Coğrafyamız
Ortadoğu'da 25 yıl sonra aynı manzara
1991 Körfez Savaşı, Kuveyt'i Irak işgalinden kurtarmış, ancak bölgeye istikrar getirmek yerine yeni bir savaşa zemin hazırlamıştı. Bugün ABD liderliğinde IŞİD'e karşı yürütülen savaşın da geçmiştekine benzer, istenmeyen sonuçlar doğurup doğurmayacağını zaman gösterecek.
Tarih: 2 AÄŸustos 1990. Yerel saat: 2:00.
Iraklı General Ä°yad Futeyh Ravi komutasındaki dört Cumhuriyet Muhafızları tümeni, Irak-Kuveyt sınırını geçiyor. Irak Özel Kuvvetleri, baÅŸkent Kuveyt'e helikopterlerle ve denizden saldırıyor.
Sabah 5:30'da baÅŸkent kuÅŸatılıyor. Saatler öÄŸleden sonra 2'yi gösterirken Irak iÅŸgal kuvvetleri Kuveyt'in kontrolünü tamamen ele geçirmiÅŸ durumda.
Kuveyt'in iÅŸgali 24 saatten kısa sürdü. Ne var ki 25 yıl sonra bugün bölge, özellikle de Irak hâlâ 2 AÄŸustos'ta olanların sonuçlarını yaÅŸamaya devam ediyor.
Ä°ÅŸgal, Irak ve Amerika BirleÅŸik Devletleri'ni 1991 Körfez Savaşı, ardından on yılı aÅŸkın bir yaptırım süreci ve nihayet 2003 yılında Irak'ın iÅŸgaline uzanan bir çatışmanın içine soktu.
Irak devletinin 2003'teki çöküÅŸü (daha sonra çatışma sahasına Levant bölgesini de ekleyerek Irak ve Åžam Ä°slam Devleti, yani IŞİD adını alacak olan) Irak Ä°slam Devleti'nin ortaya çıkışına ve yükseliÅŸine zemin hazırlayan iç koÅŸulları yarattı.
Dolayısıyla IŞİD'in oluÅŸumunun izleri, 2 AÄŸustos 1990'da baÅŸlayan tarihsel süreçte sürülebilir.
Osmanlı sonrası düzen(sizlik)
Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i 19. vilayet olarak Irak topraklarına katması, IŞİD'in 2014 yazındaki Musul iÅŸgali ile çarpıcı benzerlikler taşıyor. Her iki iÅŸgal de OrtadoÄŸu devletlerinin sınırlarını kalıcı olarak deÄŸiÅŸtirme yönünde bir giriÅŸimdi.
Arap devlet sistemi tarihinde ülke sınırlarının birçoÄŸu Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nun çökmesi neticesinde resmi olarak belirlenmiÅŸ ve sonuç itibarıyla Irak, Ürdün, Filistin, Suriye ve Lübnan'da Ä°ngiliz-Fransız mandaları kurulmuÅŸtu.
O tarihten sonra OrtadoÄŸu devletlerinin sınırları büyük ölçüde sabit kaldı.
İsrail'in kuruluşu ise bu sisteme darbe indirecek bir gelişmeydi. Buna rağmen, Birleşik Krallık Filistin Mandası sınırları dahilinde bir İsrail devleti kuruldu.
Ä°srail, 1967 yılında Sina, Golan Tepeleri, Gazze ve Batı Åžeria'yı iÅŸgal etti, ancak DoÄŸu Kudüs hariç henüz Ä°ÅŸgal Altındaki Toprakları resmen sınırlarına katmış deÄŸil.
1976'da Lübnan'ı iÅŸgal eden Suriye ise, 2006 yılındaki halk ayaklanmasına dek devleti fiilen iÅŸgal altında tuttu. Ayaklanmalar neticesinde Suriyeli güçler Lübnan'dan çekildi.
GörünüÅŸe göre Saddam da 2 AÄŸustos 1990'daki iÅŸgal hamlesiyle Suriye-Lübnan modelini takip ediyordu. Amacı, Kuveyt'i Hafız Esad'ın Lübnan ile iliÅŸkisine benzer ÅŸekilde bir uydu devlete çevirmekti.
Saddam, Kuveyt'i El Sabah Hanedanı'na karşı baÅŸlayan yerel isyanı desteklemek ve daha yumuÅŸak baÅŸlı bir ismi iktidara getirmek için iÅŸgal ettiÄŸini öne sürüyordu.
Bağımsız fakat uysal bir Kuveyt, Saddam'ı savaÅŸla ilgili tüm emellerine kavuÅŸturabilir, diÄŸer bir deyiÅŸle Irak'ın Ä°ran-Irak Savaşı döneminden Kuveyt'e olan borçlarını ortadan kaldırabilir, Irak donanmasına denize açılan bir kapı verebilir ve bağımsız bir devleti iÅŸgal ettiÄŸi için Arap dünyası ve uluslararası toplumla arasını bozmadan Körfez'deki komÅŸularında korku ve saygı yaratabilirdi.
Iraklı lider, Irak-Kuveyt sınırındaki Rumeyla petrol sahasının tamamını elinde tutma ve Kuveyt'teki Bubiyan ve Verbe adalarını donanma üssü olarak kullanma karşılığında Kuveyt'ten çekilebilirdi.
Yanlış hesaplar
O tarihte yaÅŸanan geliÅŸmeler, 1991 Körfez Savaşı ile sonuçlanacak olayların baÅŸlangıcı olacaktı.
6 AÄŸustos 1990'da BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi, Irak'ın Kuveyt'i iÅŸgalini kınayan ve ülkeden çekilmesini talep eden 660 sayılı kararını yayınladı.
7 AÄŸustos'ta dönemin ABD BaÅŸkanı George H. W. Bush, Amerikan askerini Suudi Arabistan'a konuÅŸlandırma emri vererek Irak'a karşı son noktayı koydu.
Suudi Arabistan Amerikan kuvvetlerinin topraklarında konuÅŸlanmasına izin verince, Saddam'ın Kuveyt'ten Suudi ve Amerikan baskılarına boyun eÄŸen, zayıf bir görüntü sergilemeden çekilmesi imkânsız hale geldi. Böyle bir hamle, teslim olmakla eÅŸ deÄŸerdi.
Iraklıları hareket geçirmek için Saddam bu kez güvenlik güçlerini, orduyu ve halkı, ulusun ayrılmaz bir parçasını dış saldırılara karşı savunduklarına ikna etmek zorundaydı.
Kuveyt, Irak'ın olmalıydı. Kuveyt-Irak sınırı artık var olamazdı.
Ä°ÅŸgalin üzerinden daha bir hafta bile geçmeden, 8 AÄŸustos'ta Kuveyt'in ilhak edilmesini emreden Saddam, bu karara gerekçe olarak ÅŸu açıklamayı yaptı:
"Her ne kadar doÄŸrudan sömürgecilik artık yoksa da, yabancı yönetimler hâlâ ajanları ve dalkavukları vasıtasıyla bölgemizde hüküm sürüyordu. SömürgeciliÄŸin en kötü suçlarından biri [baÅŸkentleri BaÄŸdat iken birlik içinde olan] Arap uluslarını bölmek olmuÅŸtu. DüÅŸman, Arap bölgelerinin birçoÄŸu bağımsızlığına kavuÅŸtuktan sonra bile kötülüklerine devam etti."
Kuveyt'in ilhakı, Saddam'ın tabiriyle bir toprak geniÅŸletme hamlesi deÄŸil, Ä°ngiliz sömürgeciliÄŸi ve emperyalizminin "makası" ile biçilen sınırların tersine çevrilip düzeltilmesiydi.
Sykes-Picot sınırları
Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransa ve BirleÅŸik Krallık'ın Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu çöktükten sonra bölge topraklarını kontrol altında tutma planlarına iliÅŸkin Sykes-Picot olarak bilinen gizli bir anlaÅŸma yapılmıştı. Saddam'ın 8 AÄŸustos 1990 tarihli konuÅŸması da, IŞİD'in Haziran 2014'te Sykes-Picot AnlaÅŸması'nı tersine çevirdiÄŸini ilan etmesini hatırlatıyor.
Nitekim Musul yolunda Suriye-Irak sınırındaki bir karakolu ele geçiren IŞİD güçleri, burada "Sykes-Picot" sınırı olarak adlandırdıkları toprak sınırı buldozerle silerek epey reklam yapmıştı.
Saddam, Irak-Kuveyt sınırını silerek, Kuveyt'in (sonradan Irak devletinin bir parçası haline gelecek olan) Osmanlı'nın Basra vilayetinden ayrılmasına neden olan Ä°ngiliz entrikalarını tersine çevirdiÄŸini iddia edebilirdi.
Saddam da, IŞİD de saldırganlıklarını içinde bulundukları yerel çatışmaların ve sahip oldukları savaÅŸ emellerinin ötesinde, (Saddam'a göre) Arap milletinin ya da (IŞİD'e göre) Müslüman bir ulusun organik özünü parçalayan Ä°ngiliz ve Avrupa emperyalizminin tersine çevrilerek düzeltilmesi fikrine dayandırma amacı güttü.
Her ikisi de Irak'ın ve Arap ve Ä°slam dünyasının travmatik parçalanmalar ve sömürgecilerin aÅŸağılamalarına maruz kaldığı ve kendilerinin de eylemleriyle onlarca yıllık bu travmayı tersine çevireceÄŸi yapay bir geçmiÅŸe bel baÄŸladı.
Saddam Hüseyin ile IŞİD'in sözde halifesi Ebu Bekir BaÄŸdadi arasındaki farklılıklara raÄŸmen, Saddam'ın 25 yıl önce yaptıkları ile BaÄŸdadi'nin bir yıl önce yaptıkları arasında benzerlikler var.
Saddam da IŞİD de saldırılarını ıslah edici birer tedbir olarak nitelendirdi.
Statükonun sınırlarını deÄŸiÅŸtirmeye çalışırken Saddam, kendisini emperyal geçmiÅŸi düzelten Arap dünyası lideri olarak tanımlama yoluna giderken, BaÄŸdadi de kendi devletinin sınırları içinde yaÅŸayan inananlar ve dünya Müslümanları arasında hem dini hem de din dışı konularda otorite olduÄŸu iddiasında.
2 AÄŸustos 1990'da ilk kez Iraklı bir lider, 1991 Körfez Savaşı ile her ÅŸey tersine dönünceye dek OrtadoÄŸu'nun sınırlarını deÄŸiÅŸtirmeyi baÅŸardı.
Haziran 2014'te bir başka Iraklı lider, Ebu Bekir Bağdadi, Saddam'ın başarısını tekrarladı.
IŞİD'e karşı yürütülen, ABD'nin hâkim rol oynadığı mevcut savaÅŸ, tıpkı 1991 Körfez Savaşı'nda olduÄŸu gibi, OrtadoÄŸu'daki statüko sınırlarının korunmasını temsil ediyor.
Körfez Savaşı, Kuveyt'i kurtarsa da bölgeye istikrar getirmedi. Bunun yerine 2003 Irak Savaşı'na zemin hazırladı.
IŞİD'e karşı ABD öncülüÄŸünde yürütülen harekât da Iraklıları örgütün zalim yönetiminden kurtaracak. Harekâtın geçmiÅŸtekine benzer, istenmeyen neticeler de doÄŸurup doÄŸurmayacağı ise henüz bilinmiyor.
Henüz yorum yapılmamış.