Sosyal Medya

Güncel

Çözüm Süreci: Tamam mı, devam mı?

Çözüm Süreci bitmiş değil; kaldığı yerden de devam etmeyecek ama nereden devam edeceğini Suriye ve Türkiye’deki dinamikler belirleyecek. Ancak devamı halinde yapılması gerekenler var.



Çatışmasızlık durumunun bozulmasının büyük sebebinin ErdoÄŸan, AK Parti, TSK ve ABD’nin (ve hatta MHP’nin) PKK/HDP hattının Suriye ve Türkiye’de edindiÄŸi büyük güç ve prestijin budanmasında anlaÅŸmalarıyla baÄŸlantılı olarak Türkiye’nin Suriye siyasetinde yaptığı büyük manevra olduÄŸunu önceki yazıda öne sürdüm. Hükümet ve devlet Çözüm Süreci'ne bu kadar güçlenmiÅŸ bir PKK/HDP hattıyla devam etmek istemediÄŸi, PKK ise bu güç ve prestijinden vazgeçmek istemediÄŸi için çatışmasızlık durumu sona erdi. Ä°ddiam buydu.

Hükümetten gelen en temel talebin ‘sınır dışına çekilin’ oluÅŸu, PKK’ninse ‘Dolmabahçe seviyesinden Çözüm Süreci'ne dönme’ teklifi, tarafların Çözüm Süreci'nden bütünüyle kopmadıklarını gösteriyor.

Mesut YeÄŸen, Sosyolog


Peki, çatışmasızlığın sona ermesinin ardından bir iki haftadır devam eden çatışma hali Çözüm Süreci'nin tümden bitmiÅŸ olduÄŸunu mu gösteriyor? Çözüm Süreci devam edebilir mi? Ederse, kaldığı yerden mi devam eder ya da nereden, nasıl devam etmeli?

Evvela ÅŸurası belli: Çatışma durumunu sürdürmekte ve HDP’yi budama gayretinde gösterilen heves ve kararlılık, devlet katında PKK/HDP hattının cılızlaÅŸtırması, PKK katında ise ‘bedelle’ elde edilmiÅŸ güç ve prestijin korunması iÅŸinin ciddiye alındığını gösteriyor. Öte yandan, hem hükümetten hem de PKK’den gelen açıklamalar tarafların Çözüm Süreci'ni bütünüyle iptal edip, topyekun ve sonuna kadar savaÅŸ pozisyonuna çekildiÄŸini de göstermiyor. Aksine, hem yapılan açıklamalar ama hem de bütün çatışma biçim ve enstrümanlarının henüz devreye alınmamış olması, tarafların bir süreç içerisinde birbirlerine pozisyonlarını kabul ettirmek niyetinde olduklarını gösteriyor. Hükümetten gelen en temel talebin "sınır dışına çekilin" oluÅŸu, PKK’ninse Dolmabahçe seviyesinden Çözüm Süreci'ne dönme teklifi tarafların Çözüm Süreci'nden bütünüyle kopmadıklarını gösteriyor.

Çözüm Süreci'ne nasıl dönülür?

Çözüm Süreci'ne dönülüp dönülmeyeceÄŸini ise büyük ihtimalle Suriye sahasında bundan sonra olup biteceklerle mevcut çatışma halinin Türkiye sahasında üretecekleri belirleyecek. Türkiye’nin Suriye’de ABD’nin pozisyonuna yakınlaÅŸmış oluÅŸu, PKK’nin bütün bir Rojava’dan sökülmesi siyasetine doÄŸru evrilecek olursa, Çözüm Süreci'ne dönme iÅŸi büyük ihtimalle epey bir zaman için hayal olur. Öte yandan, bu türden köktenci bir siyaset sadece Rojava’da deÄŸil, Güney Kürdistan ve Türkiye’de de bir büyük istikrarsızlaÅŸmanın önünü açabileceÄŸinden, ne ABD ne de bizim müesses nizam tarafından çok arzulanır olsa gerek. Bunun yerine Türkiye, ABD ve PKK arasında Afrin’le Kobani’nin birleÅŸtirilmemesine ve PYD’nin Rojava’da iktidarı paylaÅŸmasına dayanan bir uzlaÅŸma oluÅŸabilir. Bu, Çözüm Süreci'ne geri dönmek için bir vesile oluÅŸturabilir.

Türkiye’de ise birden çok dinamiÄŸin nasıl çalışacağı, Çözüm Süreci'ne dönülüp dönülmeyeceÄŸini, dönülecekse ne zaman dönüleceÄŸini belirleyecek görünüyor. Ä°lk dinamik elbette sivil çatışma ihtimaliyle ilgili. PKK’yi Çözüm Süreci'ne kabul edilebilir bir noktadan devam etmeye ikna etmek için devreye alınan ‘Kandil’e aralıksız operasyon ve HDP’yi budama ve itibarsızlaÅŸtırma’ iÅŸi ne kadar süre bir sivil çatışmaya yol vermeden sürdürülebilir, burası belirsiz. Askeri olarak PKK, siyasi olarak da HDP sivil bir çatışmaya yol vermeden geriletilebilirse devletçe arzulanan ‘Çözüm Süreci'ne daha makul bir yerden devam etme’ iÅŸi gerçekleÅŸebilir.

Lakin, gerek Kandil bombardımanı yoluyla PKK’yi askeri olarak tedip etmek gerekse de yakın zamandaki bir seçimde HDP’yi küçültmek pek ihtimal dahilinde görünmüyor. Öte yandan, PKK ve HDP’ye geride kalan bir iki haftadakinden daha fazla bir tazyikte bulunmak ise sivil çatışmayı davet edebilir. Devletin PKK’ye dönük operasyonlarının biçimi ve ÅŸiddeti 6-8 Ekim faciası benzeri bir durumun yaÅŸanmaması için bir hassasiyet içerisinde olunduÄŸunu gösteriyor. Ancak iÅŸler Suriye ve Türkiye sahasında PKK açısından kötü gitmeye baÅŸlarsa benzeri bir facianın kapımıza dayanması pek muhtemel, bunu biliyoruz. Netice itibarıyla, eÄŸer ÅŸapkadan tavÅŸan çıkarılmayacaksa, PKK’nin çözüm sürecine Dolmabahçe mutabakatından geride bir yerde dönmeye razı edilmesi iÅŸinin sivil çatışma ihtimalini davet edecek bir tazyike baÅŸvurulmadan becerilmesi biraz zor görünüyor. Bu da ÅŸu demek: Ya Çözüm Süreci'ne yakın zamanda geri dönülmeyecek ya da dönülürse devletin arzuladığı yerden dönülmeyecek.

Ä°kinci bir dinamik ise Çözüm Süreci'nin bir tarafı olarak PKK-HDP’nin karşısına bugünkünden daha kuvvetli bir hükümetle çıkılıp çıkılamayacağıyla ilgili. EÄŸer niyet Çözüm Süreci'ne dönmemekse daha kuvvetli bir hükümet ihtimali var: AK Parti-MHP koalisyonu. Bugün ya da yeni bir seçimin ardından bu ihtimal gerçekleÅŸirse Çözüm Süreci'ne geri dönüÅŸ belirsiz bir zamana kalır ve sivil çatışma ihtimali tepemizde asılı durur. Ancak olur da muhtemel bir yeni seçimden AK Parti çoÄŸunluÄŸu çıkarsa bu durumda kurulacak bir AK Parti hükümeti havuç-sopa siyasetiyle Çözüm Süreci'nin Dolmabahçe mutabakatının dışında bir yerden yeniden baÅŸlamasını zorlayabilir.

Kürtler Irak’ta ve Suriye’de can derdiyken ve Türkiye Cumhuriyeti de TürkiyelileÅŸmeye, Kürtlerin de devleti olmaya bu kadar direnirken ‘PKK silah bıraksın’ ısrarının karşılığı sıfır.

Mesut YeÄŸen, Sosyolog


Özetle Çözüm Süreci bitmiÅŸ deÄŸil; kaldığı yerden de devam etmeyecek, ama nereden devam edeceÄŸini Suriye ve Türkiye’deki dinamikler belirleyecek.

Nasıl devam etmeli?

Çözüm Süreci'nin geride kalan iki senesi ÅŸunları gösteriyor: Evvela, Çözüm Süreci'ni bağımlı deÄŸiÅŸken statüsünden kurtarmak gerekiyor. Åžöyle ki, Çözüm Süreci'nde ne yapılacağını, nasıl yol alınacağını tarafların baÅŸka alanlardaki, baÅŸka sahalardaki hesaplarından bağımsızlaÅŸtırmak lazım. Geride kalan dönemde olduÄŸu gibi Çözüm Süreci'ni ‘AK Parti’ye seçim kazandıracak mı’, ‘Türkiye’nin OrtadoÄŸu’daki siyasetini kolaylaÅŸtıracak mı’ ya da ‘PKK’nin Rojava’daki pozisyonuna etkisi ne olacak’ türünden sorulara bağımlı olarak düÅŸünmekten vazgeçmek gerekiyor. Çözüm Süreci, Türkiye ve Kürtler için hayati önem arz ediyor ve uzadıkça karmaşıklaşıyor. Dolayısıyla, kendi başına bir mesele, bir bağımsız deÄŸiÅŸken olarak yaklaşılmayı fazlasıyla hak ediyor Çözüm Süreci.

Yapılması gereken ikinci ÅŸey, süreci, sürecin mekanizmalarını, metinlerini belirsizlikten kurtarmak. Yoruma fazlasıyla açık metinler üretmekten, taraflar için baÄŸlayıcılığı belirsiz, manası tevil edilebilir toplantılar yapmaktan, iÅŸi statüsü belirsiz heyetlerle ve metinlerle yürütmekten artık sakınmak gerekiyor. Ä°ÅŸin esası bellidir: Kürtlerin hangi hakkının hukukunun tanınması karşılığında PKK Türkiye’ye karşı silah kullanmayacak ve legal bir aktöre dönüÅŸecektir? Çözüm Süreci'nde üzerine somut olarak konuÅŸulması gereken budur. Bundan ötesinin, OrtadoÄŸu’da ne olacağının, Türkiye demokrasinin genel akıbetinin Çözüm Süreci'nin menzilinde olmaması gerekir.

Üçüncü olarak, tarafların çeliÅŸkili bir gerçeÄŸi birlikte idrak etmesi gerekiyor. ÇeliÅŸkili gerçeÄŸin bir tarafında ÅŸu var: Kürtler Irak’ta ve Suriye’de can derdiyken ve Türkiye Cumhuriyeti de TürkiyelileÅŸmeye, Kürtlerin de devleti olmaya bu kadar direnirken 'PKK silah bıraksın' ısrarının karşılığı sıfır. OrtadoÄŸu’da bugünkü hal devam ettikçe ve Türkiye Cumhuriyeti Kürtlerin de devleti olana kadar PKK silah bırakmaya, Kürtlerin büyük kısmı da silahsızlanması için PKK üzerinde baskı kurmaya ikna edilemez.

Öte yanda ise ÅŸu var: Orta DoÄŸu bu haldeyken bir devlet, silahlı çatışma durumunun taşıyıcısı bir aktörün sınırları dâhilinde olmasına ve ikinci bir otorite gibi davranmasına tahammül edemez. Tarafların bu iki uyumsuz gerçeÄŸi aynı anda görmesi ve bu iki gerçeÄŸi birden tanıyan bir perspektifle Çözüm Süreci'ne devam etmesi gerekiyor. Devletin Çözüm Süreci'ne ve kapsamlı bir reform siyasetine baÄŸlılığına ve PKK’nin ülke dışına çekilmesine atıfla çatışma durumunu sonlandırmak, bu türden bir perspektifin baÅŸlangıç adımını oluÅŸturabilir.

Prof. Dr. Mesut YeÄŸen, Ä°stanbul Åžehir Üniversitesi Ä°nsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü ÖÄŸretim Üyesi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.