Dünya
Katar Türk askerini ne yapacak?
![](resimler/detay/100501.jpg?)
100 yıl önce terkettiğimiz topraklara ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda yaptığımız dönüş, askeri alanı da kapsamadığı sürece yarım kalacak, küresel güçler bölgenin kaderinde söz sahibi olmaya devam edeceklerdir.
1915 yılının AÄŸustos ayında Osmanlı Devleti ve Ä°ngiltere, Çanakkale'de ölüm kalım mücadelesi verirken, imparatorluÄŸun gözlerden uzak bir toprağında farklı bir cephede daha karşı karşıyaydı. Osmanlı'nın Katar'da bulunan Körfez'deki son garnizonu, askerlerin yaklaÅŸan Ä°ngiliz çıkarmasına karşı koyamayacaklarını anlayıp geri çekilmesiyle boÅŸaltıldı. Osmanlı askeri geride sadece, daha sonradan dönemin Åžeyhi Abdullah'a verilecek olan 14 tüfek ve 120 mermi bıraktı.
Aslında Osmanlı, Ä°ngiltere ile 1913 yılında Katar'dan çekileceÄŸine dair anlaÅŸma imzalamıştı. Ancak takip eden iki yılda burada kalmaya devam etti.
Åžeyh Abdullah, o dönem Ä°ngilizlerle ortak hareket edip Osmanlı'yı Katar topraklarından çıkardıktan tam 100 yıl sonra, Åžeyh Abdullah'ın torununun torunu, bugünkü Katar Emiri Åžeyh Temim, Türk askerinin bu topraklara yeniden dönüÅŸünü saÄŸlayacak anlaÅŸmayı onaylayacaktı.
Türkiye ile Katar arasında imzalanan ve iki ülkenin bir diÄŸerinde asker konuÅŸlandırmasını mümkün kılan anlaÅŸma, ÅŸüphesiz her iki ülke için de büyük önem taşıyor. Türkiye'nin bu durumdan ne gibi kazanımlar elde edeceÄŸi ayrı bir tartışma konusu, ancak ben bu yazıda Katar'ın böyle bir anlaÅŸmaya neden ihtiyaç duyduÄŸu üzerinde duracağım.
Körfez'in son yıllarda adından çokça söz ettiren küçük ülkesi Katar, daha aktif ve etkili bir bölgesel güç olma arzusuna paralel olarak, artan bir savunma ihtiyacı ile karşı karşıya kaldı. Babası Åžeyh Hamad'dan yönetimi devralan genç Emir Åžeyh Temim, bölgesel ve uluslararası konjonktürün de etkisi ile ‘soft power'dan ‘hard power'a -yumuÅŸak güçten sert güce- kademeli bir geçiÅŸin zaruret olduÄŸunu gördü.
Bu doÄŸrultuda geçen sene Åžeyh Temim'in, erkekler için askerliÄŸi zorunlu hale getiren yasayı onaylaması, gittikçe artan ve artacak güvenlik ihtiyacının göstergelerindendi. Yasa yürürlüÄŸe gireli yalnızca bir yıl geçmesine raÄŸmen, genç Katarlı erkeklerin askerlik görevini oldukça ciddiye aldığını ve büyük bir bilinçle bu hizmeti yapmak için can attığını not düÅŸmekte fayda var.
Askeri güç tahkimi
Arap Baharı ile baÅŸlayan, Suriye'deki savaÅŸla hızlanan Ä°ran'ın bölgede artan müdahalesi, Mısır'daki darbe ve son olarak Suudi Arabistan ve BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE) ile yaÅŸanan gerilimle zirve yapan bu kaotik süreç, Katar'ın ‘hard power'a duyduÄŸu ihtiyacı gitgide daha da artırdı. Son olarak Katar'ın, 6.3 milyar avroluk bir anlaÅŸma ile Fransa'dan 24 adet Rafael tipi savaÅŸ uçağı alması, bu ihtiyacı karşılama yolunda atılan adımlardan bir tanesiydi.
Savunma alanında önemli bir reform sürecinde olan Katar, ÅŸu an için her anlamda yetersiz olan ordusunu, uzun vadede Körfez Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi'nin ortak askeri kuvvetleri (Yarımada Kalkanı), Arap Birligi ve NATO gibi bölgesel ve uluslararası birliklere entegre etmeye çalışıyor.
Ä°ngiliz King's College London Üniversitesinin Katar'daki subaylara akademik eÄŸitim veren savunma bölümünde yardımcı doçent olarak görev yapan Andreas Krieg de, Katar'ın askeri alandaki atılımına dikkat çekiyor. ‘'Katar, askeri kuvvetlerini, gelecekte milli ve bölgesel güvenliÄŸe katkı yapacak ÅŸekilde hazırlıyor'' diyen savunma uzmanı Krieg, bu amaca ulaÅŸmak için Katar'ın, yalnızca teçhizat deÄŸil aynı zamanda eÄŸitim anlamında da dışarıdan yardıma ihtiyaç duyduÄŸunu belirtiyor.
Öte yandan Türkiye'nin Katar'da açacağı askeri üssün, etkin bir koruma görevi üstleneceÄŸini söylemek çok doÄŸru deÄŸil. Zira ABD'nin Katar topraklarında hali hazırda aktif bir hava üssü bulunuyor. ABD ile Katar arasındaki anlaÅŸma gereÄŸi, olası bir savaÅŸ durumunda ABD'nin Katar'ı koruma sözü var.
Ancak Suudi Arabistan ve BAE baÅŸta olmak üzere diÄŸer Körfez ülkeleri ile de güçlü iliÅŸkileri olan ABD, Körfez içinde doÄŸacak çatışmalara doÄŸrudan müdahil olmayabilir. Bu noktada Katar'ın, Ä°ran veya diÄŸer güçlere karşı kendini ABD üssü ile güvende hissedebilirken, aynı güveni diÄŸer Körfez ülkelerine karşı hissetmemesi olası.
Krieg, Türkiye'nin açacağı üssün tam anlamıyla bir askeri üs olmayacağını ifade ederek, ‘Türk askeri Katar'da savunma saÄŸlamayacak. Katar askeri kuvvetleri bunu kendileri de yapabileceÄŸi gibi ABD'nin mevcut üssü zaten bu ihtiyacı karşılıyor.'' diyor. Krieg'e göre Türkiye, ‘'ABD, Fransa ve Ä°ngiltere'nin son yıllarda yaptığı gibi, Katar'ın askeri reform çalışmalarına katkı saÄŸlayacak.''
Deniz, kara ve hava kuvvetleri ile birlikte yaklaşık 12 bin kiÅŸilik ordusu olan Katar, Türkiye'nin açacağı üs ile savunma kapasitesini çeÅŸitlendirerek bir nevi elini güçlendirecek. Katar ayrıca kara, hava ve deniz kuvvetleri için savunma malzemeleri satın alıyor. AnlaÅŸma ile Türkiye'den firmalar da bu sürecin bir parçası olacak. Katar'da konuÅŸlanacak Türk askeri, Katar'ın savunma alanındaki en büyük eksiklerden birini karşılayacak, yani özel kuvvetlerini ve deniz kuvvetlerini eÄŸitecek.
Türkiye'nin menfaatleri
Katar için getirileri aÅŸikar olan askeri anlaÅŸma, Türkiye tarafından bakıldığında çok elzem görünmeyebilir. Ancak son dönemde dış politikada paylaÅŸtığı ortak vizyon sayesinde Katar ile iliÅŸkilerini her alanda güçlendiren Türkiye'nin, bu ayrıcalıklı iliÅŸkileri askeri alana da dökmek istemesi bile tek başına yeterli bir sebep.
AnlaÅŸmanın Türkiye açısından en büyük getirisi, uzun yıllardır ABD, Ä°ngiltere, Fransa gibi büyük güçlerin hakim olduÄŸu, Çin ve Rusya gibi devlerin girmeye çalıştığı bir piyasada ‘ben de varım' diyebilmek olacak. Körfez ülkelerinin, savunma alanında dünyanın en çok harcama yapan ülkeleri arasında olduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünde, Türkiye'nin böyle bir piyasadan uzak kalması menfaatlerine aykırı olacaktır.
100 yıl önce terkettiÄŸimiz topraklara ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda yaptığımız dönüÅŸ, askeri alanı da kapsamadığı sürece yarım kalacak, küresel güçler bölgenin kaderinde söz sahibi olmaya devam edeceklerdir.
twitter.com/feyzasays
Henüz yorum yapılmamış.