Kültür Sanat
Farkında Olmadığımız Nimet: Hava
Etrafımızda bol bulunduğu için değerini bilmediğimiz birçok nimet vardır. Bunlardan biri de hava nimetidir. Allah-u Zülcelâl, “Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayıp bitiremezsiniz. Doğrusu insan pek zalim ve çok nankördür.” (İbrahim 34) buyuruyor.
Gerçekten de nimetleri saymaya kalksak havanın bir nimet olduÄŸunu bile düÅŸünmeyiz. Oysa dünyamızı saran atmosfer tabakası bizi adeta bir merhamet kucağı gibi sarıp sarmalar.
Atmosfer, yerkürenin etrafında adeta düzenleyici ve koruyucu bir örtü ÅŸeklindedir. Hava tabakasının kalınlığı 150 km'dir. Bunun sadece 12 km'si canlıların yaÅŸamasına elveriÅŸlidir. Yeryüzünden uzaklaÅŸtıkça hava tabakasının yoÄŸunluÄŸu ve sıcaklık azalır.
Ä°lk bakışta “Atmosferin bu kadar kalın olmasına ne gerek var?” diye akla gelebilir. Oysa atmosferin gereksiz gibi görünen üst tabakaları da çok önemlidir. Atmosferin dış katmanlarından mezosfer, gök taÅŸlarının (meteor) gazlarla sürtünme etkisiyle yanar, kül olur. Bu durum yeryüzünden bakıldığında yıldız kayması olarak görünür. Dünyadan bakılınca hoÅŸ bir manzara arz eden bu durum aslında yeryüzündeki hayatın devamı için çok önemlidir.
Atmosfer, Dünya'da, canlıların hayatını sürdürmeye uygun ÅŸekilde, ısı ve ışığı ulaÅŸtıracak ÅŸekilde ÅŸeffaf yaratılmıştır. Uzaydaki birçok gezegenin atmosferi kalın bulut tabakalarıyla sarılı olduÄŸu için ışığı engellerken dünyanın atmosferi genellikle ÅŸeffaftır. Bu sayede ışık ve ses dalgaları rahatlıkla iletilebilmektedir.
Hava tabakasını oluÅŸturan gazların ÅŸeffaflığı, iletkenlik oranları, kısaca bütün hususiyetleri dünyadaki hayatın devamı için çok önemlidir. Atmosfer güneÅŸ ışığının gerekli miktarını yeryüzüne ulaÅŸtırır. Bu ışıkla, toprak ve su katmanlarında yansıyarak ısıya dönüÅŸür ve atmosferin alt tabaklarını ısıtırlar. Allah'ın rahmet ve kereminin bir tecellisi olan bu özellik sayesinde hava katmanı içinde insanlar, uzaydaki kavurucu sıcaklıklar, dondurucu soÄŸuklardan korunur. Atmosferin kendisi güneÅŸ ışığından dolayı pek fazla ısınmaz, ısının fazlasını yansıtarak sadece bizi yaÅŸatacak olan miktarı yeryüzüne ulaÅŸtırır. Böylece yeryüzündeki ısıyı belli bir aralıkta tutar.
Canlıların hayatını sürdürmesi için karbon, ozon ve su döngüsü, mikroorganizmaların açığa çıkardığı mineraller, fotosentez gibi pek çok önemli olayın sürdürülebilmesi gereklidir. Atmosfer bu ÅŸartların tümünü bir arada tutacak ÅŸekilde yaratılmıştır. Atmosferde meydana gelen yağışlar ve rüzgarlar da yine canlıların hayatta kalmasına elveriÅŸli iÅŸlevlere sahiptir.
Koruyucu Bir Tavan
Atmosfer, çoÄŸunluÄŸu azot ve oksijen gazlarından oluÅŸan, renksiz ve kokusuz gaz kütlesidir. Hava tabakasının özellikleri, tüm canlıların hayatını sürdürmesi için çok önemlidir. Çünkü bu gaz tabakası içinde bulunan oksijen, canlı vücutlarındaki enerjinin kullanılması için gereklidir.
Canlıların vücutlarının büyük bir kısmı oksijenden oluÅŸur. Bütün organik moleküllerin yapısında oksijen bulunur. Ayrıca hayvanlar, gıdaların yakılması ve enerjinin açığa çıkması için oksijenle solunum yaparlar.
Oksijen yanmayı mümkün kılan gazdır, aynı zamanda saf oksijen çok tehlikelidir. Saf oksijene, bir alev ya da kıvılcım dokunursa, çok büyük bir yanma ve hasara neden olabilir.
Oksijen normal sıcaklıkta pasiftir; yüksek sıcaklıkta aktif bir gazdır. Yani yanma olayının meydana gelmesi için sıcaklığın kritik bir deÄŸere ulaÅŸması gerekir. Böyle olması da mucizevî bir özelliktir. EÄŸer oksijen düÅŸük sıcaklıklarda da aktif olsaydı, etrafımızdaki yanıcı her cisim, en ufak bir sıcaklık artışından tutuÅŸabilirdi.
Atmosfer tabakası yüzde yirmi bir oranında oksijenden oluÅŸur. Oksijenin oranı da yine canlıların hayatını sürdürmesi için mükemmeldir. EÄŸer oksijenin oranı yüksek olsaydı, canlıların ciÄŸerleri tahriÅŸ olurdu, çünkü saf oksijen çok hızlı tepkimeye girerek yanma ve oksitlenmeye sebep olur.
Oksijen, atmosferde yüzde yetmiÅŸ sekiz oranda bulunan Azot (nitrojen) gazıyla seyreltilmiÅŸtir. Azot renksiz, normal sıcaklıkta ve basınçta kimyasal olarak reaksiyona girmeyen, etkisiz bir gazdır. Bu sebeple oksijenin azotla seyreltilmesi canlı vücutları için daha emniyetlidir.
Azot elementi, organik bileÅŸiklerde önemli yere sahiptir. Karbon elementiyle birlikte, bilhassa proteini oluÅŸturan amino asitler gibi önemli bileÅŸikleri oluÅŸturur.
Oksijenin atmosfer tabakalarında bulunma formu da yine canlılar için büyük bir rahmet kaynağıdır. Oksijen havanın alt tabakalarında, solunuma elveriÅŸli olan O2 formunda bulunur. Oksijenin baÅŸka bir formu olan O3, yani ozon gazı ise, yeryüzündeki hayatı, güneÅŸin ultraviyole ışınlarından koruyan bir tabaka oluÅŸturur.
GüneÅŸ'te meydana gelen tek bir patlamanın açığa çıkardığı enerji, milyarlarca ton atom bombasının gücüne eÅŸittir. Bu patlamalar sırasında açığa çıkan mor ötesi ışınlardan Dünya yüzeyine, ÅŸu an ulaÅŸandan biraz daha fazla miktarda kızıl ve mor ötesi ışın, gama ve mikro dalga ışın ulaÅŸsa, tüm canlılar yok olacaktı. Bu sebeple ozon tabakasının bir ayna gibi bu ışınları yansıtarak süzmesi büyük bir rahmettir.
Normalde ozon gazının solunması canlılar için zararlıdır. Bu sebeple yeryüzüne yakın deÄŸil; yüksek tabakalarda olması da büyük bir rahmettir.
Kısacası, Dünya'daki hayatı bir kundak gibi sarıp sarmalayarak her türlü tehlikeden koruyan hava tabakası, Allah'ın bize en büyük nimetlerinden biridir. Allah-u Zülcelâl bu nimeti takdir etmemiz için bir ayette bizlere ÅŸu ÅŸekilde hatırlatmaktadır:
"Gökyüzünü korunmuÅŸ bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar." (Enbiya, 32)
Henüz yorum yapılmamış.