Güncel
'Süreç de ateşkes de kararımızı bekliyor'
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, 'çözüm süreci', ateşkes ve gündemle ilgili soruları yanıtladı...
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, 7 Haziran seçim sonuçları itibariyle 'çözüm süreci'nin belirsizliÄŸi, hükümet kurma çalışmaları, PKK'nın silah bırakma durumu, Abdullah Öcalan, IŞİD ve OrtadoÄŸu'daki son geliÅŸmeler üzerine mesajlar verdi. 7 Haziran seçimleri ardından Türkiye'nin bir bütün olarak yeni ve önemli bir sürece girdiÄŸini düÅŸünüyorum, ifadesini kullanan Karayılan, "AKP'nin ÅŸu an var olan yaklaşımı deÄŸiÅŸmezse kiminle kurarsa kursun bu bir savaÅŸ hükümeti olacaktır. Çünkü AKP'nin ÅŸu andaki üslubu, tarzı, yaklaşımı çözümü deÄŸil, çözümsüzlüÄŸü esas alıyor. Bir de eÄŸer seçime gidecekse MHP'ye giden oyları çekmek için sertlik siyasetini esas alacağı görülüyor," dedi.
Murat Karayılan, Ä°MCTV'den AyÅŸegül DoÄŸan'ın sorularına ÅŸu yanıtları verdi:
A.D: En son 2013 Nisan ayında görüÅŸtük. 25 Nisan'dı sanıyorum, yanlış hatırlamıyorsam. Tarihi 21 Mart Newroz çaÄŸrısından sonra bütün dünyanın gözünün aslında bir ÅŸekilde buraya döndüÄŸü bir zamandı. Buradan geri çekilme çaÄŸrısı yapıldı. O gün için barış umutları çok büyümüÅŸtü. Åžimdi çözüm sürecinde nerede, nasıl bir noktadayız? Herkes çok merak ediyor. Süreç bitti mi, askıya mı alındı, donduruldu mu? Pek çok manipülatif haber de var. Sizde mutlaka son bilgiler vardır. Nedir çözüm sürecinin son hali, nasıl tanımlarsınız?
M.K.-Evet, özellikle 7 Haziran seçimleri ardından Türkiye'nin bir bütün olarak yeni ve önemli bir sürece girdiÄŸini düÅŸünüyorum. Özellikle Kürt sorunu herkesin bildiÄŸi gibi Türkiye'nin en temel sorunu. Yani hem demokratikleÅŸmeÅŸi açısından hem istikrara kavuÅŸması açısından, hem ekonomik geliÅŸme açısından, bütün açılardan Kürt sorunu Türkiye'nin en önemli ve en temel sorunu durumundadır. Sanıyorum bunu birçok çevre aynı ÅŸekilde düÅŸünüyor. 7 Haziran seçimlerinin sonucu eÄŸer doÄŸru okunursa, Türkiye toplumu bu sorunun çözümünü istiyor. Kürt halkı çözüm çizgisinde iradesini ortaya koydu. Aslında tarihte görülmeyen bir biçimde birliÄŸini saÄŸladı ve çözüm iradesini ortaya koydu. Türkiye toplumunun da çözüm istediÄŸi yönünde güçlü bir iradenin ortaya çıkması durumu vardır. Dolayısıyla günümüzde Türkiye'nin en temel sorunu Kürt sorunu çözümü olması gerekirken sanki bu sorun sıradanmış gibi ya da ertelenebilinirmiÅŸ gibi yaklaşımlar daha fazla ön planda. Oysa en acil sorun, en baÅŸat ele alınması gereken sorun Kürt sorunudur ve bir de sorunun temel muhatabı olan Önder Apo'nun durumudur. Åžimdi yani Türkiye'deki mevcut belli düzeyde var olan ateÅŸkes koÅŸulları, istikrar durumu yine seçimlerin bu koÅŸullarda yapılmış olması, aslında Önder Apo'nun yoÄŸun bir çaba ve emekle geliÅŸtirdiÄŸi bir sürecin sonucu olarak mümkün olabilmiÅŸtir. Buna raÄŸmen ÅŸu anda kendisi üç ayı aÅŸkın bir zamandır tecrit altındadır, kendisinden haber bile yoktur. Bana göre Türkiye'nin en önemli sorunu budur aslında. Nedir? Kürt sorunudur. Kürt sorunu, AKP hükümetinin bir bütünen devletin bu tarz lakayt bir yaklaşımının tehlikeli düzeye süreci getirmiÅŸ olmasıdır. Yani birçok çevre belki bunu fark etmiyor ama mevcut yaklaşımlar aslında oldukça zorlayıcı intikamcı, giderek yani demokratik çözüm ümitlerini tümden ortadan kaldırıcı niteliktedir. ÖrneÄŸin sözüm ona çözümle ilgili olan bakan HDP'nin Ä°mralı Heyeti'nin yaptığı açıklamaya karşılık verdiÄŸi bir cevap var: “Hep bunlar istemeye alışmış”diye.
A.D.- Yalçın AkdoÄŸan'dan bahsediyorsunuz.
M.K.- Evet. Yani bu biçimdeki yaklaşımlar, aslında var olan zemini zaten bozdular, var olan ümitleri de ortadan kaldırıyorlar. Åžimdi çözüm süreci esas olarak sizin de çok iyi bildiÄŸiniz gibi çünkü kamuoyu önünde açıkça yürütülen bir süreç ErdoÄŸan'ın müdahalesiyle ortadan kaldırıldı.
A.D.- Hangi müdahale?
M.K. Ä°lk önce Kürt sorunu diye bir sorun yoktur dedi, daha sonra izleme heyetine katılmıyorum doÄŸru deÄŸildir, Ä°mralı'nın itibarını artırır dedi. Daha sonra Dolmabahçe Sarayı'ndaki açıklama da doÄŸru deÄŸildir dedi. Daha sonra da masa filan ortada yok dedi, yani her ÅŸeyi yok saydı. Oysa 22 yıllık bir emek var yani bu 93'te baÅŸlayan bir süreçti. Bu sürecin geldiÄŸi bir düzey var. Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan 10 maddelik açıklama düzeyi var. Her iki tarafın mutabık olduÄŸu belge ilk kez kamuoyu önünde açıklandı. Åžimdi tüm bunların yerle bir edilmesi ne anlama gelir? Çözümün bitirilmesi anlamına gelir, çözüm dolayısıyla bitmiÅŸtir, çözüm yoktur. Süreç nedir o zaman diye sorulabilir.
A.D.- Evet, ne aÅŸamada?
M.K.- Aslında ÅŸimdi ara bir çözümdür, ara bir dönemdir. Yani yaÅŸanan mevcut günler bir ara dönemdir.
A.D.- Bunu biraz açabilir misiniz? Ne demek ara dönem? Ne bekliyorsunuz? Mesela umutların tamamen ortadan kalkmadığını da söylediniz.
M.K.- Åžimdi ÅŸöyle, Türkiye toplumu ve Kürdistan halkı çözüm iradesini ortaya koydu. Tabii bu umut verici bir durum ama mevcut yönetim erki bunun tam tersi bir pozisyon sergiliyor. Onlarda geliÅŸen nedir? Kürt halkının ve Türkiye sol demokratik çevrelerin HDP ÅŸahsında göstermiÅŸ olduÄŸu irade ve yükseliÅŸe karşı tahammülsüzlüktür. Böyle sadece Türkiye'deki bir takım milliyetçi, ÅŸovenist çevreler deÄŸil; Kürtlerin genel olarak hem Türkiye'de hem OrtadoÄŸu bölgesinde demokrasiye öncelik etmesi, DAÄ°Åž'e karşı mücadelede önemli bir rol üstlenmiÅŸ olması, bir bütünen bir yükseliÅŸ, ilerleme var. Derin sömürgecilik diyebileceÄŸimiz bir takım güçler bundan çok rahatsızlar. Seçimde ortaya çıkan iradeye karşın yönetim erkinin de bu ÅŸekilde tepkisel bir durumu söz konusu. Bu tabii durumu tamamen belirsizleÅŸtiriyor. Nihayetinde durum ÅŸu: aslında büyük bir emekle varılan bir düzey söz konusuydu. Yani o Dolmabahçe'deki açıklama az bir ÅŸey deÄŸildi, bir düzeydi. Bir düzeyin ifadesiydi. Åžimdi bunu bir çırpıda yok saydılar. Karşı tarafın mevcut üslubu, yaklaşımı, tamamen dışlayıcıdır, çözüme açık deÄŸildir. Dolayısıyla ÅŸimdi biz de ara bir dönem olarak izliyoruz. Yakın gelecekte süreci tümüyle netleÅŸtirmeye çalışıyoruz. Yani en azından koalisyon hükümetinin kurulma süreci gündemde. Kurulacak hükümetin rengine bakıp biz de kendi yolumuzu belirleyeceÄŸiz artık. OrtadoÄŸu'da yaÅŸanan süreç var, yine Kürdistan'da yaÅŸananlar var. Bizim bekleme gibi bir durumumuz söz konusu olamaz. Åžimdi bir de ÅŸöyle bir ÅŸey var.
“KURULACAK HÜKÜMETE GÖRE YOLUMUZU BELÄ°RLEYECEĞİZ.”
A.D.- Yine de hükümet kurulana kadar beklemeyi tercih ediyorsunuz en azından yeni bir hükümete fırsat tanımak istiyorsunuz yoksa nasıl bir koalisyon olacağını mı bekliyorsunuz bir yandan?
M.K.- Åžimdi günlük olaÄŸan yaÅŸanan geliÅŸmeler var. Her bir geliÅŸmenin sürecin netleÅŸmesine belli bir etkisi olabiliyor ve elbette ki en önemlisi hükümetin nasıl bir hükümet olacağı konusudur. Yani hükümet bir savaÅŸ hükümeti mi olacak yoksa gerçekten Türkiye'nin sorunlarını çözmeye çalışan bir hükümet mi olacak? Ama ağırlıklı olarak görülen o ki aslında bir seçim hükümeti olacak. SertliÄŸe endeksli bir seçim hükümeti olasılığı daha yüksek, daha ön planda. Çünkü ErdoÄŸan öyle düÅŸünüyor. ErdoÄŸan kaybetti fakat yenilen pehlivan güreÅŸe doymaz misali bir kez daha ÅŸansını denemek istiyor benim mevcut vardığım sonuç geliÅŸmelerden budur.
“TECRÄ°T BÄ°R SAVAÅž TUTUMUDUR”
A.D.- Erken seçim ihtimalini daha güçlü görüyorsunuz yani. SavaÅŸ hükümeti derken bir AK Parti- Milliyetçi Hareket Partisi koalisyonuna mı gönderme yapıyorsunuz? Çünkü AK Parti ve MHP koalisyonu olursa bir savaÅŸ hükümeti olur ÅŸeklinde deÄŸerlendirmeler ve yorumlar var Türkiye kamuoyunda, katılıyor musunuz siz de bunlara? Sizin için hangi siyasi partilerin yan yana geldiÄŸinin önemi var mı?
M.K.- Programı önemlidir, ne yapacağı önemlidir. Yaklaşımı önemlidir. Mevcut durumda AKP'nin ÅŸu an var olan yaklaşımı deÄŸiÅŸmezse kiminle kurarsa kursun bu bir savaÅŸ hükümeti olacaktır. Çünkü AKP'nin ÅŸu andaki üslubu, tarzı, yaklaşımı çözümü deÄŸil, çözümsüzlüÄŸü esas alıyor. Bir de eÄŸer seçime gidecekse MHP'ye giden oyları çekmek için sertlik siyasetini esas alacağı görülüyor. Zaten bu hesaptan hareketle yani seçim öncesi üsluplarını deÄŸiÅŸtirmediler. Daha önce mesela bazı çevreler ÅŸunu diyebiliyordu: “Bu seçim propagandasıdır, seçim sürecine iliÅŸkin olan söylemlerdir.” Dikkat edin seçimden sonra AKP üslubunu deÄŸiÅŸtirmedi tersine daha sertleÅŸtirdi, herhangi bir esneme görülmedi. Çözüm sürecinden, çözüme dair olan perspektiften olan bir uzaklaÅŸmayı yaÅŸadığı açık ortada. Bu yüzden biz de dikkatle izleyip kararlaÅŸtırma sürecini gündemimize almış bulunuyoruz. Biz tartışıyoruz, yani mevcut yaklaşım karşısında bizim sessiz kalmamızı kimse beklememelidir. Özellikle önderliÄŸimize yapılan, önderlik ÅŸahsında halkımıza hatta seçimde ortaya çıkan iradeye saygısızlıktır, hakarettir. Ne hakla yani ÅŸimdi üç ayı aÅŸkın bir zamandır tecrit altındadır? Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkilileri her adım başında: ”Biz bir hukuk devletiyiz” demiyorlar mı? Peki, niye hukuklarını ayaklar altına alıyorlar Ä°mralı'da? Niye önderliÄŸimize dönüp politikalarında hukuk diye bir ÅŸey yoktur, her ÅŸeyi askıya alınmıştır, yani bu neyin nesidir? Tecrit bir savaÅŸ tutumudur. Åžimdi önderlik üzerindeki bu tecridi biz böyle anlıyoruz bir. Ä°kincisi siyasal soykırım sürecini yeniden baÅŸlattılar. Daha önce süreci zorlayan, bozan ÅŸey neydi? KCK operasyonları. Åžimdi adına KCK operasyonu denilmeyen ama aynı süreç gündeme konulmuÅŸ bulunuyor. Her gün basına yansıyor bir yerde operasyon yapılıyor ve Kürt gençleri tutuklanıyor. Bu bir savaÅŸ tutumudur, barış tutumu deÄŸil. Ondan sonra, zaten askeri hazırlıklar yapılıyor. Her gün keÅŸif. Yani ÅŸimdi bu kadar keÅŸif gerilla alanlarında günlük olarak en az 7-8 alanda yoÄŸun keÅŸif faaliyeti vardır.
A.D.-Bu keÅŸif faaliyetleri durmuÅŸtu öyle deÄŸil mi bir süre?
M.K.- Daha önce durmuÅŸtu tabii bir süre.
A.D.- 2013‘ten sonraki dönemde?
M.K.- Evet veya sembolik bir biçimde zaman zaman olabiliyordu.
A.D.- Ne zaman artmaya başladı peki?
M.K.- Bu bahar aylarıyla birlikte artmaya baÅŸladı, Mart ayıyla baÅŸladı yani. Ondan sonra zaten Tendürek yani AÄŸrı'daki açık saldırıyı biliyorsunuz zaten. En son 30 Haziran'da uçaklar gerilla mevzilerini vurdu. Bu ateÅŸkesin bitirilmesidir dedik zaten. Åžu anda süreç de ateÅŸkes de aslında ara bir dönemde bizim karar vermemizi bekliyor. Karşı taraf kararını vermiÅŸtir, uygulamayla vermiÅŸtir. Yani bunu tecrit uygulayarak, tutuklama operasyonlarını geliÅŸtirerek, gerillaya karşı operasyonlar yaparak ve yine karakoldur, barajdır, askeri yoldur benzeri gibi askeri hazırlıkları sürdürerek aslında bir savaÅŸ konumuna girmiÅŸ bulunuyor. Dolayısıyla bizim de bunun karşısında kendi tutumumuzu netleÅŸtirmemiz süreci gündemimizdedir. Bunu da tabii ki birçok duruma bakılmakla birlikte hükümetin oluÅŸum sürecine de elbette ki bakacağız. Hükümetin rengi nedir ona göre biz de tabii tutum belirleyeceÄŸiz. Åžimdi bu konuda ÅŸöyle bir ÅŸey de var: Ben mesela izliyorum bu hükümet basını, havuz basını dedikleri basın, sürekli ÅŸöyle bir ÅŸey iÅŸliyor: Seçimlerle birlikte Önder Apo için, Öcalan etkisizleÅŸtiriliyor, etkisizleÅŸtirildi. Kandil inisiyatifi aldığı, yok bazen artık HDP dinleniyor gibi ÅŸeyleri fazlasıyla gündemleÅŸtiriyorlar. Aslında bu bir psikolojik savaÅŸ taktiÄŸidir.
A.D.- Hatta Öcalan'ın mesela HDP'nin siyasi parti olarak seçimlere girmesini tasvip etmediÄŸini, istemediÄŸini de çok da yazıp çizenler oldu.
M.K.- O doÄŸru deÄŸil. Kendine göre yorumlardır. Fakat bunlar bu tür propagandalarla bir ÅŸeyin önünü almayı çalışıyorlar, psikolojik savaÅŸ yürütüyorlar. Önder Apo bu hareketin kurucusudur, yaratıcısıdır. Önder Apo'nun perspektifi, bu sistemi yaratan, yürüten geliÅŸtiren perspektiftir. Önder Apo, her zaman bu sistem içerisinde belirleyicidir. O bir önderliÄŸimizdir ve her zaman belirleyicidir. Kimse bu konuda ileri geri bir ÅŸey söyleyemez. Daha önce bu konuda geçmiÅŸ yıllarda çok ÅŸey söylediler ama pratikte gerçek ortaya çıktı. Yani önderlik bir hareketi yaratan ve yürüten bir güçtür, bir sistemdir.
A.D.- Yani bu Hareket'te Öcalan'a raÄŸmen bir ÅŸey olamaz mı diyorsunuz?
M.K.- Bir dakika. Åžimdi bir sistem yaratmıştır. Bu sistemde her bir birleÅŸenin bir görevi, bir rolü, misyonu vardır. Müzakere olduÄŸu vakit bütün yetki, inisiyatif önderliktedir. EÄŸer ÅŸu an da müzakere baÅŸlarsa bu böyledir ama; müzakere durmuÅŸsa hele hele önderlik tecrit altındaysa o zaman yetki ve inisiyatif Hareket'e geçmiÅŸtir. Åžu anda öyledir. Åžu anda ne yapılacağı konusundaki kararlaÅŸma inisiyatifi Hareket'in yönetimindedir. Bunu öyle herhangi bir kimse ters çevirip farklı bir biçimde yorumlamaya kalkışmasın. Biz çocuk deÄŸiliz. ÖnderliÄŸimizi orada tecrit altına koyup da sanki, Hareketi kararsız bırakacağını düÅŸünenler avucunu yalar. Bu Hareket neyi, ne zaman, nasıl yapacağını bilir ve Önderlik çizgisini hangi koÅŸullarda nasıl uygulayabileceÄŸini de çok iyi bilir. Dolayısıyla kararlaÅŸma artık gündemdedir. Biz yani bu düzeydeki ÖnderliÄŸimize karşı yapılan uygulama ve süreci bu ÅŸekilde boÅŸa alma ve bu biçimde savaşı dayatma, savaÅŸ hazırlıklarını açık açık yürütme gerçeÄŸi karşısında hala çözüm var diyemeyiz. Yoktur çünkü böyle bir ÅŸey. Cayır cayır hazırlanıyorlar. Bir de kuzeyde hazırlanmakla yetinmiyorlar Rojava'ya da saldıracaklarını söylüyorlar. Yani kısaca bizi izleyen dinleyen tüm kamuoyu ilgili çevreler ÅŸu gerçeÄŸi doÄŸru ve yerinde görmeli: Biz size herhangi bir kimseyi baskı altına alma ya da herhangi bir biçimde aba altında sopa gösterme gibi bir durumda deÄŸiliz. Ama gerçeklik ÅŸudur: Mevcut durumda süreç diye bir ÅŸey kalmamıştır. Ara dönem olarak bizim kararlaÅŸma sürecimiz gündemdedir. EÄŸer ki; yeni oluÅŸan hükümette ve yeni meclisin gündemine bu sorun girmezse gidiÅŸat tehlikeli bir yere doÄŸru gidiyor. Tehlikelidir. Yani Türkiye'ye kazanmış olduÄŸu bu düzeyi AKP'nin bu biçimde tepkici intikamcı yaklaşımlarıyla ters yüz edilecektir. Böyle bir gerçeklik var özellikle tüm sorumlu çevrelerin ilgili kesimlerin bu konu üzerinde daha duyarlı yaklaÅŸmaları ve üzerinde durmaları büyük önem taşıyor ve çünkü gerçekten ciddi bir durum söz konusudur. Kürt halkı açısından artık bir kararlaÅŸma süreci kendini dayatmış bulunuyor. Bunun herkes tarafından görülmesi gerek.
A.D.- Peki, ÅŸöyle haberler var siz de takip etmiÅŸsinizdir büyük ihtimalle ya da edebildiniz mi bilmiyorum tabii ama duymuÅŸsunuzdur diye düÅŸünüyorum. Öcalan'la Ä°mralı Heyeti görüÅŸemiyor ama devlet heyetinin dört görüÅŸme yaptığı iddiası var. Birinin seçimden önce, üçünün seçimden sonra olduÄŸuna dair. Bir de AK Parti Heyeti'nin adaya gittiÄŸi söylentiler arasında. Geçenlerde HDP grubu bu konuda bir açıklama yaptı ve bunların bir algı yaratmak içinortaya atılan iddialar olduÄŸunu tamamen manipülasyon amaçlı olduÄŸunu söyledi. Size bu konuya iliÅŸkin ulaÅŸmış herhangi bir bilgi var mı? Bundan haberdar mısınız? Sizce AK Parti böyle bir arayış içerisinde olabilir mi? EÄŸer böyle bir arayış içindeyse sebebi ne olabilir? Niye HDP Ä°mralı Heyeti deÄŸil de bir AK Parti Heyeti? Üstelik de gizli bir biçimde adaya gidiyor olabilir, eÄŸer doÄŸruysa tabii?
M.K.- Åžimdi bize böyle bir ÅŸey yansımış deÄŸildir. Bir de manipülasyon ağırlıktadır. Bize yansımamış bir ÅŸey dolayısıyla biz vardır diyemeyiz. Herhangi bir ÅŸekilde hissettirilme durumu da söz konusu deÄŸildir. Olsa bile, bir geçerliliÄŸi yoktur. Yansıyan bir ÅŸey yok, süreci etkileyecek herhangi bir ÅŸey ortada yoksa yani varılan bir sonuç yok demektir. Tıkanmayı açacak bir giriÅŸime ihtiyaç var, bu gerçek. Bu nasıl olabilir? Bizim hareketimiz, yönetimimiz bunu defalarca açıkladı. Yani eski formatta olmaz.
A.D.- Eski formatı istemiyorsunuz peki nasıl bir format istiyorsunuz? Nasıl biçimlenecek bundan sonra?
M.K.-Åžimdi bakın önderliÄŸin Ä°mralı'da bu koÅŸullarda tutulduÄŸu sürece, yani çözümde rol oynama sonuç alma durumunun açığa çıkamayacağını geçmiÅŸ yıllar gösterdi. Nelson Mandela gibi, ne yapıldı? Mandela'yla hükümet iliÅŸkiye geçtiÄŸinde ilk önce yerini deÄŸiÅŸtirdi, cezaevi olmayan bir yere taşıdı. Kendi yönetimiyle, yoldaÅŸlarıyla, ailesiyle rahat görüÅŸebilecek olanakları saÄŸladı. Ve o koÅŸullarda heyetle birlikte görüÅŸmeleri yürüttü. Åžimdi benzer bir ÅŸey önderlik için de geliÅŸtirilmesi gerekiyor. EÄŸer geliÅŸtirilmezse yine oyun olur yani biz gördük AKP'nin ÅŸimdiye kadar yaptığı görüÅŸmeler aslında çözüm görüÅŸmeleri deÄŸil oyalama taktikleri olduÄŸu anlaşıldı. Yani dolayısıyla, inandırıcı olmaktan uzaktır. DenenmiÅŸ bir ÅŸeyi bir kez daha denemek anlamlı deÄŸildir. O yüzden farklı bir formatta süreç baÅŸlayabilir. Müzakere ile baÅŸlayabilir. Yine müzakerenin ön gördüÄŸü diÄŸer kurulması gereken izleme heyetidir, adalet hakikat heyetidir, benzeri heyetler kurulabilir. Åžunu herkes bilmeli, özellikle Türkiye kamuoyu ÅŸunu çok iyi bilmeli: “Biz PKK olarak demokratik yollarla bu sorunun çözümünü istiyoruz fakat biz haklarımızdan ve kimliÄŸimizden vazgeçemeyiz. Bu toplumun, Kürt halkının hakları vardır. Haklı olan hakları vardır. DoÄŸal olan hakları vardır. Bir halk olmaktan kaynaklı olan hakları vardır. Biz bunları istiyoruz. Türkiye'nin birliÄŸi içerisinde demokratik, özerklik formülü tüm Türkiye için demokratikleÅŸme formülüdür. Bunun Türkiye'nin parçalanmasında ya da bilmem geriye çekmesinde deÄŸil tersine gönül birliÄŸinin güçlendirilmesinde, demokratikleÅŸtirilmesinde ve ekonomik refah düzeyinin geliÅŸmesinde önemli bir rolü olacağını düÅŸünüyoruz, bu gerçeklik böyle açıkça görülüyor. Türkiye bu eksende sorunu çözerse ilerleme kaydedebilir ama buna gelmezse bize kimliksizleÅŸtirme, bize teslim olma dayatılırsa DavutoÄŸlu mesela o gün Van da konuÅŸuyor, diyor ki.
RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK Ä°ÇÄ°N TIKLAYINIZ!!!
Henüz yorum yapılmamış.