Sosyal Medya

EÄŸitim

Reklamlar pembe, gerçekler acı

Üniversitelere kayıtlar başladı. Öğrenciler tercihlerini 'umut' vaat eden reklamlar eşliğinde yaptı. Ancak gerçekler reklamlardaki kadar pembe değil. Türkiye'de 657 bin üniversite mezunu işsiz. İşsizlikle, bitirilen üniversitenin kalitesi arasında da ilişki var. Türkiye'de bir çok üniversitenin eğitim kalitesi tartışma konusu.



Üniversitelere kayıtlar baÅŸladı, 7 AÄŸustos'a kadar devam edecek. DoÄŸa Eren Karaman, bu yıl üniversiteye yerleÅŸen binlerce öÄŸrenciden biri. Bir vakıf üniversitesinin Hukuk Fakültesi'ne kayıt yaptıracak. Pek çok genç gibi, mezun olduktan sonra o da iÅŸsiz kalmaktan korkuyor. Kaygısında pek de haksız deÄŸil. TÜÄ°K verilerine göre, Türkiye’de 657 bin üniversite mezunu iÅŸsiz var.

Üniversitelerin tanıtım reklamlarında, "Hayallerin gerçekleÅŸtiÄŸi kampüs",  "Benzersiz burs olanakları", "Rahat ol, biz varız" gibi sloganlar eÅŸliÄŸinde mutlu üniversiteliler resmediliyor. Mezuniyet sonrasına dair pembe bir tablo çiziliyor. Reklamlar gençlere ‘umut’ vaat ediyor, ama istatistikler, üniversite eÄŸitiminin niteliÄŸi ve bununla baÄŸlantılı olarak iÅŸsizlik sorununu açıkça ortaya koyuyor.  

 

 
[FotoÄŸraf: Umay AktaÅŸ Salman/Al Jazeera Türk]

 

Üniversiteli iÅŸsiz bir yılda 169 bin arttı 

DÄ°SK AraÅŸtırma Enstitüsü’nün, TÜÄ°K tarafından açıklanan Ä°ÅŸgücü Anketi 2015 Åžubat dönemi sonuçlarını deÄŸerlendirdiÄŸi raporuna göre; Türkiye’de 3 milyon 226 bin iÅŸsiz var. Ä°ÅŸsizlik oranı yüzde 11,2. Bir yılda üniversiteli iÅŸsiz sayısı 169 bin artarak 657 bini buldu.

Üniversite sayısının 200’ü bulduÄŸu Türkiye’de son 10 yılda öÄŸrenci sayısı üç, öÄŸretim üyesi sayısı ise iki kat arttı.  EÄŸitimdeki niteliÄŸe dair ipucu veren veriler de pek parlak deÄŸil. YÖK’ün, "Türkiye YükseköÄŸretimi Ä°çin Bir Yol Haritası" baÅŸlıklı raporuna göre, Türkiye’de 5,5 milyon üniversite öÄŸrencisi, 141 bin de öÄŸretim elemanı var. 

ÖÄŸretim üyesi başına 51 öÄŸrenci 

ÖÄŸretim elemanı başına düÅŸen öÄŸrenci sayısı arttıkça nitelik azalıyor. Devlet üniversitelerinde öÄŸretim elemanı başına 22 öÄŸrenci, profesör, doçent ve yardımcı doçent gibi bir üniversitenin bel kemiÄŸini oluÅŸturan öÄŸretim üyesi başına ise 51 öÄŸrenci düÅŸüyor. Kimi üniversitelerde bu rakamlar iki kat artıyor. Dumlupınar Üniversitesi’nde öÄŸretim üyesi başına 110, Kocaeli Üniversitesi’nde 101 öÄŸrenci, Beykent Üniversitesi’nde 112, ÇaÄŸ Üniversitesi’nde 73 öÄŸrenci düÅŸüyor. OECD ortalaması ise 16.

 

 
 

 

Yeni üniversiteler kuruluyor, bölümler açılıyor ama bazılarında profesör ya da doçent yok. Türkiye’deki öÄŸretim üyelerinin yüzde 72’si Marmara, Ä°ç Anadolu ve Ege bölgelerinde. GüneydoÄŸu’da çalışan profesörlerin sayısı, Türkiye’de çalışan profesör sayısının sadece yüzde 2,5’unu, Karadeniz'de çalışanlar ise yüzde 5,5'unu oluÅŸturuyor. 

Bu yıl ilk kez ÖSYM Kılavuzu’nda bölümlerin  profesör, doçent, yardımcı doçent sayılarına da yer verildi. Kılavuz incelendiÄŸinde tablo daha net ortaya çıkıyor. Türkiye’de pek çok üniversitede hiç profesörün ve doçentin olmadığı bölümler var. Mühendislik ve doÄŸa bilimleri fakültesindeki dokuz bölümünün hiçbirinde profesör, sadece birinde doçent olan yükseköÄŸretim kurumlarına rastlamak mümkün. En fazla mezun veren Ä°ktisadi ve Ä°dari Bilimler Fakültesi'nde profesörü olmayan üniversiteler de az deÄŸil.

 

 
 

 

45 bin öÄŸretim elemanı açığı var

Türkiye’nin öÄŸretim elemanı başına düÅŸen öÄŸrenci sayısı bakımından OECD ortalaması olan 16’ya ulaÅŸabilmesi için, 20 bini doktoralı olmak üzere 45 bin öÄŸretim elemanına ihtiyaç var. Her yıl yaklaşık 18 bin 500 öÄŸretim elemanının sisteme dahil edilmesi gerekiyor. Türkiye’nin doktora mezunu sayısı da düÅŸük. Türkiye yılda 4 bin 500 doktora mezunu verirken, ABD’de 61 bin, Rusya’da 27 bin, Almanya’da 25 bin, Japonya’da 17 bin doktora mezunu veriliyor.

YÖK de raporunda, "Gelecek yıllarda yükseköÄŸretimdeki sayısal büyümeden nitelikli büyümeye geçiÅŸ olması ve akademik insan kaynağının yetiÅŸtirilmesi gerektiÄŸini" vurguluyor. 

Erkut: Tatil köyü satar gibi üniversite pazarlanıyor

Akademisyenlere göre de üniversitelerin iÅŸsiz mezun etmesinin birçok nedeni var. Üniversitelerin nitelikli, iÅŸ piyasasının istediÄŸi yetkinliklerde eÄŸitim vermemesi, iÅŸ gücü piyasasının üstünde mezun vermesi sebeplerden ikisi.

MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut, üniversite reklamlarında çizilen "pembe" tablonun gerçekte "acı" olduÄŸunu söylüyor:

 

Erkut,üniversitelerin iÅŸ dünyasının aradığı bölümleri açmadığını söylüyor.
 

 

"Etrafa  bakıyorsunuz reklamlarda mutlu kızlar, erkekler, çimenlerin üzerine yatmışlar kitap okuyorlar… 'Hollywood gelmiÅŸ film çekiyor' diyeceÄŸim neredeyse. Tatil köyü satar gibi üniversite pazarlayan bir ortamda buluyoruz kendimizi. SaÄŸlam güvenilir ve objektif bilgilerin olmadığı yerde insanlar reklama bakarak tercih yapıyor. Sorumluluk doÄŸrudan YÖK’te. Bütün üniversiteler hakkında tüm bilgiler halka açılmalı. ÖSYM kılavuzuna bu yıl üniversitedeki hocaların sayısının eklenmesi doÄŸru bir hareket. Ama YÖK elindeki verilerin çok küçük bir kısmını bu ÅŸekilde  paylaÅŸmış oldu. Üniversitelerin yayın sayısı, kütüphanedeki kitap sayısı, üniversitede öÄŸrenci başına düÅŸen eÄŸitim alanı metrekaresi, mezunların yüzde kaçının iÅŸ bulduÄŸunu, kaçının KPSS’ye girdiÄŸini, yüzde kaçının yüksek lisans programlarına girdiÄŸi gibi pek çok bilginin paylaşılması gerekiyor."

"Ä°stihdamı olmayan bölümlere öÄŸrenci alıyoruz"

Profesör Erkut, yıllardır mezunları istihdam edilmeyen bölümlerin varlıklarını sürdürdüÄŸünü de dikkat çekiyor:

"Bu bölümler kapatılmıyor, böyle bir âdetimiz yok. ÖÄŸretim üyeleri memur olduÄŸu için, kadroları ne olacak kaygısı var. Ä°stihdamı sorunlu bölümlere yüzlerce, binlerce öÄŸrenci alınıp umut ticareti yapıyoruz. Toplam kontenjanlara baktığınızda gerek iktisat, uluslararası iliÅŸkiler olsun gerek baÅŸka bilim alanları olsun iÅŸ piyasasının emebileceÄŸinden fazla mezun üretiyoruz. Üniversiteler birbirlerinden kopya çekerek bölüm açıyor. Zaten öÄŸrenci ve mezun sayısı fazla olan alanlar daha da ÅŸiÅŸiyor. Üniversite sisteminin arz tarafının çok katı olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Talebin yüksek alanlarda arzı artırabilmeli, talebin düÅŸük olduÄŸu alanlarda da arzı azaltabilmeli. Eskide kalmış ve mezunları aranmayan bölümlerinin hâlâ ayakta kalmasından daha büyük problem, iÅŸ dünyasının aradığı yeni bölümlerin açılmaması. Bunun da önünde YÖK’ün stratejik duruÅŸu var. ÖzyeÄŸin Üniversitesi’nde iken, giriÅŸimcilik bölümü açmak istediÄŸimde birinci yıl açtırılmadı mesela. 'Türkiye’de yok' dendi. ABD’de 400’ün üzerinde giriÅŸimcilik programı olduÄŸunu gösterip derdimizi anlatabildikten sonra ikinci yıl açıldı program. Bu sistemin ne kadar küflenmiÅŸ olduÄŸunu gösteriyor. Bütün sistem dönüÅŸmeyen bir dünya varsayımı ile kurulmuÅŸ ama dünya hızla deÄŸiÅŸiyor. 19. yüzyıldan kalma üniversite sistemi ile mücadele etmeye çalışıyoruz. BaÅŸarısızlıktan baÅŸka alternatif görmüyorum. "

"Üniversite deÄŸil yüksek lise "

Erkut, hem devlet hem de vakıf üniversitelerindeki niteliÄŸi eleÅŸtiriyor, Vakıf üniversiteleri arasında uçurum olduÄŸunu anlatıyor:

"Devletin saÄŸladığı kaynakları bile saÄŸlamayan ticari, sözde vakıf üniversiteleri var. Kâr eden, öÄŸrenciden aldığı ücretin tamamını öÄŸrenciye vermeyen üniversiteler var. Bunların hepsinin birbirinden ayrılması üniversitelere dair rakamların açıklanması ile olur. Yüksek dershane ya da yüksek lise gibi üniversiteler var. AraÅŸtırma yapmıyorsanız, kendi öÄŸretim üyesi beklenen altındaysa size üniversite diyemem. Adına üniversite diyemeyeceÄŸimiz devlet üniversite sayısı da çok. Hatta yarısı."

"Türkiye'deki veteriner fakültesi sayısı tüm Avrupa'nın yarısı" 

Üniversite ÖÄŸretim Üyeleri DerneÄŸi BaÅŸkanı Prof.Dr. Tahsin YeÅŸildere de üniversitelerde fakülteleri açarken plansızlık ve programsızlık olduÄŸunu söylüyor: 

"Türkiye’nin ne kadar hukukçuya, iktisatçıya ihtiyaç var mesela ? Bunlar gözetilmeksizin, bir sınıf, bir hoca fakülteler açıldı ve açılmaya devam ediyor. Özelikle fen bilimleri, matematik,  fizik gibi önemsediÄŸimiz alanlarda sıkıntılar baÅŸladı. Gençler istihdam edilemediÄŸi için öÄŸrenciler kayıt yaptırmaz hale geldi. Bu pozitif bilimlerde  gerilemeye neden oldu.  Mesela Türkiye’de veteriner fakültesi sayısı 25’i buldu. Bu tüm Avrupa’daki veteriner fakültesi sayısının yarısı. Ä°ngiltere’de 5 veteriner fakültesi var. "

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.