devletin silahlı güçleri arasındaki çatışmanın, iki halk arasında çatışmaya dönüÅŸmesi riski doÄŸacak ve bu durum hem Kürtlerin hem Türklerin felaketi olacaktır.

Silah ve ÅŸiddet bir hak arama yöntemi olarak görülmekten vazgeçilmelidir

Türkiye'nin en önemli ve acil meselesi olan Kürt meselesinin adil bir çözüme kavuÅŸması için meselenin doÄŸru bir zeminde tartışılması, çözüm sürecinin daha ÅŸeffaf bir ÅŸekilde yürütülmesi, silah ve ÅŸiddetin bir hak arama yöntemi ve alan hâkimiyeti saÄŸlama aracı olarak görülmesinden vazgeçilmesi gerekir.

Meselenin çözümü iç dinamikler üzerinden olmak zorundadır

Meselenin uluslararası boyutu, siyasi ve jeopolitik dengeler, sorunun çözümünü zorlaÅŸtırmaktadır. Ancak bu etkenler belirleyici bir etkiye sahip deÄŸildir. Uluslararası güçlerin ve özellikle emperyalizmin temsilcilerinin masaya davet edilmesi, meseleyi daha da içinden çıkılmaz hale getirecektir. Meselenin çözümü iç dinamikler üzerinden olmak zorundadır.

“Ûsul esasa tekaddüm eder”

Hedefin doÄŸru tespit edilmesinin yanında, takip edilen yol ve yöntemin de doÄŸru olması zorunludur. Bu nedenle “ûsul esasa tekaddüm eder” kaidesini akıldan çıkarmamak gerekir. Aksi halde hedefe varmak mümkün deÄŸildir. Bu meselenin çözümünde tek tarafın muhatap alınması çözümü zorlaÅŸtırmakta ve ciddi tıkanıklıklara yol açmaktadır.

Tarihi tecrübelerden istifade edilmemiÅŸtir

Kürt meselesinde çözüm, ulus devlet paradigmasının ve milliyetçi, liberal bakışın dışına çıkılarak mümkün olabilir. Meselenin adalet temelinde çözüm yolu Ä°slami bakış açısı ve tarihi tecrübesinde aranmalıdır. Maalesef ÅŸu ana kadar bu bakış açısından uzak durulmuÅŸ, tarihi tecrübelerden istifade edilmemiÅŸtir. 

Tüm kimlikler ve kültürler, kendi renkleriyle aynı tuvalde buluÅŸmalı

Türkiye'de tüm kimlikler ve kültürler, kendi renkleriyle aynı tuvalde buluÅŸmayı; kendi desenleriyle aynı ebru içinde yer almayı, kendi enstrümanlarıyla aynı ezgiyi seslendirmeyi istiyorlar. Aynı zamanda, aynı karede, aynı ufka birlikte bakmayı arzu ediyor, ortak bir kaderi paylaÅŸacakları güzel bir geleceÄŸin rüyasını görüyorlar.

600 delege ve yaklaşık 3500 bileşeni ile İslami Sivil Toplum Kurum ve Kuruluşları olarak aşağıdaki tespitlerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz:

Bizler 600 delege ve yaklaşık 3500 bileÅŸeni ile Ä°slami Sivil Toplum Kurum ve KuruluÅŸları olarak, Ä°slami sorumluluÄŸumuz gereÄŸi yaptığımız çalıştay sonucunda, “Kürt meselesinin çözümü, kalıcı barışın saÄŸlanması ve çözüm sürecinin daha saÄŸlıklı biçimde sürdürülmesi için atılması gereken adımlar” hususunda ortaya çıkan aÅŸağıdaki tespitlerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz:

 

1 - Müslüman Kürt halkı, kendisi üzerinden yürütülen çatışmanın en büyük maÄŸdurudur.  Bu nedenle Kürdistan'da yaÅŸayan tüm insanlar bölgede çözüm ve huzur istemektedirler.

2- Müslüman Kürt halkının hak talepleri ve hassasiyetleri dikkate alınmadan yüzyılların oluÅŸturduÄŸu sorunları çözmek mümkün deÄŸildir. Bu hassasiyetlerin başında Ä°slam gelir ve Ä°slami deÄŸerlere aykırı hiçbir çözüm modeli Kürt halkı nezdinde karşılık bulmaz.

3- Kemalist resmi ideolojinin dayatmaları neticesinde ortaya çıkan ve bugüne kadar binlerce insanın ölümüne ve büyük acıların yaÅŸanmasına yol açan Kürt meselesinin çözümü baÄŸlamında, silahın ve ÅŸiddetin bir çözüm enstrümanı olmaması gerektiÄŸi ortaya çıkmıştır.

4- Kürt meselesinin siyasi yollarla çözümü savunulmalı ve bu yönüyle baÅŸlatılan çözüm süreci desteklenmelidir.

5- Çözüm süreci; ulusçu resmi ideolojinin inkâr ve asimilasyon politikalarının terk edilmesini, temel hak ve hürriyetlerin geniÅŸletilmesini, eÅŸit vatandaÅŸlık yoluyla ayrımcılığın sonlandırılmasını, 30 yıldır bu ülkeyi çok yönlü sıkıntılarla baÅŸ baÅŸa bırakan ve askeri vesayetin güçlenmesini saÄŸlayan çatışmaların sonlandırılmasını, silahlı yapıların silahsızlandırılıp sivil siyasete katılımının saÄŸlanmasını ve son tahlilde akan kanın durdurulmasını kapsamalıdır.

6- Çözüm sürecinin sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik altyapısı kurulmalıdır.

7- Statükonun devamından yana olan ve vesayet sistemini ayakta tutmak isteyenler için Kürt sorunu bugüne dek hep kullanışlı bir araç iÅŸlevi görmüÅŸtür. Bu yönüyle gerek militarist vesayetten yana olanlar, gerekse de Kürt sorunundan nemalanan tüm kesimler sorunun devamını istemiÅŸ, çözüme yönelik çabaları sonuçsuz bırakmaya çalışmışlardır.

8- Süreç tüm provokatif saldırılara raÄŸmen toplumsal destek sayesinde devam etmektedir. Defalarca provokasyonlarla sabote edilen çözüm sürecinin ÅŸeffaf bir ÅŸekilde ve saÄŸlıklı bir zeminde ilerleyebilmesi için “üçüncü göz” gibi devletle silahlı yapılar arasında hakemlik yapabilecek, süreci sekteye uÄŸratanı, sözünü tutmayanı deÅŸifre ederek sürece olumlu müdahalelerde bulunacak, “toplumsal güvene sahip kiÅŸilerden ve siyasi parti temsilcilerinden oluÅŸan bir heyet yapısı” tesis edilmeli ve sürece dâhil edilmelidir.

9- Kürt meselesi ile PKK sorunu tefrik edilmeli, otuz yıldır devletin güvenlikçi ve ulusçu uygulamaları nedeniyle iç içe geçen iki sorunun ayrıştırılarak çözülebileceÄŸi bir siyasal zemin geliÅŸtirilmelidir.

10- Devlet yetkilileri Kürt meselesini silah bıraktırma veya çatışmasızlığa indirgememelidir. Çözümün asli konusu olan Kürtlerin Kemalist sistem tarafından gasp edilmiÅŸ Ä°slami ve insani hakları, asla hiçbir pazarlık konusu yapılmadan ve geciktirilmeden iade edilmelidir.

11- Kürt halkının büyük bir saygıyla andığı Åžeyh Said-i Palevi gibi Kürt âlimlere yapılanlar baÅŸta olmak üzere bu güne kadar yapılan zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve iade-i itibarda bulunulmalıdır. Åžeyh Said'in, Üstad Bediüzzaman'ın ve Seyyit Rıza'nın mezar yerleri ivedilikle açıklanmalıdır.

12- Kürtçe ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, anadilde eÄŸitimin önündeki bütün engeller kaldırılmalıdır.

13- Çözüm sürecinde hükümetin yalnızca bir tarafı muhatap olarak kabul etmesi, Bölgede sosyolojik ve siyasal karşılığı olan kiÅŸi, grup ve yapıları dikkate almaması, önemli bir eksiklik ve büyük bir yanlışlıktır. Çözüm sürecinin tüm toplumsal tabanı kuÅŸatabilmesi için, baÅŸta Ä°slami kesimler olmak üzere toplumun bütün kesimleri sürece dâhil edilmeli ve hassasiyetleri dikkate alınmalıdır.

14- Siyasi sahada, Devlet sadece HDP ile deÄŸil, baÅŸta HÜDA PAR olmak üzere, HAK PAR ve bölgede etkin olan diÄŸer siyasi partilerle de sorunun çözümü noktasında görüÅŸmeli ve onların da çözüme katkı sunmaları saÄŸlanmalıdır.

15- Hükümetin Kürt meselesini çözme adına geliÅŸtirdiÄŸi siyasi perspektif, sivil siyasetin geliÅŸmesi açısından olumlu bir aÅŸama olmakla beraber, süreç, halkın huzurunu ve güvenliÄŸini tehlikeye atan sonuçları açısından yeniden gözden geçirilmelidir.

16- Bugüne kadar neredeyse on yıldır aralıksız devam eden dernek, parti ve iÅŸyerlerini kundaklama hadiseleri hakkında, ciddi soruÅŸturmalar yürütülmemiÅŸ ve birçoÄŸu hakkında dava bile açılmamış olması kamu güvenliÄŸi açısından bir zafiyet tablosu oluÅŸturmuÅŸ ve toplumun güven duygusunu zedelemiÅŸtir.

17- Özellikle 6-8 Ekim olaylarında Kobani bahanesiyle sokaklara dökülen militanların, vandalizmin zirvesine vardırdıkları eylemleri karşısında ve daha sonra Cizre'de yaÅŸanan olaylarda kolluk güçlerinin sivillere yönelik saldırılara müdahale etmemesi, can ve mal kayıplarının önüne geçmemesi, çözüm sürecinin sorgulanmasına yol açmıştır. Bu ve benzeri saldırılar sadece bölgede yaÅŸayan Ä°slami kesimlere deÄŸil, topyekûn Ä°slam'a ve Müslümanlara saldırı olarak deÄŸerlendirilmektedir. Ä°slami deÄŸerlere yönelik saldırılar asla kabul edilemez.

18- Çözüm süreciyle birlikte, bölgede geliÅŸtirilen tek egemen güç olma stratejisi ve bunun yansıması olan 6-8 Ekim olayları, ortaya konan diÄŸer tahakküm ve baskı uygulamaları, Kürdistan'da kendisi gibi düÅŸünmeyenlerle ve kendisinin dışındaki kesimlerle birlikte yaÅŸama zeminini yok etmektedir. GeniÅŸ toplum kesimleriyle birlikte Ä°slami camianın da desteklediÄŸi “çözüm süreci” 6-8 Ekim olaylarının ardından ciddi bir güven kaybına uÄŸramıştır.

19- Bölgede uygulanan tahakküm ve baskı stratejisi Kürt halkına hiç bir yarar saÄŸlamadığı gibi ne yazık ki zamanla farklı kesimleri, kendisini koruma ve var olma adına çatışmaya sürükleyen bir sonuca yol açmaktadır. PKK ve bileÅŸenleri bölgeyi kaosa sürükleyen ÅŸiddet, baskı ve sindirme siyasetinden vazgeçmeli; kendisi gibi düÅŸünmeyen oluÅŸumlarla bir arada yaÅŸamaya mecbur olduÄŸunu kabul etmelidir.

20- Kürt meselesinin kaynağını oluÅŸturan Kemalist zihniyetin ürünü olan darbe anayasası deÄŸiÅŸtirilmeli, etnik vurgulardan arındırılmalı ve eÅŸit yurttaÅŸlık temelinde yeni bir anayasa hazırlanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaÅŸlık bağıyla baÄŸlı olan herkesin Türk olduÄŸu nitelemesinden vazgeçilmelidir. BaÅŸta anayasa olmak üzere yasalardaki etnik vurgular ayıklanmalı, devlet diline hâkim olan ırkçı, dışlayıcı ve inkârcı söylem tüm mevzuattan, literatürden ve eÄŸitim sisteminden çıkarılmalıdır.

21 - Kürt halkını, aÅŸiretleri, hatta aileleri birbirinden ayıran yapay sınırlar sembolik hale getirilmeli, insani, ekonomik, kültürel, sosyal iliÅŸkilerin geliÅŸtirilmesi ve sılay-ı rahim hukukunun yerine getirilebilmesi için gerekli bütün düzenlemeler yapılmalıdır.

22- Çatışma ortamını derinleÅŸtirecek her türlü tavırdan sakınmak her kesimin sorumluluÄŸudur. Nitekim, çatışma ortamının derinleÅŸmesi ve bölgede bir kaos ortamının oluÅŸması, herkesi yakacak bir yangının bölgeyi sarmasıyla sonuçlanacaktır. Bu nedenle bölgede Kürtler arası bir çatışma yaÅŸanmaması için herkes üzerine düÅŸen sorumluluÄŸu yerine getirmelidir.

23- Koruculuk sistemi, ilerde karşılaşılması muhtemel düÅŸmanlıkların ve ekonomik maÄŸduriyetlerin oluÅŸmaması için gerekli tedbirler alınarak kaldırılmalıdır.

24- Binlerce kayıp vatandaşın akıbetleri açıklanmalı, fail-i meçhuller ve örgüt içi infazlar aydınlatılmalı, yakılan ve boÅŸaltılan köylerle zorunlu göç ettirmelerin sorumlularının tespit edilmesi için soruÅŸturmalar ciddiyetle yürütülmelidir.

25- Toplumda bozulmaya yüz tutan ahlaki yapının düzeltilmesi ve kardeÅŸliÄŸin yeniden tesisi için eskiden olduÄŸu gibi baÅŸat rol oynayabilmesi için medreseler ihya edilmelidir. Din eÄŸitiminin önü açılmalı, medrese eÄŸitiminde geçen süre zorunlu eÄŸitim süresinden sayılmalı, icazet belgelerine denklik verilmelidir.

26- Siyasi partiler yasası, askeri vesayet dönemi yaklaşımlarından arındırılarak, istikrarı koruyucu önlemlerle beraber, toplumsal temsiliyeti en yaygın olarak gerçekleÅŸtirecek ÅŸekilde deÄŸiÅŸtirilmeli, seçim barajı kaldırılmalıdır.

27- Siyasi nedenlerle cezaevinde bulunanların toplumsal hayata, yurt dışına çıkmak zorunda kalanların ise ülkelerine dönebilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

28- Ekonomik olarak bilinçli politikalarla geri bırakılan Kürdistan'ın kalkınması ve ekonomik iyileÅŸme için bölgeye pozitif ayırımcılık yapılmalı, gerekirse devletin doÄŸrudan yatırımlarıyla istihdam imkânları artırılmalıdır.

“Hiç ÅŸüphe yoktur ki “Barış daha hayırlıdır” (Nisa:128) Davamızın sonu Allaha Hamd etmektir.

Çalıştaya okunan sonuç bildirgesi sonra katılımcılara  "Yasin Hangi Suçtan Dolayı Katledildi" isimli 6-8 Ekim olaylarında sırasında kurban eti dağıtırken PKK'li çetelerce vahÅŸice katledilen Åžehit Yasin ve arkadaÅŸlarının yaÅŸadıkları vahÅŸeti anlatan kitapçık hediye edildi. 

Kürt Meselesine Ä°slami Çözüm Çalıştayı Sonuç Bildirgesi 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.